Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Doğu sorunu ve gelir eşitsizliğî Doğu Anadolu'nun Hikâyesi / (Ekonomik ve Sosyal Tarih) / Mustafa Sönmez / Arkadaş Yayınevi / 285 s. / 15.000 TL. Türkiye'de Gelir Eşitsizliği / Mustafa Sönmez / İletişim Yayınlan / 120 s. / 8000 TL. runu daha güncel hale geldi. Sizin çahşmanızın da böyle bir konjonktürde üretilmiş olması anlamlı oldu denîlebilîr. Bir süre önce SHP'de konuya parmak basan bir rapor yayımlandı. Sizin yaklaşımınız ve bulgularınızla SHP raporunu kıyaslamak gerekirse neler söyleyebilirsiniz? SHP raporunun eleştirisi için bu sütunlar uygun değil, ama birkaç şey söylemek isterim. SHP raporunda tarihsel boyut eksik. Yaşananlar sorunlar, 1980'li yılların ürünü gibi yansıtılıyor. Oysa Doğu'nun az gelişmişliğinde, geçmiş "halkçr, "sosyal demokrat" iktidarların da sağtutucu iktidarlar kadar sorumluluğu var. Doğu ile Batı araMndaki farklılığın, özellıkle 196O'lı yıllardan itibaren açıldığını, 1970'lerin sonlan ve 1980'lerde ise hızlandığını göriiyoruz. SHP raporu, tarihsel boyutu ihmal ederek az gelişmişliğin dinamiklerini de saklıyor. SHP, Doğu'nun az gelişmişliği ile Türkiye kapitalizminin bağımlı, güdümlü özelliği arasındaki nedensel bağı görmezlikten geliyor. "12 Eylülcüler ve Özal iktidarı geldi böyle oldu, biz gelsek sorunlar biter" gibi basit bir argümanı var SHP'nin. Ayrrca, SHP raporu, koskoca bir ana muhalefet partisine yakışmayacak derecede yüzeysel. ANAP'hların "derleme" eleştirileri bence bu noktada haklı. Çünkü argümanlarını desteklemek için kullandıkları tabloları, verileri, başka amaçla üretilmiş çalışmalardan olduğu gibi almışlar. Doğu'nun 17 ilinin verilerini derleyip, onun ortaya koyduğu gerçekliği yorumlayan bir bakış açısı yok. O raporda daha çok GAP için yapılan resmi raporların verileri kullanıldığı için, Doğu'nun alt bölgeleri arasındaki farklılıklar ve onların dayattığı değişik çözümler de SHP raporunda yer almıyor. Yine de bu tür bir raporun hazırlanmış ve bazı gerçekliklerin kamuoyuna duyurulmuş olması olumlu. Kitabınızın adı 'Doğu Anadolu'nun Hikâyesi' Mustafa Sönmez'den iki yeni araştırma T AHMET COŞKIMSEL •ürkiye ekonomisi üzerine araştırmalanyla tanınan Mustafa Sönmez'in iki yeni çalışması daha yayımlandı. Türkiye gündeminin iki önemli sorununun konu edildiği bu araşttrmalar, ekonomi ve siyaset yazınına ilgi duyan okurların beklentilerine cevap verecek nitelikte. Sönmez ile yeni kitapları üzerine konuştuk. Doğu Anadolu'nun Hikâyesi'nde neyi anlatmayı amaçladınız? Ana tema Türkiye'deki bölgesel uçurum ve onun az gelişmiş Doğu ile aşırı gelişmiş İstanbul üzerinde yarattığı tahribatlar. Kitapta da sözünü ettiğim gibi, bölgeler arastnda eşitsiz gelişim, farklı boyutlar ve niteliklerde olsalar da tüm dünya ülkelerinin belirli ölçülerde yaşadığı bir sorun. "kırkent aynmına son vermeyi" hedefleri arasına almış "sosyalist" etiketli ülkelerde bıle onca yıllık sosyalizm deneyimi, bölgeler arasındaki farklılığın kaldırılmasını sağlamayadı. Ama, burada yinelemekte yarar var. Sorunun boyutlan, Türkiye gibi Üçüncü Dünya ülkelerinde çok daha büyük ve acil müdahaleyi gerektirecek nitelikte Kürt sorunu ile birlikte bölgesel dengcsizlik so Mustafa Sönmez iki yeni çahşmasıyla gundemdetd sorunları ınceledi CUMHURİYETKİTAPSAV/47 ama dörtte birinde tstanbul'un hikâyesi de var... Evet. Çünkü Doğu'nun az gelişmişliği ile Istanbul'un aşırı gelişmişliği arasında diyalekük bir bağ var. "Doğu neden gcri" sorusunun yanıtı, istanbul neden aşırı gelişkin sorusunun yanıtıyla örtüşüyor. Bu nedenle İstanbul'a özel bir ağırlık verdim. Çünkü bölgesel dengesizlikten bahsederken, sadece az gelişmişliğin sıkıntılarını yaşamıyor insanlar. Bazıları da İstanbul sakinleri gibi, aşırı gelişmenin çilelerini, büyük kent sorunlarını yaşıyor. Dolayısıyla, kitaptaki temel tezlerden biri şu; "Doğu'ya öncelik, tstanbulu kurtarmaktır." İstanbul'a her gün 320 kişi yerleşmek üzere göçüyor ve bu göç ağırlıkla Doğu'dan. İstanbul mevcut altyapısıyla, kentsel hizmet kapasitesiyle bu akışı kaldıracak güce sahip değil. Bu olağanüstü kent günbegün çirkinleştiriliyor, yaşanmaz hale sokuluyor. Ayn> anda Doğu, işgücü ve sermaye kanamasına uğrayarak, o da terk edilmişliğin hüznünü ve çilesini yaşıyor. Bu gidişe dur demek şart. Aksi takdirde hem ekonomik hem de siyasi sorunlar ürkütücü boyutlara ve sonuçlara yol açacak. Yayımlanan diğer kitabınız bir başka güncel soruna parmak basıyor; Türkiye'de gelir esitsizliği.. Bu daha çok bir el kitabı. İletişim Yayınları'nın "Cep Üniversitesi" adıyla başlattığı bir kitap dizisi içinde yer aldı. Türkiye, herkesin de yakından bildiği gibi, gelir dağılımımn en bozuk olduğu ülkelerden biri. Ozellikle 1980'li yıllarda bu dengesizlik ileri boyutlara ulaştı. Herkes, her gün geçim problemini, pahahhğı konuşuyor. Böylesi bir "demirbas" konunun el kitabını hazırlamaya çalıştım. Temel kavramlann yer aldığı birinci bölümün ardindan, çeşitli sektörlerde bölüşüm sürecinin nasıl gerçekleştiğini anlâttım. Tarımda, sanayide, hizmetlerde üretilen değerler nasıl paylaşılıyor, kim, neden, ne kadar fazla kazanıyor gibi sorulara yalın yanıtlar vermeye ve güncel bulgularla örneklemeye çalıştım. Devletin bölüşümdeki rolünü anlatmaya çalıştım. Kitabınızın son bölümünde bugüne kadar yapılan gelir dagılımı araştırmalannın bulgularına yer vermişsiniz. Yapılan en son gelir dagılımı araştırmasının 1973 yılına ait olduğunu ifade ediyorsunuz. Bu kadar yaşamsal bir konunun araştırmastndan neden uzak duruluyor? Belki de ortaya çıkacak gerçeklerdcn ürkülüyor. Çünkü araştırmanın'bulgularının, gelir dağılımındaki uçurumun daha çok büyüdüğünü ortaya çıkaracağı kesin gibi. Bunun devlet kuruluşlarınca ifadesi bir tür itiraf. Bundan çekiniliyor olabilir. D1E, 1987 yılında bir "hane halkı gelir vc tuketim h.ırcamaları anketi" yaptı ve bunun sonuçlarını yeni bir gelir dagılımı ar.iştırması olarak açıkladılar. Sonuçlar, 1973'e göre gelir dağılımında iyileşme olduğunu ortaya koyuyordu. Ancak DİE'nin Başkanı Orhan Güvenen, araştırmanın sağlıklı olmadığını ifadc ctti. Yine de ortaya çıkan sonuçlardan memnun görünen iktidar, bu sonuçları resmi raporlarda kullanmakun çekinmiyor. Böylesi yaşamsal bir konuda araştırmayı devlet dışında gerçekleştirmenin olanağı yok mu? Bence olması gerekir. Sendikalar, dernekler, vakıflar, bir araya gelerek böyle bir araştırmayı periyodik olarak gerçekleştirebilirler. Malıyeti yüksek de olsa bu tür araştırmalar yapılabilir. Hatta bu iş için bazı dış kaynaklar bile bulunabilir. Aslında bu tür araştırmalar sadece çalışan sınıflar için değil, sermayedarlar için de gerekli. Onlar da ellerinc geçirdikleri artığın kârrantfaiz olarak bölüşümünün nasıl geliştiğinı bilmek durumundalar. Bölüşüm işi, Ricardo'nun ifadesiyle, politik iktisadın temelidir. Kimin, ne kazandığını bilmeden sağlıklı para politikaları, maliye politikaları, sosyal politikalar da yürütülemcz. O nedenle, gelir dağılımına, bölüşüme ilişkin araştırmaların çok ciddi tutulması ve yapılması gerekiyor. Buna herkesin ihtiyacı var. D S A Y F A 1 7