Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Abhaz, Azeri, Dağıstan, Kazak, Kırgız, Özbek, Tacik ve Türkmenlerden örnekler TüPki edebiyatlardan secmeler MUZAFFER BUYRUKCU aşamın kapsadığt her şeyi; toplumsal ve bireysel değişimleri; savaşları, ihtilalleri, yükseliş ve çöküşleri; bu eylemleri, bu atılımları gerçekleştiren insan ruhunda ve bedeninde kopan kıyametleri, bilinçaltındaki bataklıklarda meydana gelen patlamaları ve başka alanlarda sürdiirülen çeşitli edimleri sanat ve estetiğin eşsiz varlığıyla harmanlayarak anlatma görevini üstlenmiştir edebiyat. Anlatmaya başlar başlamaz içeriğindeki malzemeyi oluşturan her şey, su gibi akıp giden zamanın uçurumlarında kaybolmaktan kurtulur, ölümsüzlüğün hırkasını giyer. Bu olguyu, bugünden yarına, yarınlara sıçrayarak ilk çağlarda temeli atılan kültürün en üst katmanına yerleşir, her yana ışık saçma, her şeyi aydınlatma işleviniyürütür. Bence edebiyat, beynin en seçkin çalışma ve buluşlarından biridir. Ve gezegenimizin kütüğüne adlarını yazdıran ülkelerin hepsinin iyi, kötü, etkÜi, etkisiz, yeterli yetersiz bir edebiyatı vardır. Evet, kimi ülkelerin edebiyatları, dünya haritasındaki yerine, ekonomisinin gücüne, uygarbğın neresinde bulunduğuna ve sosyal yapısındaki düzeye göre değerlendirilir. Asya'nın, Afrika'nın yarısından çoğunu sömürgeleştiren ve ürettiklerini zor kullanarak o pazarlann halklarına tükettiren Fransız, tngiliz, Hollanda, Belçika, tspanya, Portekiz ve Avrupa'nın 'kabadayı'sı Almanya verimli edebiyatları yeşerten metnleketlerdir. Bunlardan ikisi, Fransızlarla îngilizler bir dönem dillerini 'dünyanın konuştuğu en büyük, en önemli dil' kimliğine sokmuşlardır. tlgilendikleri toprakiarda okuüar açtırmışjar, öğretmişlerdir, hatta bazı memleketlere unutturdukları ana dillerinin yerine koymuşlar, resmi dile dönüştürmüşlerdir. lkinci paylaşım savaşından sonra Amerika'nın kazandığı yengiler ve uygarlığa katkılan nedeniyle ve 'Çağdaş Roma İmparatorluğu' sanının kendisine sağladığı olanaklarla, dünyanın dört bir yanına kök salmayı gerçekleştirmiş, böylece Sam Amca'nın icadı olan yeni bir yaşam biçimi ni insanlığa benimsetmeye çalışmıştır. Bu gelinen noktada öteki egemen dillerin çoğu ele geçirdikleri mevzüeri terk etmek zorunda kalmrş. Amerikanca'nın boyunduruğu altına girmişlerdir. Nerdeyse tek dilin saltanatı başlamıştır. Karada, havada, denizde ve her yerde IngilizceAmerikanca vardır. Bu durumda Amerikan edebiyatı, kültürü, esamesi okunmayan dillerin sahibi ülkelerin başlarına hörelenmiştir. Bir de dillerin yaygın olmadığı halde doruklardaki konumunu her an sağlamlaştıran, insanlığı besleyen evrensel damarı Y yakaladıkları için ne olursa olsun o çaptaki devlere yaklaşamamış, postunu bırakıp aşağılara inmehatta kopyalarıru bile yaşama yayen ve etkinliğini yitirmeyen edepıştıracak kaynakları hazırlayabiyatlar vardır ve o edebiyatların marruştır. Yalnız Sovyet yönetien önünde Rus edebiyatı yürüminin bir yararı olmuş, Birliğı mektedir. oluşturan Cumhuriyetlere kendi edebiyatlarını kurma ve geliştirYüzelli yıldan bu yana emekleme ülanaklarını sunma cömertliyen ve tökezleyen edebiyatlara tağini göstermişlerdir. Bu da iyidir. ze kan aşılayarak canlandıran.. Ve tanınan bu hak, belli bu arada durmuş oturbir düzeyi tutturan öymuş edebiyatları da •küler, şiirler, romanlar sarsan, allak bullak • ve oyunlar yazdırmıştır eden, yenilik yapma isyazarlara. Ve, özellikle Mehmet Özgül'ün teklerini kışkırtan ve Türki cumhuriyetler, yaptıran bu zengin mi Türkçesiyle sunulan bu alanda hızla çalışmazengin, yüce mi yüce, ya koyulmuştur. Çalışkitapta Türki bu 'benzersiz' edebimanın arkası gelmiş, yat, Puşkin'leri, Goedebiyatlar hakkında Azeri, Kırgız, Türkgol'leri, Dostoyevsmen, özbek edebiyatki'leri, Tolstoy'ları, Çekısa bilgilerin yanı sıra ları dallanıp budaklanhov'ları, Turgenyazarları tanıtıcı bilgiler mış, dünyaya seslenme yev'leri, Gorki'Ieri ve fırsatını yakalamıştır. daha başka yanardağde yer alıyor. ^^^^^^ ötedenberiRusedebiları yetiştirmişlerdir. yatıyla ilgilenen ve RusVe onlar, bugün doğ^ " ™ ™™™ ^™ ™ " " ça'dan Türkçe'ye sayısız yapıt çeviren ünmuş, hiç rüzgâr, kar, yağmur yememiş gilü çevirmen Mehmet özgül bu kez adlarıbi, bugün yaşama adım atmış gibi genç, nı andığım Cumhuriyetlerin edebiyatlagörkemli, güçlü ve verimlidirler. Ama bu rından ve o edebiyatların önemli şair ve ya'deha'ları yaratan koşullann yurdunda zarlarından seçtiği ürünleri bir antolojide Ekim devrimiyle işbaşına gelen Sovyetler, CengizAytmatov toplamıştır. (Abhaz, Azeri, Dağıstan, Kazak, Kırgız, Özbek, Tacik, Türkmen Edebiyatlarından Secmeler) adlı kitabın önsözünde, "Sovyetler Birliği'nin dağılmasından, Orta Asya'da, Kafkaslar'da bağımsız devletlerin ortaya çıkmasından sonra, ülkemiz insanlan; tarihsel, kültürel yakınlığımız yüzyıüar boyunca kaybolmuş bulunan birçok toplulukla her türlü ilişkiyi hızla geliştirme çabasına girmiştir. Tiirk insanı bu ülkeleri daha yakından tanımak, özellikle Sovyetler döneminde kesilen bağlan yeniden kurup kopukluğu onarmak istcmektedir. Biz de bu yakınlaşmaya bir katkıda bulunmak için Türk okurlarına elinizdeki seçkiyi hazırladık. Yapıdarı böyle bir seçkiye girebilecek daha pek çok yazar ve ozan vardır ve Türk okuru onları da tanımak isteyecektir. Bu boşluğun kısa zamanda doldurulacağına inanıyoruz" demektedir. Mehmet Özgül, ayrıca o ülkelerin edebiyadarı hakkında kısa bilgiler de vermektedir. Bizim edebiyatımızda olduğu gibi onların edebiyadarı da köy ve kent gibi iki kaynaktan yararlanmakta, insan ögesini buralardan birine yerleştirerek öyküleri, şiirleri, romanları o ortamların sorunları ve dekorlarıyla işlemektedir. Azeri yazar Ekrem Eylisli, 'Yürek Yaman Şeydir' öyküsünde askerden köyüne dönen ama dostları Bakü'ye göçtüğü için orada kendini çok yalnız hissedip barınamayan, bir de Leningrad'a gitmeyi aklına takan Server'in serüvenini anlatır. Baküye kapağı atan Server, sevdiği, güvendiği arkadaşı tarafından aldatılır, dolandırılır, ortada bırakılır. Hayal kırıklığına uğrar ama kötülüğe bulaştığını sandığı bu arkadaşı sonunda öyle bir iyilik yapar ki şaşırır ve kanılarını değiştirmek zorunda kalır. Dili doğa gibi yalındır Eylisli'nin, içtenliklidir. İnsan sevgisi yüce olmalıdır ona göre, ilişkilerin özündeki çekirdekler çürümemeli, ilkeler yıpranmamalı, zedelenmemeli ve insan onurlu kişiliğini korumalıdır. Kırgız edebiyatının en büyüklerinden olan benim de beğendiğim Cengiz Aytmatov'dan iki öykü alınmıştır antolojiye. Belli başlı yapıtları Türkçe'ye kazandırılan, 'Cemile, Toprak Ana, Kopar Zincirlerini, Gülsan' yapıtlarıyla geniş bir okur kitlesine seslenen ve o okur kitlesince sevilen Cengiz Aytmatov, İstanbul'a da gelmistir ve yazarlarımızın çoğuyla tanışmıştır. "Insanlar birbirlerine katlanabilirler, fakat her biri insan kalarak, insan olma özelliklerini koruyarak insanlığın aynı tarzda düşünmeleri istenmemelidir. tnsanı kişiliğinden, bireyselliğinden yoksun bırakma isteği, çabası eski çağlardan günümüze dek buyurucu, sömürgen, egemenlikçi güçlerin amaçları arasında yer almıştır. Dünyadaki yerini yeniden saptama sorunuyla karşı karşıya bıraküdıktan sonra, geçmişin anılarından arıtılmış, kendi halkının ve J C U M H U R IY E T K İ T A P S A Y I 2 0 2 SAYFA 18