Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Karanlıktaki Ijık/ Zeynep Oral/Altm Kitaplar Yaytnevi/223s. ı Zeynep Oral'ı bugüne dek gazete ve dergüerindeki yazılarından, | yayımlanmış on kitabından tanıyoruz. Ancak uzmanlık alanı olan tiyatro üzerine ilk kez | bir kitabı yayımlanıyor. Ve bu kitapta Zeynep Oral tiyatronun öyle bizden çok uzak, çok karmaşık, yalnız belli insanlara seslenen bir etkinlik değil, hepimizin içinde bulunan "karanlıktaki ışığı arama" dürtüsünden başka bir şey olmadığını gözler önüne seriyor. Oral, "Karankktaki Işık" adlı kitabında, akıcı biçimiyle bizi soluk soluğa ülkeden ülkeye, kıtadan îutaya, tiyatroculann peşinden sürüklüyor. Bu eğlenceli, duyarlı, tutkulu yolculuk boyunca sahneyle yaşamın, göze görünenle görünmeyenin, şimdiyle dün ve yarının nasıl kucaklaştığını gösteriyor. Babam Oldüğünde Ağlamadım/ Iris Galey/ Çeviren:And Günes/ Arion Yaytnevi/ 248 s. Dokuz yaşından on dört yaşına kadar babası tarafından ensest ilişkiye zorlanan Iris, en yakınına gerçeği anlattıktan iki gün sonra babası intihar eder. Bundan sonra bunalımlar, tedavi süreçleri, evlilik girişimleri, yeni dünya arayışları aerken olayın üzerinden kırk yd geçer. Yeni Zelanda'daki bir televizyon programı onu yazmaya yöneltir. Çarpıcı ve olağanüstü doğallığıyla ilgi çekici bu anlatı, Avrupa'da liste başı olmuştu. Ensest üzerine Türkiye'deki ilk Türkçe kaynak diyebiliriz elimizdeki kitap için. Sessizlik Hikâyeleri/ Mehmet Fehmi lmre/ tletisim Yaytnlan/127 s. Günümüz yazarlannın belki de en konuşkanı Mehmet Fehmi îmre'nin yeni öykülerinden olu| şuyor "Sessizlik Hikâyeleri". Sessizliğe adanmış, söyleyen, hikâyeler kitaptakiler. Mehmet Fehmi îmre'nin " Yüzyetmişaltı Yıl" adlı romanından sonra ikinci kitabı. îmre altı öyküsünü almış "Sessizlik Hikâyeleri"ne. Öyküden hoşlanıyorsanız okuyun îmre'nin öykülerini. Sesini Bana Bırak/ Hidayet Karakuş/ Bilgi Yayınevi/ 95 s. Hidayet Karakuş, 6 Eylül 1946'da Yalvaç'ın Kurusarı Köyü'nde doğmuş. Adana'da, Manisa'da, îzmir'de Türkçe öğretmenliği yapmış. Pek çok dergide, gazetemizde şiirleri, yazıları yayımlanmış. Karakuş toplumcu anlayışla yazdığı şiir, roman S A Y F A ve oyunlannda bireyin toplumdan yansıyan acdannı, açmazlannı, bireyleşme çabalarını anlattı. Yapıtlanyla hem şiirde, hem romanda ödüller kazanan Karakuş'un elinizdeki kitabı, yayımlanmadan 1993 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nü almıştı. Ekranın Büyüsü / Yrd. Doç. Dr. Hülya Yengınl DerYaytnlan/328 s. "Ekranın Büyüsü" ne kapdarak kendi gerçeğinden kaçan insan, televizyonun ona sunduğu hayal dünyasına dalıyor. Yoğun görsellik ortamında kendi hayal gücünü yitirip, televizyonun imaj dünyasında kendi gerçeğini kaybediyor. Yaşamlanna anlam verebilmek için görüntülere sığınıyorlar. Gerçeğin değil, görüntünün egemen olduğu günümüz toplumları televizyonda yayımlanan gerçek savaşı bile eğlencelik niyetine seyrediyorlar. Yalnızca görülmesi istendeni veren televizyon, haber veren araç olmaktan çıkıp, akla değd duygulara hitap eden bir araç oluyor. Enformasyonun doğruluğu önemli olmayıp, çok sayıda izleyici toplamasına değer veriliyor. Paketlenerek televizyon ekranından verilen mesajlar, izleyici tarafından sorgulanmadan , üzerinde düşünülmeden, haberler, insanları yanıltarak karar ve tercihlerini çarpıtabiliyor. Tek taraflı mesaj hegemonyası televizyon programlarını üreten de izleyici arasında bir uçurum, antidemokratik bir yapı oluşturuyor. Demokratik toplumlarda kendini yöneteni seçen halk, televizyonu yönlendirenleri seçemiyor. Oysa günümüzde karar veren ve uygulayanların arasına televizyon da girmiş bulunuyor. Etkisi bu denli büyük olan televizyonun sınır ötesi boyut kazanmasından ülkemiz de nasibini aldı. Türkiye'de uzun yıllar devlet tekelinde bulunan televizyon yayıncdığı teknolojinin sınırları zorlayıcı gücüne yenddi. 1980'li ydların sonu, 199O'lı ydların başında yaşanmaya başlanan özel televizyon karmaşası, bu alanda yeni bir yayıncılık modeli arayışını da beraberinde getirdi. Elimizdeki "Ekranın Büyüsü" adlı bu kitap da, "nasd bir özel televizyon" sorusuna cevap aramak ve Batı'daki örnekleri göz önünde tutarak Türkiye'ye en uygun modelin oluşturulmasına ışık tutmayı hedefliyor. Yasaklı Kadın/ Melike Mukaddem/ Roman/ Varlık Yaytnlan/158 s. Günün birinde bir zamanlar sevmiş olduğu Yasin'den, doğduğu KÖy Ayn Nekla'dan yazılmış bir mektup alan Sultana, onu arar ve ölüm haberini alınca Cezayir'e döner. Montpellier'de doktorluk yapan Sultana, ülkesindeki kadınların katlanmak zorunda olduğu korkulardan, tehditlerden.kapaldıktan sürgünde kurtulacağını sanmıştır. Serbest olabilmek için her şeyi, hatta Yasin'i bde terk etmiştir. Ülkesine karşı beslediği ezici sevgi Sultana'yı orada kalmaya zorlar. Sultana, kendısi gibi doktor olan Yasin'in görev yaptığı dispanserde, bir süreliğine onun boşluğunu doldurmaya karar verir. Bu arada Vincent adlı bir erkek, belirsiz bir anının izinde, aynı köye gelir. Bir böbrek nakli geçirmiştir ve verici hakkında elde edebildiği tek bilgi, onun genç bir Cezayirli kadın oluşudur. Vincent ve Sultana arasında bir aşk doğmak üzeredir, ancak tutuculuğun egemen olduğu bir ülkede, duygu ve davranışlan açısından özgür bir kadın, ölümü hak eder. Kimilerinin desteği, kimilerinin de saldırısıyla karşılaşan Sultana, kendisini koruma altına alan adamın kaldığı ev de ateşe verilince, oradan ayrılmaya karar verir. "Yasaklı Kadın", sevgi ve şiddet öğeleri taşıyan anlatımıyla, bir tutku sürecinin yanı sıra, önyargılar ve gelişimle, din ve tutuculuk arasında acı çeken bir ülkenin tarihini dile getiriyor. Duyurusunu geçen sayımızda yaptığımız "Sultana" ile birlikte okunmasında büyük yararlar olan "Yasaklı Kadın" hayli liginizi çekecektir sanırız. Türk Sineması (I. Cilt) / Prof. Dr. ÂltmŞeri/Onaran/ Kttle Yaytnlan/ 200 s. Alim Şerif Onaran tarafından hazırlanan "Türk Sineması", iki cilt halinde yayımlanacak bir kitabın ilk cildini oluşturuyor. Kitap, 1970'liyıllardaîstanbul Radyosu'nua "Türk Sineması Konuşuyor" adıyla her hafta bir bölümü yayımlanan ve dokuz ay süren bir programa kaynak oluşturan metin yeniden gözden geçirilerek hazırlanmış ve 1980 yılından sonraki açılımları için de kimi ipuçları verilmesiyle oluşturulmuş. Okurlar bu çalışmayı izlerken önemli filmler üstünde belli ölçüde ayrıntılı bilgiler edinecekse de; kitap, sinemamızın; başlangıcından 1980 yüına gelinceye kadar geçen dönem lerini, daha çok panoramik bir bakışla anlatmaya çalışmış. Sinemada Göriintü Yönetmeni//! Şe/ık Güngör/ Kitle Yaytnlan/144 s Film setinde sinemanın teknik bilgisine sahip olan, dolayısıyla onun biçimlenişinde temel rol oynayan kişi, görüntü yönetmenidir. Görüntülerin estetik bir I boyut ve yönetmenin istediği anlamı kazanarak bir sanat eserinin parçaları haline gelmesi büyük ölçüde onun yeteneğine ve bilgisine bağlıdır. Bu bakımdan görüntü yönetmeni, yönetmenle birlikte filmin görsel sorumluluğunu taşıyan bir sanatçı olarak görülebüir. A. Şefik Güngör, işte bize bu önemli sanatçıyı ve işlevlerini anlatıyor. Toplumsal Tarihte Çocuk 2324 Nisan 1993/ Yayma Haztrlayan/ Bekir Onurl Tarih Vakfı Yurt Yayınlan/ 162 s. Tarihin seçkinlerin öyküsünden ibaret olmadığına inanan toplumsal tarihçiler, günümüzde, sınıfına, ırkına, dinine, cinsiyetine, yaşına bakılmaksızın bütün insan gruplannı içeren bir tarih bilimi oluşturmaya koyuldular. Çocukların görece güçsüz ve sessiz bir grup olmaları onların yazılı tarihten dışlanmalarını gerektirmez diye düşünüyorlar. 2324 Nisan 1993'te düzenlenen "Toplumsal Tarihte ÇoC U M H U R I Y E T K İ T A P S A Y I 2 23 12