Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Erhan Bener den fantastik ve şaşırtıcı öyküler kitabı Gece Gelen Ölüm JlLrhan Bener'in "Gece Gelen Ölüm"deki beş öyküsünün ortak özellikleri, tümünü biçimlendiren belli belirsiz fantastik boyut. Bu ilginç öyküleri okurken büyük tatlar alacağınızı . sanıyoruz. MUZAFFER BUYRUKÇU hakespeare, Dostoyevski, Stendhal, Sartre, Edgar Allan Poe, hem kudretli sanatlarıy\,\ hem de yapıtlannın içeriklerine uyumıu bir biçimde ycrleştirdikleri entrikalarla, o entrikalan ustalıkla kullanan karakterleriyle benı kendilcrine çekmiş ve bağlamıştır. Ama bizim edebiyatımızı zenginleştiren iirünlerin çoğunda entrika yoktur. Durum saptaması, bir izlenim, bir anı, duygu yüklü olaylar, yaşam öykülerini andıran öyküler vardır. Oysa toplumumuzun bin yıl öncesine dayanan tarihinde entrikalar yığın yığındır, hcle Osmanlı yönetiminin çeşitli kahramanlarında, saray yaşamlarında, entrika kaynamaktadır; her soluk alışta, her fısıltıda, her ayak sesinde entrikalann öldürücü ipuçları kımıldamaktadır. Ayrıca toplumu, kurumlan, aileleri, bireyleri köklerinden sarsan vekatilleri hiç bilinmeyen 'faili meçhul cinayet'lerin dosyaları rafları çökertmektedir. Bu, yapıtlanna entrikaları sokmama kararı, bclki de yazarlarımızın barışçı olıışlarından ileri gelmektedir. Bir incelemekonusudıır. Yalnız.butavrın dışına az da olsa çıkanlar bulunmaktadır. Bunlardan biri de 'Aşkı MuhabbetSevda'yla 1992yılında YunusNadi ile Haldun Taner ödüllerini kazanan değerli yazar Erhan Bener'dir. Bener, 'Loş Ayna' da, 'Kedi ve Ölüm' de, 'Sisli Yaz' da cinayet temasına el atmıştır, 'Anafor'da da aynı temayı kurcalamıştır. ğı'na Erhan Bener, okurda gerçeklik duygusunu harekete geçirmek ve ortaya koyduğunun yaşanmışlığına inandırmak için mekânı ve görevi özellikle belirtmiştir. Bu doğru bir davranıştır, çünkü okur, sergilenenlere kendisiyle ilgili birtakım benzerlikler.koşutluklargördüğü zaman daha bir içtenlikle sarılır yapıta atanan otuz yaşındaki Korkut'un uykusundan uyandırılıp Fener Patrikhanesi'nin oralarda bulunan bir cesedin kimliğini saptamak amacıyla 'vak'a mahalline' götürülmesiyle 'Gece Gelen Ölüm'ün gri ve alacakaranhk renklerle örtiilmüşbünyesine giriltr. S Yalnıdık, aşksızJık, arkadaşsolık Korkut, lstanbul gibi binbir rezalet, çirkinlik ve ahlaksızlıkla çalkalanan; temiz yüreklileri, dürüstleri, onurluları, boyun eğmeyenleri 'bana uymadığına göre benden degilsin' diyerek bir yana fırlatan, günün her saatinde tehlıke ve ölüm fırtınalan estiren; hırsızların, uğursuzların, alçakların, kaçakçıların, orospuların, pezevenklerin düzenledikleri iğrenç oyunlarla karnını doyuran ve halkının yüzde sekseni ruh hastası olan bir memlekette, bütün dengelerini yitiren bir şaşkın yaşamı sürdürmektedir. lstanbul'un gitgide köylüleşen mizacıyla birbağlantı kuramamıştır. Bunalmaktadır, bunalımı biraz da yalnızlığından, arkadaşsızlığından, aşksızlığından doğmaktadır. Mesleğini de beğenmemektedir. Bu ceset, harcanan kişilerin dramlarıyla uğraşan beyninde yeni ışıklar yakmıştır. Artık insanlığını ve insanlığına ilişkin kaygılannı geriye çekmek, savcıhğını öne çıkarmak, savcılığıyla ilgili mekanizmaları çalıştırmak, olayı bütünüyle sahiplenmek zorundadır. "Ellibeş yaşlarında, bakımlı, iyi giyimli,hali vakti yerinde oiduğu Alaca karanlık renklerle örtülmüş biröykü Bugünlerde yayımlanan 'Gece Gelen Oliim' adlı kitabındaki "Gece Gelen Ölüm" öyküsü öyle bir temelin üzerine oturtulmuştur. Anadolu'nun küçiik bir kasabasından tstanbul, Eyüp Cumhuriyet Savcı YardımcılıS A YFA 6 anlaşılan adam" bir cinayete mi kurban gitmiştir yoksa sıkıştıran ekonomik, sosyal, siyasal, ailevi, bireysel baskılar karşısında yenilgiye uğrayarak intihar mı etmiştir? Korkut, bu düğümü çözmeye çalışacak, bir dolu soru soracak, soruların karşılıklarını arayacak, sorunların ilk kez göründükleri ve olaylara dönüştükleri noktalara doğru yürüyecektir. Ama bu yürüyüşü birtakım engellerle yavaşlatılacaktır. Cesetin üstünde bulunan belgeler yorum yapmaya, sonuca ulaştirmaya yetmeyecek zayıflıktadır ve ancak kıvılcımlar saçan bir zekâyla üstesinden gelinebilecek düzeydedir. Korkut'un izlediği yol ve yöntemler, yapısı karışık bir ailenin kapısını açar okura. Ölü, "Varhk durumu ve toplum içindeki yeri bakımından önemli bir kişi sayılmamasına karşın, daha çok adi dedikodu habcrleriyle geçinen kimi dergi ve gazetelerin, daha çok yaşlı orospularıyla olan çapkınlık hikâyeleri nedeniyle zaman zaman sütunlarında yer verdikleri Ahmet Güllecioğlu"dur. "Genç, hoş bir karısı, Beyrutlu, yarı Kıpti, yarı Müslüman, yarı Arap, yarı Türk zengin bir işadamıyla evli çok giizel, çok alımlı bir kızı" vardır. çak olarak bir gemiye binmişlerdi, gemi dalgalann içinde ileriiyor, onlar önlerinde sadece karanlık bir ufuk görüyor, nereye gittiklerini bilmiyorlardı. Kim zorluyordu onları? Bu zoraki birlikteliği sürdürmelerini isteyen karşı konmaz güç neydi? Nasıl bir şeydi? Aslında, belki de kaçmayı düşünmüyorlar, belki de tam tersine, olacakların üstüne üstüne gitmek istiyorlar, için için üşüyorlar, titriyorlar, bir rastlantı sonucu birlikte bindikleri bu her yanı su alan gemide,dalgalarla boğuşarak, onunla birlikte bilinmeyen bir yöne doğru umutsuzca ilerliyorlardı." Erhan Bener, insanı çok iyi tanımaktan gelen bir güven ve rahathkla kişilerin psi3 kolojilerinin derinlikle' rinesızar.bilinçaltlarındakikaranlıklankarıştırır. Seslerin, gürültülcrin, durumlardan durumlara geçen öğelerin değişik ortamlar yaratmasıyla gerilim bir hayli yükselir ama bu yükselme sanat ve edebiyatın sağlamlaştırdığı öyküyü sıradan bir öyküyedönüştürme, Erhan Bener'in kurduğu yapıyı bozma gücünden yoksundur ve 'Gece Gelen Ölüm'ün yararınadır. İlginç bir öyküdür 'Gece Gelen Ölüm'. Tetelondaklses 'Telefondaki Ses'te Erhan Bener, bir evliliğin dağılma evresini ve o evreyi etkileyen bir 'kaza'yı parmağına dolar. U O bembeyaz, kıvır kıvır giir sakalı ve bıyıklanylaVikingkralını andıran "Sunusi Baba'nın ressam oğlu Turan, öyküyü anlatan karısına, ilişkilerinin sürdüğünü ama özgür yaşamak istediğini belirtiyordu telefonda. "Telesekreterine 'seni artık unuttum, lütfen bir daha arama' diye aptalcı bir mesaj bırakmışsın. Hayır, beni bu kadar çabuk unutamazsın / Sana bir kez daha, gerçek sadakatın, senin deyiminle, küçük orospularla geçirilen geceler yüzünden bozulmuş sayılmayacağını anlatmak isterdim. Benim yapımda var bu serserilik. Bunlar benim daha rahat, daha özgürve daha yoğun bir biçimde yaratmamı ve sonunda pirü pâk olarak sana dönmemi sağlayan küçük tutkular, yalancı şahlanmalar..." Bu açıklamayı onuruna ve kişiliğine yöneltilmiş bir alay, bir küçümseme gibi gören kadın, birlikteliklerini bitirmeye karar verir. "Kavgalar, sinir gerginlikleri, öfkeler, canın acıdığı halde, yağlıboya kokan pis bir gövdenin üzeCUMHURİYET KİTAP SAYI 208 kısanılyltanımak 'Gece Gelen ülum'un serüven bölümüne bundan böyle ana, kız, sakat oğlan Yusuf ve bakıcı Marika katılacak, bunlara sonradan Korkut'un yazgısı eklenecektir. "Belma ile birlikte, ka