05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

htanbuVun "Altın Boynuz"undan görüntüler HaliC1993 "Doğrudan fotoğrafın" ülkemizde gerçek, iyi bir örneğini meydana getiren "Haliç1993 "tekiçalışmalar bizi sökülen eski Galata Köprüsü'nden başlayarak bir fotoğraf serüveni içinde tarih yolculuğuna çıkarıyor. GULTEKIN CI/GFN üyük boy, ince kapağa ciltlenmiş kitabın üzerinde İngilizce bir başlık var. THE GOLDEN HORN OF ÎSTANBULHALİÇ1993. Kapağın üzerıni, Haliç'in Piyer Loti taraflarından görünen stıdaki dolgu birikiminden çekilmiş grafik ağırlüdı iki fotoğrafla oluşturulmuş bir kompozısyon süslüyor. Rn altta ise "The Marmara tstanbul" otclinin şık logo ve amblemi kapağı tamanılıyur. Rundan anlaşılan kitabın sponsorluğunu bu kuruluş yapmış. Aman nc iyi. FOTOGRAFA, kaliteli yayına destek ve yapıcı akıllı tavırlar çoğalıyor diye sevinerek sayfayı çeviriyorsunuz. Albümün girişindekı metni Gökhan Akçura hazırlamış. Fotoğraflar ise Sıtkı Kösemen'e ait. Kitabın en arka sayfasındaki künyede ise İngilizce çevirinin Mary Işın, tasarımın ve yapımın artık bu gibi kitaplann hazırlanmasında bir yetkin imza haline gelen, "Viz TanıtırrTa ait. Ofset haskısı da ülkemizde "baskının bir yorum olduğunu bilen" çok az sayıdaki matbaalarının haşında gelen "Mas Matbaacılık' tarafından gerçekleş.tirilmış. 110 sayfalık mat kuşeye özenle 2U00 adet basılmış kitabın 500'ü de imzalanmış. Bu iyi bir şey, çünkü böyle kitaplara değer katan bu gibi trüklerin dc artık ülkemizde kabui görmesinde yay ılmasında çok yarar var. Kitabın biçim olarak arz ettiği manzara bu. Gelelim içeriğine. Kitabın dünyanın sihirli kentlerinden biri olarak tstanbul'a bir bakış sergilendiğini anlatan, Marmara imzalı bir giriş yazısından sonra "Altın boynuz" diyerek albüm başhyor. Ük 14 sayfada Gökhan Akçura, çeviri kokmayan, titizlikte hazırlamış İngilizceyle, şiirsel özenli bir metinle Haliç'in dünü ve bugününü anlatmtş. Metin eski sepya renkli kartpostal veya tarihsel Haliç fotoğraflarıyla da süslenmiş. Son derece şık bir takdim. Dahu sonraki sayfalarda da, bence asıl kitap, yani Sıtkı Kösamen'in lotoğrar çalışmalarının "sergisi" başlıyor. Kitabın fotoğrafh bölümünün girişine bence çok isabetli bir not eklenmış. Albümde yer alan fotoğrafların bir "izlenim' aktardığı belirtilmiş. Bu, bir yorumcu fotoğrafçının sadece "özenli bakışı" olduğunu belirleyen saygın bir tavır. Değişik boyutlarda, sayta içerilerınde beyaz bir çevrede dikıne veya enıne küçük ve büyük ama hiçbir /.aman tam sayfa yerleşimlerle değil sade bir grafik yapıda 116 fotoğraf kuÜanılmış. Sıtkı Kösemen , Profesyonel Tanıtım Fotoğraçıları Derneği (PTFD) bünyesinde yer alan ülkemizin yetiştirdiği genç protesyonel değerlerden biri. Bu fotoğraflarla Sıtkı'nın ilginç bakışını ve kişiliğini, yetkin fotoğraf dünyasını tanıyoruz. "Doğrudan fotoğrafın" ülkemizde gerçek, iyi bir örneğini meydana getiren ki sitinden kitapta çok iz var. Gemi detayları, eski mavnalar Fakat bcnim asıl hoşuma giden Sıtkı Kösemen'in büyük bir ustalıkla sergilediği Haliç'in o eski tarihsel "yaşam dokusu". F,skı mezar taşlanndan detaylar, cumbalı \ laliç evleri, Piyer Ix>tinin duvarlarında vahut bir kılise girişini süsleyen eski sarartnış lotoğraflar ve padişah fermanların örgiisü, kilise içlcrine, Fener beylerınin oturduğu yine o eski kunt taş yapılar. Fyüp'ün gizemli türbe içleri. Dahaneler, neler... Sokak araları, han içleri, belki de çıplak gözle öylc herkesin rahat f ark edemeyeceği nice güzellik "görüp, gördürmesini bilen" bir fotoğraf ustası tarafından bize sunuluyor. Beni ziyadesiyle mutlu kılan iki sayfaya "torpil" yapmadan geçemeyeceğım. Tahtakaleden portreler ait yazısıyla iki karşılıklı sayfada yer alan 4 fotoğraftaki dinginlik, beni alıp nice totoğraf duygularınıncoşkundenizınegötürdü. Benbufotoğraflarda hayranı olduğum bir Hint fotoğraf ustasının Rangubir Singh'in o büyülü dünyasını buluverdim. Hani o sankı hiç özen güsterilmemiş havası içinde sunulan ama birazcık incelendiği zaman büyük bir hesap ve inceliğin sindirildiği fotoğraflar yapısının hakim olduğu albümlere gittim. Sıtkı Kösemen'in fotoğrafları gerçek bir "izlenim" fotoğrafları, ülkemizde pek nuz. O anlatım bütünlüğünün sağlamlığı bence kitabın en oltımlıı tarafı. Fllerine sağlık demektcn başka söylenecek hiçbir şey yok. Bu kitabı izlerken beni düşündüren bir başka şey daha oldu. Bu 1993'ün Haliç'i. Bir de Dalan öncesi Haliç vardı. O uhşap tekneyapımcılarınınpitoreksgörüntülerinin, sahil kahvelerinin, denize uzanmış Haliç yalılarının güzellikler dünyası. Şimdi, artık bunların hiçbıri yok. Buıaları imar ediyoruz diye, sözde Haliç'i temizliyoruz diye bir adam "medya gülü " olma uğruna harcayıverdi. Asıl böyle bir albüm işte o Haliç'i anlatmalı ,bu da ikincisi olmalıydı ki, görsel tarih tamamlansın. Ama geçti o fırsat. Çünkü fotoğraftan doğru yararlanmak bu ülkede düşünülecek en son Gelin hep beraber "olmayacak bir duaya amin " diyelim. Belli mi olur.1 Belkı de olııverir. Cumbabamu Demirel'in hile "Doğrusu tahmin edenıedim" dediği bayan Çiller'in artık Başbakanımız olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Belki ülkemizde önümüzdeki 2000 yılına kadar böylesi özenli fotoğraf albümlerinin sayısı birden 500'ü buluverir. Yılda 100.000'den hızla ayrı tür kitabın basıldığı Japonya ölçülerıni düşününce önümüzdeki 7 yılda, bizde de "neden olmasın " denebilir ama, ju ya B taptaki çalışmalar bizi sökülen eski Galata Köprüsü'nden başlayarak bir fotoğraf serüveni içinde tarih yolculuğuna çıkarıyor. Haliç denen büyük tarihsel dünyanın iki kenarına uğrayarak dünden bugüne seçkin bir bakışın bize kazandırdığı yeni bir "keşfi" izletiyor. Arap camiinin o hiçbir yapımıza uymayan minare siluetinden, gizemli iç loşluklarına dalıp oradan Kasımpaşa önlerindeki şamandıraların garip görüntülerine ulaşıyorsunuz. Aslında eşsiz Boğaziçi gibi bir su kültürü, bir içi liman olan "Altın boynuz Haliç'in" bu deniz ke bol bulunan, bir kısım ukalalar "Efendim, şu mimari eserleri perspektif firarlarını kaçırmadan düzeltmeli kameralarla çekseydi, veya niye bu tungsten ışık düzeninden gelen sarılık?", falan gibi "inciler" söylemesin. Gerçekten bu albüm bir mimari belgescl kitabı değil. Bu, bir fotoğrafçının bir "mekân duygusunu" gerçek "sponten" bir anlatımla sergilediği ve kendi içerisinde ince bir özen ve seçkinliğin hakim olduğu "izlenimci" bir çalışma. Sıtkı'nın fotoğraflarını izlerken bir bitkisel yaşamı değil, capcanlı bir hiizünü yakalıyorsu şadığımızülkeninadıTürkiycolmasa. Aslında bu tür seçkin yapıtları görünce o yapıtın verdiği şevkle ve hazla "yahu hakettiğimiz bu ortam değil" deyip hiç yoksa "umutetmek" istiyorum. Bizibuumutlara taşıyanların ellerine, gözlerine sağlık. Bütün bu "seçkin emeklere" en derin saygılarunısunarımefendim. • "Haliç" 1993 ( The Golden Horn of lstanbul)/ Melin.Gökhan Akçura/ Fotoğraflar.Sıtkt Kösemen/ The Marmara Utanbul'un Ktiltür hızmett. SAYFA 11 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 187
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle