Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sağlık CBT 1477/10 Temmuz 2015 17 Kanserden korunabilir miyiz? Araştırmalar göstermiştir ki tüm kanser vakalarının sadece % 510’u ailesel geçişlidir. Farklı bir bakışla, bir bireyin kansere yakalanması için aile hikâyesi şart değildir. Kansere neden olan diğer % 9095 sebep ise dış nedenlerdir (sigara, alkol, obezite gibi). Dr. Mehmet Akif Öztürk KANSER NEDİR? VKV Amerikan Hastanesi, Medikal Onkoloji Bölümü Karmaşık bir organizma olan insan, dokular ve bunları oluşturan hücrelerden meydana gelir. Bu organizma, meydana gelen sürekli yıkım ve yapım süreçleriyle dinamik bir karaktere sahiptir. Kanser bu büyük organizmanın bazı hücrelerinin durmaksızın bölünmesini, çevre dokulara gitmesini ve işgalini tarif eder. Aslında birbiriyle ilişkili birden çok hastalığa verilen ortak bir isimdir. Kanser, vücudumuzu oluşturan trilyonlarca hücrenin herhangi birinden veya bir grubundan köken alabilir. KANSERE NELER SEBEP OLUR? Esasen kanser genlerimizde oluşan bazı anormallikler sebebiyle ortaya çıkar yani hastalığın temeli genetiktir. Ancak bu, irsi veya kalıtımsal (ailesel) sebeplerle karıştırılmamalıdır. Araştırmalar göstermiştir ki tüm kanser vakalarının sadece %510’u ailesel geçişlidir. Farklı bir bakışla bir bireyin kansere yakalanması için aile hikâyesi şart değildir. Kansere neden olan diğer %9095 sebep ise sigara, alkol gibi dış nedenlerdir. Burada altı çizilmesi gereken nokta birey veya toplum olarak bu %9095 dış nedeninin bir veya birden fazlasının kontrol edilebilir olduğu ve dolayısıyla kanser gelişim riskimizin azaltabilir olmasıdır. KANSERE KARŞI KORUNMADA HANGİ YÖNTEMLER KULLANILABİLİR? Sağlıklı bir bireyin kanserden korunma anlamında hangi başlıklara dikkat etmesi gerektiği şu şekilde özetlenebilir. • Sigara, tütün veya tütün ürünlerinin kullanımı İhtiva ettiği kanserojen maddeler nedeniyle sigara bilinen en önemli kanser risk faktörlerinden biridir. Dünyadaki tüm kanserlerin yaklaşık %20’sinin sigara kullanımıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Sigara kullanan her 2 kişiden 1’i, sigara ilişkili hastalıklardan dolayı yaşamını yitirmektedir. Akciğer kanseri riskini 1020 kat düzeyinde artırmaktadır. Sigara kullanan kişilerde ayrıca ağız içi, gırtlak (larinks), nefes borusu (trakea), yemek borusu (özefagus), pankreas ve idrar torbası (mesane) kanseri riski de artmıştır. Neden olduğu kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) ve kalp damar hastalıkları gibi sorunlar da düşünüldüğünde sigara kullanımını hemen bırakmak kişinin hem kendisi hem de yakın çevresi için önemli bir kanser önleme tedbi ri olacaktır. • Güneş ışığı maruziyeti Uzun süreli güneş ışığı hasarına bağlı yassı epitel hücreli, bazal hücreli kanser veya melanom isimli cilt kanseri türleri gelişebilmektedir. ABD’de her yıl 1 milyondan fazla kişiye cilt kanseri tanısı konmaktadır. Melanom sıklığının Kuzey Amerika’da ve İngiltere’de arttığı rapor edilmektedir. Bu hastalıkların ortaya çıkmasını tetikleyen temel faktör güneş ışığı kaynaklı radyasyondur. Yassı epitel hücreli ve bazal epitel hücreleri kanser açısından yaşam boyu maruz kalınan güneş en önemli risk faktörüdür. Melanom için ise, yaşam boyu maruz kalınan güneş yanında, yanıklara neden olan tekrarlayan yoğun güneş maruziyetleri önemli risk faktörleridir. Solaryum uygulamalarının da gençlerde melanom tipi cilt kanseri riskini artırdığına dair kanıtlar mevcuttur. • Fiziksel aktivite Bilimsel çalışmalar, düşük düzeyde fiziksel aktivite yapan kişilerin yüksek düzeyde fiziksel aktivite yapanlara göre kanser riskinin daha fazla olduğunu göstermiştir. Hareketsizlik, kanser nedenli ölümlerin %5’inden sorumludur. Fizik aktivitenin özellikle bağırsak kanseri açısından koruyucu olduğunu gösteren bilimsel kanıtlar vardır. Her ne kadar kansere karşı koruma sağlayacak fiziksel aktivite miktarı tam olarak tanımlanmamış olsa da az da olsa hareketin hiçbir şey yapmamaktan daha iyi olduğu mutlaktır. Bu noktada Amerikan Kalp Derneği’nin (American Heart Association, http://www.heart.org/HEARTORG/) haftada 5 gün, 30 dakika, orta şiddette egzersiz önerisi bizce de kabul edilebilir görünmektedir. Yeni başlayacaklar için böyle bir egzersiz programı öncesinde yaş, kişisel tıbbi hikâye veya aile hikâyesi özelliklerine göre kişinin ilgili bir sağlık profesyonelinden kalp damar sağlığı ve/veya iskelet sistemi problemleri açısından tavsiye alması önerilir. Fiziksel aktivitenin kansere karşı önleyici etkisi tüm kilo gruplarında (kilolu bireyler de dahil) mevcuttur. • Aşırı kilo/obezite Aşırı kilo genel olarak pek çok kanser türü açısından bir risk artışı getirmektedir. Tüm kanserlerin yaklaşık %20’sinden sorumlu olduğu düşünülmektedir. Bireyde aşırı kiloya neden olan bir organik tıbbi sorun (ör: hormonal problemler) varsa ön celikle bu tedavi edilmeli, bulunamaz ise içinde beslenme ve diyet uzmanı, spor danışmanı, iç hastalıkları uzmanı, kardiyolog, psikolog, psikiyatr ve genel cerrahi uzmanı gibi bir veya birden fazla sağlık profesyonelinin bir arada bulunabileceği bir ekip tarafından kilo verme yöntemleri açısından değerlendirilmelidir. Tüm bireyler için kansere karşı korunma açısından genel öneri diyetle alınan kalori miktarının kısıtlanması, egzersizle kalori yakarak ideal kilonun korunması şeklindedir. • Beslenme ve vitaminler Kanser de dahil olmak üzere hastalıklardan korunma anlamında en tartışmalı alan beslenmedir. Sanılanın aksine, bilimsel kanıt düzeyi yüksek ve kansere karşı koruyucu olduğu gösterilmiş herhangi bir besin öğesinin adı öne çıkmamaktadır. Bunun yerine kanser prevansiyon çalışmalarından beslenme açısından daha genel mesajlar almaktayız. Örneğin, kaynağı ister yağ isterse karbonhidrat olsun yüksek kalorili beslenmenin kanser riski taşıdığı rapor edilmiştir. Aşırı miktarda tüketilen kırmızı etin kalın bağırsak kanseri açısından risk getirdiği düşünülmektedir. Akdeniz tipi meyve ve sebzeden zengin beslenmenin farklı kanser türleri açısından koruyucu olabileceği bildirilmiştir. Lif yönünden zengin ve glisemik oranı düşük diyet pek çok hastalık açısından önemli bir koruyucudur. Özellikle yeşil yapraklı sebzelerin tüketimi hem lif hem de folat kaynağı olmaları nedeniyle bağırsak tümörlerine karşı koruyucudur. Batı tipi, hazır ve işlenmiş gıdaların tüketilmesinin kanser riskini artırdığı bilinmektedir. Ülkemizde bazı bölgelerde de yapıldığı gibi aşırı sıcak içecek tüketmek yemek borusu kanser riskini artırmaktadır. Tütsülenen veya pişerken dumana maruz kalan kırmızı et (mangal gibi) tüketiminin de mide kanseri riskini artırdığı bilinmektedir. Kalp ve sinir sistemi açısından faydaları olan omega3 yağ asidinin ise dışarıdan alınmasının kansere karşı koruyucu olmadığı ancak balık tüketmenin bağırsak kanseri açısından koruyucu olduğu bildirilmiştir. Dengeli beslenmeyle alınan vitaminlere ek olarak vitamin takviyesi almanın kansere karşı ek koruma sağlamadığı bilinmektedir. Tıbbi bir gerekçesi olmadan alınan C, E vitamini, antioksidan kullanımı, ßkaroten desteğinin faydasız ve hatta bazen de zararlı olabileceği görülmüştür. Burada D vitamini için bir parantez açılmalıdır. Bağırsak kanseri hastalarında yapılan çalışmalarda düşük D vitamini düzeyi olan kişilerin yaşam süresinin daha kısa olabileceğine dair bilimsel veriler vardır. Bu nedenle D vita mini düşük olan bireylerin, kansere karşı önlem anlamında olmasa da genel sağlık önerileri açısından D vitamini düzeylerinin bir hekim kontrolünde normal seviyelere çekilmesi önerilmektedir. Alkol de pek çok kanser türüyle ilişkilidir. Ağız, yemek borusu (özefagus), meme, mide, karaciğer ve pankreas kanseri bunlardan bazılarıdır. Özellikle sigarayla beraber risk daha da artmaktadır. Bu nedenle kronik karaciğer hastalıkları ve kansere karşı koruma açısından bireyler alkol alımlarını sınırlandırmalıdır. • Enfeksiyonlar Human papilloma virüs (HPV), HBV (Hepatit B virüsü), HCV (Hepatit C virüsü), HTLV1, HIV1, HHV8, EBV gibi kansere neden olduğu kanıtlanmış pek çok virüs türü vardır. Sağlıklı bireylerin özellikle şu durumlardan haberdar olması gerekir. HBV ve HCV kronik karaciğer hastalığı ve bu zeminde karaciğer kanserine neden olan virüslerdir. Bunlardan Hepatit B’ye aşı bulunmaktadır. Tüm sağlıklı bireylerin HBV’ye karşı aşılanması önerilir. HCV’ye karşı da etkili ilaç tedavileri geliştirilmektedir. HBV ve HCV’ye karşı alınabilecek önlemler hakkında sağlık profesyonellerinden bilgi alınabilir. HPV ise rahim ağzı kanseri ve bir tür boğaz kanserine neden olduğu bilinen, cinsel yolla geçebilen bir virüstür. Rahim ağzı kanserinden korunmak amacıyla genç kızların HPV aşısıyla aşılanmaları önerilmektedir, HPV aşısı hakkında detaylı bilgiler jinekoloji uzmanlarından alınabilir. AIDS etkeni olan HIV virüsünün de pek çok kanser türüne (lenf bezi kanseri, Kaposi sarkomu isimli bir yumuşak doku kanseri gibi) neden olduğu bilinmektedir. Cinsel yolla da bulaşabilen bu tür virüslerden korunmak için etkili korunma yöntemlerinin kullanılması şarttır. • Ailesel risklerimizin farkında olmak / düzenli tıbbi bakım almak Meme, mide, kalınbağırsak (kolon, rektum), yumurtalık (over) ve rahim (Uterus veya endometrium) kanserinin ailesel geçişi söz konusu olabilir. Dolayısıyla bireyin birinci derece akrabalarında bu kanserlerden bir veya birden fazlası mevcutsa, ilgili kanserler hakkında bilgi almak, kişinin yaşı ve aile hikâyesi nedenli risklerine uygun tarama testlerini yaptırmak amacıyla bir hekim tavsiyesi alınmalıdır. Bireyin vücudunu tanıması önemlidir çünkü yeni ortaya çıkan ve / veya karakter olarak daha öncekilerden farklı yakınmalar kanser de dahil olmak üzere önemli bir hastalığın erken habercisi olabilir. Basit tıbbi tedaviler ile düzelmeyen her yakınma, hekimin uygun göreceği belirli bir mantık silsilesi izlenerek adım adım sebebi ortaya konana kadar araştırılmalıdır. Bugün medikal onkoloji kliniklerinde en çok karşılaştığımız kanser türleri akciğer, meme, kalın bağırsak (kolon, rektum), mide ve yumurtalık (over) kanseridir. Sonuç olarak bu kanserlerin önemli bir kısmı yukarıda sayılan noktalara dikkat edildiğinde engellenebilirdir veya erken teşhisi mümkün olabilir ve görece daha basit tedavilerle iyileştirilebilirler.