29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Şiiri ve tavpıyla Sevvit Nedp $ili Duyarlığı/ Seyyit însanın Beyaz Nettr/ Hroy Yayınları / Kokusunda/ Sryvıt J/Oı Nezır/ Hroy Yuytnlan / ')) s. lsrarla/ Seyyit Nczır/ Hroy Yayınîarı / l')l \ Rmıa Bir Senaryo Yaz Dediydin: Mesela Papalina/ Seyyit Nczır/ Hroy Yayınları / 2V> t Kapak konusunun devamı. •" kimi arkadaşlann bu haklı göıünün sorusunun apaçık karşılığı olan dizeler yok değil oysa: "Sesindeki her teli/ Germiş de sonuna kadar/ Katılıyor Şili'ye tecritte Hasan:/ Ycni döndüm kanamaktan/ Bu karanlık hücreye/ .../ Damarlarımda tepinen/ Halkını vc kızkardeşimdir Şi]i,/ Artık açılsın/ Arılsın artık bsıyrakların en giizeIi." Geıçekteyse şiırin mitününde de var bu: Yüz sayfalık dcstan boyunca, Şili'ye dair olaylar, ycr adları alegorik bir anlam taşıyor daha (,ok. Daha doğrusu, Şili'dekı gerçekligi dünyanın herhangi bir kösesinde yaşayan nerkes icin yukın anlamlar kazanı yor. Tıpkı şu dizeleıdeki gibi. "Ofkeyi soğutınadan/ Niçin derişnıiyor parmaklanmız/ Niçın dcriijmiyor/ Yurdun alnında bütün çızgileriylc halk?" Komünist Carlos'un Şili'deki sorusu, dün oldugu kadar bugün de, Türkive'de her yıııtseverin sorusu; henı de en yakıcı cinsinden. I Ier şair kcndi sözcükleriyle gelir. Seyyit Nezir'in ük bakışta kendı sözciikleri yok gibidir Şili Duyarlığı'nda. Hazırdaki şiır dilinden ödünç alarak onu bozup yenıden kurma yerine, yalın anıa lirik söylcyişlcri ıçcrme çabasındadır; halk şiirinin sözcükle rınden, divan sürinin ritinı ve ses olanakla rından asi bir duyarlıkta yakaJadığını yenile me, kişiselleştirme yönünde zorlama yoktıır; "Kahırsanma ey hayat/ Parmağındakı viizük/ Senin halklarla nişanındır,/ Şanındır/ Bağrında yaralarla şafaklı izin/ Şanındır/ Kan ter içinde/ Beş kıtada gergeflenen eeyi zin?" Seyyit Nezir'de ona kadar gelen şıirimizin teknikleri, tematik özellikleriyle övlesıne ıç içe gcçmiştır ki, tcmalarda çcşıtfenme olmaKsızın dilde "özelleşnıe"nin ortayıı çıkına şansı yoktıır. Şiiıiıı biı ayağı hep oı tak duyarlıktadır. Kanıis Dara'nın Şili DuyarlıCı deöerlendirmesinde vurguladığı gıbı, "cdilgin konumdan" çıkarılmış bir "herkes"in "yüregT'ni şiıre koyma peşindedir şair, 1976da. Nc ki Mchmet H. Dogan'ın vurgusu yerindedir: Şiiri ortak duyarlığııı ötesine yuvarlayanlardan biri de yine odıır. "196878" sürecinde, '68 ve '78 Kuşa öı'nın gözükara eylemlerle kimligıni pankartlar üzcrindc alanlara açtığı sıraların şiırleri ise Israrla'da karşımıza cıkar. F.nıoöin ve grevlerin başkenti sık sık dizelere dcikiilür: "lşte onun da dermanı Istanbul'dadır." Çünkü "tsçi adıyla başlar/ Her nıayıs, Taksim'de banar." Emegin ırmakları o dcltada buluşur: "Mcrsın'den Çukurova Konya Sıvas'tan/ lsyanların ağıdıyla oyalı yastan." Buluşma, kendini cn çok dilde sezdirir. Ka racapğlan, Köroğlu, Pir Sultan Abdal, Dndaloğlu bir yeraltı ırmağının taşkınlıgıyla emekçilerden şiirlerine sıçrar. Uyaksız cdcmcdıöı bu şürlerde, dize sonlarınm yer yer özgürieşmesi okuru bir an şaşırtır, bocalatır; oysa ses içeıi çckilmişlir "Çarıkl;fr, laslik pubu^'larla alana/ Tarlaların ağnsını tasıvaraktan/ Pankartlara alışırken nasıılı elleri/ Ayakta ölmelı bir Partılı. " Iç kahye; tozlıı köy yollarından kcntin alanlarını tutmaya yönelen cınekçılcrın yüriıyüs; boyunca işitilcn ince, ıısul, ama kararlı ayak seslcrini ta şıyor bize. Seyyit Nezir'in siiriııde Tevlik Fikrel'in, Nâ/ını'ın, Attilâ Illıan'ın, Alinıed Arit'in ses ö^clerinin, tipik sözcüklerının yaygın!ıj*ı gözden kaçmıyor; nc kı, şiriinin sçs kaynafı diplere, Yıınus'a, Fuzulî'ye, Türkce'nın kokleriııe u/anır. Iç katiyclerın, tıpkı halk ve divan şiiıimi/de cokça giiriil düğü gibi, basaınaklı di/elere başvurnıaksı zın kullanılışı bu yiizden olsa gerek: "Son şiirimde yine sızıntı var sevgilim/ Rengiyle bakırın övündüğü tenine." Şiirimizın Nâzım, Daglarca ve Attilâ 11han'dan sonrakı ujSraklannda kafiyenin böylc yaygın ve etkili kullanılmasına pek tanık olınuyoruz. Aydınlarla enıekçileriıı dil, dııyaılık, inıge olarak buluştunılmasına adanmıs bir şiir, dogaldır ki, gelcnegın "yüksek sesle okunma" özellıftını yüklenmek zorundadır. Tarık Dursun^onun bu yöııünii dolaysız vurguluyor: "Olçülü biçili, tartılı şiiı diye bir şey varsa eger (...) işte o ölçülii bıçılı, tartılı şiire örnek." Cıerçektcn de, aruz ve hece vezninin tınılannı, ritmini yakaladıgınıız olur: "Kızkarde^inıdir hayat/ Icinıde endijeyle kıvranır", "Ve yüzüne ka ranliller içiren şiir/ Aşkın bereketle doğurmasına." Üctavıo Paz; "Durmadan değişmcklc bırliktc, şıır.ilcrlemez" diyordu bir yazısında. Dagları Oyleccne ve hemen ardından gclcn Izleri Varİa bırliktc Seyyit Nezir'in şiirinde, daha onteleri geri plaııda kalan ic hesapla; ' ınanın öne 1,'ikınaya yüz tuttuğuntı görürüz. Gerçi bu kitaplardaki şiirlerin çogu 12 F.ylül önccsınde yazılnııştır; ancak faşizmin kapkara gövdesi ülkenın üzerine abanmakladır. Şaır, 12 Mart'ı yaşamış bir dcvrimci olarak, halk gücjeriııin dağınıkhğı ve denıokıası ıfphesinin oluşturulamayışı karşısınıla yoksul köylülere, işçilere, sosyalist aydınlara daır kaygılan yansıtan dizeleriyle bireysel yogunlu^a yönclir: "Sırasıdır, sor şimdı yakalanıışkcn/ Oysa hep burdaydım, kendimle senin arandıi/ .../ Göğsümde canıtez biı yiirek/ Hangi iyiliğe omuz verecegimizi karıştırarak". "Ama yârdcn gcçileccktır coıycc daha/ Şu serden geçemeyen alnıınızla." 12 F.ylül taşizmi boyunca ve sunıasıııda serılcn geçemeyenlerin azınısan ıiüiyacak sayılara ulastı^ı tlüşünüliirse, şairin kaygısına katılmamak nıümkün deöil. "Diinyaya lledıyedir" ve "Hayırlı Acılar" ^iirlcrınde kı ıkıncısi ıçın Salâh Birsel de yazmıştı ıımudun bozgunla diyalektiöi fasizıııııı arılesınde dile getirilir: "Hayıılı atı laı <,eknıeye hazırsın gene " Gerek bu şiir lerde, gerek sonrakilerde bozgun duygusu hep gerileven duygudıır. Umuua ve dcvrimci ütopv.ıva karaçalma yanşının başladıgı sıralarcla henüz 80'lerin ilk yıllarındaıı söz ediyorıu , Seyyit Nezir dircncin şarkısını sürdiiriir "Ev insanın vürekli ve benzersiz bulu^u/ Ey nıutlu acı/ Tek istediğim odur şimdı/ Her harfin uğrıına defalarca hrlıyor gözlerim yııvalarından/ Her sözcükte üc vardiya kan gelir içerimden/ Simdi tek istedığim/ Tccritlcrdc türkü tutarlar şimdi/ Yüreğinin tcstisine bir yudum su olman/ Her kardeşinıin." Özellıkle "Usulla", " I z " , "Sır", "Büyü ","ü", "Cîel" şiirlerinde o gün lerin eözülmeyen insanındaki "acının ayıltı cı buhurunıı", "vefaya de^en sır'Marm tııtusan cllere uzatılmasını izleriz. "Sırasıdır lyiliğin Yurduma" şiiri ise bir yurtscverlık anıtıdır. "Vaıansızlıga övgü" düzülcn şu günlerde, döne döne oktmsa yeridir. Şair, yurdunun coğrafyasını ve tarihini güncelliğe taşıyarak yıırtsevcrli^i resnıeder. "Yıırılum! onu sana verıyorum, çıftlık dolu bir vürek/ Bir öğretmen çile dolu hcybesıni de veriyor/ Bir köylü, toprağın katı kalbınden/ Bin güçliikle söktügü cılız başakları verir ilkin/ Bir işçi rarih ve ter ve ellerini veriyor sana/ Hangi madene istcrsen, neye isterscn indirmcyc hazırdır çckicini/ Ellcrinde can bulan ne varsa hepsini/ Sonra canını/ Terini akıtırca ikirciksiz veriyor sana." Şair şimdi "bereketli topraklar iizerinde dir; daSİarın omuzlarından ovaların ot kokusuna, kentin varoşlarından Mimar Sinan'a sahiplenmek gereken yurdun faşistlerc bırakılması kımin naddine! "Biı de ben varını yurdum/ Şairlerin var" derken olduöu gibi, ülkenin bütün yurtscverleriyle birlikte, Namık Kemal ler'den, Fikret'ten, Nâzım'dan bu yana daha bir somutlaşarak yükselen sevgi selıne atılır. Alçakhöın kazdığı mezarhğa, türküleriylc, dostluklanyla toptan gömülmck, dih ve duyarlığı kirletilmck, nıedya ve içi boş demeçlerle her an daha bir aptallığa yazgılı kılınmak istenen emekçilerin görkenıli yurt savunması özlemınin on bes yıl öncesınden yaztlmış destanıdır "Sırasıuır lyiliğin Yurduma". tzleri Var'da tema, dil, inıge ve kurgıı yönünden zcnginleşen bir şiir dünyasına götürüyor bizi Seyyit Nczır. Evrcnsel olana bir açılım ve yayılma gözleniyor artık. Istanbul'dan bugün büsbütün umudıı kesenlere o günlerden karşı koyuyor "Izleri Var" şiirinde. Kölelikten Yeni Dünya Düzeni'ne gelinceye kadar nıce zorluklardan geçen "îjehri Sıtanbul'un iilkcyı nasıl da gclccegin "büyük günleri"ne taşıdığını, divan şiirini aratnıayan ses vc imgc kurgusıı, rıtmik anlatıını,. güııcel yaklaşımıyla dile getirir Dağları Oylecene'de Dtyarbakır için "Yaşadıkça gencelen kent" diyen şair; Mardin'den, Viranşehir'den kopup gelenlerin îstanbul'un "özgürlüöün gelincıkten ayjası"na dönüşmcsini habcr vcrir. Dağları Oylecene, "miihür sözlü, saz benizh" insan ların, Güneydoğu'nun gerçekliğini 1970'lerin gözlemleriyle naiv şiirlere dökerken; bugün yaşanan acılara tandır ekmegı tadında sözcüklerle hemdert cdiyor okuru. Küçük öykülerdc scrgilencn tek insanların çilesi, tragedyası, şiirler bittiöinde Kürt gerceğinin derinliğine duyumsandığı ronıanesk bir im gedc bütünleniyor. Kimbilir, Şili Duyarlığı'nın bir versiyonu belki. Ama daha sıcak, içerlck bir gözlem gücünün okuru yerc yer irkilttiğini de vurgulanıah. "Zorunlu Bir Açıklama " şiirinde, oraları içlenerek anla maya çalıştı^ınıız sırada, birden suçluluk duygusuna ıtiliriz, sonra da ıımııt aranışına: "Davranmayın baylar!/ (Haklı olarak diyorsunuz ki/ bırak, okuma/ Şiir igrcti duruyor sana/ AJ şu tabancayla oyna)". Aziz Nesin, Nesin Vaktı Yıllıftında (1982) Seyyit Ne zir'in şiirinde zaman zaman soluk kesici bir ironiyıe ortaya çıkan bu "yabancılaştırma öğesi"nin altını çızer. "Şiır ne demeğe gelir?" diyc sorar Rogcr Caillois. Gerçektcn dc yaşamı dönüştürmede olmasa bile, algıCUMHURİYET KİTAP SAYI 285 SAYFA 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle