06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

lanrılı inancın toplııınsal düzeyde çekıştikleri bılmivor ovsa: Babil efsanesiniıı, BabılonyaVLı heı bıri ayrı bir tann adına dikılmiş larklı kuleler oluşuyla, dalıası, biiytik olasıhkla bir ana tann için öngörülınüş dev bir zigguratın inşa edilmiş olmasıyla ilintisi üzerinde duruyor tarihçiler. Şöyle ya da böyle, ayrım önenili: Tanrı'ya yaklaşmak, ona yakarmak için yakınlaşmak ereği mi ağır basıyor yerden arşa yiikselen yapıda, onunla yarışma, gücünü hiçe sayma eğilimi mi? Katşıtlamsaf yapı, neresinden baksak, bir büyüklenme işareti. Kendini "harika" katına koyma isteği bclirgin. Kişinin, sınıfın, toplumun, uygarlığı yücelik edâsını gösteriyor. Yeryüzünün gökyüzüne bir bakıma diklenişi okunuyor bu çabada. Babil, gerçekten de kilit bir simge: Onda insanoğfunun kolektif kibiri tanımlanıyor. Piramitlcrde olduğu gibi bireyin, lskenderiye fenerindeki gibi bir şehrın erk gösterisin den taşan bir azamet tasa(rı)sı. Bu uçta, Kule, haddini aşma imi. İmdi, "harika", sözgelimi Asma Bahçeler'de karşımıza çıkıyor bu, yanlamasına bir büyüklük, yatay bir büyüme ve büyüklenme çabası da göstermiştir daha rahim, dişi bir girişimdir bu, doğrudan Erk alanına müdahale olarak okunmamıştır. Kule öyle mi: Kesinkes erk, erkek, eril bir cüret taşıyor yeryüzündcn arka dikilen. Klâsik metinlerin tanıklıklarından hareketle yapılmış eski ziggurat gravürlerindc de, Brueghel gibi ustalann fırçasından Babil tasarımlarında da Çok açık değil belki ama, Kule, orada, ifadesiyle de, anlamıyla da kafa tutuyor. tşlevi yeryüzüne, kendi çevresine dönük değil: Gökyüzüne doğru, sınır tanımayan bir edâyla yükseltiliyor. Cezanın gerekccsi işte: Yeryüzüne yönelik bir işlcv sözkonusu olsa, sınırını bilirdi derrieye getiriyor Kutsal Yazı. Yıkmakla yetinemez miydi Rab? Metne dikkatle bakıyorum: Yıkmaya kalkışmıyor bile. Ekolojist yorumları unutmuyorum: Tann'nın kentleşmeye karşı çıktığı, insanoğlunu Doğa'nın içinde yaşamaya çağırdığı yollu görüşlcrin elbette güçlü bir estetiği var. Genc de, Babil'in simgesine bir karşısimge ile yanıt aranmış olması daha sağlam bir töz barındırıyor. Yıkılsa, yeniden yapılabilirdi. Metne bakıyorum: Yıkılmıyor Babil Kulesi, bırakılıyor. Bıraktırılıyor, demek en uygunu sanıyorum. Yarıda, yarım kalmış yapıtlara, bireysel girişimlere gönderme yapmakla yctiniyorum. Kolektif bir girişim karşısırula olduğumuzu unutmamak gerek: Kule'nin yapımı konıısunda aninsanlar yekdilde konuşuyorlarmıs, yapımı yarıda kesmelerini sağlamalc için düzene çoınak sokuluyor topu topıı: Birden, raıklı dillerdc kendilerini ifadc etmeye başlayan insanlar: Bu imge ürpertici bir güzellik taşıyor. 1 lakikat ile Efsane arasındaki mesafe bir noktadan sonra kapatılamaz. Bulnıacanın o tlenli yitik parçası vardır ki, tek çözüm yolu imgeleme başvurmaktan geçer. Bize ulaşmış en eski Babil Kulesi imgesi, "model"i, 1370 dolaylarında resimlendiği bilinen, Enikel'in "Yeryüzü Tarihi"ndedir: Dörtgen, incc uzun bir kule döneminin mimarî özelliklerinden yola çıkmış bir ressamın bakış açısını getirir. XVI. yüzyıldan başjayarak uzun bir dönemin iirünlerinde kendini çeşitleyen, en ünlü örneğine Brueghef'ue rastladığımız (biri kaybolmuş üç versiyon yapmıştır ressam), sarmal kule bugüne dek Babil'in prototipi olma özclliğini korumuştur. 1991'de Bamberg'de acılan küçük ama derin bir sergi, "Babil Kule Yapıları", çoğu az bilinen tanınan, biri yanCUMHURİYET KİTAP SAYI 360 ECO: "Joyce da. Dante gibi, yeni bir Adem plmak istlyordu. Tıpkı onun gibi, bütün dillerl blraraya getlrtp hamur eden bir dilin karanlık düsü peşindeydl" dlyor. lış tanınan bilinen (I laarlem'in sanılan) Babil resimlerinin kökeninde, Irak sınırları içindeki IX. yüzyıl kulesinin yattığını gözler önüne sermiştir. Tuğladan, sarmal düzenle yükselcn, Samarra'daki Malwiya kulesinin Avrupalı ressamların imgelerini etkilediği, Batılı sanat tarihçilerinin doğruladığı bir konu. Babil Kulesi'ni silindir biçiminde geniş bir tabandan halka halka küçülerek gökyüzüne tırmandıran onca resimden ikısi üzerindc durmak gerekiyor. (üornelis Anthoniszoon'un 1547'de yaptığı gravür, adı üzerinde, "Babil Kulesi'nin Yıkılışı"nı konu ediniyor: Bir kerede, hemen, inen bir ceza. Yanlış yorum. Oteki rcsim, Brueghel'inki, insanlann Kule'yi olduğu gibi, olduğu yerde bırakıp gidişlerini gösteriyor. Sınırınız budur, öteye geçemcyeceksiniz, öteyc geçmek için aranızda anlaşmanız artık elinizdc olmayacaktır. Pek az kaynakta üzerinde duruluyor: Babil Kulesi, bir de yeraltında ilerlemiş: Yerkürenin merkezine inen bir kuyu açmaya çalışıyorlarmış aynı anda efsane doğru, mantıklı; hakikat yanlış, mantıksızdır. Bugün görebildiğimiz, ulaşabildiğimiz çok sayıda kule, Ortaçağ'dan kal madır. Işlevleri açıktır: Düşmatıa karşı uyanık kalmak, olabildiğince uzaktan onu görerck siteyi savunmak. Simgeselliği de öyle: lnanca bel bağlamış bir güç durumunu dile getiriyor. Kulenin içindeki her basamak, kulenin her katı bir evreyi temsil edermiş: Derece dcrece artan bir sağlamlık. Dönüp çevremize baktığımızda, Kızkulesi'nden Galata'ya, Yeclikule'den gökdelenlerc ıızanan zamandizinde her uygarlığın, inanışın, çağın bir kule tasarımı geliştirdiğini farketmemiz güç olmuyor. Ortaçağın kulesi, hemen akla Montaigne'i getiriyor. DilKulc bağlamında, Babil'den sonra canalıcı bir halka. Neden "Denemcler"ini yazmak için, o soluklu projeyi besleyecek okumalarını gerçekleştirmek için bu alçakgönüllü tapınağı seçiyor Montaignc, büyük ve elverişli şatosundan yüz metre kadar uzaklaşarak? Belli ki ayrılmak, iki dünyayı birbirinden ayırmak istiyor. Kulenin giriş katında dııa odası; orta katında Kütüphane ve yazı masası; en üstte bir döşelc: "Yalnız yatmak için", diyor. Bir keşişyazar. Çalışma odasında sevdiği kitaplar, yazdığı Kitap, o da yetmemiş: Tavandaki putrellerc kazılmış, seçmc 54 özdeyiş. Montaigne'in kulesi, kişisel bir dilin, elbette bir opus magnum çatısında oluşması için uygun görülmüs bir yarımada: Şatoya, köye, oradan da yöneticisi olduğu kente naölanıyor da. Montaigne'in kulesi, yakından bakınca "Denemeler"in bir kule olduöu gcrçcğini aydınlatıyor: Her basımında, bir önceki baskının sayfalarının derkenarına aldığı notlarla sarmal düzcnde, ycni basamaklarıyla yükselen bir kule. Orada, bclki beyhude, gene de Babil cezasına dikleniyor, okuyabiliyoruz. Premodernlerle birlikte kaynağa dönüş başlar; kule de yeniden e&retilcme olur, "Neşideler Neşidcsi"nuen tohumu alıp: "Turris Eburnca. Romantiklerin en siyahı, Gerard de Ncrval, modern zamanlara da sıçrayan bir imge kurmuştur: "Bize kalan tek sığınak, kalabalıktan gitgide uzaklasmak için durmadan tırmandığımız filuişi kuleydi". Yaratı adamının kapanışı, çckilişi ilk çöl keşişleriyle, ya da Malfarme'nin Verlaine'e yazdığı yaşamöyküsel mektupda değindiöi gibi imbiğinin başındaki simyaeıyla karşılaştırılabileeek türden bir ayrılma mıdır? Fildişi kule, özclliklc çağımızda, ba gımlı edebiyat, sanat yanlılarının ters çevinligi bir koşulu yansıtır: Toplumsal durumdan soyutlanmavı seçen, sokak ların sefaletme onu pavlaşarak diklen mektense valıtılmış bir hayatı yeğleyen ler için kullanılan bit mermıdır; sınıtsal ricadı, ekonomik ayncalığı pekıstıren bir ınekân olarak Kule'de karar kılın mıştır. Şüphe yok ki, kimi örneklerde doğrulanabilir bu yaklaşım: Rantiye Ilaubert, sanayiei Sevevo, Roussel ya da Larbaud gibi müflis milyardeıiere ba kıp. Cîene de, kuletle ne yapıldıgı daha önernlidir. Ote yandan, kimi örnekler de Hldişi çatlar: Nerval'ın nasıl yaşadığını ve öldüğünü anımsamak gerekir. Burada da, kulede ne yapıldığına eğilmek işimiz. Dcğiştiremediği dünyayı seyretmekle yetinmez Kule'ye kapanan: Onu orada dönüştürür, harfler kulesi her seferinde yeni, farklı, doğru bir hayatın aranışına kanıtlar taşır: Gerçek, gerçeklik, Hakikat dümdüz değildir, ona doğru tırmanmak scrt iniş çıkışlar, kavisler, merdiven boşjukları ile yüzleşilmesini bekler, ister. Bir seferinde sokağa çıkılır ve geri dönülmez. Kulede kaybolanı, onun kayboluşunda bizi sızlatmayı sürdüren "Delifiğin Arifesi"ndeki şiirleri unutamayız: Tübingen'de bir kulede kapalı, kaskapalı, 'sadık hizmetkârımız' Scardanelli. İlk modemler "son romantikler'di öyle demiyor muydu, Thoor Ballylee sakini Ycats? Kuleyi yaşadı vc.yazdı o trlandalı, adanın kcnuisinden genç yazarlanna Kule'nin yolunu açarken dönüp arkasına bakmayı bilmişti: "Kan ve Ay"ı on yıl boyunca her yaz içindc yaşadığı, onarıp yaşanılır kıldığı, şiirlerini yazdığı, şiirini yazdığı kulesinde kaleme almıştı: Iskenderiye l'eneri'ndcn Babil'e, oradan Shelley'in kulelerine taşıyordu sözü: "Benim simgem bu kule". Gerçekten de evi saymıştı Yeats, Ballylee Kulesi'ni: "lçsavaş Günleri Ustüne Düşünceler" gibi bir anaşiir vurgular bunu; eşinin anısına diktiği taşın üzerine kazdırttığı satırlar da. Daha çarpıcısı: Ölümünden bir hafta önce tamamladığı son şiiri "Kara Kule"nin sis perdesinin ardından bir giz" SAYFA 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle