Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
den atlarcasına rahatça atlayan bu insan, Fransızca'dan anadili Türkçe'ye nasıl atlayacaktı merak ediyordum. Merak cdiyordum, çünkü okudıığum Fransızca metin, sıradan, herhangi bir metin değil, kendine özgü bir üslubu olan, rengi olan, ritmi olan birmetindi. Bir yabancı dılde ya/arken üslup sa hibi olmanın ne demek olduğunu, anadilinde yazdıkları haldc, hıçbir kişiscl üsluba sahip olmayanlar kolay kolay anlayamazlar. Bu konuşmamı/.ın u/erinden aylar geçti. Ü sıralar, Dogu ile Batı'yı birbirinden ayıran duvarın henüz ayakta durduğu Berlin kentinde yaşıyordum. Birgün Abidin'den büyük, ağır, sarı kraft kâgıdından bır zarf aldım. Mcktup çok kısaydı: "Sen istemiştin. nin resmedilmesi bâbında Erminian Ton Zografon adındaki" birbaşka Bizans kitabı. Istanbııl, elbct, Bizans demektir. Peki ya Bizans'ın Fatihi? O, nakkaş Sinan'ın Fatih portresinde "ince parmakları ile bir giil tutan dalgın Sııltan ne düşünur? () giil Sitanbul mu, Kala1 tamıyoksar " Peki, Abidin'in, Avnî Divanı'ndan bulup çıkardıgı kendisinin de dedigi gibi gerçekten "dehşet verici !;iı di ze"yenedemeli: "Gice içinde korkulu haberler.." Bizans'ın Fatihi bır Sultan'ın söyle1 ycccği sözcülder midir bunlar r Abidin, olası ya da degll; birbiriylc ilişkili ya da degil, ger(,ek ya da degil, öylesine adlan, kişileri, kişılildeıi, elleri yüzleri ve zaman dilimlerini bir araya gctiriyordu ki bu mctindc, çizdiği elin aynı zamanda bir tarihin, bir ilın eli olcıuğu çıkıyordu ortaya. Sözcüklere eşlik eden çizgiler onlann üstüne çıkıp bastırmıyordu. Sözcükler de tüm anlam ve çağrışım ağırIıkJarıyla çizgilcri alt etmiyor, onlara saygılı bir uzaklıkta duruyorlardı. Onünde sonunda, yazan da, çizen de aynı eldir.. "Bana ayrılan zamanı çizmek" diye başlayan yazarçizer, mctninin sonlarında "çizmek, bana ayrılan boyut'u çizmek" der. Kitabını noktalayan o "Son bir söz ' ise gerçekten ürpertici: "Dört ayaklı bir yaratık olan atın gözlerine dikkatle baktınız mı hiç? Parmaksız bacaklarının küt uçları, ne Buyur. Bakalımnediyeceksin?" Bu kısa mcktuba eşjik eden uzun metni okuduktan sonra, ne diyeceğimigerçektenbilemiyordum. Hiçbirşeydemedim. Bu, sözcüğün gerçek anlamında, olağanüstü metin şöylebaşlıyordıı: "Bana ayrılan zamanı çizmek." Çizgi vczaman. Bu birbiriylc çakıs,mayan iki kavramı Abidin, bilmiyorum, hangi eldc okumuştu? Ya da hangi eli çizerken farkınavarmıstı? Küçük bir boşluk ve metin devam ediyordu. "El kendi imgesini yansıtıyor: Özportre." C U M HURİ YET K İ T A P SAYI 2 8 0 Pera Palas/Abtdın Eller/ Ahıdın Dıno/ Dmo/Ada Yaymları Ada Yaymları / 56 s /64s Çiziginin gizemli şiiri, kcndini ele vermcdcn tüm sayfalar boyunca sözcüklcrlf sürdürüyordu kendini. El, parmak, hatta tırnaklar: "kıvrık, sivri, yırtıcı avkuşu insan cinsinin kahntıları olduklan besbelli. Şahin." Yüzler/Abıdın Dıno YaşarKemal/ AdaYayınları/72s Sonra "Bizans parmakları." Kiliselcr ve dualar. Metohit Teodor, PantokratoıveTeodora. "AndreaSalosadındaki hi(,duymadığım F.E. Bizanslının felaketengiz Apokalips kitabı" ya da "bir ikona eli verecek, nedebirşeyalacakdurumda, böylece at ne resim yapabilir, ne dc okşayabilir. Gözlerinin sonsuz kederi iijtebuyüzden." Böylesi bir metni okuyan ldşj, aynı zamandayayımcıysaneyaparr' Elbeto kitabı yayımlar. Berlin'den Paris'e gidip, Eller'in Fransızca'sıyla Tiirkçe'sinin aynı anda basılması önerisinde bulundum Fata Morgana Yayınevi'nin sahibi Bruno Roy'ya. 2.)YÜZLER Abidin Dino, uzun yıllar, uzağında yaşadığı "yurduna" kavuşmanın se vincini yaşadı son ikiüç yıl. Görmediği dostlarını görmek. Nicedir görmediği tstanbul kentinin kendine özgü SA Y FA