Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Belkide yalnız kanalıcılık değildir nesnenin ahnyazısınıhızlandıran?Basitbirvücudun özgürcedüşüşüboşlukta? Orada insan düşüş anına yakalanır hep. 3. Ocak. Bulutlar kışkentinin üzerinde toplanmış bir mermer parçası gibi. Tiber nehri gerçekten kaçışta. Fıskıyeler kimsenin bakmadığı yöne fışkırıyorneparmaklarınarasından ne de kısık gözlerle görülebilen. Bir başka zaman! Vekızgın kurdu kulakJarından tutarak durdurmakolanaksızartık. Ah, Tiberius! Bizkimiz seni mahkum edecek? Sen bir canavardın, duygusuz bir canavar. Fakat işte bu canavarkurban değildi hiç doğanın kendi benzerini yaratmasıgibi. Daha da önemlisi seçeceksekbir deli tarafından değil de, şeytanın yavrusu tarafından yok edilmek. Senin henüz otuz yaşını doldurmamış iki bin yıllık taş yüzün doğal bir tahrip makinasına benziyor, acıların kölesi, düşüncenin ateşli ruhu ya da başka şeylere değil, Seni savunmak tüm efsanelere karşı, bir ağacı yapraklanna onların ilişkisiz açık hışırtılı çoğunluğuna karşı savunmak demek. Aşk İki kez uyandım geceleyin; uykusuz pencere kenarında yanan lambalan gördüm bitirilmemiş tümceleri bitirmeyeçalışan noktalar gibi düşümde işittiğim. Bir avuntu vermedi bana gene de. Düşümde hamileydin ayrı yaşamamıza karşın uzun süre suçlu hissettim kendimi bir çeşit, ellerim karnını okşadı, acemicepantolonuma gitti aynı zamanda Tutuşmak için ilişki. Orada durdum pencere kenarında, sen düşlerimin karanlığında bile yoktun, terkedilmiş sabırla geri dönüşümü bekleyişte kızgın kelimeler söylemeden bu kopuşumuz için Suçbendeydi. Karanlıklar geri veriyor bize ışığın paramparça ettiği her şeyi. Karanlıkta kıyıldı nişanımız; Orada biz iki sırtlı canavarlanz ve çocuk çıplaklığımızın özürü. Geri döneceksin bana birgeceyansı yorgun ve sıska, geldiğinde kızımı göreceğim ya da oğlumu henüz adı konmamış olan. Ve kaçınacağım odamızın ışığını yakmaktan; ellerim bekleyişini sürdürecek; biliyorum ki sizi sessizliğe, gölgelerin ülkesine terketmek hakkımdan yoksunum, ışıktan birduvar ayırıyor bizi gerçeklikten ve beni ulaşılmaz kılıyor dünyamda. Birdiktatöre Buraya gelirdi o çoğunca (at'a binerken giydiği giysileri yoktu henüz üzerinde) dalgın ve eğik sırtında gösterişsiz bir yağmurlukla. Dünya kültürünü yoketti sonra. Tüm sürekli müşteriler tutuklandı. Öcünü aldı böylece (kurban isteyen dönemdi) herşeyden yoksulluk, kötü kah vehane, sıkıntı ve tüfekkurtuldu bindokuzyüzyirmibirden Ve zaman öcü unutturdu. Görüyorsunuz ne kadar çok müşteri var salonda. Müzikvekahkahalar. Fakat oturuncainsan birkö şeye kuşkulu birbakış fırlatıyorsalona. Bugün herşey plastik ve nikelden burada. Pideler haşlanmış yün hırka tadında. O buraya kimliğini gizleyerek geliyor çoğunca konserden çıkarçıkmaz tam kapanma saatinde. Halk ayağa kalkıyorgörev anlayışıyla o içeri girince. Su katılmamış bir sevinçle. Bir jest yapıyor ve çektiği birkah ve yudumundan gönül rahatlığı fışkırıyor. Içtiği kahve eskisinden daha nefisçıtırçıtır yiyor taze kurabiyeleri hatta denebilir ki, öldürdüğü insanlar bile kalkıp mezarlarından aynı lezzetle yiyebilirler kura biyeleri. 4. Boş bir galeri. Öğle sonrası. Güneş batmakta. pencere kış aydınlığıyla örtülü. Sokağın alarmı. Odanın yapısına hiç tepki göstermeyen birbüst... Beni işitmediğini düşünmek olanaksız! Ben de kaçtım başıma gelenlen Jen sonra yıkıntılar ve seraplarla dolu bir ada'yadönüştüm.Birlambanın yardımıyla doğradım profilimi. Söylediklerim ise, benim tarafımdan söylenen değer taşımayan şeylerdirsonradan değil, şimdi. Bu tarihin hızının ifadesi değil mi? Sonuçlarah ne başarılı denemler, nedenlerden öncegelmek için? Veboşluk, ayrıca ciddi bir şekildeoyalanmak için bir güvence değil. Pişmanlık? Alınyazısında çalkalanım yaratmak? Yeni bir kart açmak? Fakat değer mi? Senin tarihçinin sana çarptığı kadar sert, radioaktivite bize çarpacak. Kim kalacak arkamızda küfredecek bize? Bir yıldız? Ay? Yanhş kromozom karışımlanyla, sarkıkgövdesiyle şeytanımsı o korkunç dev böcek? Belki ? Fakat o, çarparsa içimizdeki sert bir şeye şaşırırmutlakbirparça sonverirdelişine. "Büst" diyor o, yıkıntılann ve kasılmış kaslann dili "büst, büst." C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 226 SAYFA 1 1