14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sağlık CBT 1463/3 Nisan 2015 17 Menstrual kanamanın az bir kısmı tüplerden karın boşluğuna doğru akar ve içersinde henüz canlılığını kaybetmemiş endometrium hücreleri bulundurur. Bu canlı endometrial hücreler karın boşluğunu ve karın içi organların yüzeylerini kaplayan “periton” isimli zara tutunurak çoğalmaya devam edebildiklerinde, bu duruma “endometriozis” ve bu rahim boşluğu dışındaki endometrium adacıklarına ise “ektopik endometriotik odak” denir Selim kanser: Endometriozis hücre çoğalması ile karakterize ve diğer dokulara yayılabilme potansiyeline sahip olmalarıdır. Ektopik endometriotik odaklar, rahim içerisindeki normal endometrium gibi östrojen hormonu uyarısıyla çoğalmakta ve bulundukları bölgede iltihabi reaksiyona neden olarak dokulara hasar verebilmektedirler. İltihabi reaksiyonun neden olduğu ağrının ötesinde endometriozis nedeniyle periton yüzeylerinin bütünlüğü bozulduğunda iç organlar birbirine yapışabilmektedir. Bu yapışıklıklar veya oluşan nedbe dokuları özellikle barsak hareketlerini ve idrarın böbreklerden mesaneye ulaşımını engelleyebilmektedir. İdrar akımının tıkanması halinde böbrek içi basınç artarak böbrek fonksiyonların kalıcı olarak kaybedildiği görülebilmektedir. menstrual ağrıları başlayan hastalar, kendilerini sadece şiddetli adet ağrısı çeken şanssız kişiler olarak algılayabilmektedir. Bunun ötesinde herkes aynı ağrıyı çekerken kendilerinin tolere edemediklerini düşünerek zayıf görünmek korkusuyla şikâyetlerini dile getirmekten çekinip doktora başvurmayı ertelemektedirler. Sağlık profesyonelleri tarafında ise gecikme nedeni bazen hastalığın yeterince bilinmemesi iken, bazen de ağrı nedeniyle başvuran hastalarda ultrasonografi, tomografi ve hatta manyetik rezonans gibi görüntüleme çalışmaları bir bulgu vermediğinde bir hastalık olmadığının düşünülmesidir. Doç. Dr. Barış Ata VKV Amerikan Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum BölümüKoç Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı E ndometrium rahim içerisini kaplayan dokudur. Bu doku her ay yumurta gelişimi sırasında yumurtalıklardan üretilen östrojen hormonu etkisiyle kalınlaşarak döllenen yumurtanın tutunabilmesine olanak sağlar. Aylık menstrual döngünün sonunda gebelik oluşmadığında endometriumun hormonal desteği kesilerek kanlanması bozulur ve dökülür. Dökülen endometrium dokusunun çoğunluğu menstrual kanama ile beraber rahim ağzı ve vaginadan geçerek vücut dışına atılır. Menstrual kanamanın az bir kısmı ise tüplerden karın boşluğuna doğru akar ve içersinde henüz canlılığını kaybetmemiş endometrium hücreleri bulundurur. Bu canlı endometrial hücreler karın boşluğunu ve karın içi organların yüzeylerini kaplayan “periton” isimli zara tutunurak çoğalmaya devam edebildiklerinde bu duruma “endometriozis” ve bu rahim boşluğu dışındaki endometrium adacıklarına ise “ektopik endometriotik odak” denir. Endometriozisin oluşumu ile ilgili alternatif teoriler de bulunmasına karşın hem Endometriozisli hastalarda en yaygın görünen belirti şiddetli menstrual ağrı hastaların %6080’inde bulunur. Fakat ağrı her zaman menstruasyonla ilişkili olmayabilir ve hastaların yaklaşık yarısı kronik pelvik ağrıdan muzdariptir. Kronik pelvik ağrı göbek hizasının aşağısında hissedilen, günlük aktiviteleri engelleyen veya tıbbi bakım ihtiyacına neden olan altı aydan uzun süreli ağrı olarak tanımlanır. Cinsel aktivitesi olan hastaların üçte biri ilişki sırasında karın içerisinde ağrı hissetmekte, bu nedenle ilişkiden kaçınmakta veya ilişkiyi tamamlayamamaktadır. İdrar yolu tutulumu olan hastalarda menstrual kanama ile eş zamanlı ağrılı ve/veya kanlı idrar yapma şikâyeti olabilirken, bağırsak tutulumu olan hastalarda ise ağrılı/kanlı dışkılama görülebilmektedir. Hastalığın önemli bir belirtisi de yorgunluk hissidir. Ayrıca endometriozisli hastaların %40’ı gebe kalmakta sorun yaşamaktadır. ENDOMETRİOZİS BELİRTİLERİ deneysel endometriozis modelleri hem de insanlardaki klinik gözlemler menstrual geri akım teorisini kuvvetle desteklemektedir. Endometriotik odaklar sadece karın içi ve periton yüzeylerinde sınırlı kalmayarak, muhtemelen lenf ve/veya kan dolaşımına karışarak, vücudun diğer bölgelerine de yerleşebilmektedirler. Endometriozis bulunan bölgeler arasında mesane ve idrar yolları, kalın ve ince bağırsak yüzeyleri, akciğerler ve hatta göz yaşı kanalları bulunmaktadır. Endometriozisin kansere benzeyen ilk yönü her iki hastalığın da anormal ENDOMETRİOTİK ODAKLAR Bu gürültülü sayılabilecek belirtilere rağmen maalesef hastalığa tanı koyulmasında genel olarak güçlük çekilmektedir. Hastaların yaklaşık yarısında belirtilerin 15 yaşından önce başlamasına ve belirtiler başladıktan sonraki ilk 18 ay içerisinde doktora başvurmalarına rağmen endometriozis tanısına ulaşan kadar geçen süre gelişmiş ülkelerde bile ortalama 9 – 10 yıla ulaşmaktadır. World Endometriosis Association verilerine göre endometriozisli hastalar tanı konulana kadar ortalama dört doktor görmektedirler. Tanıdaki bu gecikme kısmen hastalardan, kısmen de sağlık profesyonellerinden kaynaklanmaktadır. Genç yaşta TANI NASIL KONULUR? Aslında, yumurtalıklarda oluşan endometriotik kistler, veya daha yaygın bilinen ismiyle çikolata kistleri, dışında endometriotik odakların bu görüntüleme yöntemleriyle tespiti imkânsız değilse bile çok zordur ve bir bulgu olmaması endometriozis olmadığı anlamına gelmemektedir. Bir diğer yanılgı da endometriozisin ergenlik çağındaki kızlarda ve menopozal kadınlarda görünmediğini düşünmektir. Yukarıda da belirtildiği gibi hastaların yarısında şikâyetler 15 yaşın altında başlarken, endometriozisli hastaların yüzde üçü menopozal kadınlardır. Hastanın yaşam kalitesini her yönüyle düşüren, okul ve işte devamsızlığa neden olan, cinsel yaşamını etkileyecek kadar şiddetli şikâyetleri nedeniyle defalarca hastanelere başvurmasına, değişik doktorlar tarafından değişik testler yapılmasına rağmen şikayetlerine bir neden bulunamaması hastanın kendisini sorgulamasına ve depresif belirtilerin tabloya eklenmesine neden olabilmektedir. Selim bir hastalık olan endometriozisin kanser ile bir diğer ortak noktası hastanın hayatı ve kişiliği üzerindeki bu yıkıcı etkisidir. TANI KOYMA ZORLUĞU olması, menstrual kanın vücut dışına akışını engelleyen kör vagina, dar rahim ağzı gibi doğumsal anomaliler endometriozis riskini artırmaktadır. Düşük beden kütle indeksi, açık renk ten, çilli olmak veya çok sayıda ben bulunması, sarı saçlar, mavi gözler artmış endometriozis riski ile ilişkili bulunan özelliklerdir. Endometriozisin en ağır formu olan derin endometriozisli hastaların endometriozisli olmayan kadınlardan daha güzel ve çekici olarak algılandığının bulunmuş olması dikkat çekicidir. Üreme şansını artıran bu özelliklerin, endometriozis gibi üreme potansiyelini olumusuz etkileyebilen bir hastalığın zaman içerisinde gen havuzundan tamamen silinmesini engellemiş olması mümkündür. Hastanın şikâyetlerini dikkatle dinlemek, hastalığı akla getirmek ve endometriozis bulgularına odaklı dikkatli bir pelvik muayene endometriozis tanısında en önemli araçlardır. Tanının altın standardı olarak laparoskopi ile karın içinin gözlenmesi ve şüpheli görünen bölgelerden alınan doku örneklerinde endometrium hücrelerinin görünmesi kabul edilse de günümüzde şikayet ve bulguları endometriozis düşündüren hastalara laparoskopi yapmaksızın tedavi vererek şikayetlerin gerileyip gerilemediğini değerlendirmek de giderek yaygın kabul gören bir uygulamadır. Birinci derece akrabada endometriozis olması hastalık için bir risk faktördür. Bir kadının maruz kaldığı menstrual kanama miktarı arttıkça endometriozis riskinin de yükseldiği görünmektedir. Menstrual siklusları kısa olan kadınlarda endometriozis görülme riski artmıştır. Örneğin her 25 günde bir kanaması olan bir kadında endometriozis olma olasılığı her 35 günde bir kanaması olan bir kadından daha yüksektir. İlk adet yaşının daha küçük olması, kanamalı gün sayısının ve/veya kanama miktarının fazla RİSK FAKTÖRLERİ Menstrual ağrılar için en yaygın kullanılan nonsteroid antiinflamatuar ilaçların endometriozise bağlı ağrılar üzerinde etkisi kısıtlıdır. Endometriozise bağlı ağrının ilaçlar ile tedavisinde iki temel prensip vardır. Birinci seçenek endometriotik odakları progesteron hormonu türevleri ile baskılamak, ikincisi ise bu odakların canlılığını destekleyen östrojen hormonunun üretimini engelleyerek odakların gerilemelerini sağlamaktır. Hem östrojen hem progesteron türevleri içeren doğum kontrol hapları ve sadece progesteron türevleri endometriozise bağlı ağrılar üzerine etkili olan ilaçlardır ve genellikle tedavide ilk basamak olarak tercih edilirler. Bir progesteron türevi olan levonorgestreli kontrollü olarak salan rahim içi araç da ağrı tedavisinde ve endometriotik odakları küçültmekte etkilidir. Progesteron reseptör modülatörü olan ulipristal asetatın endometriozise bağlı ağrı tedavisinde etkin olduğunu gösteren veriler olmasına karşın uzun süreli kullanımının endometrium kanseri gelişme riskini nasıl etkilediği öngörülemediğinden halen araştırma koşulları dışında endometriozis tedavisinde kullanılmamaktadır. Östrojen üretimini genel olarak baskılayan aromataz inhibitörleri endometriozise bağlı ağrılar üzerinde etkili bir diğer ilaç grubudur. Yan etki profilleri nedeniyle ilk seçenek olarak tercih edilmemekle beraber her iki yumurtalığın cerrahi olarak alınmış olmasına rağmen ağrıları devam eden hastalarda veya menopozal kadınlarda uygun seçenek olabilmektedir. Yazının devamı gelecek haftaya TEDAVİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle