Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yorgun Tekbenci G. C. BARNARD cckctt'in ilk romanı Murphy 1938'de yayımlanmıştı. Bir dolu gerçek otcsi kişisiyle, şamatacı, gülmece ögelerine fazlasıyla yer veren bır başyapıttı btı. Ama bir yandan da Beckett'in gelecekteki yapıtınııı tohumlarını taşıyordu; gerek oyunlarında, gereksc romanlarında izleyeccği izlckfcri bıırada bulmak olasıydı. Murphy kişilı> Watt'ın, Moran'ın Malone un, Moli ! oy'ıın bir öncüsüydü. Romandaki davranış biçimlcri güldürücü olsa da temel yer alan izlekler ciddi ve felsefiydi. En önemlileri ııs ve dış dünya (bedeni de içeren arasındaki ilişkinin doğası; gerçekliğin temelde usasığmazlığı ve insanın gerçek kimliğini arayışıydı. Biçemde bu ilk roman, geleneksel biçimde yazılmış olmasıyla daha sonrakiferden ayrıiır. Yazar oiayları betimleyip yorumlayışla, konuşmaları aktanşıyla bir anlatıcı kimliğindedir. îçerik ise, bildik romanlardan çok farklıdır. Dıkkatsiz bir okuyucu anlatının komik ögelerine kapılarak, özelJikle göndermeler şeklınde ya da üstü kapalı olarak verilmis pek çok önemli vurgulamayı atlayabiıır. Romanın kahramanı Murphy cski bir teoloji öğrencisidir. Daha sonra, doğa üstü güçleriyle tanınan okültist Neary'nin yanında eğitim gören Murphy nişanlısı Coıınihan'dan kaçarak îrlanda'dan Londra'ya gelir. Burada Celia adlı bir fahışeyle birlikte bir oda kiralayıp yaşamaya başlar. Bir tckbenci olan Murphy için en büyiik mutluluk kendini dış dünyadan soyudamak ve usunda yaşamanın ha/./ını duymaktır. Sokaktan yüksclcn scslerden hoşlanmaz: "Ait oldukları ve Murphy'nin var gücüyle dışlamaya çalıştığı dunyaya hapscdiyorlardı onu.' Soyunmus, vc sallanan koltuğuna sıkıca baölanmış, gözleri kornişin silmcsi üzerinde soluklaşıp küçülen alaca bulaca bir lekeye dikilmiş olarak kcndini hipnotizc eder ve usunda, düşlerinın dünyasında yaşamaya başlar. Celia, doğal olarak, Murphy'nin kaçmak istediği dış dünyaya aittir. Murphy, kendinde sevdiği parçasıyla Celia'dan nefret eder ama kendinde nefret cttiği parçasıyla, yani bedeniyle, Celia'yı sever. bununla beraber, okuyucu daha romanın başlangıcında Neary'den Murphy'nin romantik bir aşık olamayacagını öğrenmiştir. Murphy'nin kcndine aşık ruhsal "ben"i ile dünyevi, bedensel " b e n ' i arasındaki çelişki yaşadığı sorunları körükler. Aslında Murphy ev sahibesiyle arasındaki ;>on derece iyi niyetli bir an laşmaya bağlı olarak tek başına yaşamını gayet rahat sürdürebilecektir. Murphy'yc gcregınden fazla kabarık faturalar çıkaran işbilir ev sahibesi, Murphy'nin zengin ve iyi kalpli amcası B bunları odediğındc komisyonunu duştükten sonra bile, Murphy'ye yeterince gelir kalmaktadır. Ancak bu gelir Cemia'nın da Murphy ile yaşaması için yeterli değildir. Murphy'nin kendine ne kadar ihtiyacı olduğunu bilen Celia, Murphy'nin her ikisini de geçindirebil mek için çalışmasını sağlamaya kararlıdır. Dış dünya ile hcrhangi bir ilişkiye girmekten nefret eden tekbenci kahramanımız doğal olarak Celia'nın çalışma önerisini geri çevirir ve Celia Murphy'yi terkeder. Ama Murphy dayanamaz; is arayacağına söz vermesi üzerine Celia geri döner. Murphy'ye rehber olacağı duşüncesiyle bir Hint rakirinden Murphy'nin yıldız falını alır. Daha sonra romanda önemli bir rol oynayacak olan bu değerli bilgi, Murphy'ye, ş\ı ya da bu işi kabul etmemesi için sayısız gerekçe sağlar. îş arar gibi göründüğü böyle günlerin birinde bir kafede 4 penilik öğle yemeğinin ardından 1 fincan fiyatın 1.83 fincan çay içmeyi başarmış olmanın keyfi ni çıkarırken, Murphy Ticklepenny ile karşılaşır. Ticklepenny akıl hastanesinde çahşan bir erkek hastabakıcıdır. Hastaneden ayrılmak istemekte ama erken ayrılıp aylığım kaybetmeyi göze alamamaktadır. Bekçilige yeteneğini ve delileri etkileen bir göz gücüne sahip olduğunu haxr veren burç falını düşünen Murphy, görevi kabul eder. Ticklepnny resmi olarak çalışır görünecek böylece aylığından olmayacaktır. Bu iş hallolunca, Murphy, beş çcşit bisküvitini yemek için parka gider ve her türlü yeme olasılığını kafasından geçirdikten sonra, her gün değişik bir düşen içinde yerse bunu yüzyirmi farklı biçimde gerçekleştireceği sonucunu çıkarır. Watt'da ve Molloy'da da olasılık nesaplarına ilişkin aynı saplantılı tutum görülür. Murphy'nin usunun çözümlenmesine ayrılan altıncı bölüm oldukça önem taşıyor. Murphy'nin usu dış dünyaya sıkı sıkıya kapalı olan ama kendi içinde dış dünyada var olan gerçck ya da sanal her şeyi içeren oyuk bir küre olarak tanımlanıyor. Murphy için bedensel ve ussal euimler, birbirinden son derece bağımsız olmalarına karşın eşit derecede gerçektir. Murphy edimlerin gizemli bir biçimde ussal koşutları olduğunu, bununla beraber bedensel koşutları ol l mayan ussal edimlerin de varlığını kabuı eder. Usunun "gerçek" bölümü hem ussal hem bedensel deneyimlerini, sanal bölümü ise sadece ussal deneyimlerini algılamaktadır. Gerçek bölüm aydınlık, sanal bölüm ise karanlıktır ve her ikisinin arasındaki bplüm yarı aydınhktır. Gönlük yaşamın sıradan, uyanıklık evresinde Murphy "usunun hüzün verici bir alışkanlığıyla diişiinebilir hatta yorumlamalarda bile bulunabilirdi. Akılcı bir darvanış parodisine benzetebiliriz bunları. Ama bilinç dediği şeyin bütün bunlarla bir ilgisi yok." Koltuğunda sallanarak vucudunu yatıştırdı ğında, usunda yaşamaya başladığında yaşamın gerçek hazlarını tadar Murphy. Bedcnsefkoşutları olan biçimleri içeren aydınlık bölge bir düşler aleınidir. Bu rada Murphy'nin en nüyük zevki bedensel deneyimi tersine çevirmek, gerçek yasamda bedensel olarak yemiş olduğu darbeleri ussal olarak geri savurmaktır. Bu "köpeksi bir yaşamın parlak bir özeti(nde) tüm bedensel fiyaskolar cılgınca bir başarıya dönüşüyordu." Kısaca bu durum düşlerle kendini avutma halidir. Murphy, doğal olarak, dış dünyaya karşı sürekli bir ilgisizlik içinde ve tam anlamıyla uslarının karanlık bölgesine gömülmüş olarak yaşayan akıl hastalan na kendini yakın hisseder. Hastalan CUMHURİYET KİTAP SAYI 2 6 5 SAYFA 5