06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 K U R L A RA Hıfzı Topuz, kitabını ikinci baskıda günümüze kadar getirmiş TÜRKEASMIARlHt f James (Augustine Aloysius) Joyce, 2 Subat 1882 ünülrlanaa'nın başktnti hblin'de doğdu. 1904'te trlanda'dan aynlan joyce, yaşamtntn geri kalan bölümünü Trieste, Paris ve Zürich'te geçtrdi; 13 Ocak \94Vde lürich'te öldü. On kardeşin en büyüSü olan Joyce, altt yaşındayken gönderilditi yatılı bir Cizvit okulunda \89Ve kadar okudu; birkaç ay bir Hıristiyan Kardeslerokuluna gitmesinin aıştnda, iki ytlboyunca annesinin yardımıyla kendini eğitti. 1893'teDublin'dekibir Cizvit okuluna ücretsiz olarak kabul edildi. Daha sonra yine Dublin'deki University College'e girdi. Cizvit rahiplerinın ders verdiği bu okulda dil öğrenimi gördü. Kitap okumaya ve okul dışı etkinliklere "hüyük zaman ayırdt, hayran olduğu llenrik Ibsen'in oyunlartnı aüından okuyabılmek ıçin DanNorveç dilini o'pendi. 18 yasındayken, Ibsenin "Biz Olü'ler Uyanınca" oyunu üzerine yazdıfa denemenin Londra da çıkan bir dergide yaytmlanmasının getırdiği erken basarı, ona yazar olma yolunu açtı. Kitap elestirileri ve şiirler yazarak baüadıg'ı yazı yaşatntnı, daha sonra, yasamındaki birtakım ofaylart kaynak alarak yazdığı ilk rotrıam "Stephen Hero" ile sürdürdü. Bu kitabtsonradan "A Portait ofthe Artist as a Young Man" adıyla yeniden yazdı. (Koman, Murat Belge taraftndan Sanatçınm Bir Genç Adatn Olarak Portresi adıyla Türkçe'ye çevrildi.) Bu arada 1914'te "Dubliners" (Dublinliler, Murat Belge) adıyla yayımlanacak olan öykülerini, tek oyunu olan Exiles'ı (Sürgünler, Selçuk Yönel) ve şıirlerini (Bütün Şiirler, Osman Çakmakçt) yazmayı da sürdürüyorau. 1914'te yazmaya başladıg't "Ulysses" ise kitap olarak 1922 yılında yaytmlandı. Joyce'un yüzyılımız edebıyattnı en çok etkileyen bu romanı nihayet dtlimize de çevrildi. Bu önemli yayın olayı bu baftamızın kapak konusu. Bol kitaplt günler!... 100 Soruda Basın Tarihi ekliyor: "Basın, Dördüncü Kuvvet değil artık. Medyanın ağır topları ekonomik güçlerin, sanayi ve finans gruplarının elinde olunca buna nasıl Dördüncü Kuvvet denir? "Böyle bir gelişmenin, ya da çöküşün elbette tarihiniyazmak gerekiyordu. 1971'in Türk Basın Tarihi'nde yer alan Tanzimat, Istibdat ve Meşrutiyet devirlerinin sansürleri ve yolsuzlukları ile Takriri Sükun Yasası döneminin baskıları 1971'den bu yana yaşanan olaylann yanında hiç kalıyor. İlk baskıda, ilk Türkçe gazete Takvimi Vakavi'den (1831) 12 Mart 1971 muhtırasına kadar uzanan 14ü yıl, altı döneme ayrılarak incelenmişti: Tanzimat Dönemi (18311876), Birinci Meşrutiyet ve Istibdat Dönemi (18761908), İkinci Meşrutiyet ve Mütareke Dönemi (19081923), Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet'in Atatürk ve Inönü Dönemleri (19191959), Demokrat Parti Dönemi (19501960), Milli Birlik Hükümetleri ve AP Dönemi (19601971). Kitapta ayrıca "Genel Konular" başlıklı son bir bölüm bulunuyordu. îkinci basımda eklenen yeni bölümler şunlar: 12 Mart Muhtırası ve Sonrası (19711980), 12 Eylül 1980 Darbesi ye Dikta Yönetimi (19801983), Turgut Özal Dönemi (19831993), Gazetelerin Öyküsü ve Holdingleşmeler, Şon Yıllar (19941996). Genel Konular bölümünün yerini, bu baskıda "Çeşitli Konular ve Tematik Yaklaşımlar" bölümü alıyor. "Basında Promosyon", "Kimler Medya'ya Teşvik Kredisi Alır", "Gazete ve Dergiler Nasıl Dağıtılıyor" gibi önemli güncel konular da bu bölümde inceleniyor. Bu genel tanıtımdan sonra iki küçük düzeltme yapmak ve bir küçük eleştiri getirmek gereğini duyuyorum: Hıfzı Topuz, 4 Aralık 1945 "Tan Olayı"ndan söz ederken, "yeni çıkmaya hazırlanan Yeni Dünya gazetesi" diyor (s. 98). 4 aralıkta Yeni Dünya'nın dördüncü sayısı yayımlanmıştı. Öte yandan, "Sabahattin Eyuboğlu, Vedat Günyol ve Azra Erhat da o dönemde (12 Mart döneminde A.K.) 'Babeuf Çevirisi' nedeniyle tutuklandılar ve sonra aklandılar," diyor (s. 134). Kültürümüze sanatımıza katkılarda bulunmuş bu değerli kişiler, o dönemde, daha birçok aydın ve yazarla birlikte "Komünist Partisi kurma" savıyla tutuklanıp aklandılar ve bu dava da düzmece davalar tarihine geçti! Yazar, 19601971 döneminden söz ederken "Baskı tekniklerinde çok büyük gelişmeler olduğunu; günlük gazetelerin ofsete geçmeye başladıklarını" belirtiyor (s. 130). Kanımca, basına çok daha büyük teknik yeniliklerin girdiği; dizgi, sayfa düzeni ve baskıda bilgisavardan yararlanıldığı 1980 sonrası gelişmelerine de biraz yer ayrılması gerekirdi. Bu ayrıntıları bir yana bırakırsak, Hıfzı Topuz'un ortaya koyduğu son yirmi beş yıllık gelişmelere bütünsel açıdan bakıldığında, görülen şudıır: Basına yönelik baskılar giderek artmış, bir yandan yeni yasalarla yeni hapis tehditleri getirilir ve gazetecilerin, yazarların susturulmasına yönelik davalar açılır, mahkumiyet kararları verilirken, bir yandan da susturulamayan gazetecilerin öldürülmesivle (faili meçhufler, faili "kaçırılanlar", failleri hâlâ çezasız kalanlar, vb.) karanhk bir döneme girilmiştir. Bu noktada, son günlerin yeni bir örtülü sansür getirmeye yönelik girişimlerine karşı çıkılırken, şu dönemde gerçek anlamıyla basın özgürlüğü varmış da status quo'nun korunması isteniyormuş gibi bir izlenim yaratmaktan kaçınmak gerektiğini vurgulamak gerekir. Yalnız yeni girişimiere karşı değil, örtülü sansür getiren, basın özgürlüğünü ortadan kaldıran "mevzuat hükümlerinin de değiştirilmesi yolunda savaşım verümelidir. Öte yandan, tekelleşme, promosyon yanşı, teşvik kredileri yoluyla iktidarlara bağımldık, vb. olgular, basının temel işlevinden uzaklaşma yoluna girdiğini ortaya koymaktadır. Toplumu derinden sarsan "SusurluK Olayı"nın, basına gerçek işlevini duyumsatmak gibi Lir yararı olduğu da söylenebiür. Aynı olay, gazetecilere, yazarlara yönelik karanlık cinayetlerin tozlanmaya bırakılan dosyalarmı yeniden açmak gereğini de anımsatmaktadır. Bu düşüncelerden sonra 100 Soruda Türk Basın Tarihi üzerine değerlendirmemizi belirtelim: Hıfzı Topuz, önemli noktaları gözden uzaik bulundurmadan, gereksiz ayrıntılara girmekten de kaçınarak, basın özgürlüğünü ve basının temel işlevîerini ön planda tutan bir araştırmacı kimliğiyle, basın tarihimizin bütün dönemlerini kapsayan bir kitap vermiş, bu alana önemli bir katkıda bulunmuştur. • 100 Soruda Basın Tarihi /Hıfzı l'opuz/ Gerçek Yaytnevi/ 232 s SAYFA 3 Hıfzı Topuz'un "100 Soruda Basın Tarihi"nin ikinci baskısı elimizde.Bu baskıda kimi sorular birleştirilerek ve pek küçük eksiltmeler yapılarak soru sayısı yine 100'de tutulmuş olmakla birlikte yaklaşık 40 yeni soru eklenmiş. Böylece, son çeyrek yüzyılda (19711996) yer alan gelişmeleri de kapsayan ve günümüze kadar geîen ilk ve tek basın tarihi yine Hıfzı Topuz tarafından veriliyor. ALPAY KABACALI ıfzı Topuz, gazeteciliğe ilk adımını tam elli yıl önce, 1947'de atıyor. U N E S C O Genel Merkezi'nde "tletişim Sektöründe Özgür Haber Dolaşımı" uzmanı olarak çalışmaya başladığı 1959'dan bu yana uluslararası iletişim, Türk basın tarihi gibi alanlar da içindc olmak üzere, değişik kültür konulannda yirmi kitabı yayımlanıyor. Bu önemli çalışmalardan biri de, ilk baskısı 1973'te çıkan 100 Soruda Türk Basın Tarihi... Bu kitapta, basınımızın gelişimi başlangıcından 197 l'e (12 Mart dönemine) kadar derli toplu inceleniyordu. Daha önce yayımlanan basın tarihleri belirli dönemferi (daha çok da Cumhuriyet öncesini) ele aldığından, bu, aynı zamanda bütünlük taşıyan ilk ve tek çalışma oluşuyla da önem kazanıyordu. Kitabın bir başka özelliği, rahat, kolay anlaşılır üslubuydu. Hem lconuya ilgi duyan her kesimden okurun, hem uzman düzeyindeki kişilerin yararlanabileceği bir kitap ortaya koymuştu Hıfzı Topuz. H "Acı bir gepçekl" TURHAN GÜNAY KİTAJP Imtiyaz Sahibi: Berln Nadl o Basan ve Yayati: Yeni Cün Haber Ajansı Basın ve YayıncılıkAS. oGenelYayın Yönetmetv Orhan Erlnço Genel Yayın Koordlnatöru: Hikmet Cetlnkaya cYazılşlerl Müdürlerl: Ibrahlm Yıldız (Sorumlu) , Dinc Tayanç o Yayın Yönetmenl: Turhan Cünay. crafik Yönetmen: Dllek ilkorur ORekiam:MedyaC CUMHURİYET Şimdi kitabın ikinci baskısı elimizde. Yine "100 Soruda" dizisinden. Kimi sorular birleştirilerek ve pek küçük eksiltmeler yapılarak soru sayısı yine 100'de tutulmuş olmakla birlikte yaklaşık 40 yeni soru eklenmiş. Böylece, son çeyrek yüzyılda (19711996) yer alan gelişmeleri de kapsayan ve günümüze kadar gelen ilk ve tek basın tarihi yine Hıfzı Topuz tarafından veriliyor. Hıfzı Topuz, kitabın önsozünde, ilk baskıdan bu yana nelerin değiştiğini anlatıyor: "O yıllarda ne iletişim sözcüğü vardı, ne de medya. Bilgisayar daha gazetelere girmemişti, haberler faksla iletilmiyordu, videoyu daha keşfetmemiştik, insanlar televizyon ekranlarının tutsağı olmamıştı, basın güven(ilir)liğini ve inandırıcılığını bu ölçüde yitirmemişti, gazetelerin saygınlığı vardı, olaylar bu ölçüde saptırumıyordu, işkence teknikleri bugünkü kadar gelişmemişti. "En yükseK gazete tirajı 600 bindi, düşün gazetelerinin 100150 bin bastığı yıllardaydık. îkitelli'nin adı bile yoktu, belki de oralarda koyun ve sıöır sürüleri dolaşıyordu. Medya noldingleri kurulmamıştı. (...) "Türkiye'de televizyon sayısı henüz 100 bin bile değildi. Gazeteler reklam gelirlerini TV'ye daha kaptırmamıslardı. "Ya gazeteciler? DP döneminde gazeteciler onurlu bir savaş vermişler ve hemen hemen hepsi cezaevlerine girip çıkmıştı, ama kimse işkence görmemiş, öldürülmemişti. "Her şey 12 Mart (1971) ile başladı." Hıfzı Topuz, önsozünde 12 Mart'ın, 12 Eylül'ün, "yarı sivilyarı coplu" Özal döneminin, öldürülen, hapsedilen, saldınya uğrayan gazetecilerin, açılan basın davalarının, yaşanan "promosvon furyası"nın, noldingleşmenin kısa bir panoramasını çizdıkten sonra Hıfzı Topuz. SAYI 360 "100 Soruda" dtzisl Basına yönelik baskılar KİTAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle