25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MUZAFFER BUYRUKÇU i ürk edebiyatına yeni olanakI lar, yeni kaynaklar kazandır1 mıştır 'Garip' akımı. Dev* rimci bir akımdır. Bu akımın kuıınularından olan Orhan Veli, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat.kendilerinden önceki şiirin yozluğunu, içerikteki sululuğu, hiçbir işe yaramayan burjuva duyarlığını hedefleyerek yeni bir atılım yapmışlardır. Ülkenin ve bireyin temel sorunlarına eğilmişler, toplumsal baskıların altında kendi dünyasını kurmaya çalışan ya da daha önce başkaları tarafından kurulan dünyalarda yaşamaya zorlanan aydınları, yoksulları, sokaktaki adamları, aylakları şiirin içine çekmişlerdir. Onların çeşitli hallerini, sevinçlerini, üzüntülerini, acılarını, umut ve umutsuzluklarını yalın bir konuşma diliyle ve çarpıcı imgelerle şiirleştirmişler ama 'şairane'nin karşısına çıkmışlardır. Ağdalı veTürkçe olmayan, dil tadı bulunmayan sözcüklerle yazılan ruhsuz şürlerden bunalanlar, bu, buram buram yaşam kokan şiiri başlarda yadırgamakla birlikte alışkanlıkların zırhını delip anlamayı başardıklarında benimsemişler, günün her anında ekmek gibi, peynir gıbi, bir çiçek ya da bir bardak su gibi kullanmayabaşlamışlardır. Artık edebiyatımızda bir 'Garip'çiler egemenliği, bir 'Garip'çiler yönetimi başlamıştır. Ve bütün kentlerde, kahvelerde, meyhanelerde, sinemalarda, bahçelerde, salonlarda, yatak odalarında o 'üç büyük' konuşulmakta, onlardan okunan şiirler, ilişkilerin dayanak noktalarını beslemektedir. Orhan Veli, talihsiz bir kaza sonunda, henüz 36 yaşındayken yaşamını yitirince 'Garip' akımının yükü Melih Cevdet Anday'la Oktay Rirat'ın omuzlarına abanmıştır. Ama bu durum çok sürmemiş, 'Garip'çi iki şair akımın dışına taşmış, başka türlü bir şiir yaratma olanaklarını aramaya başlamışlardır. Oktay Rifat, 'Garip' şiirine başkaldıran ve yeni bir şiir getiren 'Ikinci Yeni'cilere yaklaşmış, (Perçemli Sokak) kitabıyla 'akım'dan iyice kopmuş, elinin tersiyle ittiği 'Şairane'liğe sığınmıştır. Ve gerçeküstü bir şiirin mekânında koşmaya başlamıştır. Melih Cevdet Anday, arkadaşı gibi aşırı bir sıçrama yapmayı tehlikeli bulmuş olacak ki ağır ağır ama kararh ve verimi bol bir şiirin boy attığı bir alana yerleşmiştir. Çeşitli biçimleri, çeşitli teknikleri, çeşitli yapıları, çeşitli içerikleri deneyerek şiirini değiştirmiş, kendi şair mizacına uygun bir kalıba oturtmuştur. Duygusal ve düşünsel katmanlarda gizlenen gerçekleri, derinliklerde yatan imgeleri bulup çıkararak geçmişle şimdi arasında hiç kesilmeden bir ırmak gibi akan zamanı, zamana ilişkin her şeyi şiirinin özüne koymayı başarmıştır. Şiirin dışında ayrıca öteki türlere (roman, oyun, dene Melih Cevdet Anday'ın 198688 yılları arasındaki denemeleri... T Imge Ormanları me) yönelmiş, insanın içindeki cevheri yakalama ve şiirsel bir kimliğe kavuşturma edimini benimsemiştir. Melih Cevdet Anday'ın oyun yazması bence şiirine yeni alanlar, yeni olanaklar aramakla ilgilidir. Buna benzer bir durumu Edip Cansever'de gördüm. Önce bir oyun yazar, sonradaooyununiçindeki şiiri ' ayıklar, söker alır, kalanı da atardı. Denemeleri, yeryüzünün en büyük denemecisi Montaigne'in yanına konulacak güçte ve düzeydedir, tıplu şiirleri gibi, oyunları gibi özgündür. Denemelerinde işlediği konular, insanı uyaran, karanlık ya da gölgeli bir yanını aydınlatan, insana bir şeyler veren, onu daha ileriye götürmeyi amaçlayan sorunlarla ilgilidir. Çağdaş insanla çağdaş olmayan, bugünde yaşarken binlerce yıl gerilerdeki yaşamı özleyen insanın benzerliklerini ve ayrılıklarını eşeler durur. Çağdaş insan düşünmesini, görmesini, olumluyla olumsuzun arasındaki farkı seçmesini bilen insandır. O, loplumsal vebireysel değişmenin sonsuzluğuna inanmalıdır. "Çünkü yaşam ve süreklilik değişimin çocuğudur. Duran çürür." Melih Cevdet Anday, kendisiyle bir konuşma yapan Zeynep Oral'a şunları söyler: "Ben bizim toplumumuzun bireyini daha ince düşünür, daha ince duyar bir duruma getirirsem yeni dünyayı anlamak için bir ufuk açılmaz mı... Sanatı, şiiri gelişmemiş ülkelerde politikacı hiçbir şey yapamıyor... Ben şiirde, tiyatroda olsun, tüm yazılarımda, hep Türk kafasını yükseltmeye, inceltmeyeyöneldim." Melih Cevdet Anday'ın son denemeleri (yüzden fazla) Imge Ormanları adıyla yayımlandı. Imge Ormanları'nda değişik türleri irdelemekle birlikte üzerinde en çok durduğu, değişik açılardan bakarak kimsenin gözlemlemediği, kimsenin saptayamadığı bir ya da birkaç yanını, harikalar yaratacak bir boyutunu yakalayıp ilginç düşüncelerle değerlendirdiği edebiyat, sanat ve felsefedir. tnsan zihninin gerçeği arama çalışmasının bir ürünü olan felsefe ve ona ilişkin kaynaklara uzanırken ilkçağ filozoflarına sokulur, onların, zihnin gizlerini çözmeye çalışırken insanlığa ve insana neyi getirdiklerini, neleri armamağan etüklerini, hangi kötülüklerin bataklığını kuruttuklarını anlatır bir bilge tavrıyla. O filozofla ra yaklaşırken pek coşkuludur, pek içtenliklidir. Haklıdır böyle davranmakta, çünkü onlar, insan denen varlığı yeniden yaratmışlardır ve tepeden tırnağa düşünceyle donatma yöntemlerini geliştirmişlerdir. Melih Cevdet Anday, şiire ilişkin görüşlerini belirtirken, "Çünkü şiir de felsefe gibi bir üst dildir. Bir ozanın bilimsel buluşiarın hikâyesinden duyduğu tat da bunu gösterir." der. Gene Zeynep Oral'a verdiği yanıtta şiiri şöyle tanımlar. "Şiir imge sanatıdır, ama imge yakalamaktan ibaret değildir. Kısa kısa imgelerden nefret ediyorum. Ben uzun şiirde birtakım temalar yakaladım. Temayı geliştirerek uzun şiiri sürdürmek önemli." Şiirin dünden başlamasından, bugüne bitişmesinden ve geleceğe eklenmesinden yanadır ve böyle bir süreklilik içinde ele alınmalıdır. 'Sanatta geçmiş ve gelecek" adlı denemesinde, Paris'teyken okuduğu Oktavio Paz'ın 'Çağdaş Sanatın Sorunu' yazısından ahntılar yapar, kendi düşüncelerini de şöyle sıralar. "Artık geçmişten kopmanın bir gelenek olmadığını ve olamayacağını özümseyelim. Sanatı zaman dilimlerine göre bölme ve bir bütünü parçalamaktan başka bir şey değildir. Ben Homeros'u okurken hiç de üç bin yıl öncesine gitmiyorum, sadece zenginliğini kullanıyorum. Geçmişin büyük sanatı günümüzün sanatıdır. Ondan hep öğreneceğiz." Nitekim bu dediklerıni Kolları Bağlı Odyseus ile Gılgameş Destanı'ndaki bir öykünün çevresinde örülen kocaman şiirin yaşamına geçirir. Melih Cevdet Anday, bu destanlardakierimeyen.kaybolmayan.birsözcükten, bir görüntüden, bir davranıştan doğan ve doğuran insanın ölümsüz yanlarını, bugüne atlayarak gerçek kitlesine katılan ve orda yaşayan örneklerini sergiler. Melih Cevdet Anday, (İmge Ormanları ) ndaki her denemesinde, dün ya gündeminden inmeyen ve inmeyecek olan evrensel değerleri, evrensel yücelikleri işlerken gücel sorunlara, güncel tedirginliklere, şeriatçüığa, yobazlığa gericiliğe de parmak basar ve ülkemizi, toplumumuzu, insanımızı yakından ilgilendiren, insanımızın yaşamını karabasana çeviren, korkutan, yıldıran sorunların damarlarına sızarak oradan seslenir. Melih Cevdet Anday'ın (İmge Ormanları) dönüp dönüp okunması gereken değerli bir yapıttır. Yazımı, Sami Karaören'in bir tanımıyla bitirmek istiyorum. "Melih Cevdet Anday tek başına bir okuldur." • İmge Ormanları/ Denemeler/ Melih Cevdet Anday/ Adam Yayınlart/ 469 s. CUMHURİYET K İ T A P SAYI 226 SAYFA 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle