Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Türkiye'de Popüler Kültür Ahmet Oktay, çok yönlü ve üretken bir şair ve yazarımız. Şiir, incelemearaştırma, anlatı ve hatta oyun türünde yapıtları var. Marksist bir DaKiş açısına sahip olarak, son tahlilde ekonomik etkenlerin belirleyiciliğini kabul etse de, toplumsalkültürel fenomenlerin çok boyutlu bir gerçekliği oluşturduğunu savunur. "Türkiye'de Popüler Kültür" ün gelişim aşamalarını, dana doğrusu geçirdiği değişimleri incelediği bu yapıtında da eleştirel ve sorgulayıcı tavrını sürdürmektedir. MUSTAFA GUNAY Ahmct Oktay'ın çok yönlü ve üretken bir şair ve yazar olduğunu görürüz. Şiir, incelemearaştırma, anlatı ve hatta oyun türünde yapıtlan bulunmaktadır. Marksist bir bakış açısına sahip olarak, son tahlilde ekonomik etkenlerin belirleyiciliğini kabul etse de, toplumsalkültürel fenomenlerin çok boyutlu bir gerçekliği oluşturduğunu savunur. Türkiye'de Popüler Kültür'ün gelişim aşamalarını, dana doğrusu geçirdiği değişimleri incelediği bu yapıtında da eleştirel ve sorgulayıcı tavrını sürdürmektedir. 22.6.1995 tarihli Cumhuriyet'te Selim lleri'nin kendisiyle yaptığı bir söyleşide, Türkive'de Popüler Kültür kitabını iki buçuk yılda yazabildiğini söyler. (31.1.1993'tc bitmiştir yapıt.) Çünkü her gün gazetede on saat çahştığını sonra da evde kitabını tamamlamaya uğraştığını vc yaşmanın kendisi içın bir varoluş biçimi olduğunu belirtir: "Yazdıkça kendivarlığımızı, var oluş sebebimizi algılayabiliyoruz. (...) Türkiye'nin birçok bakımdan bu kadar yozlaştığı bir dönemde bizim gibi insanlar için yazmaktan başka çarc kalmıyor belki de. Yozlaşmaya karşı insanın tck direnci yazmak, yazıp çizmek, araştırmak oluyor." Ben bu yazımda, Ahmet Oktay'ın Türkiye'de Popüler Kültür kitabının daha çok giriş vc sonuç bölümlerindeki düşüncclerindcn hareketle, popüler kültür olgusuna nasıl yaklaştığına ve bu olgu nun getirdiği sorunların nasıl bir varoluşsal bir önem taşıdıklarına değincccğim. Ahmet Oktay, popüler kültürü özellikle 1950'den itibaren başlayan bir süreç içinde, romanda, müzıkte, ekonomide, basında, televizyonda vb. alanlarda ortaya çıkan görünümleriyle ele almakta vc bunları özgürlükçüdemokratik bir kültürün yaratılmasına katkı sağlayacak bir şekildc değerlendirmektedir. Kitabın başlangıcında Adorno'dan bir alıntı yer alıyor: "Özgürlük hiçbir zaman verili değildır, her zaman tehdit altındadır. Mutlak belirlilik, her defasında da, özgürlük yoksunluğudur." Bu sözler, özgür olabilme imkânını gerçekleştirmeye ilişkin bir uyarıdır. Böyle bir uyarıyla başlayan kitap yine uyaran cümlclerle bitcccktir. Bunu daha sonra göreceğiz. Ahmet Oktay, ilk bölümde öncelikle, popüler kültür kavramtnı belirlemeye ve ne gibi ideolojik bir işlevi bulundıığunu tanımlamaya çalışır. Bu duruma ilişkin bazı saptamalarda bulunur: "Kitle iletişim araçlarında Amerikan SAYFA 10 Eleştirel bir yaklaşımla... yaşam tarzının, başka bir soylcyişle tüketim ideolojisinin yayıldığı, uygulanan ekonomik politikalann meta boflaşmasına ve meta fetişizmine yol açtığı, proletaryanın da öteki emekçi kesimlerin de tüketme isterisine yakalandığı bir tarih döneminde devrim koşullarının olgunlaşıp olgunlaşmadığı sorunu, herhalde önümüzdeki yıllarda ayrıntılı kuramsal çalışmalarda ele alınacaktır." "Işçi evlerine, gecekondu mahallelerine bakmak, burjuva yaşam biçimlerinin nasıl paylaşıldığını, benimsendiiini göstermeye yeter. Bu sınıf ve kesimlerin zaman zaman gösterdikleri siyasal hareketlilik, bana büyük ölçüde ekonomik içerikligörünmektedir." "Toplumun, dolayısıyla insanın/bireyin dönüştürülmesine ilişkin ütopyan ögelerin dıştalanması, kuramın çckiciliğini büyük ölçüde zedelemiş ve kitleleri yaşanan anın mutluluğunu geleceğin po tansiyel mutluluğuna tercin etmeye yöneltmiş olabilir." Ahmet Oktay'a görc, başka ülkelerde meydana gclcn değişimler de ülkemiz insanına belli bir şekilde iletilmektc ve belli bir düşünme tarzı oluşturulmaktadır. "Televizyonun, radyonun, basının rcel sosyalist toplumlarda meydana gelen kısa devreyi değerlendiriş biçimi, DU noktada gözden kaçırılmaması gerckcn bir bilinçoluşturucudur: Kapitalizm geliyor. (...) Sistcmin aklanması ve ussalîaştırılması için tüm media'lar çalışmaktadır. (...) Öte yandan, birçok TV dizisi ve filmi bolluk toplumu imajını yaymayı vc tüketim hedeflerini çeşitlendirmeyı, tüketimi özendirmeyi sürdürüyor. Bütün çelişkiler, kötülükler sistemiçi uzlaşmafara dönüştürülüyor. (...) Ekonomik nimctlerin adil palylaşımı ilkesi, hiycrarşik ilerleme ve ücret tırmanışı fırsatı: Bunlardır yeni kavramlar. Kültürel yaşam, bu çerçeve içinde motive edilmektedir." Oktay, bu durumu kültürel melankoli olarak tanımlar, ancak bu bir hastalık olan melankoliden farklıdır. gelişkin kültür ürünlerinin popülerleştirilip yaygınlaştırılması hem de özel popüler ürünler yaratılması biçimindc ikili bir doğrultu kazanmıştır. Ahmct Oktay, Löwenthal'in üst kültür ürünlerinin popülerleştirilip yaygınlaştırılmasına ilişkin vurgulamasını çok önemli bulduğunu belirtir. "Çünkü bu olgu, günümüzde kitle kültürünün kullandığı yöntemlerden biridir." Oktay, üst kültür ürünlerinin popülerleşmiş bir biçim altında alımlanması konusunda Türkiye'den de bir örnek verilebileceğini söyler. Örneğin U. Eco'nun son derece karmaşık sorunlara değinen romanı Gülün Adı nın Hıristiyan teolosjisine ilişkin tartışmaların ima ettiği laik ve demokratik içerik hemen hiç fark edilmeden alımlanması ya da özellikle romanın filminin gösterilmesinden sonra basit bir polisiye olarak algılanması söz konusudur. Oktay'a görc, "Laik düşüncenin ve bilmenin egemen güçleri ne kadar ürküttüğü, özgürlüğün ancak bilmeylc mümkün olabileceği ve bilmenin sınırlanrnaması gercktiği gibi sorular bu yüzden Türk okurlarının büyük bölümünce fark edilmedi. (...) Laik düşünce ile dinscl düşünce arasında Cumhuriyetin ilanından bu yana süren çatışmaya ilişkin temel sorunların da taruşıldığını çok az kişi anlayabildi Gülün Adı'nda." Ahmet Oktay, kitle kültürü, popüler kültür ve folklor arasına dolayımlar koymak ve bu üç biçimi özdeşleştirmemek gcrektiğini belirtir. Popüler kültür, gündelik yaşamın kültürüdür, belirli bir yaşam tarzının ideoloji olarak ycniden üretilmesinin önkoşullarını sağlamaktadır. Popüler kültürün büyük ölçüde ideolojik olduğunu vc üzerinde son yıllarda derinlemesine çalıştlmasınm bundan kaynaklandığını belirten üktay'a göre, popüler kültürün giderek kitle kültürü tarafından emilmesi ve kitle iletişim araçlarının, özellikle televizyon ve videonun yayşınlaşarak kırsal kesimi de kuşatması, siyasal sonuçları da olan gelişmelere yol açmıştır. "Görüldüğü kadarıyla, kentte ve kırda, kişisel refah ve güvenlik kavgısı daha ağır basıyor ve tüketim ideoıojisi tüm sınıf ve kesimlerde hızla içselleşiyor." f tüketiciler olarak daha istekli görünmelerinin vc perhizci idcolojiyi terketmelerinin yol açtığı kültürel ve siyasal yönelişlerinin sürekli biçimdc sorgulanması gcrektiğini de vurguluyor. Perhizci toplum olmaktan çıkış, olumlu bir gelişme olarak yorumlanabilir. Ama bu gelişmenin daha çok, sınır tanımayan bir hazcılık yönünde olduğunu da unutmamak gerekir. Görünen odur ki, Türk insanında ağır basan kaygı ve çaba, varolma değil, varlıklı olma yönünde ortaya çıkmaktadır. Ahmet Oktay'a göre, "Algılanmaları ve alımlanmaları büyük ölçüde düşünsel ve sanatsal bir çaba gerektirse bile, üst kültür ürünleri, son kertede özgürlükçü ve demokratik bir içerik yansıtır ve insanın mutluluk isteğini ve hakkını savunurlar. Bir başka söyleyişle, gerçek üst kültür ürünleri, hemen her zaman yaşanan gerçekliğe karşı bir olumsuzlamayı dile getirir ve insana yeni hedefler açmayı öngÖTÜr. Bu nedenlc Oktay'a göre, popüler kültürün evrimleştirilmesi, dönüştürülmesi, ancak asıl önemli özelliği öz;ürlük, mutluluk ve demokrasi kavramannı savunmasında beliren bir üst kültürün değerlerinin kitlelere benimsetilmesi ile mümkün olabilir. Çünkü, popüler kültürün içinde dönüştürülebilecek durumda olan öğeler, bu üst kültürden sızmış ama biçim değiştirmiş olan öğelerdir. Oktay'a göre, popüler kültür sayesinde, kitfeler reel yaşamlarının acılarını, umutsuzluldarını nafifletmektc ve cşitsizlikJeri, adaletsizlikleri insanlararası ilişkilerin düzeltilmesiyle çözümlenebilir olgular olarak görmcye koşullandırılmaktadır. Yani popüler kültür, reel yaşamın yerine, başka türlü bir yaşam olabileceğini düşünmenin yollarını kapatmakta ve var olanı benimsemenin acısını hafifletecek tercihler sunmaktadır. Popüler Kültür Olgusunu Önemsemeyenler Oktay, Türkiye'de Marksist kökenli yazarların büyük çoğunluğunun, kapitalist toplumun srnıflı yapısını, bu formasyonun toplumsal ve kültürel ilişkilerinin tümünün anlaşılabilmesi ve çözümlenebilmesi için yeterli saydıklarını, teknoloiik devrimle bağıntılı kimi güncel sorunları hâlâ burjuva kültürü/prolcter kültürü ya da gerici kültür/ilerici kültür gibi karşılaştırılmış ikili şematik kavramları kullanarak yorumlamayi sürdürdüklerini ve popüler kültür ve kitle kültürü olgusunu yadsıdıklarını vurgular. "Dolayısıyla bu yazarlar; özdeş olmayan ama gitgide birbirine karışan popüler kültür vc kitle kültürü kavramlarını merkeze almaya çalışan özgül çözümlemeleri, sınıf mücadclesinin güçsüzleştirilmesini amaçlayan ya da böyle bir sonuca yol açabilecek sapkın bakış açıları olarak değerlendiriyorlar." Oktay'a göre, popüler kültür olgusunun reddcdilmesinin yanı sıra, kitle iletişim araçlarının rolü ve ideolojik işlevi konusu da yinc bu tür yazarlar tarafından özerk çözümlemelere değecek bir sorun olarak görülmüyor. Oysa, kitle iletişim araçlarının bilinç oluşturucu işlevinin yeterince ciddiye alınmamasının, özellikle siyasal ve ideolojik düzeyde önemli sorunlar doğurabilcceğini unutmamak gerekir. Çünkü popüler kültürün ideolojisi artık yaşamın en düşünülmedik alanlarında ve hisscttirilmeden işletilmektedir. Ahmet Oktay, reel sosyalist ülkelerin yaşadıkları çöküş olgusundan hareketle, üretim araçlarının el değiştirmesinin, toplumsal dönüşümün gerekli önkoşullarından yalnızca biri olduğunu vurgular. Ona göre, kuramsal olarak sosyalist toplumda da sömürü olayından kaynaklanmamakla birlikte, yeni sorunlar çıkabilecek, yeni çelişkiler doğabilecektir. Orneşin, yönetcn/yönctilcn ilişkileri görülebiir, üretim ve paylaşım, siyasal ve kültürel tercihler, düşüncenin iradc cdilcbilme özgürlüğü gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Dolayısıyla kitle iletişim araçları ve bu araçlar tarafından özümlcnen popüler Kültür ve İdeoloji Ahmet Oktay, popüler kültür terimiyle dile getirilmeye çalışılan olgunun, çok eskilere dayandığını belirtir. Düşüncelerındcn yararlandığı Lövventhal'e göre, Rö nesans'tan sonra sanat ve popülcrlik arasındaki ayrım hızlanmış ve gelişme hem Popüler Kültür Kavramının Tarihçesi Ahmet Oktay'a görc, popüler kültür ürünlerinin asıl alıcısı, tüketicisi durumundaki çalışan sınıf ve kesimlerde, küçük burjuva yaşam biçimine bir özlem ve özenti uyandıgı söylenebilir. (...) Ayrıca, tüketim kalıplarının çeşitlenmesi, bireylerde daha iyi yaşam isteğini uyandırıyor, dolayısıyla durumuna şükrettne duygusunu tümüylc ortadan kaldıramamakla birlikte, önemli ölçüde zayıflatıyor. Oktay buna bağlı olarak, çalışan kesimlerin Popüler Kültürün Egemenliğl f CUMHURİYET KİTAP SAYI 309