Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tartışma CBT 1463/3 Nisan 2015 19 Putin Rusya’da biliminin gelişmesine engel mi? Fuat İnce, fince9@gmail.com O tokratik yönetimlerin hakim olduğu ülkelerde, bilimsel ve teknolojik gelişmenin desteklendiğini veya tam tersine, zarar gördüğünü gösteren örnekler verilebilir. Rusya her iki yönde de örneklerin bulunduğu bir bilim tarihine sahiptir. “Deli” Petro ve Stalin dönemlerini yaşamış bir ülke bugün de Putin döneminde otokrasi ve bilimin gelişmesi arasındaki ilişkilere sahne olmaktadır. Yüksek prestijli Nature dergisi Aralık ayındaki bir sayısında 56 Aralıkta Saint Petersburg’da yapılan Rus biliminin geleceği konulu toplantıdan haberler vererek, Rus bilim dünyasındaki politik çalkantıları konu eden bir makale yayımladı. Makale jeopolitik gerilimlerin Rusya’nın Batı ile ilişkilerine zarar verirken Rus biliminin kendi başına ne derece başarılı olabileceğini sorguluyor. Saint Petersburg’da İngilizce eğitim yapan özel Avrupa Üniversitesinde yapılan toplantıya, bazı üst düzey Rus yöneticiler yanında, Rusya içinden ve ABD ile Avrupa’ya göç etmiş bilimcilerden oluşan 100 kadar kişi katılmış. Kırım’ın ilhakı ve Ukrayna’da Rus yanlılarının Rusya desteği ile sürdürdükleri ayrılma çatışmaları gölgesinde yapılan toplantı, Putin yanlısı milliyetçi bilimciler ile demokrasi ve batı yanlısı bilimciler arasında gergin bir ortamda geçmiş. Hele atışmalar sırasında milliyetçi bir Rus katılımcının bir ara Stalin posteri açmasıyla ABD vatandaşı bir Rusun bağırarak salonu terketme düzeyine varmış. Jeopolitik gelişmeler Rusya ile Batı ülkeleri arasındaki bilimsel işbirliği ve ortak çalışmaları olumsuz etkilemiş bulunuyor. Olumsuzluklar henüz Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) ve füzyon reaktörü geliştirme projesini (ITER) etkilemese de, alt ve orta düzeyde bazı ortak proje ve işbirliğinin kesilmesi birçok bilimcinin canını sıkar duruma gelmiş. Toplantı Rus bilimciler arasındaki derin görüş farklarını su yüzüne çıkarmış. Batıya göç etmiş olan veya olmayan bazı Rus bilimcileri Putin’e ve onun politikalarına sıkı bağlılık gösterirken Rusya’nın bilim ve teknolojide Batı ile işbirliği ve ilişkilere girmeden de Dünya liderliğine oynayabileceği görüşünü savunmakta. Buna karşılık Batı ülkelerinden gelen bir takım Rus bilimciler Putin’in Ukrayna girişimlerinden ve içerdeki baskıcı politikalarından endişe duymakta, demokrasinin olmadığı ortamlardan bilimincilerin rahatsız olduğunu, oradan ayrılmak isteyeceklerini ve böyle ortamlarda bilimin gelişemeyeceğini savunmaktalar. Kendi göçlerini de görüşlerine örnek ve destek olarak göstermekteler. ABD’deki Michigan Üniversitesinden bir Rus bilimci, “ülke yönetimine kabadayılık hakimken ve gelecek gri bulutlarla kaplıyken böyle toplantılarda ülke biliminin geleceğini tartışmak anlamsız” diye bağırarak toplantıyı hışımla terketmiş. Toplantının bir amacı Rus bilimini tekrar eski prestijli günlerine nasıl Peki bu kadar nazik ve kırılgan gezegedöndürüleceğinin yollarını aramaktı. ni korumak için biz ne yapıyoruz? İnsanoğKominizm gibi bilim de 1990’larda lu, özellikle Endüstri Devriminden günümüze Rusya’da çökmüş gibiydi. Toparlanhava, toprak ve su ortamını gelecek nesilleri manın sürmesine rağmen bilimsel hiç düşünmeksizin hor kullanıyor. Kirleticileri, üretim, rakip sayılabilecek Çin’in zamanla nasıl olsa seyrelir diye hava ve su ordüzeyinin hala oldukça altında. Matamına, veya zamanla nasıl olsa çürür, doğatematik ve bazı fizik konularında Rus ya karışır diye toprak ortamına bıraktı. Sonunbilimi hala güçlü. Ancak başta yaşam da doğa, zamanla belli bir miktarın üzerine çıkan bu kirletici saldırısını artık püskürtemez oldu. Günümüzde küresel ısınmanın bir sonucu olarak karşımıza çıkan pek çok doğal afet, tüm insanlığı ciddi boyutlarda tehdit eder hale geldi. Bu sorunun elbette bir çözümü var. O da, hava, su, toprak ve bitki ortamını bozmadan, kirletmeden kullanmayı öğrenmekten veya kısaca gelecek nesillerin yaşam hakkına saygı duymaktan geçmektedir. Başta yöneticiler olmak üzere herkesin sağlıklı bir çevre bilincine ulaştığı bir dünya dileğiyle… 23 Mart Dünya Meteoroloji Günü’nüz kutlu olsun. bilimleri olmak üzere bazı konularda başka ülkelerin gerisinde. Toplantının daha ilk gününde Putin’in bilim danışmanı Fursenko’ya karşı şikâyetler ortada dolaşır olmuş. ABD’nin seyahat yasağı uyguladığı kişiler arasında olan Fursenko’ya karşı protestoların bir nedeni, onun Putin’e yazdığı bir mektubun dışarıya sızmış olmasıydı. Altında Putin’in “olur” notu bulunan mektupta Fursenko öncelikli bilim alanlarını ve buralarda devlet destekleri öneriyordu. Toplantıdaki hava, bilim politikası ve öncelikli alanların böyle kapalı kapılar arkasında belirlenmesine karşıydı. Demokratik bir ülkede bu konular geniş bilimci tartışması ve katkısı ile belirlenmeliydi. Toplantıya katılanlar aynı zamanda 2013 yılında Rus Bilimler Akademisinin bağımsız olmaktan çıkarılıp doğrudan Putin’in kontrolünde bir kuruma bağlanmasını protesto ediyorlardı. Fursenko bu protestolara yanıt olarak zaten birçok bilimcinin doğası itibariyle hükumete karşı olduğunu söyledi. Fursenko’nun üst düzey başarılı Rus laboratuarlarına devlet desteğinin artacağını bildirmesi ise alkışlarla karşılandı. Toplantının bir başka amacı, hala devam etmekte olan ve özellikle entelektüelleri ve gençleri içeren Rusya’dan beyin göçünün nasıl önünün alınacağını tartışmaktı. Kaçışın nedenini dört yıl önce dışarı giden tanınmış ekonomist Guriev, en önemli nedenin hükumet baskısı korkusu olduğunu söyledi. Birçok bilimcinin ortak fikrine göre, mevcut hükümet politikaları durumu daha da kötüleştirme yönünde. Kaba rakamlarla 30 000 çıkışa karşılık, geri çağrı ve teşviklere rağmen sadece birkaç yüz kişi geri dönmüş. Geri dönüşleri teşvik eden bir unsur, Rusya ile Batıdaki akademik kuruluşlar arasında işbirliği olanaklarının artmasıydı. Rusya’ya döndüğünde Batı ile ilişkilerini sürdürebilmek olumlu bir unsurdu. Ancak şimdi batıdan gelen ambargolarla bu yol zayıflamış oluyor. Kendi doğup büyüdüğü ve eğitim aldığı ülkesine dönmek isteyen ama Batı ile ilişkilerinin de koparmak istemeyen bilimciler bir ikilem içinde. 2010 yılında Rus Hükümeti yabancı bilimcileri ülkeye çekmek için 12 milyar rublelik bir megateşvik programı açıkladı. O günün değeri ile 428 milyon ABD doları olan bu program tüm yabancı uyruklulara açıksa da asıl amaç Rus kökenlilerin geri dönüşlerini sağlamaktı. Ama ABD Boston Üniversitesinden gelen bir Rus bilimcinin toplantıdaki sözleri bu çağrıyı şöyle yanıtlıyordu: “Güzel bir yaşam ve verimli bir bilimsel çalışma sürdürdüğüm ortam varken, neden korku ve baskının hüküm sürdüğü bir yere döneyim?” Bazı bilimcilere göre politik ortamı değiştirmek ve bilimin yeşereceği bir ortam yaratmak için Rusya içinde bulunup çaba göstermek, içerden çalışmak gerekir. Megateşvik programından yararlanma ödülü kazanan dört kadından biri olan ve Yale Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Merkezinden gelen Rus kadın bilimci “Ben bir Rusum. Politika ile ilgilenmem doğaldır ama görüşlerimi ne zaman nasıl ifade edeceğime kendim karar veririm” demekte. Rus bilimini geliştirmek içerden çalışmakla olur görüşü ile ABD’den Rusya’ya geri dönen bir başka bilimci “Ben ana vatanımla barış içindeyim. Burada beni rahatsız eden yok. Ekonomik ve politik sorunlar beni ilgilendirmiyor. Rusya’nın bana ihtiyacı varsa kaçmam.”demekte. Ancak bu kişi gene de ABD ile ilişkilerini koparmak istememiş ve Moskova’da ABD’den MIT (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) ile birlikte kurulan ve İngilizce eğitim veren Skolkova Bilim ve Teknoloji Üniversitesinde çalışmaya başlamış. Rusya’nın bilim ve teknoloji geçmişi Türkiye için de ders alınacak bir örnek oluşturuyor. Okuyucular özellikle Rusya’nın 300 yıl önceki atılımlarını bizim ancak Cumhuriyet ile yapabildiğimizi not edecek ve sonraki paralellikleri de değerlendireceklerdir. Kaynak: http://www.nature.com/news/ putinsrussiadividesandenragesscientists1.16571 Su için inovatif buluş: Lifestraw Danimarkalı Vestergaard Frandsen tarafından icat edilip tasarlanan Lifestraw, Türkiye’ye Danimarkalı Mikla Holding tarafından getiriliyor. Oldukça sade ve pratik tasarıma sahip olan bu ürün, her türlü kirli suyu (göl, dere, yağmur suyu, atık su vb.) içilebilir hale getiriyor. Popular Science’da ‘Kitleler İçin Su Arıtma’, TIME Magazine’de ‘Yılın En İyi Buluşu’, CNN’de ‘Dünyayı Değiştirecek On Şeyden Biri’ başlıklarıyla haber olan Lifestraw, Türkiye’de Hayat Kurtaran Pipet olarak tanımlanıyor. Lifestraw’ın özellikleri: 1 Dere, göl veya yağmur suyunu doğrudan içmenize olanak tanıyor. 2 İleri bir teknoloji olan içi boş fiber zar 1.000 litre kadar suyu 0.2 mikrona kadar filtre ediyor. 3 Suda asılı duran E. Coli ve salmonella gibi bakterileri % 99.9999 oranında temizliyor. 4 Sudaki çamuru filtre ediyor. 5 İyot ve iyotlu reçine kimyasalları kullanmadığı için ağızda kötü bir tat bırakmıyor. 6 Taşınabilir: Uzunluğu 22.5 cm, çapı ise 2.5 cm. 7 Elektrik veya pile ihtiyaç duymuyor; parça değişimi gerekmiyor.