Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
POLİTİK BİLİM Aykut Göker harunaykutgoker@gmail.com 8 Tarım/Teknoloji CBT 1477/10 Temmuz 2015 TARIM SEKTÖRÜNDE ÇIKMAZIMIZ 1: ‘Türk Makina Sanayii’... Bu hafta da gündemimizde dikkate değer bir kitap var... Sanayiden gelen yetkin bir ismin, dünü ve bugünüyle, makina sanayimize bakışını, irdelemelerini yansıtıyor... Arslan Bekir Sanır’ın “Türk Otomotiv Sanayii”ni konu alan iki ciltlik kitabından daha önce söz etmiştim. (CBT, 10 Şubat ve 24 Ağustos 2012). Sayın Sanır şimdi de Türk Makina Sanayii başlıklı kitabında (Şubat 2015, Makine İhracatçıları Birliği Yayını) bu sektörün tarihçesine göz atıyor. Makina sanayileri, ülkelerin sanayideki gelişmişlik düzeylerinin göstergesidir. Sektör bu özelliğini, Sanayi Devrimi’nde ve modern sanayi kapitalizminin doğuşunda makinanın oynadığı rolle kazanmıştır. Biliniyor ama yineleyeyim; Hobsbawm’ın vurguladığı gibi, Sanayi Devrimi’nin kökeninde elbette güçlü bir kâr güdüsü vardı (bkz. Sanayi ve İmparatorluk); ama kârın, genişletilen ihraç pazarlarına yönelik imalât faaliyetinin genişletilip, üretkenliğin yükseltilmesiyle büyütülebileceğinin görülmesi Devrim sürecinin ana dinamiğini oluşturmuştur. Bu dinamiğin itkisiyledir ki, üretim makinalarında yapılan teknolojik yenilikler ve yeni makinaların bütün üretim alanlarında ve demiryoludenizyolu ulaşımı gibi hizmet sektörlerinde yayılmasının sağlanabilmesi, başarıyı getirmiştir. Marx’ın, Kapital’in birinci cilt, “Makine ve Büyük Sanayi” başlıklı bölümünde “Makinenin Gelişmesi” konusuna genişçe bir yer ayırması da (A. Bilgi çevirisi, Sol Yayınları, 3. Baskı, s. 385400) makinadaki gelişmenin, kapitalist sistemin sınaî üretim temelinde kendisini yenileyip yeniden üreterek genişletmesinde oynadığı önemli rolle ilgilidir. Sanayi Devrimi için uygun üretim şartlarının yaratılmasında belirleyici olan o dönemin makinası, buhar gücüyle tahrike, mekanizma tekniği ve demirçelik üretimindeki gelişmelere dayanıyordu. O günden bugüne ‘o makina’, sırasıyla, elektrik gücüne dayalı tahrik, kimya bilgisindeki gelişmeler ve bu bağlamda sentetiklerin ortaya çıkışı, elektronik, mikroelektronik ve enformatikteki muazzam ilerlemeler temelinde değişime uğradı. Kısacası makinanın bilim ve teknoloji muhtevası giderek arttı. Özellikle son on yıllardaki teknolojik gelişmeler sonucu makinadaki en dramatik değişiklik, denetimini mikroelektronik/enformatik sistemlere kaptırması oldu! Ama halâ fabrika tabanında üretimin ana elemanı makina... Gelecekte de makina var; belki bazıları nanomakina ya da biyomakina ama makina var... Demem o ki, makina sanayiinin tarihi, ülkenin hem gelişmişlik düzeyinin hem de geleceğinin bir aynası... Kitap bu aynaya yeniden bakmamızı sağlıyor. Sanır, haklı olarak, mirasçısı olduğumuz Osmanlı’da ve onun da mirasçısı olduğu İslâm’da ‘makina’ya bakarak kitabına başlamış. İslâm’ın, düşüncede aklın üstün tutulduğu parlak döneminin sonlarında, örneğin, Avrupa’nın bildiği adıyla ElCezerî (11361206), kendisinden yaklaşık 300 yıl sonra yaşayan Leonardo Da Vinci’nin çizimleri ile karşılaştırılabilir bazıları onu önceleyen mükemmel makina çizimleri yapmış... Ama o akıl dönemi kapanınca, İslâm’ın makinada yaratıcılık defteri de kapanmış. Elbette arada çıkan dehâlar var ama onlar İslâm âlemi için belirleyici olmamış. Böyle parlak yıldızlar Osmanlı semalarında da görülmüş. Astronomluğu kadar geliştirdiği gözlem aletleri de çağdaşı Tycho Brahe ile karşılaştırılabilir olan Takiyüddîn elRâsıd (15211585) onlardan biri... Ama kurduğu rasathanenin sonunun ne olduğu ve bu minval üzere giden Osmanlı’nın Sanayi Devrimi’nin farkına bile varmadığı biliniyor. O yüzden Osmanlı’da makina sanayii yok; yâni sanayi yok... Sanır, Osmanlı’dan böylesi bir miras alan genç Cumhuriyet’imizin sanayi kurma çabalarını; o yıllardaki uçak yapma ve savunma sanayii girişimlerini ve makina sanayiinin olmazsa olmazı demirçelik sanayiinin kuruluş öyküsünü anlattıktan sonra, o günden bu güne, kamuda olsun özel sektörde olsun yaşanan gelişmelere ve sorunlara yer veriyor... Anılarımızı canlandıracak örnekler ve fotoğraflar... Ortaya çıkan, makina sanayii ile ilgili bugünkü fotoğraf bizim için parlak bir gelecek vaat ediyor mu? Galiba yazar, bu konudaki kararı okuyucusuna bırakmış... Konya kadar Hollanda, Türkiye’ye 10 kat fark atıyor! Bayram Ali Eşiyok Dünyanın en büyük ikinci tarım ihracatçısı olan Hollanda’da tarımda çalışan kişi başına katmadeğer 66,236 dolar. Türkiye’de ise 6,898.. Fark 10 kat.. Hollanda yüksek teknoloji içerikli ürünlerin ihracatın da çok başarılı. Örneğin, 2013 yılında Hollanda’nın yüksek teknoloji ihracat değeri yaklaşık 69 milyar dolar iken, Türkiye ancak 2,2 milyar dolar T ürkiye tarımda 1980’li yıllara kadar “kendi kendine yeterli yedi ülke” arasında yer alırken, 1980’li yıllarda uygulamaya konan politikalar sonucunda net ithalatçı konuma geldi. Üretimdeki artış, hızı nüfus artış hızının gerisinde kaldı. Tarımsal ithalatın liberalizasyonu sonucunda çokuluslu gıda tekelleri yerli üretimi son derece olumsuz etkiliyor. Türkiye tarımsal ürünlerde de, sanayide olduğu gibi giderek ithalata bağımlı hale geliyor. Tarımın yaşadığı sorunlar sonucunda kırsal nüfus çözülüyor, sorunlar kentlere taşınıyor. Kuşkusuz Türkiye gibi yarısanayileşmiş bir ekonomide sanayi çok önemli. Yüksek teknoljiye dayalı bir sanayi perspektifini asla unutmamak gerekiyor. Daha da ileri giderek söyleyelim, yüksek teknolojide belli bir aşamaya gelmeden tarımda başarı şansı yok gibi… Hep Hollanda örneği verilir. ABD’den sonra dünyanın en büyük ikinci tarım ihracatçısı olan Hollanda, yüksek teknoloji içerikli ürünlerin ihracatın da çok başarılı. Örneğin, 2013 yılında Hollanda’nın yüksek teknoloji ihracat değeri yaklaşık 69 milyar dolar iken, Türkiye ancak 2,2 milyar dolar düzeyinde. yüksek teknoloji içerikli ürün ihracatı yapabilmiş… Yüksek teknoloji üretiminde belli bir aşamaya ulaşmadan tarımda verimliliği yükseltmek ve üretimi artırmak olanaklı değil. Orhan bey, Türkiye’nin tarım potansiyelini istenen düzeyde kullanamadığını ve son yıllarda net ithalatçı olduğunu belirterek, tarıma yönelik somut çözüm önerilerinin ve çıkış yolla2002 Tarımın KD. P. 12.2 2003 11.4 2004 10.7 2005 10.6 2006 10 2007 8.9 rının ortaya konmasının bu unutulmuş sektöre katkı yapabileceğini paylaştı. Bu ilk yazı tarıma daha makro bakmayı amaçlıyor. İzleyen yazılarda daha somut konulara değinip çıkış yolları ve çözümler arayacağız. Tarımın Ulusal Gelir İçerisindeki Payı Düşüyor: Tarımda meydana gelen aşınmayı, tarımın katma değer payında izlemek mümkün (Tablo 1). Buna göre 2002 yılında tarımın ulusal katma değer payı %12.2 iken, 2014 yılında %8.8 oranına gerilemiş durumda.Tarımın büyüme hızında meydana gelen aşınma tarımın ulusal katma değer payını da aşındırıyor. Tarımın ulusal katma değer payındaki azalma, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ekonomide yaşanan hızlı yapısal dönüşüm sonucunda gerçekleşmiyor, yaşanan sorunlar nedeniyle tarım sektörünün çözülmesinden kaynaklanıyor. Tarımda uygulanan liberal politikalar ve ucuz kur rejimi, sanayi başta olmak üzere tarım sektöründe de ithalatı özendiriyor ve Türkiye birçok tarımsal üründe (pamuk, buğday, meyve vs) ithalata yönelerek dış ticaret açıkları gündeme geliyor. Tarım ve hayvancılık sektöründe gerçekleşen ithalatın boyutunu Tablo 2’de gösterilen dış ticaret değerlerinde görmek mümkün. Türkiye’nin tarım ve hayvancılık sektöründe 2000 yılında yaklaşık 322 milyon dolar TÜRKİYE TARIM VE HAYVANCILIK SEKTÖRÜNDE ARTIK NET İTHALATÇI Tablo 1: Tarımın Katma Değer Payı (%) 2008 9.3 2009 10.1 2010 9.4 2011 9.2 2012 9.3 2013 9.2 2014 8.8 Kaynak: TÜİK veri tabanı. Tablo 2: Tarım ve Hayvancılıkta Dış Ticaret Dengesi (ISIC Rev.3) İhracat (Bin $) İthalat (Bin $) Dış Ticaret Dengesi (Bin $) İhracatın İthalatı Karşılama Oranı (%) 2000 1,651.9 1,973.8 321.9 83.7 2005 3,314.0 2,541.8 772.2 130.4 2010 4,919.3 6,261.3 1,342.1 78.6 2011 5,148.0 8,669.3 3,521.2 59.4 2012 5,167.1 7,246.1 2,078.9 71.3 2013 5,626.4 7,557.4 1,931.0 74.4 2014 6,008.6 8,434.0 2,425.4 71.2