Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Heine'nin 'Şarkılar Kitabı'nı dilimize Behçet Necatigil çevirmişti Romantiklerin sonuncusu Ünlü şair Heine, Almanya'da edebiyatı politikanın hizmetine adayan akıma "politik bir yazar, gazeteci, eleştirmen ve hiciv üstadı" olarak da imzasını atmıştı. Filmizleyici ilişkisi Sinemaya olan ilgi arttı. Bilinçli izleyici artık yalnızoa sinemaya gittnek istcmiyor. Sinema üzerine okumak da istiyor. Sinema üzerine çe^itli kjtaplar yaytmlanıyor. Bu kitaplar okuyucuları heyecanlandırıyor. Ama okuyucu gün ışığına çıkmamı$ arajtırmalar olduğunu bilmiyor. Bilse belki yayıncılan zorlayacak. Bu araştırnıalardan biri Nezih Erdoğan'ın Seyirci ve Bir A NURAN ÖZYER* lman edebiyatı tarihinde gerek kişiliği, gerekse eserleri ile Heinrich Heine kadar oldukça sert ve çok yönlü eleştirilere hedef olmuş bir ıkınci yazar hemen hemen yoktur denilebilir. 1797 yılında AJmanya'nın Düsseldorf şehrinde bir Yahudi tüccannın oğlu olarak dünyaya gelen Heine, ilk öğrenim yıllarından sonra Bonn, Göttingen ve Berlin şehırlerinde hukuk öğrenimı görüp, daha sonra bu dalda doktor unvanını da almış olmasına karşın, ömrünün sonuna dek edebiyat ve felsefcyle iç içe yaşamış bir yazardır. Hıristiyan olmadığı için Almanya'da tüm iş kapılan yüzüne kapanan Heine, inanmadığı halde Hırisliyanlık dinine geçmiş, ne var ki "Avrupa kültürüne bir giris bileti aldım Entrebill£t zur Europaeischen Kultur" diye alaycı bir tutumla tanımladığı bu geçış de ona pek bir şey kazandıramadığından, 1831 yılında kendisine kucak açan Fransa'ya yerleşmek zorunda kalmıştır. Kendisini "Alman romantizminin en sonuncusu" olarak tanımlayan Heine, lirik şiirleriyle Alman romantizminin çizgilerini yansıtan duygulu ozanlığının yanısıra Alman edebiyatı tarihinde "Junges Deutschland" adıyla nitelendirilen, edebiyatı politikanın hizmetine adayan edebiyat ekolüne "politik bir yazar, gazeteci, eleştirmen ve hiciv üstadı" olarak da imzasını atmış bir yazardır. Heine, dünya edebiyatında şöhreti kendisinin "gençlik ve romantik günlerimin başlangıç ve sonu" olarak isimlendirdiği"Buch der LiederŞarkılar Kitabı" adlı ş,iir kitabı ile yakalamıştır. Kıtap, yazarın en çok basılan ve birçok yabancı dile çevrilen eseri olmuş, çoğu şiirleri Schubert, Schumann, Mendelssohn, Brahms ve Hugo Wolf gibi kompozitörler tarafından bestelenmiş olup, mısraları günümüze dek canlılığını korumuş,Heine'ye Goethe ve Schiller'den sonra en ünlü Alman ozant unvanını hakkıyla kazandırmıştır. Heine'nin geride bıraktığı eserlerine baktığımızde üçte birini şiırlcrin, gerisıni de düz yazıların oluşturduğunu görürüz. Dört büyük şiir kitabı "Buch der Lieder Şarkılar Kitabı; Neue Gediche Yeni Şirler; Romaıızero; Gedichte 185354", iki politik hiciv türüne giren manzum destanı "Atta Troll. Ein Sommernachtstraum Atta Troll. Bir Yaz Gecesi Rüyası; Deutschland. Ein Wintermaerchen. Almanya. Bir Kış Masalı" dışında kalan düz yazıları Heine'nin politik, edebi ve felsefi düşüncelerini, devrin önemli politik olaylarını, seyahat mektuplarını ve konuşmalarını kapsar. "Sanat çağı" diye nitelendirdiği Goethe devrinin çoktan kapandığını iddia edcn Heine, diğer 'Jung Deutsch'lar gibi edebiyata belli bir dünya görüşü vermek, sosyal ve politik düşünceleri yaymak görevini yüklemiştir. 1831 yılından sonra Paris'te yazılarıyla bir yandan Alman edebiyatını Fransızlara, öte yandan Fransız edebiyatını Alnıanlara tanıtarak Almanya ve Fransa arasında kültür alışverişine büyük katkıları bulunan Heine, Almanya'ya karşı her zaman sevgi vc özlem dolu bir bağla bağlı kalmakla birlikte, Almanya'da mevcut devlet düzenini, politikasını, edebiyatın tutucu kanadını, romantikleri uzaktan da olsa sürekli eleştirip sert ve alaycı bir tutumla hicvetmiştir. SaintSimon ve Karl Manc'tan etkilenerek yazdığı politik yazıları ve şiirlerinin çoğu sansüre uğrayıp, ancak ölümünden sonra yayınlanabilmiştir. Yahudi, nihilist, yıkıcı, komünist diye sürekli eleştirilere hedef olan Heine hakkındaki münakaşalar öldükten sonra da devam etmiş, hele nasyonal sosyalizm devrinde Heine'nin adı edebiyat tarihı kitaplarından bile silinmiş, onun halka mal olmuş bir çok şııri "adı bilinmeyen bir yazar" adı altında lanse edilmiştir. ( F.serleri edebi ve estetik açıdan çok politik, ahlaksal, ırksal ve dinsel açıdan eles,tirilen Heine, hakkındaki tüm suçlamalara, Alman edebiyatı tarihinden yok edilmeye çalışılmasına rağmen, 6O'lı yıllarda gösterilen çabalarla edebiyat tarihinde gerçek yerini almaya başlamış, ne var ki bu çabalar 80'li yılların sonunda Düsseldorf, Frankfurt ve Hamburg'da Heine'nin heykelini dikmek için gösterilen yoğun faaliyetlerin sonuçsuz kalmasına karşı koyamamıştır. Günümüzde ise Heine ve eserleri, gerek Almanya'da ve gerekse dünya edebiyatında yapılan bilimsel arastırmalann önemli konularından bıri olma özelliğini taşımaktadır. Heine'nin ülkemizde de 1972 yılında Behçet Necatiil tarafından "Şarkılar Kitabı" adıyla dilimize çevrilen "Buch der Lieder" adlı şiir kitabının Türk okuru tarafından büyük bir zevkle okunmasındaki en büyük etken, Necatigil'in şiirlerin çevırısinde gösterdiği üstün başarı ve Heine'nin şiirlerinde işlediği temanın yalnız kendi ulusuna özgü olmayıp, evrenselliği de yakalamış olmasından ileri gelmektedir. "Şarkılar Kitabı"nı henüz okumamışsanız, kendinize içinde bulunduğumuz yeni yılda hediye edebilirsiniz, sevdiklerinize d t Göreceksiniz, pişman olmayacaksınız. D * Hicettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı öğretım üyesi Oesen: Kâmil Masaracı Anlamlama Süreci Olarak Sinema adlı vapıtı. Erdoğan, daha 1950'li yıllarda "saçmalıklarla dolu bir selüloit yığını" olarak nitelendirilen sinemanın, bugün bilimsel niteliklı bir inceleıne konusu olduğunu vurgulayarak söze başlıyor. Ardınan da izleyicinin film izleyerek sinemanın varoluş koşullarından en önemlisini sağladığını vurguluyor. Açıkçası film, varlığını izleyiciye borçlu. Ama göstergebilim başlangıçta izleyiciyi görmezlikten geldi. Metin çözümlemelerini ye^ledi. Alanını filmlerle sınırladı. Filmin anlamı nasıl ürettiğı ile ilgilcndi. Yapısalcı yöntemi seçti. Bu yöntemle metnin anlamı nasıl ürettiğini, metindeki göstergelcr arası iliskileri ortaya çıkarımaya çalıştı. Böylece anlamın metinde saklı olduğunu düşündü. Oysa çoğu kez metin ile izıeyici aynı kodları paylaşmaz. Metz'in deyişi ile "filmin nasıl anlaşıldığını anumaya çalısan" göstergebilim "anlaşılmanın" yalnızca metnin sunduğu olanaklara bağlı olduğunu söyleyerek olumsuz elejtirileri hak ettı. "Anlaşılma" izleyiciden bağımsız olabilir mi? Olamaz kuşkusuz. Metin artık yaratıcının yarattığı bir nesne olmaktan çıktı. Metin izleyici ile yapıtın işbirliği ile üretiliyor. Arıık anlamı izleyici oluşturuyor. Anlamın, izleyiciden izleyiciye değişmesinin nedeni de bu. Araştırmacı izleyicifilm ilişkisine psikanaliz açısından yaklaşıyor. Sinenıatografik bir "özne" olan izİeyiciyi tanımlıyor vc onun sinema ile olan ilişkisini inceliyor. Bu ilişkiyi açıklarken Jacques Lacan'ın görüşlerinden yararlanıyor. Kuramcının bilinçdışı ve "özne" kavramlanna getirdiği yeni bakışı açıklıyor. Lacan'ın C'hristian Metz, JeanLouis Baudry gibi sinema kuramcılarına nasıl zemin hazırladığını vurguluyor. Artık.göstergebilim ile psikaniliz * sinemanın doğasını anlamak için işbirliği içinde. Arajtırmacı bu ijbirliğinden yararlanarak "İzleyici filme nasıl katılıvor?", "İzleyici, filmdeki kisilerle nasıl ilişki kuruyor?", "Özaeşleşme hangi kojullarda olanaklı?" gibi soruların yanıtlannı verdiktetı sonra izleyicinin alınılama etkinliği Halloween filmini çözünıleyerek betirnliyor. Araştırma sinema okurlarının ilgisini çekecek. Alana katkı getirecek. Bir an önce gün ışıgına çıkmalı ve okurları heyecanlandırmalı. Heinrich Heine S A Y F A » CUMHURİYETKİTAPS/»y/47