25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 Son Araştırmalardan CBT 1478/17 Temmuz 2015 Bir ürünü rafta bırakıp niçin diğerini almayı seçiyoruz? Bu durum, pazarlama stratejisindeki en önemli sorudur. Bu sorunun yanıtını bulabilmek için eskiden sosyal araştırmalar ve tüketim tercihleri üzerine çalışılırken, birkaç yıldan bu yana farklı bir disiplin önce çıktı: Beyin araştırmaları. Bu alanda çalışan Temple Üniversitesi psikologu Vinod Venkatraman, bir reklamı neyin başarılı kıldığı ve görevini ne zaman yerine getirmediğini öğrenmek istiyor. Venkatram, beyin araştırmalarının, sosyal bilimsel yöntemlerden daha üstün olduğundan emin. Çünkü bugüne dek bir reklamın başarısını öğrenmek için anket yapmak gerekiyordu. Ne var ki bu yöntemin bazı ciddi pürüzleri var. Bu engelleri aşmak isteyen psikolog, rek Reklamcılar beyin araştırmalarına yöneldi Zararsız bir bakteriden doğan veba mikrobu Genetik analizler ve fareler üzerinde deneyler yapan Amerikalı bilim insanları, kalıtımdaki iki küçük değişimin, göreceli olarak zararsız olan bir bağırsak bakterisini tehlikeli veba mikrobuna dönüştürdüğünü buldu. Nortwestern Üniversitesi, Feinberg Tıp Okulu’ndan Wyndham Lathem ve ekibi, çeşitli veba mikrobu köklerini incelemiş. Veba, Yersinia pestis bakterisi tarafından oluşturulan bir enfeksiyondur. Bu bakteri, insana veya bir memeliye ciddi bir zarar vermeden, sindirim sisteminde hastalıklara neden olan bağırsak bakterisi Yersinia pseudotuberculosis’ten gelişmiştir. Ancak Yersinia pestis bakterisinin, şiddetli bir akciğer enfeksiyonunu geliştirecek duruma ne zaman geldiği bilinmiyordu (Nature Communications). Dünya genelinde, bakterinin bu varyantlarını taşıyan kemirgenler var. Ancak günümüzdeki antibiyotikler sayesinde büyük bir salgının yaşanabileceğini sanmıyoruz diyor Kuzey Arizona Üniversitesi’nden David Wagner, The Lancet Infectious Diseases dergisinde. Dünya Sağlık Organizasyonu 2013 yılında 783 vakanın yaşandığını ve hastalardan 126’sının yaşamını yitirdiğini söylüyor. Veba açısından en riskli bölgeler Madagaskar ve Kongo. Güney Amerika’da ise Peru. lamları izletirken deneklerin beyin etkinliklerini incelemiş. Araştırmacılar özellikle de “ventral striatum” denilen beyin bölgesiyle ilgileniyor. İnsanlar bir şeyi arzuladıklarında bu nöronal ağda daha güçlü bir etkinlik meydana geliyor. Beynin bu bölümü karar verme için önemli olduğu kadar ödüllendirme merkezinin bir kısmı da burada yer alır. Psikologun diğer bir araştırma sonucu da tüketicilerin dikkatleriyle ilgili. Reklamın başı çok çekici olmalı: Çok iyi bir müzik, güçlü bir renk, belki de hoş bir yüz diyor. Ancak bu şekilde beyin, bilgileri gerçekten işlemeye hazır ve kişinin reklam mesajını alma şansı vardır. Peki araştırmacı reklamların gerçekten de başarılı olduklarını nasıl bulabilirdi? Çok sayıda Amerikan firması tarafından finanse edilen büyük bir proje çerçevesinde psikolog, katılımcılara iki yıllık reklam spotlarını gösterirken, beyinlerini fonksiyonel manyetik rezonans tomografisiyle taramış. Bu şekilde elde edilen veriler, daha sonra her firmanın satış oranları (reklamın gösterildiği tarihten itibaren) karşılaştırılmış. Sonuçta beyindeki etkinlikler, olumlu satış oranlarıyla örtüşmüş. Sonuçlara bakarak, başarılı bir reklamın tam ne şekilde hazırlanması gerektiğini söylemek henüz mümkün değil. araya geldiklerinde önemli sağlık riski doğuruyor. Uluslararası bir araştırma ekibinin incelediği 50 kimyasal maddeyle, insanların çoğu neredeyse her gün temas ediyorlar. Bunlar plastik ürünlerde yumuşatıcı olarak kullanıldığı gibi, dezenfeksiyon veya tarım ilacı olarak da kullanılıyor. Ayrıca kozmetik ürünlerde de bulunan bu zararlı maddeler sebzenin yağda kızartılmasıyla da oluşuyor. Bunlar akrilamid, bisfenol A ve triklosan gibi akılda zor kalan isimlerle adlandırılıyorlar ama kur şun veya cıva gibi bilinenleri de var. Bu geniş kap samlı araştırmaya 28 ülkeden 174 bilim insanı katıldı. 85 kimyasal maddeyle ilgili araştırmaları değerlendirildi. Gündelik yaşamda ve çevremizde hemen hemen her gün temas ettiğimiz bu kimyasalların ellisinde hücre değiştirici etki görüldü diyor Brunel Üniversitesi kanser uzmanı Hemad Yasaei. Tüm bu kimyasallar çok spesifik dozlarda satış için onaylı. Küçük dozlarda kanseri tetiklemeyen bu maddeler, bedende bir araya geldiklerinde ne oluyor peki? Bilim insanları incelenen kimyasalların bir hücrenin belli başlı bir kısmına zarar verebileceklerini açıklıyor. Kanser oluşumunun çok aşamalı bir süreç olduğunu ve bozuk bir hücrenin de tümöre dönüşebileceğini biliyoruz diyor araştırmaya katılan biyokimyacı Andrew Ward (Bath Üniversitesi). Bu kimyasal kokteyliyle sağlıklı bir hücre bile kanser hücresine dönüşebilir diyor Ward. İncelenen maddelerden biri olan polibromlu difenil eter (PBDE) tekstil ürünlerinde ve plastiklerde alevlenmeyi önleyici olarak kullanılır. 2012’de Winthrop Üniversitesi’nde gerçekleştirilen araştırma PBDE’nin uterustaki hücrelerdeki iltihaplı süreçleri tetiklediği ortaya çıkmıştı. Kanserin oluşmasını sağlayan on kadar faktör var. Ve bilim insanlarının buldukları elli maddenin her biri en az bir faktörü “koruyor”. Bilim insanları gündelik kimyasal kokteylinin sağlık riskine neden olduğunu ancak riskin ne kadar büyük olduğunu kesin olarak açıklayamadıklarını söylüyorlar. Bristol Üniversitesi bilim insanları, kendi kendini onaran uçak kanadı geliştirdi. Araştırmacılar insan bedeninden esinlendi. Teknoloji, yüzeylerin yırtılması/ çatlaması halinde kendi kendine etkinleşerek yarıkları kapatan karbon liflere uzanıyor. Araştırmacılar aynı malzemenin bisiklet tekerinde, spor giysilerinde/aletlerinde hatta akıllı telefon ekranlarında da kullanılabileceğini söylüyor. İleri teknoloji kanadının malzemesi, insan gözü için toz gibi görünen minik mikro küreciklerle kaplanıyor. Bu küreciklerin içleriyse sıvıyla dolu. Olası bir hasarda, kendi kendini onaran madde dışarı çıkıyor ve bir katalizörle reaksiyona girerek sertleşiyor. Kendi kendini onaran uçak kanadı Antibiyotik çocukları şişmanlatıyor mu? Farelerle gerçekleştirilen deneyler küçük çocuklara verilen antibiyotiğin, metabolizmayı ve gelişmeyi değiştirdiğini gösterdi. Buna göre antibiyotik yavru farelerde geçici olarak aşırı kemik büyümesine ve kilo alımına neden oluyor. Araştırma yazısını Nature Communications dergisinde yayımlayan New York Tıp Üniversitesi’nden Martin Blaser ve ekibi, bağırsak florasının da uzun vadede değiştiğini söylüyor. Sonuçların mutlaka insan için de geçerli olduğunu söylemiyoruz fakat sonuçlar, antibiyotik tedavisinin çocuk sağlığı üzerindeki etkileriyle ilgili diğer araştırma sonuçlarıyla örtüşmekte diyor uzmanlar. Blaser ve ekibi, fare modeliyle çocuklara uygulanan bildik antibiyotik tedavisini kontrol etmek için, geniş spektrumlu Amoxicilin ve artık tıpta kullanılmayan Tylosin antibiyotik maddesi vermişler farelere. Her ne kadar Tylosin artık hastaların tedavisinde kullanmasa da Makrolid antibiyotik sınıfına giriyor ki bu antibiyotikler çocukların tedavisinde çok yaygındır. Araştırmacılar enfeksiyonlarda yazılan doz kadar antibiyotik vermişler farelere günlerce. Dört gruba ayrılan farelerden birinci gruba bir ila üç kez Amoxicilin, ikinci gruba aynı miktarda Tylosin, üçüncü gruba ise iki antibiyotik dönüşümlü olarak verilmiş. Fareler ilk dozu anne sütüyle almışlar. Kontrol grubu olan dördüncü gruba ise hiç antibiyotik verilmemiş. Sonuçlara göre Tylosin grubunda yağlı kitle ve yağsız kitle önemli ölçüde artmış. Armoxicilin grubunda sadece yağsız kitle artmış. Tylosin yağ metabolizmasını değiştirerek karaciğerde yağlanmaya neden oluyor diye açıklıyor araştırmacılar. Tylosin ayrıca bağırsak florasını da Amoxicilin’e kıyasla daha fazla etkiliyor. Tylosin alan fareler, beslenme değişikliğine daha fazla reaksiyon göstermiş. Kontrol grubundaki farelere yağlı besin verildiğinde, bağırsak florası kısa vadede değişerek, yağın depolanmasına neden olmamış. Oysa Tylosin grubundaki farelerin çoğu bu duruma son dozdan 90 gün sonra gelebildi. Antibiyotik bağırsak bakterileri arasında çeşitliliği azalttığı gibi köklerin ortaya çıkış sıklığını da değiştiriyor. Plastik şişe, dezenfeksiyon malzemesi veya kızarmış patatesin ne gibi ortak noktaları olabilir? Hepsi bedendeki hücrelerimiz üzerinde etkili olan kimyasallar içeriyor. Her bir kimyasal düşük dozlarda zararsız, ama bir Kimyasallarının toplu etkisi tehlikeli
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle