Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 Son Araştırmalardan CBT 1477/10 Temmuz 2015 Genç kız ve hanımlarca tercih edilen, bedeni ikinci bir cilt gibi saran daracık pantolonlar çok tehlikeli olabilir (Journal of Neurology, Neurosurgery and Psychiatry). 35 yaşındaki Avustralyalı kadın evinin taşınması sırasında dar pantolonla uzun süre çömelerek dolapları boşaltmış. Akşam saatlerinde ayaklarında uyuşma hisseden kadın tökezleyerek yere düşmüş ve ayağa kalkamamış, saatlerce yerde oturmak zorunda kalmış. Hastaneye götürüldüğünde baldırları o kadar şişmiş ki doktorlar pantolonu keserek çıkarmak zorunda kalmışlar. Genç kadın ayak bileğini ve parmaklarını doğru dürüst oynatamıyormuş ve dizlerinin altından sonrasını ve ayaklarını hissetmiyormuş. Muayene sonucuna göre hasta Dar pantolon hastanelik etti İnsanlar, primatlar arasında en iyi düşünme yetisine sahip olmanın ötesinde derin göz boşlukları sayesinde de diğer primatlardan daha üstünler. Inserm Enstitüsü (Fransa) bilim insanlarının son araştırmalarına göre insan, kafasını çevirmeden, diğer büyük primatlara kıyasla çok daha fazlasını görebiliyor. Bu özellik insanoğluna, ormandan savanlara geçişte önemli bir avantaj sağlamış olabilir diyor Eric Denion. Ancak yeni bulgulara rağmen, New Scientist’de yayımlanan diğer araştırmaya göre, bu özellik insanın gelişimini tetikleyip tetiklemediğini kesin olarak açıklamıyor. Primatlar ve tabii ki insan da öne doğru bakan gözlere sahiptir. Fakat ayrıntılı bir inceleme sonucu edilenden çok daha karmaşık jeolojik süreçlerle biçimlenmiş gibi görünüyor diyor gezegen araştırmacısı Ralf Jaumann. “Büyük Ceres piramidi” gizini koruyor. Çünkü kameranın çözünürlüğü halihazırdaki mesafeden daha ayrıntılı gözlemlere izin vermiyor. Ama bu durum değişecek. Dawn Ağustos ayının başında 4400 km yükseklikteki bir yörüngeden 1450 km yükseklikteki bir yörüngeye inmiş olacak. Ve bu mesafeden Dawn, 140 m büyüklükteki ayrıntıları seçebilecek ki belki o zaman bazı gizler çözülebilir. Gözboşlukları sayesinde daha geniş görüş alanı insan gözünün daha farklı olduğu anlaşıldı. Bu farklılıkları bulabilmek için 100 modern insan ve 120 maymunun kafatası incelendi. Maymun kafataslarının otuzu gibon maymununa, otuzu orangutana, diğerleri ise goril ve şempanzelere aitti. İnsanın göz çukurları yüksekliğe oranla diğer primatlara kıyasla daha geniş. Ayrıca en dış kenar maymunlara kıyasla kafatasının daha arkasında yer alıyor. Buradan yola çıkan araştırmacılar, göz küresinin yana doğru hareket ettirilmesi halinde yanda da bir görüş açısı kazandıklarını söylüyor. Oysa maymunlarda bu görüş açısı kemikle kısıtlanır. Denion 2014 yılında insanın görüş açısını sadece gözlerini hareket ettirerek yüzde elli oranında genişletebileceğini bulmuştu. Bu da ilkel insanlar için bir avantajdı. Uzmanlar savanlarda tüm kafa yerine sadece gözlerin hareket ettirilmesinin daha etkili olduğu görüşünde. Sonuçta gözlerimizi kafamızdan daha çabuk hareket ettirebiliyoruz (Scientific Reports). luğundaki hayvanın, hangi hayvan grubuna ait olduğu ve beden yapısı kesin olarak belirlenememişti. Hallucineia ilk başta yanlış tanımlanmıştı. Dikenlerin bacak, bacakların da duyargalar olduğu sanılmış ve kafa ve kuyruğun yeri de yanlış tahmin edilmişti. Fakat Cambridge Üniversitesi, Royal Ontario Müzesi ve Toronto Üniversitesi bilim insanları şimdi bu tuhaf hayvanı elektron mikroskobuyla inceleyince, beden yapısı açıkça ortaya çıktı. Mesela dişlerin ve gözlerin seçilmesi sayesinde kafanın neresi olduğu anlaşılmış. Ayrıca boynun iç kısmında da iğne sivriliğinde dişler bulunuyor. Daha önceleri kafa olduğu sanılan kısım, doğrudan doğruya bir beden uzantısı bile değilmiş. Hallucigenia, deniz dibindeki bir toprak kaymasının altında kalarak ölmüş. Dahası Hallucigenia’nın hayvan soyağacındaki yeri de artık biliniyor. Anlaşıldığı üzere eklembacaklıların en yakın akrabası olan kütük ayaklıların (Onychophora) atasıydı. Yalnızca tropikal bölgelerde ve güney yarımkürenin bazı bölgelerinde görülen kütük ayaklılar, kısa bacaklı solucanlara ve salyangozlara benziyor ve eklembacaklılarının aksine kabuklu zırhları bulunmuyor. Günümüzdeki kütük ayaklılarda bazı özellikler körelmiş. Nilgün Özbaşaran Dede nilodede@hotmail.com nın baldırları uzun süren baskı yüzünden zarar görmüş. Doktorlara göre hasta “kompartman sendromuna” yakalanmış. Bu rahatsızlıkta doku şişer ve esnekliğini kaybeder. Bu sendrom ayrıca kırılmadan veya kanamadan (hemoraji) sonra da ortaya çıkabiliyor. İndirgeme ürünleri yüzünden kaslar ve böbrekler zarar görebiliyor. Genç kadının böbrekleri zarar görmemişti ama bacaklarındaki ödemler günler sonra geçmiş ve sinir işlevleri de düzelmiş. Uzun süre çömelmeye bağlı baldır ve baldır sinirleri hasarından oluşan bir kombinasyon daha önce hiç görülmemişti diyor doktorlar. Amerikan “Dawn” sondası, asteroit kuşağındaki cüce gezegen Ceres’e yaklaşıyor. Ve sonda gezegene yaklaştıkça kamerasının yüzeyde keşfettikleri de ilginçleşiyor. 900 kilometre büyüklüğündeki gökcismin üzerindeki beyaz lekeler bilim insanlarını haftalardır büyülüyordu. Şimdi ise yeni bir bulgu heyecan yarattı: Ceres’in kraterlerle dolu yüzeyinde, piramit biçiminde bir yükselti dikkat çekiyor. “Büyük Ceres piramidi”nin gizi Bilinen kaplumbağaların 341 türü ve 200 kadar da alttürü farklı ekosistemlere uyum sağlamış durumda. Kaplumbağalar karada, tatlı suda ve denizde yaşar. Peki ama bu sürüngenin anatomik düzeni nereye uzanıyor? Son genetik tahminlere göre kaplumbağalar 250 milyon yıl kadar önce timsahlar ve kuşlarla yollarını ayırmışlar. En eski kabuklu sürüngen olarak, Çin’de bulunan 220 milyon yıllık ilkel kaplumbağa Odontachelys biliniyordu. Bu örnekte kabuğun karın kısmı tamamen kemikleşmişken, sırt kısmı genişlemiş kaburgalardan oluşuyordu. Paleontologlar şimdi Nature dergisinde 20 milyon yıl daha eski olan bir buluntuyu tanıttı. Almanya’nın Baden Württemberg eyaletindeki Schwäbisch Hall bölgesinde bulu Kaplumbağanın atası bulundu nan ilkel kaplumbağa fosiline Pappochelys adı verildi. Odontochelys fosilinin aksine bu örnekte karın kaburgaları kabuk olarak kaynamamış. Çenesinde dişler bulunuyor ve şakak kemiklerinde iki büyük açıklık var. Stuttgart Doğa Bilimleri Müzesi araştırmacısı Rainer Schoch’a göre Pappochelys, kaplumbağaları, kertenkelelere bağlayan kayıp halka. Bu aynı zamanda kaplumbağaların kuşlar ve timsahlardan çok, yılanlara ve kertenkelelere yakın oldukları anlamına geliyor. İngiliz kambriyum uzmanı Simon Conway Morris ve paleontoloji ekibi 1977 yılında Hallucineia’yı ilk kez tanımlandığında, 500 milyon yıllık fosilin ayaklı ve uzun dikenli bir solucun olduğunu düşünmüştü. Kanada’daki Burgess Şeylinde bulunan beş santim uzun Hallucigenia’nın anatomisi belli oldu Göreceli olarak düz bir arazide beş kilometre kadar yükselen “Ceres piramidi”, Alplerdeki en yüksek tepeden bile yüksek. Ayrıca Ceres üzerindeki birçok kraterin ortasında bir tepe bulunuyor. Gezegen araştırmaları öte yandan kayan yamaçlar ve çöken alanlar gibi jeolojik etkinliklerle ilgili ipuçlarına da ulaştı. Ceres, bugüne dek tahmin Galapagos adaları dünya genelinde eşsiz bir ekosistem olarak kabul edilir. Ama bu takımadalar yine de insanlar tarafından zarar görüyor. Şimdi yeni bir projeyle “ekolojik yenilenme” tetiklenecek. Ekvador, Galapagos takımadalarının ortasında yer alan Santa Fe adasına 201 dev kaplumbağa bıraktı. Santa Fe’de 150 yıl kadar önce Chelonoidis hoodensis kara kaplumbağasının bir alttürüne ait son örneği ölmüştü. Bilim insanları her şeyden önce kaplumbağaların Galapagos adalarındaki eşsiz ekosistem üzerindeki etkisini araştırmak istiyorlar. Santa Fe’ye bırakılan hayvanlar morfolojik ve genetik açıdan Chelonoidis ile benzerlikler taşıyorlar diyor Galapagos Ulusal Parkı çalışanları. Türleri korumada önemli bir aşama Adaya bırakılan otuz kaplumbağanın üzerinde verici bulunuyor. Araştırmacılar bu sayede Ekvador’un bin kilometre kadar önünde yer alan adadaki kaplumbağaların hareket yönlerini takip edecekler. Ulusal Park bu projeyi “Türleri korumada bir kilometretaşı” olarak tanımladı. Projeyle Charles Darwin’in araştırmalarıyla ünlenen takımadalarda ekolojik yenilenme tetiklenecek. Projenin ana hedeflerinden biri de kaplumbağaların diğer hayvan türleri üzerindeki etkisini öğrenmek. Adada örneğin yaklaşık olarak 6500 tane iguana yaşıyor. Uzmanlara göre Galapagos’ta Chelonoidis’in 14 alttürü yaşıyordu ve bunlardan üçünün soyu tükenmiştir.