Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bizitn dedikoduyla, söylentiyle hiçbir işimiz yok Biz sadece arkadasız Dünyanın En Eski Medyası: Dedikodu ve Söylenti / Jean Noel Kapferer / Çeviren: Işın Gürbüz İletişim Yayınları, İst. 1992 334 s. Dedikodularla EDİKODL çalkalanmamış her»S0YUNT1 hangi bir şehir, hattâ ülke; söylentilerin olaylarnı akışını değiştirmediği herhangi bir dönem var mıdır:' Dedikodu ve söylentınin DoğuluBatılı, gelişmiş geri kalmış biitün toplumların hayatında oynadığı rol herhalde kimsenin inkâr edemeyeceği kadar önemli. Buna karşılık, insanların ılkel toplulıık yaşamında bugüne varlığını sürdürmüş bu "sıradan" olguya hak ettiği ilgi ve'dikkatin gösterilmeyişine nc demeli? İletişim Yayınları'nın ilkbahar dönemi kitapları arasında yer alan "Dedikodu vc Söylenti Dünyanın En Eski Medyası", işte bu açığı kapanıa amacı taşıyan çok ilginç vc kendine özgü bir eser. Yazan, iletişim, imge ve reklam konularındaki araştırmalarıyla tanınan Jcan Noel Kapferer. Kapferer'in kitabı için ilk ağızda yapahileceğımi? niteleme, elimizdekinin "heyecan verici" bir metin olduğu. 1 le Hitler aslında Yahudi... Maltepe paketlerini açınca gamalı haç şekli çıkıyor... Camel paketinde çıplak adam resmi var...Şu ünlü şarkıcının gecesi bir buçuk milyonliraymış... Komşunun kızı eve neden hep geç geliyor biliyor musunuz? Dedikodu her zaman her yerdedir. Her türünün müşterisi ya da kurbanları vardır. Bazen haber kılığında gezer, bazen bir deprem söylentisi suretine bürünüp koca bir şehri gece boyu sokaklara döker. Fısıltı gazetelerinin etkinliğine başka hangi medya erişebilir? İnandığımız bilgi haber, inanmadığımız söylenti midir? İktidarın denetleyemediği, sansürsüz güç olarak söylenti "İlk özgür radyo" değil mi? dikodulara inanırlar, bıınları yayarlar.1 Dedikodu ni(,ın hep "karanlık" sayılır.^ Söylentilerin taşıdığımesajların tabi olduğu kurallar var mıdırr' Dedikodular nasıl kııllanılır.' Söylentiyi denetlemek, "söndürmek" mümkün müdür? Kaplerer, biitün bu soruları cevaplamaya <,ahbirken bize bildiğimiz bilmediğimiz pek (,ok dedikodu ve söylenti örneğini sunııyor, hatırlatıyor. Çeşitli dedikodu türlerinın iç mekaniz malarını, yay ılma süreçlerini inceliyor. Ama yazarın asıl basarısı ve kitabın asıl önemi, ele aldığı konuda bizi son derece doyurucu bir şekilde bilgilendirmesiyle s>ınırlı değil. Kapferer dedikodu konusunda hüküm süren yargıların gerçekte dünyanın bu en eski med yası üzerine hakkınca diişünülerek varılmış sonuçlar değil düpedüz önyargılar olduğu görüşünde. Kapferer dedikodunun aynı zamanda hiçbir zaman tam denetim altına alınamayan bir "özgür radyo" olduğunu savunuyor. Elbette politikada, işletmelerarası rekabette, starların yaşanıında dedikodu ve söylentinin yerini kötüye kullanılma yollarını yöntemlerini de es geçmeden. Yine de Kapferer'in asıl derdini şu sözle.i fazlasıyla belli ediyor: "Halkın olan biteni anlamak isteyip de resmi cevaplar alamadığı her yerde söylenti vardır." Ve "...güvenilirlikzarar görse de, cn iyi iletişim özgür olanıdır." "Dedikodu ve Söylenti"nin, kimi teorik analiz ve akıl yürütmeler içeren, biraz "zorlu" sayfalannı geçtiğinizde, sık sık, "Hakikalen!", "lıiçdeöyledüşünmemiştim!" diyeceğiniz, bir hayli keyif alacağınız rengarenk bir âleme dalacaksınız. Ve sanınz, bugüne kadar dedikodu denir denmez ortaya atılan pek çok yargıya şüpheyle bakmaya başlayacaksınız. Çünkü Kapferer dedikodu ve söylentinin "yanlış, uydurma bilgi" diye nitelenip geçilemeyeceğini açıkça göstermekle kalmıyor, aynı zamanda, kitle iletişim araçlarının bugünkü muazzam ve korkutueu gelişmesinin dünyanın en eski medyasının varlık zeminini yok edemeyeceğini de inandırıci bir biçimdeönesürüyor. Dedikodu ve söylentinin çeşitli türleri, kanalları ve güdüleriyle kişisel düzeyde veya toplıım olarak nasıl bir ilişkimiz bulunduğu hakkında düşünmek ilginçveeğlenceli olacak eminiz. Gerçi, elbette bizim dedikoduyla herhangi bir ilişkimiz yok, sadece arkadasız ama... CUMHURlYETKlTAPS/mi16 Jean Noel Kapferer pimizin aklından zaman zaman geçmiş öyle (,ok sorııya cevaplararıyor ve buluyor ki: Dedikodu ve söylenti nasıl doğar? Ncrelerde doğar? Hangi koşullarda? Kaynakları, konuları, taşıyıcıları nderdir, kimlcrdirfKimler, hangi toplıım kesimleri, hangi saiklerle hangi tür deS A Y FA 8