Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 TartışmaEditöre Mektup CBT 1469/15 Mayıs 2015 Türk Otomobili Yerine Türk Kamyonu Verelim... Ford Otosan, teknoloji ve ARGE yatırımları ve 1500 civarındaki ARGE’cisi ile sıfırdan başlayarak ağır kamyon sektöründe bütün dünyaya FORD adı ile kamyon üreten ve satan, Ford/Koç/Halk ortaklığı olan bir şirkettir. “Teknolojide, bilimde liderliği kaybedebiliriz...” Baştarafı 15. sayfadan devam Üniversite araştırmalarına ayrılan kaynaklar, bazıları için, kesinti yapılmak için kolay bir hedef olarak görülmektedir, zira birçok kişi bunların oynadığı kritik rolün bilincinde değildir. Pazarda başarı kazanan teknolojilerin ortaya çıkması uzun yıllar alan yoğun araştırmalar sonucunda gerçekleşebilmektedir. Tarih göstermektedir ki teknolojik buluşlara yol açan risk almaya yönelik esinlenme çevresini sağlayabilecek temel araştırmalar, ancak Federal kaynaklardan sağlanan gerçek anlamda “sabırlı” yatırımlarla arzu edilen sonuçlara ulaşabilmektedir. Çoğunlukla, elde edilen ilerlemeler yakın dönemde pratik uygulamaya yönelik sonuçlar oluşturmuyor. Ancak bunların açmış oldukları “teknoloji pencereleri” uygulanabilir sonuçlara ulaşma doğrultusunda gidilecek yolun birer ilk adımıdır. 1920’lerde depremler üzerinde üniversitelerde başlatılan araştırmalar, zamanla bugünkü şekliyle sismoloji biliminin ortaya çıkmasına ve deprem kuvvetlerine daha iyi karşı koyabilecek yapıların tasarlanabilmesine yol açmıştır. Bugün, aşağıda imzaları bulunan bizler, Amerika’nın bazı önde gelen teknoloji firmalarının yöneticileri olarak, ülkemizin ekonomik ve sosyal geleceğinin aynı şekilde tehlikeli bir “deprem fayının” üstünde olduğuna inanıyoruz. Her birimiz şahsen temin ederiz ki, bugün Amerika’nın büyük ve küçük şirketleri, ister kurulmuş isterse de yatırım aşamasında olsun, bunların tamamı araştırma yapan üniversitelerin iki ürününe muhtaçtırlar: Yeni teknolojiler ile iyi eğitilmiş mühendisler ve bilim adamları. Erdem Bektaş Y.Makine Mühendisi, ebektas9@gmail.com YTÜ Teknopark Yön.Kur.Bşk. O tomotiv Sanayi Derneği’nin (OSD) mart ayında yapılan 40. yıl kutlamasında, Ekonomi Bakanı Zeybek “Türk sanayi otomobilini üretecek yeteneğe sahip ancak piyasa koşulları şimdilik üretmeyi ekonomik kılmıyor” dedi. Doğru bir tespit. İç piyasa zaten küçük ve tüketici % 70 ithal malı alıyor, dış piyasa ise kanıtlanmış markaların elinde. Yüksek vergilerle ezilen yerli otomotiv sanayi, kaliteli üretim ve ihracatı ile her şeye rağmen yüzümüzü güldürüyor. Türkiye sanayinin bir başka başarı hikâyesi de ticari araç sektöründe. Bu başarıyı irdelemek, anlamak ve daha büyük başarılar için desteklemek gerekiyor. Aşağıdaki tabloya göz atarsak 2014 yılı sonu itibari İnternational, BMC, Ford ve Mercedes varken bugün sadece son iki marka; Ford ve Mercedes kalmıştır. Bu firmalardan Mercedes global olarak dünyanın en büyük üreticisidir, Ford ise dünyanın büyük kamyon üreticilerinden biri iken doksanlı yıllarda yavaş yavaş bu sektörden çekilmeye başlayarak Ford Otosan olarak bilinen yerli ortağını kendi başına bırakmaya başlamıştır. FORD NASIL AYAKTA KALDI? ile Türkiye otomotiv sanayi 14 ana üreticisi, binek ve ticari olarak, 1.218.848 adet üretim yapmış ve bu üretimin 902,194 adedini ihraç etmiş, yan sanayisi ile birlikte 24 milyar dolar döviz kazanmış. Sıfırdan yüzde yüze kadar değişen yabancı sermaye pay oranlarına sahip olan bu sektör yapılan bazı tenkitlere rağmen başarılı kabul edilmesi ve desteklenerek geliştirilmesi gereken stratejik bir sektördür. Bu yazıda öncelikli olarak ele almak istediğim ticari sektör dediğimiz kamyon, otobüs, traktör ve hafif ticari araçlar sektörleridir. Otobüs sektörümüz; Mercedes, MAN ve Temsa gibi büyük üreticilerin dizayn ve üretimini büyük ölçüde yerli yaptıkları malları ile iç ve dış piyasalarda başarılı olarak rekabet edebilmektedir. Ziraat traktörü sektöründe de iç ve dış piyasalarda rekabet ederek başarılı olmaktadırlar. Yedi ton ve altındaki küçük ticari araç sektörü de hem dizayn hem de üretme yetenekleri ile Avrupa’nın ilk üçü içinde yer alan başarılı bir sektördür. Bu sektörlerin başarılı hayat hikâyelerini başka bir yazıda ele alabiliriz. Burada başarısını öncelikli olarak konu etmek istediğim 7 tonun üzerindeki kapasitedeki kamyon üretim sektörümüzdür. Büyük kamyon adıyla tanımlanan bu sektör rijid akslı kamyon ve çekici tabir ettiğimiz sektördür. Türk otomotivinin 60’lı yıllarda başlayan serüveninde bu segmentte, Chrysler, Man, Leyland, Fiat, Bedford, Buradaki hikâyemiz Ford Otosan kamyonunun nasıl ayakta kaldığı ve Ford markasını Türkiye üretimi ve teknolojisi ile nasıl dünyada başarılı kıldığı hakkındadır. Ford kamyonları 60’lı yıllardan başlayarak fiberglas kabini ve Otosan adı ile ve Ford markası ikinci planda kalarak üretilmeye başlanmıştı. Takip eden yıllarda kamyon gelişmeye devam etmiş, daha sonraları çelik kabine geçilmiş ve Ford motoru yerli montajla yapılmaya başlamıştır. Bu yıllarda Türk otomotiv sanayiinde yerli motor, şanzıman ve diferansiyel tartışmaları yapılmaya başlamıştır. Önceleri sanayinin ortak kullanımı için Perkins motor ve EATON şanzıman ve diferansiyel fabrikalarının temelleri atılmış ve kamyon sanayinin bu komponentlerle kamyon üretmesi öngörülmüştür. Serbest piyasa şartlarına uygun olmayan bu yaklaşım Süleyman Demirel’in başbakanlığı döneminde çıkarılan finansman kanunu dolayısı ile yatırımlar durunca gerçekleşmemiştir. Daha sonra gelen Milliyetçi Cephe Hükümetleri devrinde ise Erbakan’ın ısrarı ile bu defa Tümosan adlı devlet şirketi eliyle Motor, Şanzıman ve diferansiyel fabrikaları temeli atılmış ama sürdürülememiştir. Türkiye’nin kaybedilmiş bu yılları sırasında FordOtosan İnönü’de yeni bir kamyon fabrikası kurarak üretimi oraya taşımış ve motor yatırımına başlamıştır. Küçükten büyüğe kadar dizel motorlarını geliştirip üretmeye başladığı bu tesislerde devamlı yatırım yaparak ARGE yeteneğini artırmış ve daha sonra Ford İnternational’ın üretimine son verdiği büyük kamyon motorlarını da Türkiye’de üreterek bugünlere gelmişlerdir. Yarı yarıya ortak oldukları Ford İnternational firmasını motor yatırımı yapmaya ikna edebilen Otosan üst yönetimin ileri görüşlülüğünü ve yine fabrika yöneticilerinin Ford’u ve Koç grubunu ikna etme başarısını ne kadar kutlasak azdır. Türkiye için bu bir başarı ve şans olmuştur. Ford Otosan, teknoloji ve ARGE yatırımları ve 1500 civarındaki ARGE’cisi ile sıfırdan başlayarak ağır kamyon sektöründe bütün dünyaya FORD adı ile kamyon üreten ve satan, Ford/Koç/Halk ortaklığı olan bir şirkettir. Daha büyük başarılar için FordTürk kamyonu desteklenmelidir. TEKNOLOJİK LİDERLİK KALICI DEĞİLDİR Teknolojik liderlik, karakteri gereği, kalıcı değildir. Eski Mısır, Çin, Yunan, Roma Uygarlıkları, tarihlerinin bir dönemlerinde o günün bilimin en ileri düzeyini ellerinde tutmuşlardır. Her biri bu üstünlüklerinin ellerinden kaçmasına izin vermiş ve buna paralel olarak da uygarlıkları teknolojik öncülükten uzaklaştıkça uluslararası alandaki politik liderliklerini de yitirmişlerdir. Bütün bu gerekçelerle, Federal Hükümetin, üniversite çevresinde hem temel hem de uygulamalı araştırmaların kaynaklarla desteklenmesi doğrultusundaki geleneksel rolünü sürdürmesinin önemine işaret etmek isteriz. Amerikan rüyasını yaşatmak istiyorsak, onu uzun süredir ayakta tutmuş olan ortaklığı da devam ettirmek zorundayız. Yüzyılın son yıllarına girerken, bazı önemli gerçekleri görme zamanının da geldiğini kabul etmek zorundayız. Yaşadığımız yüzyılı “Amerikan yüzyılı” yapan bu çok özel yenilik yapıcı bilimsel çevreyi yaşatmayı istiyor muyuz? Yoksa, tarihteki diğer büyük uygarlıkların yolundan giderek liderliğimizi daha cesur ve kendine daha güvenli başka uluslara mı bırakacağız? Kongrenin üniversite araştırmaları konusunda kararını verme aşamasında olduğu bu günlerde, hiç yanılmayalım, verilecek karar 21. yüzyılın ne doğrultuda biçimleneceği ile ilgili bir karar olacaktır. Robert J. Eaton Chairman & CEO Chrysler Corp Joseph T. Gorman Chairman & CEO TRW Incorporated John Mc. Donnell Chairman Mc. Donnell Douglas Edgar S. Woolard Jr Chairman & CEO DuPont DeNemours W. Wayne Allen Norman R. Augustine John L. Clandenin Chairman & CEO President Chairman & CEO Phillips Petroleum Lockheed Martin Bell South Corp. Company Corporation George C. Fisher Robert W. Galvin Louis V. Gerstner Jr. Chairman Pres.& Chairman Exec. Chairman & CEO CEO Eastman Committee IBM Corporation Kodak Motorola Gerald Greenwald George H. Heilmeier Jerry R. Junkins Chairman&CEO President & CEO Chairman Pres. United Artists Bellcore CEO Texas Instr. Randall I. Tobias P. Roy Vagelos M.D. John F. Welch Chairman&CEO Former Ch. & CEO Chairman & CEO Eli Lilly Merck General Electric