24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TarihAraştırma CBT 1455/6 Şubat 2015 3 BİLİMİN EN ÇOK TARTIŞILAN 13 TEMEL KAVRAMI Geç kalan bir çeviri Nâzım’ın Büyükdedesi Mustafa Celalettin Paşa ve önemli kitabı üzerine... Zeki Arıkan da Koleji’nde öğretmen olan Osmanlıca bir gramer ve Fansızca – Türkçe bir sözlük yanında pek çok eser veren Nassif Mallaouf’tan bilgi almıştır. Dönemin büyük tarihçisi ve bilgini Cevdet Paşa’dan da söz ediyor. Bu kitap yazıldığı sırada Türkiye’de güçlü bir Türkçülük akımı yoktu. Abdülaziz döneminde başlayan Türkçülük hareketi II. Mahmut döneminin bir devamıydı. Türkçeye önem verilmesi hareketin özüdür. Cins ve mezhep farkı gözetmeksizin haklar yönünden eşit bir uyruk yaratılmak istendiği zaman ortak dilin Türkçe olması uygun görüldü. Türkçe ön plana çıktı. Mustafa Celalettin Paşa, Türkçenin eskiliği, zenginliği ve diğer diller üzerindeki etkisini araştırmıştır. Hatta harflerin ıslahından söz eder. Oğluna Latin harfleriyle Türkçe mektuplar yazar. Yine belirtelim ki Arap harflerinin yetersizliği daha o dönemde anlaşılmış ve bu konuda tartışmalar başlamıştı. inandırıcı değildir. Mustafa Celalettin Paşa’nın, Osmanlıların durumu üzerine verdiği bilgiler önemlidir. Hıristiyanlardan asker alınması tartışılan bir konuydu. O, bunu doğru bulmuyor, III. Selim’le başlayan, II. Mahmut ve Tanzimat’la devam eden yenilik hareketleri üzerinde durur. İmparatorluğun uluslararası törelerle bütünleşmesini ve Türkiye’nin Batı’ya yönelmesini olumlu bulur. Avrupa etkisinin artmasını tehlikeli sayar. Bu, yerli sanayii çökertmiştir. Kadınların eve hapsedilmelerinin anlamsızlığını vurgular. 4. KAVRAM: SONSUZLUK Sonsuzluk kavramı soyutlamanın son noktası İngiltere’deki Warwick Üniversitesi’nden matematikçi Ian Steward, sonsuzluk kavramını şöyle tasavvur ettiğini belirtiyor: “Sonsuzluk çok büyüktür ama sonsuz olan bir şeyin, çevresinde mutlaka içine konulabilecek başka boşluklar bulunur.” Sonsuzluk, önceden programlanmış şaşırtan etmenlerden biridir. Matematiksel olarak sonsuzluk, ilk olarak, sayı saymak gibi belirli bir sonu olmayan bazı şeyleri ifade etmek için kullanıldı. Örneğin 146’ya kadar saydığınız zaman, ardından 147 gelir, trilyona kadar saydığınız zaman da bir trilyon bir’e merhaba demek zorunda kalırsınız. Steward bununla baş edebilmenin iki yolu olduğunu şu şekilde söylüyor: “Bunu cesaretle özetlemek isterseniz, ‘sonsuza kadar uzanan çok sayıda rakam vardır’ diyebilirsiniz. Ancak daha temkinli olmak isterseniz ‘en büyük rakam yoktur’ diyebilirsiniz.” 19. yüzyılın sonlarında, matematikçiler Steward’ın sözünü ettiği birinci yolu kabullendiler ve sonsuzluğu kendine özgü özellikleri olan bir nesne olarak ele aldılar. Buradaki anahtar, teoriyi oluşturmaktı yani sayıları bir şeylerin yığını olarak yeniden düşünmenin yeni bir yolunu bulmaktı. Örneğin bir tam sayı kümesi kesin olarak tanımlanmış, benzeri olmayan ve boyutu da sonsuzluk olan bir nesnedir. Alman matematikçi Georg Cantor, bu tanımda sorun birden fazla sonsuzluğun olduğunu gösterdi. Tam sayı kümesi “sayılabilir sonsuzluk” olarak bilinen bir altküme türünü tanımlar; ancak aralarına, istediğiniz ondalık hanesine kadar yürütebileceğiniz bütün sayıları ilave ederseniz daha pürüzsüz ve daha kesiksiz bir sonsuzluk elde edersiniz. Ancak bu sadece bir başlangıçtı. Harvard Üniversitesi’nde bir küme teorisyeni olan ve bütün sonsuzluk düzeyleri kendisinden sonra adlandırılan Hugh Woodin, kendi adıyla anılan bir tam küme sonsuzluğu keşfetti. Bu baş döndürücü düzeyi Woodin kardinalleri (nicel sayıları) denilen sayılar doldurur. Woodin, “Bu sayılar o kadar büyüktür ki varolup olmadıklarını çıkarım yoluyla bulamazsınız” diyor. Bu sonsuzluklar, çözümsüz problemleri çözmenize yardımcı olur ve soyutlamanın ulaştığı son noktadır. Bu sonsuzlukları mantıksal olarak yönetebilseniz bile formüle edemezsiniz veya bunlarla ilgili tahminleri test etmek için bilgisayar programları oluşturamazsınız. Woodin’in bu konuda aldığı notlar genellikle şifreli işaretlerden oluştuğu için kendinden başka kimsenin bunlardan bir anlam çıkartamayacağını da belirtmek gerekiyor. İnsanların düşünce güçleriyle algıladıkları sonsuzluk kavramıyla matematiksel sonsuzluk kavramının ne kadar örtüştüğü bilinmiyor. Sınırsızlığı tam olarak kavrayamıyoruz, ancak bu da çok önemli değil. Çünkü Woodin, tanımladığı sonsuzluğun gerçek dünyada görülmesinin olanaksız olduğunu biliyor. Reyhan Oksay Kaynak: New Scientist, 13 Aralık 2013 zeki.arikan78@gmail.com A sıl adı Constantin Borzecki olan Mustafa Celalettin Paşa Lehistanlı’dır. 1848 ihtilalinin başarısızlığa uğraması üzerine Türkiye’ye sığınır, İslamlığı kabul eder ve orduya alınır. Harita çizimindeki ustalığı bu görevlendirmede etkili olur. Latince, Fransızca, Almanca, Rusça bilen aydın bir okuryazardır. Sığındığı ülkeye yürekten bağlı kaldı. Ünlü şair Nâzım Hikmet’in büyük dedesidir. Nâzım Hikmet onunla ilgili bir şiirinde; Göğsümü Kabartmıyor değil / dedelerimizden birinin Lehli oluşu… der. Mustafa Celalettin Paşa, 1869 yılında Fransızca Eski ve Modern Türkler (Les Turcs anciens et Modernes kitabını yazdı ve Sultan Abdülaziz’e sundu. Kitabın saray katında nasıl yankı yaptığını bilmiyoruz. Ertesi yıl ikinci kez Paris’te basıldı. Fakat kütüphanelerde nüshası nadirdir. Atatürk’ün okuduğu ve not aldığı nüsha Anıtkabir Kütüphanesi’ndedir. Girit Üniversitesi’nde bir nüshasını görmüştüm. Bir tarihçi olarak ne Bursalı Tahir ne de Franz Babinger ondan söz etmezler. Ziya Gökalp, Türkçülüğün tarihini özetlerken yazarın adını anmaz. Bu bakımdan Mustafa Celalettin Paşa ile ilgili en ayrıntılı bilgiyi Yusuf Akçura’ya borçluyuz. Akçura, 1928 yılında yayımladığı Türk Yıllığı’nda ÇAR PETRO REFORMLARIYLA KARŞILAŞTIRMA Türkçülük fikrinden ve akımından söz ederken onun üzerinde durmuştur. Akçura’nın Mustafa Celalettin’in oğlu Enver Paşa’yı tanıdığını, ondan gerekli bilgileri aldığını söylemek doğru olur. TOURO ARYEN KURAMI HAREKETİN ÖZÜ: TÜRKÇEYE ÖNEM Mustafa Celalettin Paşa, geniş ölçüde Avrupa kaynaklarına dayanarak bütün Türkçülüğün ve Türk budunlarının tarihini özetlemiştir. İzmir Propagan Kitabın bir başka özelliği, yazarın, Touro Aryen kuramını ortaya atmasıdır. Akçura’ya göre bu, “Avrupa ahalisinin ırkçı husumetlerini eksiltmek amacına yöneliktir”. Fakat sağlam kanıtlar göstermediğini söyler. Bilimsel yöntemlere pek uyduğu söylenemez. Fakat diğer buluşları, insan düşüncesini pek uzaklara götüren öğeler taşır. Gerçekten birtakım Türkçe sözcüklerin Latince ve Grekçe karşılıkları pek II. Mahmut’un reformlarıyla Çar Petro’nun yaptıklarını karşılaştırmak Moltke’den Enver Ziya Karal’a kadar bir alışkanlık haline gelmiştir. O da bunu yapıyor. Kapitülasyonların kaldırılmamasını bir yanlışlık olarak kabul eder. Temsil sisteminin gelişmesini, büyük ölçüde Mithat Paşa’ya bağlar. Özellikle onun vilayet yönetiminde yaptıklarını över. Atatürk, Şerafettin Turan’ın belirttiği gibi, Mustafa Celalettin Paşa’nın yazdıklarında bir dayanak bulmuştur. Enver Ziya Karal der ki “Bu kitap o devirde Fransızca yazılmıştır ve o devirde ‘ben Türküm’ diyen bir insan da yoktur, Müslüman ve Osmanlı vardır. Yani bu adam milliyetçi bir zihniyetle bu kitabı yazmış değildir. Atatürk’ünvasiyeti vardır, bu adamın heykelini dikin demiştir…” Akçura, 1928’de eserin Fransızca aslıyla çevirisinin yayımlanması gerektiğini savunur. Türk Tarih Kurumu, 1930’lu ve 40’lı yıllarda Türk Tarihi’nin kaynaklarına ilişkin 140’tan fazla eseri Türkçeye çevirtti. Aralarında bu eser yok. Bu eserlerin çoğu basılamadı. Eser, Dr. Güven Beker’in yorucu çalışması ve zengin dipnotlarıyla sonunda Türkçeye kazandırıldı: Mustafa Celalettin Paşa, Eski ve Modern Türkler, Fransızcadan Çeviri ve Açıklamalar, Güven Beker, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2014, 311s. Bu zengin dip notlarından ötürü çevireni kutluyoruz. Eseri, bir buçuk yüzyıl sonra Türkçeye kazandırdığı için teşekkürler…
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle