17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bilim Tarihi CBT 1461/20 Mart 2015 12 İlk kadın astronotlar Dünyamızı uzaydan gören ilk kadın, Sovyet astronotu Valentina Tereşkova oldu. Onu daha sonra yine Sovyet astronotu olan Svetlana Savitskaya izledi. Üçüncü kadın astronot ise ABD’li Sally Ride’dır. OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu [email protected] Internete Gerek Yok ! BİT teknolojilerinin ülkemizin büyümesinde olumlu bir katkısının olması, istihdamı artırmada bir kaldıraç olarak devreye girebilmesi için belki de en önce bu teknolojilerin gündelik hayattaki kullanım gereğini kitlelere ulaştırabilmemiz lazım. Osman Bahadır B [email protected] üyük Ekim devriminden ve Sovyetler Birliği döneminden günümüze kadar yansıyan kültürel mirasın en önemli yönlerinden biri, kadınerkek eşitliği düşüncesinin tüm dünyadaki gelişmesine yaptığı olumlu etkidir. Sovyetler Birliği’nde kadınerkek eşitliği her ne kadar başlangıçta hedeflenen ölçülerde gerçekleştirilememiş olsa da, cinsiyet eşitliği fikri ve ufku büyük bir aşama ve yayılma gösterdi. Sovyetler Birliği, 1950’li yılların sonunda uzayın fethine giriştiği sırada da, uzay programında kadınların da yer almasına önem verdi. 1963 yılında Valentina Tereşkova (d.1937), Vostok 6 ile uzaya giden ilk kadın oldu. Valentina Tereşkova, SSCB’de Yaroslavl şehrine bağlı küçük bir köy olan Bolşoye Maslennikovo’da doğdu. Orta eğitimini bitirdikten sonValentina Tereşkova ra bir lastik fabrikasında işçi olarak çalıştı. Daha sonra mühendislik eğitimi gördü. Bu eğitimi sırasında hobi olarak paraşütçülükle ilgilendi. Sovyetler Birliği uzay programını yönetenler, 1961’de Gagarin’in uzaya gönderilmesinin ve başarıyla dünyaya dönmesinin ardından uzaya bir kadın astronot gönderme kararı aldıktan sonra, ilk uzay kadınını belirlemek için geniş çaplı bir seçim çalışması yaptılar. Bu seçim sırasında kadın adaylar için, eğitim düzeyinin uygunluğu dışında, paraşütçü olmaları, 30 yaşın altında bulunmaları, 1.70 m.’den kısa ve 70 kg.’dan hafif olmaları koşulları arandı. Sonunda aralarında Tereşkova’nın da bulunduğu dört kadın seçildi ve bu adaylar yoğun bir eğitim programına tabi tutuldu. Bu programda, ağırlıksız uçuşlar, paraşütle atlama, yerçekimsiz koşullarda denemeler, roket teknolojisi, uzay mühendisliği ve pilotluk eğitimi bulunuyordu. Hazırlık eğitiminin sonunda Tereşkova, devlet başkanı Nikita Kruşçev’in da doğrudan kararıyla ilk uzay kadını olarak seçildi. Valentina Tereşkova, 16 Haziran 1963’te Vostok 6 ile uzaya çıkan ilk kadın oldu. Vostok 6, Dünya yörüngesinde 48 tur attı ve yaklaşık üç gün boyunca uzay uçuşunu sürdürdü. 19 Haziran’da dünyaya döndü. Uçuştan sonra Tereşkova, büyük bir popülerlik kazanmış olarak tıpkı Gagarin gibi dünyanın çeşitli ülkelerini ziyaret etti ve konuşmalar yaptı. Ülkesinde Sovyet Kahramanlık Madalyası ile ödüllendirildi. Ay’daki bir kratere de Tereşkova adı verildi. Valentine Tereşkova’dan sonra uzaya giden ikinci kadın, yine Sovyet pilotu ve astronotu olan Svetlana Savitskaya (d.1948) oldu. Savitskaya, seçkin bir sporcu ve test pilotuydu. 1970’deki Dünya Aerobatik Şampiyonası’nda birinci olmuştu. Ayrıca 1974’ten itibaren MİG uçaklarıyla 18 uluslararası dünya uçuş rekoruna ve üç defa da paraşütle atlama takım rekoruna imza atmıştı. Tereşkova’dan 19 yıl sonra, 1982 yılında Soyuz T7 ile uzaya çıkan ikinci kadın oldu. Salyut 7 Uzay İstasyonu’ndaki görevi sırasında da 25 Temmuz 1984’te 3 saat 35 dakika süreyle uzay yürüyüşü yaptı ve böylece uzayda yürüyen ilk kadın oldu. Svetlana Savitskaya, iki kez Sovyetler Birliği Kahramanlık Madalyası ile ödüllendirildi. 1987’de uzay teknolojisi kurumuna baştasarımcı olarak atandı. Uzayda en çok kalan kadın olma unvanı da ona aittir. Uzaya çıkan ilk ABD’li kadın astronot ise Sally Ride (19512012)’dır. Ride, 1983 yılında uzay mekiği Challenger ile uzaya çıkan üçüncü kadın Svetlana Savitskaya Sally Ride oldu. Uzaya gönderilen en genç ABD’li olan Ride, Stanford Üniversitesi mezunu ve fizik doktoruydu. 1978’de NASA’da göreve başlayan Ride, uzay yolculuğu için sekiz bin aday arasından seçilmişti. Sally Ride, 1984’te Challenger ile ikinci kez uzay yolculuğu yaptı. Üçüncü gidişi, yedi kişinin öldüğü 1986’daki Challenger kazası nedeniyle iptal edildi. Ride daha sonra hem 1986’da Challenger’ın, hem de 2003’te Columbia uzay mekiğinin geçirdiği kazanın (bu kazada da yedi kişi ölmüştü) incelenmesinde görev aldı ve her iki soruşturmada da görev alan tek kişi oldu. Ride, NASA’nın stratejik planlama projelerinde özel yardımcı olarak çalıştı ve bu kurumun keşif bürosunun ilk yöneticiliğini yaptı. Ride, NASA’dan ayrıldıktan sonra Kaliforniya Üniversitesi’nde öğretim üyesi oldu. Bu üniversitede fizik dersleri veren Ride birçok kitap yayınladı. Pankreas kanserine yakalanan Sally Ride, 2012’de 61 yaşındayken vefat etti. Sally Ride Science sitesi, astronotun ölümünün ardından yaptığı açıklamada, “Hayatını en dolu şekilde, sınırsız enerji, merak, zekâ, arzu, inanç ve aşk ile yaşadı. Çok güçlü, ruhu yükseklerde ve korkusuz bir insandı” dedi. ABD Başkanı Obama ise Ride’ın ölümünden sonra şu açıklamayı yaptı: “Sally, ulusal bir kahraman ve güçlü bir idoldü. Yeni nesil kız çocuklarına yıldızlara ulaşmaları için ilham verdiği gibi, okullarda bilime ve matematiğe daha fazla ilgi duyulması için de çaba gösterdi...” En yüksek düzeyde irade, cesaret, yetenek, bilgi ve entelektüel kapasite gerektiren görevlerini başarıyla gerçekleştiren ilk kadın astronotlar, bu başarılarıyla sadece yüksek bir teknik görevi yerine getirmekle kalmadılar, fakat aynı zamanda kadınların özgürlük ve eşitlik davalarının ilerlemesi için de çok yükseklerden bir ışık yakmış oldular. Kalkınma Bakanlığı’nın 20152018 dönemini kapsayan Bilgi Toplumu Strateji ve Eylem Planı resmen kabul edilerek yürürlüğe girdi. Bu eylem planı iki nokta çevresinde odaklanmış: Büyüme ve istihdam. Bu boyutlar sekiz açıdan irdelenmiştir. Bunlar da bilgi teknolojileri sektörü, genişbant altyapısı, insan kaynağı, bilgi iletişim teknolojilerinin (BİT) topluma nüfuzu, güvenlik, yenilikçi çözümler, girişimcilik ve eticaret, kamu hizmetleri. Raporda oldukça faydalı enformasyon var. Örneğin OECD ülkeleri içinde BİT alanındaki istihdam rakamlarına bakıldığında Türkiye’nin değil ortalamanın altında, en sonuncu sırada yer aldığı görülüyor. 2011 verilerine göre Türkiye’de BİT istihdamı 196 bin kişi ve bunun toplam istihdama oranı % 1.7. Bu oranın en yüksek olduğu İsveç’te ise %6’ya yakın. Bu kategoride %2’nin altında kalan Türkiye’den başka ülke yok. Öte yandan üniversitelerden mezun olan yaklaşık 34 bin kişilik bir kaynak da söz konusu. Raporda yer alan enformasyondan bir başkası da hanehalkının internet kullanmama nedenleri. 2014’te TÜİK’in yaptığı bir araştırmaya göre evinde internet olmayanların % 42.8’i “internete gereksinim duymadığı”nı beyan etmiş. Bir başka %10’luk grubun ise “internet hakkında hiçbir fikri yok”. Bir yanda 4G’ler, fiber bağlantıları, inovasyon, eticaret, globalleşme. Diğer yanda ise katılımcıların yarısından fazlası ya internetin ne olduğunu, ne işe yaradığını bilmiyor ya da gündelik yaşamının içine interneti dahil etme gereği duymuyor. Özellikle bu gerek duymama hususunu bir kınama olarak değil, üzerinde ciddi düşünülmesi gereken bir tespit olarak irdelemek lazım. Türkiye’de yaşayan insanların neden yarısı interneti gündelik yaşamına ekleme gereği duymuyor? Bu gerek duymama hali erişimin pahalı olmasıyla, bilgi eksikliği ile vb. ilgili değil. Pek çok insan uzaktan kumanda tuşunun açkapa, kanal değiştir ve sesi açkıs düğmeleri dışında televizyon hakkında da teknik bilgiye vb. sahip değil. Ancak televizyon vatandaşın gündelik yaşamının içine girebilmiş durumda. Öte yandan internetin global boyutta nüfuz etme oranının televizyona göre çok daha hızlı gerçekleşmiş olduğu da bir gerçek. Buna rağmen ülkemizde pek çok insan için internetin gündelik yaşamı nasıl değiştireceği hala bilinmiyor. BİT teknolojilerinin ülkemizin büyümesinde olumlu bir katkısının olması, istihdamı artırmada bir kaldıraç olarak devreye girebilmesi için belki de en evvel bu teknolojilerin gündelik hayattaki kullanım gereğini kitlelere ulaştırabilmemiz lazım. Nüfusun kırsal alan/şehir dağılımına bakıldığında yukarıdaki o “gerek duymama” olgusu mantıklı gelebilir. Kırsal kesimde oturan birisinin internet erişimine ne gereksinimi olacak ki? Kaçıracağı bir otobüs mü var, rezervasyon yaptıracağı bir otel mi, düzenli olarak okuduğu bir gazete mi vb? Oysa bugün tarım sektöründe mobil teknolojilerin kullanımı giderek yaygınlaşmakta. Örneğin hayvanların vücuduna takılan SIM kart sayesinde otlamakta olan hayvanın fiziksel konumu izlenmekle kalmıyor, hayvanın vücut sıcaklığı vb. gibi bilgileri de tespit edilerek merkezi bir noktada düzenli olarak izlenebiliyor; yani sağlığı yakınen kontrol edilebiliyor. Internet denen zamazingonun bu işlere yaradığını bilse, pek çok köy ahalisi hayvanlarını SİM’letip, onları emanet ettiği çobana da laptop kullanmasını zorla da olsa öğretir. Uyuklayıp, hayvanını kaybedeceğine oturup bilgisayarı, interneti öğrensin!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle