Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Lamrence Durrell, bir anlatım büyücüsüydü Durumlar, izlekler, motifler Lawrence Durrell'ın "Avignon Beşlisi"nde öykünün odak noktası durumlar, izlekler, motiflerdir. Bunların değişik kişilerde nasıl kimlik kazandığını görürüz. "Avignon Beşlisi"nde gotik roman geleneğinin bütün öğeleri yer alır: Çöken bir soylu aıle, ınsest, çılgınlık, savaş, işkence, yolculuklar, vb. "Avignon Beşlisi" adeta bir suçluluk duygusu üstüne kuruludur. skenderiye Dörtlüsü, adı sadece avant garde edebiyat meraklılarınca tanınan I.awrence Durrell'i dünya çapında bir yazar yapmıştır. Parlak bir başarıdır bu, nc var ki bir yandan da yazarı iyin bir çıkmaz olmuştur. Dörtlü'nün ardından yazdığı Tunç ve Nunquam bir hayli soğuk karşılanmışiır. Bu da pck haksız sayılmaz doğrusu. Durrell bu iki kitapta, gerçi kendısi bılerek yapıldığını söylemektedır ama, Dörtlü öncesı ya/mış olduğu The Black Book'la (Kara Kitap) Dörtlü'nün arasında bir çizgıde sallanıp durmaktadır. Uzunca bir aradan sonra Monsieur or the Prince of Darkness (Monsieur ya da Karanlıklar Prensi) yayımlanır 1974'te. Durrell daha bu ilk kitapla, yapıtının adını koymuştur: Avignon Beşlisi. İkinci kitap, 1978 yılında çıkar: Livia or Buried Alive (Livia yî da Canlı Gömülmek). 1982'de Constance or Solitary Fractices (Constance ya da Yalnızlık Alıştırmaları), 1983'te Sebastian or Buling Passions (Sebastian ya da F.gemen Tutkular) ve son olarak da Quinx or the Ripper's Tale(Quınx ya da Karındeşen'in Masalı) 1985'te yayımlanır... İlk okuyuşta, Avignon Beşlisi'nin, Iskenderiye DörtT U R K Ç E D E D U R R E L L I • GÜVEN TURAN Durrelt'ın "Avignon Beşlisi" loşluk ve karanlık arasında dalgalanan. suçluluk duygusu ustüne kuruludur. lüsü'ne benzediği söylenebilir. Ama bu "ilk bakış benzerliği"nin yapıt üzerinde derinlemesine durulduğunda bir yanılma, dahası belki de bir yanılsama olduğu ortaya çıkar. İki yapıt özelliklc iki noktada birbirinden ayrılmaktadır. İskenderiye Dörtlüsü, bir "zaman" romanıdır. Daha doğrusu, bir " a n " romanıdır. Dört yapıtta da " b i r " an değişik kisiler, değişik konumlardan, değışık açılardan anlatılır. Bir kristal kürenin sayısı/ yüzünden görürüz aynı olayı. Avignon Beşlisi'nde ise bir anın değişik anlatımları değıldir öykünün odak noktası: Purumlardır, ızleklerdir, motiflerdir. Bunların değişik kişilerde nasıl kimlikler kazandığını görürüz. Birbirini seven iki kardeşle onları seven bir üçüncü kişi, çılgınlık, ruhsal çöküntü, intıhar, ölümü seçıp kabullenme (ki ıntihardan farklı sunar bunu Durrell), özellıkle kadınlar arasında eşcinsellik, romanlarda birbiri ardınca tekrarlanır ve birbiriyle ilişkisiz gibi görülen ilişkiler arasında nıekık dokur, kışilerden kişilere farklı farklı yaşanır. Zaman, "an"ı yakalamaz, "süreç" içinde, Gnostik bir simge gıbı (kendı kuyrugunu yutan yılan sımgesı gıbı) döner, durur. İki yapıtı ayıran ikinci önemli nokta ıse ıkı larklı lngilı/ roman gelenegınden kaynaklanıyor olmalandır. Iskenderiye Dörtlüsü, Klizabeıh Çağı, "pikaresk" roman geleneğinden alır gücünü: Bir genc, aşklar, ölümler, zenginlikler, yoksulluklar, lutkular i^mde deneyimler ka/anır, olgunlaşır, "yerleşır". Avignon Beşlisi'nde ıse (îolik roman geleneğinin butün oğelen yer alır: Çökmekte olan bir şato, çöken bir soylu aıle, ınsest, çılgınlık, savaş (roman İkinci Dünya Savaşı içınde gcçmektedır), yitik bir hazine ve onu ele geçırmeye çalışan kara güçlerle beyaz güçler, Templıer Şövalyelerı, işkence, yolcu Balthazar / 15.000 Tl / CKK Kod N o : 021 179 J u s t i n e / 14.000 T l / CKK Kod N o : 021. H.5 M o u n t o l i v e / 10.000 TL / 021.185 Clea / 17.000 TL / CKK Kod N o : 021.197 "Jskenderiye D ö r t l i m i " olarak adlandınlan bu kıtaplar, Can Yj)inljı*ı .ır.iMiul.ı ^ıkınif olup çeurıliTi Ulker l ı u ı A e aıtııı. luklar ve Gnostic tarikatlar... tskenderiyc Dörtlüsü, en karanlık öykülerinde bile ışıltılar taşıyan, kolayca kahkahalara kayıveren bir yapıttır. Akdenizlidir, Nil ışıltılı bir Mısır'dır. Avignon Beşlisi ise loşluk ve karanlık arasında dalgalanır. Mısır, Nil ile Akdeniz'in kucaklaştığı bir renk cümbüşü değil iki ordunun kıyasıya birbirini boğazladığı çöldür. Provans, Nazi işgali altında, birbiri ardına giderek daha da dondurucu kışların yaşandığı ölü bir dünyadır. Zürih, zengin akıl hastaları için yapılmış bir hastanedir. tskenderiye Dörtlüsü'nün masumluğuna karşın Avignon Beşlisi suçluluk duygusu üzerıne kuruludur adeta. Avignon Beşlisi'nin bir özeti yapılamaz kolay kolay. Bir "anlatT'dan, bir "olaylar dizisi"nden söz edemeyiz kolay kolay. Gene de Lawrence Durrell, o inanılmaz anlatım ustalığıyla, kitaptan kitaba sürükler, götürür bizi. Zaman zaman, çağdaş yapıtlarda görmediğimiz, araya gırmelerle uzun uzun sanat üzerine, yaşsm üzerine yorumlar yapar... Betimlemelerinde, şair Lavvrence Durrell'le karşılaşırız. İlk cılttekı, şatoda gcçen, savaş öncesının son Noel yemeğı bölümü unutulma/ bir canlılıkta ve güzellıktedır. Kuşkusu/. Durrell, Joyce gıbı Woolt gıbi çığır açmış bir romancı değildi, ama okurlarının yanı sıra tutkunları da olan bir romancıydı. Dahası, rahatlıkla, okurAa/arları Durrell severler ve Durrell sevmezler gıbi karşıt kampa bıle ayırmak mümkündür. Yeri gelmişken, bir Lavvrence Durrell tutkunu oludgumu ıtirat edıyorum! Durrell'ın ölümüyle, okuma "haz/ı"mın yoksullaştığını duyuyorum... (1 C U M H U R I Y E T K İ T A P S A Y I 40 S A Y F A 15