23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

1990 yılı tüm Avrupa'da "Van Gogh Yılı" olarak ilan edildi ve sanatçının doğum tarihi olan 30 marttan itibaren çeşitli sergiler, etkinlikler ve geziler tertip edildi. Yaşadığı sürece sadece bir tek tablosunun satıldığını gören Vincent Van Gogh bir delidâhi miydi? FERYAL İHEZ Fırtınanın içinde bir dâhi Vincent, 1886 senesinde kardeşi Theo'nun yanına Paris'e gider. Bir sanat tacirinin yanında çalışan Theo, ağabeyi Vincent'i empresyonistlerle (Izlenimciler) tanıştırır. 1888'de Van Gogh, Arles'da çalışmaya başlar ve bu dönemde Theo, ağabeyinin geçimini üstlenir. Vincent'in Theo'ya yazdığı mektuplarda (bunların sayısı 750'yi bulur.) sanatçı tüm umutlarını, yalnızlığını ve dostluğa susamışlığını dile getirir. Arles'da yaşadığı dönem, Gaugin ile beraber olduğu yıllardır, fakat arka arkaya gelen ve cinnete varan bir dizi anlajmazlık Vincent'in kulağını kesmesine neden olur. Bir kriz geçıren ressam, bunalıma girer ve 1889'da hastaneye yatırılır, fakat resim yapma gücünü kaybetmez. Van Gogh'un ressamlık yapabildiği dönem ancak on yıl kadar sürmüştür. Ününü borçlu olduğu tabloların çoğu üç yıllık bir bunalım döneminde yaratılmıştır. Pierre Leprohon'un kitabının en ilginç bölümleri, "Vincent van Gogh'un Hastalığı ve Deliliği" üzerine. Dr. Jasper'a göre Vincent'in krizleri sanatçının frengi hastalığı ve şizofrenik yapısıyla bağlantılı. Alman psikiyatri uzmanı Dr. Walther Riese ise Van Gogh'un tıpkı Dostoyevski gibi epilepsi (Sara) nöbetlerine tutulduğunu kabul etmekte. Sanatçının SaintRemy kliniğindeki doktoru Peyron da "Kalıtımsal olarak anne tarafından gelen epilepsi hastalığından" bahsetmekte. Dr. Minkowsk da 1963'te yayımladığı "Van Gogh, Sa vie maladie, Son oeuvre" (Van Gogh, Hayatı, Hastalığı ve Eserleri) isimli kitabında ressamın epilepsi teşhisine yer veriyor. Dr. Fabret ve Alman psikiatrist Kleist de Van Gogh'un epilepsi tanısında birleşmekteler ve tıp dünyasından bazı otoriteler Van Gogh'un elinde ustura ile Gaugin'i kovalamasını, sonra odasına dönüp kendi kulağınınm bir kısmını kesmesıni ve olay sonrası hiçbir şey hatırlamamasını, aslında bilinç değişikliği sırasında saldırganlaşan saralıların psikomotor nöbetlerine benzetmekteler. Dr. Doiteau ve Dr. Leroy ise Vincent'in epilepsi hastalığının, frengı, alkol (Van Gogh çeşitli görsel ve işitsel halüsinasyonlara neden olan absent denen içkinin bağımlısıydı) ve ruhsal çelişkileriyle daha büyük boyutlara ulaştığını ıleri sürüyorlar. (Sanatçının hastalığı ile ilgili son tez ise Isveç'teki bir tıp merkezi tarafından ortaya atıldı. Hastalığının epilepsi değil, çok sancı veren bir iç kulak rahatsızlığı olduğu ve bu konuda güçlü kanıtlann bulunduğu Dr. Arenberg tarafından şiddetli bir şekilde savunulmakta.) Herhalde Van Gogh'un sanatında en etken unsur, hastalığı olmamıştır, çünkü bilinç karışıklığına sürüklenen bir kimse yaratıcılık yeteneğini böylesine kullanamaz. Vincent Van Gogh gibi bir dehanın bile krizleri sırasında yaratıcıhğı felce uğramaktaydı. Bu ateşli ressamın formları, gizemli, heyecanlı, tehlikeli ve fırtınalarla dolu bir evrenin simgeleridir. Van Gogh, tuvale aktardığı bu coşku dolu göriintülerde âdeta Platon'un "Büyük olan her şey fırtına içindedir" savını ve usun gücünü çılgıncasına kanıtlamak ister. O, hastalığının bifincinde olan (hastaneye çoğu kez kendi isteğiyle yatmış, ve mektuplarında ruh durumunu anlatmıştır), yaşamdan korkan ve mutsuzluğu yazgısı olarak kabul eden bir delidâhi midir?.. Ama "Bir durum var, kimin belirlediğini bilmiyorum. Hem ölüme mahkum olmak hem ölümsüzlüğe hak kazanmak... Gelecekte bir sanat var, gerçekçiliği ölçüsünde çok güzel" diyebilen ve yarını böylesine görebilen aklı başında kaç deli vardır? Leprohon, eserinde bu bilinmeyenlere yanıtlar aramış ve kitabının son bölümünde Van Gogh' ÖlümününlOO.yılındayVan Gogh Ferıt Edgü'den, sözcüklerle Van Gogh Sözcüklerle resim "Van GoghYüz Yıl Sonra" adlı kitap Ada Yayınları arasında cıktı. Ferid YÜZ YIL SONRA Edgü'nün yazdığı kitapta, ünlü ressamın 30 renkli portresi de yer alıyor. 1990 yılının, Van Gogh'un 100. ölüm yıldönümü olması nedeniyle, daha önce Milliyet Sanat Dergisi'nde, sanatçının değişik dönem resimleriyle birlikte yayınılanan metinleri için Ferit Edgü şöyle diyor: "Van Gogh'un, resim sanatına ilgi duyan herkesin bildiği (ya da bildığini sandığı) dramatik yaşamını yeniden kalemc almanın bir anlamı yokta benim için. Ne de rcsminin sanat tarihi içindeki yerini irdelemenin. Benden önce, çok daha yetkin kişilerce yapılmıştı tüm bunlar. İster istemez (daha doğrusu isteyerek) bir yazar olarak eğildim Van Gogh olayına. Onun, hem sanatından, hem yaşamından esınlenen bu metinlerde, resimlerindeki tekniğe öykünmeye çalıştım: Birer fırça vuruşu, birer izi gibi olsun istedim. VAN GOGH 1990 yılı tüm Avrupa'da "Van Gogh Yılı" olarak ilan edildi ve sanatçının doğum tarihi olan 30 marttan itibaren çeşitli sergiler, etkinlikler ve geziler ölüm yıldönümüne, 29 Temmuz 1990'a dek sürdü. Yaşam çizgisi bir Yunan trajedisine benzeyen Van Gogh, 37 yıllık ömründe aradığı huzuru bulamamış, yörünge dışı kalmış bir ressam mıydı? Onu, çağdaşlarından ayıran ruhsal doğrultu neydi?.. İşte bu soruların yanıtlarını Pierre Leprohon "Vincent Van Gogh'Dâhi ve Deli" isimli kitabında yanıtlamaya çalışmış. Pierre Leprohon aslında bir film (senaryo) yazarı ve ününü "Charlie Chaplin" üzerine yazdığı bir biyografi ile sağlamış. 1853 yılında Hollanda'da doğan Van Gogh bir Protestan papazının oğluydu. Ilk önceleri Ingiltere ve Belçika'da nıaden işçileri arasında din adamlığı yapan n Bu nıciınler, Milliyet Sanat Uergısi'nde sanaı^ının değişik dönemlerinden resimlerin eşliğinde yayınılandı. Kitapta ise yalnızca sanatçının otoportrelcri yer alsın ıstedim. Van Gogh, aynada, kendi aynasında, kendine en çok bakan ve kendi yüzünü en çok resmeden ressamların bajında gelir. Ve bana öyle gelir ki onun tüm sanat ya$amını bu otoportrelerde izlemek mümkündür. Bu nedenle, bu notlara eşlik etmek üzere onun kendi protrelerinden (birçoğu pek az bılincn) otuz kadarını seçtım. Ama sanırım, onun yaşamından ve yapıtlarından esinlenen bu sözcüklere eşlik eden bu resimler değil; tam tersine, benim küçük sözcüklerim (hem kendisi hem de başkası olan) bu büyük portrelere eşlik ediyor. Edebildiğince." un yaşantısında rol oynayan bazı kişilerle ilgili olarak notlar düşmüş. Bunlardan en ilginci, saçlarından dolayı "Dr. Safran" lâkabıyla tanınan, kendisinde resim yapan, Van Gogh'a ofort tekniğini öğreten (ofort=asitle yedirme gravür) ve sanatçıya göre kendisinden daha deli olan Dr. Gachet'dir. Leprohon, 1949'da Dr. Gachet'nin oğlu Dr. Paul Gachet'yi gazeteci olduğunu söylemeden ziyaret ettiğini ve üç saat boyunca yorulmadan konuşan bu ihtiyardan, Vincent hakkında bildiklerinin dışında, fazla bir şey öğrenemediğini belirtiyor. Van Gogh'un kişiliğine, hastalığına ve sanatına bazı açıklıklar ve farklı yorumlar getiren bu kitabın en kısa zamanda Türkçeye çevrılmesini dileriz. D Pierre Leprohon, "Vincent Van GoehGcnie und Wahnsinn", (Vincent Van GoghDâhi ve Deli) / Temmu? 1990 / Wilhelııı Heyne Verlag / Münih, Almanca / 476 s. / 1SBN 345304259X C U M H U R İ Y E T SAYI 40 Van Gogh, kesık kulaklı halını gösteren portre çalışması. (Paul Rosenberg Koleksiyonu, Paris) S A Y F A 2 KİTAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle