25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

FATİH ERDOGAN kulönccsi çocuklarına yönelik kitaplar deyince aklımıza hemen bazı klişeler gelir. Pedagog, psikolog ya da herhangi bir sanat edebiyat dalında uzmanlaşmamış biri; hatta çocuk sahibi bile olmayan, komşunun çocuğuyla yalnızca bir ondakikaoynamış biri, okulöncesine yönclik çocuk kitaplarının nasıl olmaları gerektiği konusundaki görüşlcrini sıralarken bu kJişelerden yararlanır. Nedir bu klişeler? Yalnızca okulöncesi de dcğil, tüm çocuk kitapları alanı söz konusu olduğunda düşünülcn tipik yanlış düşüncc kalıpları nelerdır? a) Çocuk kitaplarında edebiyat olmaz... Çocuk kitaplarında amaç çocukları cğitmektir. Bununiçindevermck istediğimiz ders neyse onu vcrmek üzere kaleme sarılınz. Tabii bu durumda edebiyatçı olmamıza gerek olmadığına göre, hernangi birimiz oturup çoculdar için yazabiliriz. Yayıncvi editörleri de çocuk kitapları dizilerindeki kitapları (ve yazarlarını) scçcrken özenli olmak zorunda değildirler, çünkü ne de olsa "alt tarafı çocuk kitabı "tlırbasılacakolan. Oysa, okuma zevki ve alışkanlığı çocuklukta edinilir. Sağlıklı düşünme sağlıklı okumaya paralel olarak gelişir. Sağlıklı okuma için de okuma eyleminin zevk verici olması gerekir. Tıpkı yemek yemek gibi. Berbat bir aşçıysanız çocuğunuza zeytinyağlı enginarı asla sevdiremezsiniz. O Alt tarafı çocuk kitabı b) Çocuk kitapları resimli olmalıdır... Kim demiş? Tabii, henüz okumayı bilmcycn bir çocuğun kitaptan kendi başına yararlanması için resimler çok yararlı, ama çocuğunuza her akşam hiç resimsiz, ama metni onun yaşına uygun bir kitaptan masallar öyküler okuyun bakalım, "Hani bunun resmil'" diye itiraz edecek mi. Amaç edcbi bir zevk yaşatmaksa, öncelikli olarak metnin edebi olup olmadığı öncmlidir. Resimler, çocuğun kendi başına kaldığında kitaptaki öyküyü hatırlayarak yeniden kendince 'okuması' için gerekir. Ama edebiyat tadı olmayan bir metni istediğiniz biçimde resimleyin, çocuktaki kalıcılığı sınırlı olacaktır. Piyasadaki cicili bicili renkli resimli birçok kitabın metnin şöyle bir inceleyin. Türkçe yoksunluğunun resimlerle nasıl da gizlenmeye çalışıldığını hemen göreceksiniz. c) Birinci hamur kâğıda basılan kitaplar kalitelidir... Şimdi yayın hayatında "birınci hamur görgüsüzlüğü" adını verebileceğimiz bir dönem yaşıyoruz Berbat bir metin, bozuk bir Türkçe ve piyasa işı resimlerle, ama birinci hamur kâğıda basılmış. Annebaba veya öğrctmcnden kitapçıda durup okumaya zaman ayıramıyor her zaman. Kitap "kaliteli görünüyor" çünkü. lsterseniz gümüş sofra takımlarıyla servis yapın, aşçı bcrbatsa mideniz bozulur. Çocuk kitabı da bir edebiyat ürünüdür. Dili, ifadesi bozuksa isterseniz saten üzerine basın. (Zerdüz palan ursan...) Birinci hamur kâgıt ya da kuşe saman kâğıdına göre kaliteli kategorisind^ yer alıyor. Daha pürüzsüz olduğu için baskı daha net oluyor, beyaz olduğu için renkler daha parlak çıkıyor. Bu yüzden de renkli resimli kitaplann bu kâğıda basılması tcrcih edilmeli. (Ama kuşe dcğil, kuşe çok parlak olduğundan, gözü ra natsız edici.) Ama, üçüncü hamur kâğıt da pekâlâ birçok kitapta kullanılabilir. Hatta yazıyla kâğıdın rengi arasında kontrast azalacağından okurken gözü daha azyorar. d) Pedagoglar (veya öğretmenler) iyi çocuk kitabı yazar... Pedagogluk veya öğretmenlik çocuklarla ilgili daha çok verinin elde edilebileceği mesleklerdır. Ama bu verileri elde et YAYINEVLERİ NE DİYOR. löncesi kııruluşjarda % 45 orantnda boyama kitaplarının kullanıldığını göstermektedir. Bu durum, okulöncesi kurumlarda dahi, nitelikli kitabın ne olduğunun bilinmediğini göstermektedir. Ayrıca, okulöncesi kitaplara nitelik kazandıracak bilimsel araştırmaların teşvik edilmesi ve üniversitelerdeki mevcut potansiyelden geniş ölçüde yararlanılması gerckmektedir. Bilimsel araştırmalar, çocukların kâğıt kalitesi iyi olmayan kitaplara ilgi duymadığını ortaya koymustur. Okulöncesi kitaplann baskı ve kâğıt kalitesinin çok iyi olması için, kâğıda sübvansiyon yapılması, vazgeçilemez bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Kaldı ki Türkiye, dünya fiyatlarının iki katı fiyatla kâğıt tüketmektedir. Bu olgu, hayat standardımızın eşit olmadığı gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında, Türkiye'deki bir yayıncının ve okuyucusunun 10 kat dezavantajlı durumu ortaya koymaktadır. Birçok anaokulunda kitapların fotokopi ile çoğaltılması bir yandan yayın haklarının çiğnenmesine neden olurken, bir yandan da siyahbeyaz kalitesi ile kitaptan çocuğu uzaklaştırC U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 24 1 maktadır. Şöyle ki çocuk kitabın anlam bütünlüğüne varamamakta, ne yaptığını bilemeden amaçsız bazı tekrarlar yapmaktadır. Bu yaklaşım da çocuk eğitim ilkelerine ters düşmektedir. Okulöncesi eğitiminden yararlanamayan çocukların okulöncesi kitaplar yoIuyla eğitilmesi ve böylece bu çocuklara da ulaşılması amaçlanmalıdır. Bu nedenle, okulöncesi kitap basımının devlet bütçesi yanı sıra, özel fonlarla desteklenmcsi gerekmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı'nda, okulöncesi kitaplara yönelik olarak yeterli örgütlenme yapılması, bu konuda Kültür bakanlığı ile yeterli işbirliği ve eşgüdüm sağlanması; kısa ve uzun Jönem planların ve destek fonlannın hazırlanması gerekmektedir. Okulöncesi kitapların okullara, anababalara tanıtımında Milli Eğitim Bakanlığı'nın yardımcı olması, destek vermesi gerekmektedir. MEB'da okul öncesi kitapların niteliklerini bilen kişilcrin istihdam edilmesi, tanıtım işlerinin hızlanmasını sağlayacaktır. Okulöncesi kitabın ne olduğunun tanımı, ülkemizde henüz tümüyle belirlcnmemiştir. Tüm dünyada okulönccsi kitap yayıncjsı olarak bilinen UNISET firmasından Türkçeleştirerek ithal ettiğimiz bir kitap, Türk gümrüğünde oyuncak olarak sınıflandırılmıştır. UNISET'ten ve Danimarka gümrüğünden aldığımız bir yazı, yirmi yıldır, bu ürünlerin Dünyanın tüm ülkelerine, okulöncesi kitabı gümrük koduyla ihraç edildiğini göstermektedir. Yayıncıların bu ve buna benzer güçlülderle karşdaşıiması, çocuklarımızın nitelikli ve eğitici yönü ağır basan uluslararası yayın larla tanışmasını önlemcktedir. Eğer bilim çağına hazırlanmak istiyorsak, çocuğun en verimli çağında onun eğitimini hiçbir şekilde kısıtlamamalıyız. Hükümet ve kamu yararına düşüncn kuruluşlar olarak, çocuğa, okulöncesinde bu eğitimi vermek uurumundayız. Anayasamızın 42. maddesi, "Kimse Eğitim ve Öğrenim hakkından yoksun Dirakılamaz" demektedir. 3 6 yaş çocukları, bilimsel olarak eğitim çağındadır. Bu nedenle, onlar da anayasal haklanna ulaştınlmalıdır. Kamuoyu yaratmada çok etkili olan kitle iletişim araçlarının konuya destek vermeleri ve bu konuda yapılanları ve yapılması gerekenleri duyurmaları, ülkemizin geleceği açısından vazgeçilmezbirzorunluluktur." L miş olmak insanı ille de yazar yapmaz. (Nasıl çocuklara yazmak için ille de pedagog ya da öğretmen olmak gerekmiyorsa.) Kim için ya zarsanızyazın.yazdığınızedebiyjt olacaksa, bu biraz da yetenek işi dir. Eğitim kitapları için yazarının akade mik unvanları anlamlı olabilir, ama bir öykü kitabının yazarının pedagoji eğitimi almış olması ya da emekli öğretmen olması o kitabın edebi kalitesi hakkında hiçbir ipucu vermez. e) Çocuk kitapları suya sabuna dokunmaz... Edebiyat her şeye dokunur. Başka bir deyişle, yazara dokunan her şey kural olarak o yazarın edebiyatına dokunur. Kim için yazarsa yazsın. Ama çocukların yazdıklarını okumasını istiyorsa, hayatın çocuğun hayatına yansıyan ayrıntılarına girmek zorundadır. Yetişkinlerin hayatlarındaki iniş çıkışlar, işsizlik, kaza, cvlilik ya da boşanma, kavga vb., çocukları da ctkiler, ama bizleri etkilediğinden farklı etkiler. Işte hayatın genelini bu etkileri konu alarak işleyebilir yazar. Bu açıdan bakıldığında da konular sonsuza yakın zenginliktedir. Yani yalnızca okulun önünde simit satan ve okumak isteyip de okuyamayan çocuklarla yetinmek zorunda değil bir yazar. 0 Odül almış kitap iyidir... Keşke böyle bir yargıyı doğru kılacak kurumlaşmalar geliştirilmiş olsaydı. Henüz, çocuk kitapları alanında saygın bir ödüllendirme ycrlcştirilcmedi. Bu yüzden de gerek yurtiçi, gerekse yurtdışı birçok ödiil hâlâ kişisel ilişkilerin üriinü olarak kotarılıyor. Bir bakıyorsunuz gazetede "Filanca çocuk kitabının yazarı ya da çizeri filanca ülkcde ödül aldı." Ne yarışmanın adını duymuşsunuz, ne de kendiyle ilgili haberi gazetelere veren sanatçıdan başka birinin Türkiye'den aynı yarışmaya katddığını. Iştc bütün bunların önüne geçecek kurumlaşmalar yerliyerine oturduğunda belki ödüller dc saygınlık kazanacak. Bu noktaya gelene değin yapılması gereken şey kitabı ve çocuğu özel olarak ele almak. Yani aldığı ödülü pek umursamaksızın kitabı inceleyerek ve kendi beğeninizin süzgecinden geçirerek çocuğa sunmak. Özetle, bu tür kalıpların sayısı çoğaltılabilir (Orneğin, çizgiromanlar zararlıdır, televizyon kötüdür vb.). Ve bunların tümü de tartışılabilir, ama özellikle okulöncesine yönelik yayıncılıkta eğitimin fazlaca ön plana çıkması birkaç sonuca yol açtı. Bunlardan biri, edebiyatçıların bu alanı terk ederek yerlerini pedagog ve eğitimcilere bırakması. Bunun faturasını ilerde daha da az okuyan çocuklarla hep birlikte ödeyeceğiz. Ikinci sonuç, eğitim kitapları, ünitedergileri vb. dolayısıyla kıyıcı bir yuvaları ele geçirme kapışmasının başlaması. Bunun faturası da çocuk yayınları alamnın tümden kirlcnmcsi olarak kesilecek. Eğitim ticareti ile edebiyat/kültür yayıncılığı birbirinden farklı alanlardır. Birincinin ürünleri de, o ürünlcri oluşturmada ve okura sunmadaki yöntem vc ilişki tarzları da ikincilerden farklıdır. Birbirinckarıştırılmamalı. • SAYFA 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle