29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Artık erkeğin izi yok kadın siyah (ya da 'renkli') erkekten üstün statü taşır. Eğer, iist sınıitan bir kadının iktidarı elinde buIundurmaMna 'izin vcriliyorsa' bu bir alt smıftan erkeğe bu mevkinin verilmemesi içindir. Erkekler, kendi sınıilarıııdan bir kadının emir veren konumunda olmasına, alt sınıflarından bir erkeğin üsleri olmasından daha kolay dayanabilirler. Eğer bir ülkede, bir iş kadmlara açılıyorsa, ya bu 15in ekonomik önemi kalmamıştır ya da erkekler artık bu işi kendileri için yeterince ciddi saymamaktadtrlar.Bizim ülkemiz gibi, ekonomik olarak iyi durumda olan ülkelcri ileri sayan ülke insanlarının, özellilde okuması gerekli bir kitap Kadmlara Karşı Savaş. Kitapta, kadınların çeşitli hakları almasının, ya dakimi mesleklerin kadmlara açık olmasının o ülkenin uygar ve eşitçi sayılamayacağının kanıtları var. Ornek olarak Israil kadınlarının durumu verilebilir. French, bu ülke kadınlarının durumlarının Arap kadınlarından yalnızca görünüşte farklı olduğunu kanıtlıyor. Bu örnek, başlangıçta, eşitlikçi ve paylaşmacı ülkülerle yola çıkılmasının da yeterli olmadığını vurguluyor. Sanıldığının tersine, uygarlığın teknolojik gelişmesi, kadın haklarının ilerlemesini sağlamamıştır. Kimi olaylarla saptandığı gibi görünür bir gerilemedcn de söz edilebilir. Kadmlara Karşı Savaş, kadın örgütlenmelerinin, baskıcı siyasal rejimlcre karşı savaşımından da örnekler veriyor. French, bu örnekleri vcrirken, 'kadın kastının' savaşa, militarizme, siyasal baskı ve cinayetlere karşı olduğunu da vurguluyor. Ona göre kadınlar, daha yalın ve yaşanır bir dünyadan yanadırlar. Çünkü kadınlar anadırlar. Doğurmamış ya da kısır kadınlar bile bu anaca özelliği taşırlar. Dünyada olup bitenleri bir de kadınların gözünden görme olanağı veren bu kitap Kadmlara Karşı Savaş: Feminizmi, toplumsal gerçeklerden kaçma sayanlara ve öyle yargılayanlara da bir yanıt. • Kadmlara Karşı Savaş / Marilyn French I Turkçcsı: Beril Eyüboğlu I Metis Yaytnlart /265 sayfa. C U M HU RIY ET Kİ TA P S A Y I 1 7 8 pek öneınserrfeyen sosyalizmin, kadın konıısundakı haşarısızlıgının nedenlerinin tartışıldığı'giriş' höliimünde, faşist yöneadınl.ırın /arar gordüğü dıırunılaıda, DAİMAçocuklar timlerin kadın olgusuna tamamen eril (erda /.atar görür. Dunya nükeksı) bir denetinıle yaklaştığı, kapitalist fusunun % 5 l'ini oluşturan lerinse, erkek egemen bendikalarla işi önkadınların üzerine bir de has ettiği söyleniyor. çocuk nüfusu eklenırse, kadınların uğradıMarilyn French'in kıtabına Kadmlara ğı zararın, tüm insanlığın /ararına olduğu Karşı Savaş' adını seçmesinin, tecimsel (tigerçcği açıkça anlaşılacaktır." diyor Macari) kaygıdan cok, bir araştırmacı titizlirilyn French (s. 25) ğinden kaynaklandığını, 'içindekiler' sayÜç romanı; Kadmlara Mahsus" (The (asını gören hemen her okur anlayacaktır. Womcn'b RıiDm), "Kanayan Kalp' (The Çünkü kitap: Bleeding Hcart) ve "Anasmın Kızı" (Her 1) Kadmlara Karşı Sistemli Ayrımcılık, Mother's Daughter) ile, özellikle 70li yılların elleri ve yürekleri yakan, sıcak, ta/e, dumanı üzerınde sorularıyla edehiyat dunyasına ateş gihi düşen Aınerikalı kadın yazar Marilyn French, hır romancı olduğu kadar, hatta belki daha öncelikle bir araştırnıacı, edebiyat tarihçisidir. Daha önce yayımlanan "The Book as World James Joyce's Ulysess" (1976), "Shakespeare's Division of Experience" (1981), "Beyond Power: On Women, Men and Morals" (1985) ad lı kitaplarından ve sayısız makalesinden sonra, 1992 de yazdığı "Kadmlara Karşı Savaş" adlı son incelemesi, Beril Eyüboğlu'nun çevirisiyle, Metis Yayınları, Kadın Araştırmaları dizisinden ikincı kitap olarak bu yıl Türkiyeli okura taze taze sunuldu. BUKETU7UNER 11 K za ve tıp düzeni bağlamında) işyeri savaşları, annelere karşı savaş alt bölümleriyk* sürdürüyor sözünü. Kadmlara karşı kültürel savaş, ilkin erkekçe bir dil yaratıp, kadınları bıınun dışında tutına geleneğiyle açılıyor. En belirgin biçımde askeri söyleıııde kendını bellı eden ve 'erkekçe dil' çeşitli örneklerle gıv ler örlüne getiriliyor. Bu orneklerden nükleer bilimde kullanılan dinsel ve erkek güı, simgcleriyle oluşturıılanı, içleıinde belkı de en ilginç (!) ve eğlendirici olanı. Sonuçta, "Yaşaınm yalnızca bir ıktidar savaşı ol duğu göriişü, yaşamın kendisinin hiçe s;v yıldığı ve güçten başka hiçbir şeyın öneınsenmediği bir (erkekçe) dilin ortaya çıktığını" bir kez daha anımsıyoruz. (s. 201) Sanat alanında kadmlara karşı savaş, kadınları aşağılamanın belki de en çok kar sağlayan biçinıi olan ve cinsel terör sayılabilecek pornogıatinin sinema, reklaııı, lıeykel, resim, edebiyat, basın alanında nasıl rahatlıkla ve biıyük sermaye çevrelerince düzenleniyor olıışıınun belgclenmesini içeriyor. "Uysal köpek ya da sağmal iiıek rolünü kabullenen bir ka dın bile, ikincil konumunu kolayca katlanmasını ters yönde etkileyici, bağımsız düşünme, hareket etme, konuşma ve yaratma yeteneklerine sahipıir. Bu nitelikleri bastırmak için erkeklerin, kadmlara analık ve hizmetkârlıktan başka hiçbir role izin vermeyen kurumlar açmaları, onları insanlık kaiına erişmemiş, ikincil durumda tutmalarıve kadmlara karşı saflfcrını sıklaştırmaları gerekir" diye başlıyor son bölüme Marilyn French. Kitaptakı bütün iç karartıcı veriler ve kanıtlara karşın, kadınların insanlık katına varış (!) için artık erkeklerin i/nmi pek beklemedikleri de yavaş ama pırıl pırıl ışüdıyorsatıraralarında. Kadmlara Karşı Savaş'ı okurken zaman zaman öfkeli, saldırgan bir söylenı kazanan French'in bu sıcak tartışma diline doğal olarak bir önyargı gölgesı düşmesinden endişeleniyoruz. Ama hemen tümii dipnotlarla, istatistik ve reteranslarla hes lenen ciddi bir araştırmanın bir kez daha gözler önüne serdiği bu trajik gerçekliğin sağduyulu herkesi olduğu gibi French'i de rahatsız edeceğini düşünerek, bu endişeden arınıyoruz. Kaldı ki, sözkonusu kitabı yazan, yıllarını bu işe adamış, bir kadın yazardır. Dünyayı dolaşmış bu kadın yazarın belki de uyarılması gereken tek yanı, dünyada her yerde, özellikle kırsal alanlarda, en çok kadınların çalıştığı gerçcğinden, Islam ülkelerini dışlamasıdır. (s. 33) Bu bilgi eksiklıği ülkemiz kırsal kadınını tanımayışmdan kaynaklanan oneınli bir gahır, diye düşünüyoruz. Sağduyulu, aydın sosyologların (her iki cinsiyetten), sosyal bilimcilerin ve bütün kadınların kütüphanelerinde bulunması yararlı, bir çeşit danışma kitabı 'Kadmlara Karşı Savaş.' Kadın okurların yalnızken, ya da eşleriyle/erkek arkadaşlarıyla aralaı 1 düzgünken okumaları önerilir (!) • SAYFA 7 "'Kadmlara Karşı Savaş', dünyanın her yerinde kadmlara uygulanan ekonomik, politik ve fiziksel baskıyı belgeleyen kitaptır." diye söze başlayan French'in, ilk makalelerini yazdığı ateşli, yürekli ve gözükara söylemini hâlâ koruduğunu hemen hissederek kitahı okuyoruz.Erkeklerin, kadınları saçlarından yerlcrde sürüklediği 'Taş Devri'nden, giiniimüzde onlara otoınobil kapısl açacak kadar inceldiği sözde 'uygarlık' evresine yükselişlerinin (!) yalnızea salsata, bir dış görüntü olduğunu, gerçekte, evde, işte, okulda, sokakta, hukuksal ve dinsel kurumlarda kadmlara karşı verilen çok tatsız, haksız ve talihsiz bir savaşın belgelerle, rakamlarla kanıtlandığı bir kitapla karşı karşıyayız. "Bağınılılık isyanı teşvik eder" derler. Erkeklerin ille de kendilerine hemen her konuda bağımlı kalmalarına fazlaca özen gösterdikleri kadın konusunda oluşan isyanın adına feminizm demek, pek yanlış sayılmaz. Son iki yüzyıla damgasınıvuran devrimlerin, bağımlılığın kışkıraığıi syanlarla başladığından yola çıkan yazar, bu devrimler arasında işçi ve kadın hareketlerinin seller gibi yayıldığını vurguluyor (s: 9). Sosyalist ülkelerde kadına karşı ayrımcılığın yalnızca yasalarda kaldırılışı, erkeklcre gerçek yaşamı paylaşmayı, ev işini, çocuk yetiştirmeyi ve kendi işlerini tek başlarına yapmayı öğretmeyen, aslında bunu 2) Kadmlara Karşı Kurumların Savaşı, 3) Kadmlara Karşı Kültürel Savaş, 4) Erkeklerin Kadmlara Karşı Kişisel Savaşı, adlı dört bölümden oluşan bir bütün olarak hazırlanmış. Kadmlara karşı sistemli ayrımcılık bölünıü, ekonomik, siyasal, tarihsel, cinsel (kadın bedeni üzerinde devlet egemenliği) alt bölümlerini kapsıyor. Bu bölümün içeriğini aşağıdaki alıntıyla rahatça acıklamakolası: "Dünyanın bugün içinde bulunduğu (vahim) durum, barışa, doğal kaynakları korumaya, kadın emeğine ya da insan yavrusunu (insan soyunıı) hedelsiz olarak doğurma ve yetişttrme işine vok az ya da hiç değer vermeyen bir düzenden kaynaklanmaktadır. (...) Düzen, tanımayı reddettiği değerlere yanıt veremcz!" (s. 36) Kurumların kadmlara karşı verdikleri savaşı belgeleyen ikinci bölüm, XIX. yy.'da Avrupa ülkelerinin ^oğunda filozof ve doğa bilimcilerin yaşamlannı beyaz ırktan olmayanların, kadınların ve Yahudilerin doğuştan aşağı olduğunu kanıtlamaya adaınış oluşlarının trajik (!) tarihçesiyle açılıyor. Bu kanıtların nasıl çarpıtılmış, nasıİ önyargılı ve biçimsel saptırmalarla adeta zorla oluştuğunu tek tek inceleyen French, eğitimde kadmlara karşı savaş, kadınların kişılığine karşı savaş (yargı, ce
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle