Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
lılar tarafından tutuklandıktan sonra kavramaya başlamıştır. Grass, savaşın sona ermesinin ardından geri döndüğü Almanya'da bir mezartaşı ustasının yanında çalıştı, bu arada şiir yazmaya ve heykel yapmaya başladı. Ama 1952 ilkbahan ve yazını Fransa'da geçirmesi yazarlık yaşamında bir dönüm noktası olacaktı. îlk romanının tohumlan Paris'te filizlenmeye başladı. Teneke Trampet, Oskar Matzerath adh bir cücenin, daha doğrusu üçüncü yaşgününde artık büyümemeyekararveren bir erkek ço: cuğun çarpıcı öyküsüdür. Grass'ın hâ lâ en başarılı romanı sayılan Teneke Trampet, Volker Schlöndorff tarafından ustaca beyazperdeye aktarılarak daha da geniş yığınlara ulaşmış, aralarından Salman Rushdie'nin de bulunduğu bir yazar kuşağını derinden etkilemiştir. Rushdie, Teneke Trampet'ten nasıl etkilendiğini şöyle dile getirmiştir: "Grass'ın büyük romanının trampet sesleri arasında bana ilettiği şudur: Bir şey yaptın mı sonuna kadar yap. Güvenlik ağlarını bir yana bırak. Konuşmaya başlamadan derin bir nefes al. Yıldızları hedefle. Hep gülümse. Aman tanıma. Düıiyaya kafa tut." Oskar'ın öyküsü, Nazi kültürünün ya da Hitler'in yönetimi altındaki Almanlar'ın yazgısının simgesi olarak yorumlanmıştır. Ama Oskar belki de ülkesinin vicdanı olması gerekirken hep üç yaşında kalmayı yeğleyen sanatçınınsimgesidir. ErgunSav'dan renkli, espriliöykülerle, fıkralarla, örneklerle... Rakı Sohbetleri" yalnız rakının değil, genel olarak içki içmenin bütün özelliklerini, onlarla kazanılan güzellilderi, zenginlikleri, coşkuları anlatan ve her evde, her meyhanede bulunması gereken bir 'içki içme kılavuzu'dur. bi meyvelerin alkolle mayalandınlarak damıtilmasıyla elde edilen içki." Burda kalmaz Ergun Sav, rakının nangi çağda, hangi kıtada, hangi bölgede, nangi uygarfıkta meydana çıktığını sergilemeye koyulur. Söylentileri, bilimsel çalışmaları harmanlar, rakının doğum tarihini saptamaya kalkışır ve rakının Türk içkisi olduğu sonucuna vanr. Nasıl içmeli? Rakı Sohbetleri MUZAFFER BUYRUKÇU rgun Sav'ın adını elbet işitiyordum ama herhangi bir yazısını okumamış, bir oyununu izlememiştim; bu yüzden yeteneğinin gücü, sanatının düzeyi hakkında hiçbir şey bilmiyordum, ama Diplodramatik Anılar ile Nostaljik Munabbetler kitaplarıyla tanışınca işin rengi değişti. Kendisini zamana, zemine, koşuDara uydurmuş, gerçeklerin günümüzdeki durumunu, bamtelini ve çağcıl akışını yakalamış modernbirAhmetRasim'lekarşıkarşıyaydım sanki. Sözcükleri satırların arasında ordan orava koşturan, imgeleri her an şimşek gibi çaktıran bir dıl tutkunuydu, Türkçe'nin tadını çıkara çıkara anlatıyordu. Türkçe'nin ışığının, aydınlığının, çarpıcılığının, bitekliğinin ve şiirinin hastasıydı. Metinlerini kalıcı ve geçici mizahın kaynaklarından beslenen nükfelerle, ansızın doğan ve gözkamaştıran kıvılcımlarla, devinirnlerdeki hızla ve dolu dolu bir içerikle yoğuran bu yazarı çok sevmiş, beğendiğim, vazgeçemediğim yaratıcılann yanına koymuştum. Artık, gözlerim, kulaklarım Ergun Sav'ın yaptıklarındaydı. Gene beni sevindirmesini, mutlu kılmasını bekliyordum ve beklediğim Rakı Sohbetleri yapıtıyla geldi. Ataerkil bir toplumuz biz, şu anda başbakanımız her ne kadar bir lcadınsa da erkekler tarafından yönetiliriz;7asa yapıcılar, yasa koyucular, yasama ve yürütme erkini ellerinde bulunduranlar erkeklerdir. Bir erkek topluluğunun da kendilerine uygun bir içkisi olması gerekir ki, işte o içki de rakıdır. Evet, rakı bir erkek içkisidir. Erkeklerimizin ço S Grup47 Grass sık sık kendisini yazmaya Auschwitz'in yönelttiğini söylemiştir. Savaştan sonra Doğulu ve Batılı yazarların kurduğu bir edebiyatçılar topluluğu olan Grup 47'ye bağlı yazarlar ve Grass, kendilerini, savaş sona erdiğinde elarabalarıyla taşları ve döküntüleri toplayarak kenti yeniden inşa etmeye koyulan Berlinli kadınlara benzetmişler; onların yaptığı işi kendilerinin de edebiyat alanında yaptıklarını vurgulamışlardır. Günter Grass, Hitler'in Alman dilini nefret tohumlarıyla zehirlediğine, bu yüzden de Alman edebiyatının dilin çakıltaşlanyla inşa edilmesi gerektiğine inanıyordu. Birçok yazar devrim çağrısında bulunurken, Grass sosyal demokrasiyi seçti ve sümüklüböceği temkinli, ağır, ama kararlı siyasal ilerlemenin simgesi olarak gösterdi. Seçtiği yolun uzlaşmayıgerektirdiğini kendi de kabul ediyor zaten: "Çok iyi kavramamız gereken bir şey var: Şiir uzlaşmasızdır, ama insanlar uzlaşarak yaşarlar. Bu çelişmeye ve yasaya karşın ayakta kalabilen birey bir budaladır ve dünyayı değiştirecektir." • ğu çocukluktan delikanlılığa rakı içerek geçer, zaten babası, dayısı, amcası, aile büyükleri onu bu değişime* önceden hazırlamışlardır. Ve, rakıyı ağzına damlatan kışi, bazı önemli sorumlulukları üstlenecek, evlenip iş kuracak birerişkenliğe varmış demeKtir. Rakı, sağlığı elverdiği sürece onunla birliktedir, yaşamının bir uzantısıdır. Hepimizin geçmişinde rakıyla başlayan bir şeyler, anımsadıkça övüneceğimiz birtakım tatlı ya da içmesini bilmeyenlerce karabasana dönüştürülen acı anılar vardır. Ergun Sav, Rakı Sohbetleri'nin önsözünde şöyle der: "Rakı kiiltürümüziin bir parçasıdır. Rakı yaşama sevinci verir. Insanları mutluluğa yöneltir. Ijlerindeki insan sevgisinı pekiştirir. Çirkinlikleri ayıklar. Güzellikleri giizelleştirir, ortaya serer. Insanlar arasında birliktelik, dostluk kurar. Rakı mükemmel bir halkla ilişkiler uzmanıdırV Rakı içmekle dinaen imandan çıkılmaz. Rakı şeytanın işi değildir, insan işidir./ lllâ için demiyorum. Kevif için içmeli diyorum. Rakı içmesini bilmek de bir sanattır. Bilerek için. Dostluk için. Sağlık için. Sohbet için. Sizi şöyle alalım. Bu son sözlerle bizi, rakıya ilişkin bılgiler sunacağı kitabının içindeki meyhaneye çağırır, masalara oturtur. îlk öğrendiğimiz şey, rakının tanımıdır. "Üzüm, incir, erik gi Ratakültüra Çeviren: Celal Üster (612 Mayıs 1994 tarihliTheEuropeangazetesinden.) CUMHURİYET KİTAP SAYI 223 Belirttiğim gibı Ergun Sav, bu konuyu kılı kırk yararak tutkuyla inceler. 'Nasıl Içilmeli?' bölümünde "Adam gibi. Rakı içmenin bir tek yolu vardır. Adam gibi içmek./ Rakı, iyi bir ortamda, dostlarla içilmeli. Sevişmediğiniz kimselerle aynı masaya oturmayın./ tçebilmek nimettir. Sağlığı bildirir. Hayatı sevdirir./ Rakı masasında kadın bırlunmalı. Sohbetin düzeyi yüksek olur. Edepli olur." Bu öğütlerin arkasından bizi zamanların ötesinegötürür. Insanlık tarihinin ilk sarhoşu olan Hazreti Nuh'la karşılaştırır. Tevrat'tan aldığı satırlar şöyledir: "Nuh iftçiliğe başladı. Bağ ekti. Üzümünen şarap yaptı. Bir gün şarabı fazla kaçırdı. Kafayı bulunca, soyundu. Anadan doğma. Çadırda sızdı kaldı. Oğlu Kenan'ın atası Ham, çadıra girdi. Babasınıcırılçıplak uyur gördü. Dışarı çıktı. Obür iki kardeşine söyledi. Sam ile Yafes büyük bir örtü aldılar. tki ucundan tuttular. Geri geri giderek çadıra girdiler. Başlarını çev.irmediler. Babalarına bakmadılar. Örtüyü üzerine örtüp çıktılar. Nuh ayıldı, uyurken olanları anlayınca Ham'a çok kızdı. Beddua etti." Bedduanın içeriğini sıralıyor Ergun Sav. 'lslâm ve içki' bölümünde, Kuran'ı Kerim'e eğiliyor ve şarapla ilgıli beş avet buluyor. Surelerleayetlerikitaptabırakıyorum, buraya sadece şarap için söylenenleri alıyorum. "lyileri cennete koyacağız. Gennette dort ırmak vardır. Temız su, hiç ekşimeyen süt, leziz şarap ve bal ırmakları akar7 Hurma ağaçlarının mevyelerinden ve iizümlerden içkiler yapıyor, güzel rızk ediniyorsunuz. Bunda aklı erenler için ibret vardırVSana şarap ve kumarı sorarlar. De ki: İkisinde ae bazı faydalar vardır. Ama büyük de günah vardır. Ey inananlar. Sarhoşken namaz kılmayın..." Hazreti Muhammed Mekke'den Medine'ye göç edinceye kadar içki yasaklanmamıştır ama Medine'de bir olay patlak verince yasaklanmıştır. Bektaşiler bu yasağı kendilerine göre vorumluyorlar. "Rakıya haram diyorlar. Rakı üzümden yapılıyor. Hiç haram olur mu ? Benim emeğim var bunda. Emek haram olur mu?" Bir de duaları vardır. "Allah Allah. Dolularımız dolu olsun. Hep gönüllerimiz gani olsun. Bu ictiğımiz demler Abu Kevser olsun" diye başlar. Benim son günlerdegazeteci Samım'den işittiğim tanıamiyle rakı içenler için söylenen ' SAYFA S