15 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Arkeoloji 12 Antropoloji ve Gelişim Psikolojisi CBT 1456/13 Şubat 2015 13 TEKNOPOLİTİK Baha Kuban [email protected] “Akıllı” insanlar anlamsız ritüellerin cazibesine niçin karşı koyamıyor? Türümüzün en belirgin özelliği akıl yürütme ve mantıktır. Ancak en ileri toplumlarda bile anlamlı bir amaca hizmet etmeyen, anlamsız ritüeller günlük yaşamımızda geniş yer edinebiliyor. Gelişim psikologları ritüellerin günümüzde varlığını sürdürmesinin nedenlerini ve en aklı başında insanların bile bu törenlere niçin karşı koyamadığını araştırıyor. İ skoçya’nın Shetland Takımadabilmediği bir hareketin ları 27 Ocak tarihinde Up Helly nasıl yapıldığını gösterAa adı verilen festivale ev sahipdiğiniz zaman, çocuk liği yapar. Kuzey Kutup bölgesine orijinaline sadık kalarak Türk Dil Kurumu ritüel sözcüğünün Françok yakın olmasına karşın bölge hareketi taklit etmekle sızca kaynaklı olduğunu ve ayin anlamına sakinleri dondurucu soğuğa karşın kalmaz, bu hareketleri geldiğini belirtiyor. Ayin sözcüğü ise geViking giysileri içinde, meşaleler abartılı ve gereksiz aynellikle önceden belirlenmiş bazı kurallara yakarak replika Viking gemilerini rıntılara kaçarak yapar. göre icra edilen dini törenlerdir. Ayinlerde yakarlar. Bu festival görece olarak Bunu niçin yaptıkları çoğunlukla sembollerden ve ilahi kavramyenidir. 1880’li yıllarda başlamış bilinmiyor; çünkü başlardan yararlanılır. Genellikle tapınaklarda olmasına karşın, nasıl başladığı ve ka hayvanlarda bu tarz özel giysilerle ve bazı dinlerde özel makyajne gibi bir anlam taşıdığı konusundavranışlar görülmez. larla yapılır. Yanlış bir kanı olarak genellikle da kesin bir şey bilinmiyor. Bir başka açıdan bu Hıristiyanlığa atfedilir. Oysa Türk Tasavvuf Shetland’a özgü olmasına çok akıllıca bir taktik olainancında da yeri vardır. Örneğin: Mevlevî karşın, bu festival tipik olarak ribilir. İnsanların dünyası Âyini Şerîfi tüellerin tüm özelliklerini taşıyor. o kadar karmaşıktır ki, neyin Bu sözcük Batılı dillerde belirli kurallara Ritüeller genellikle karmaşık ve gerekli neyin gereksiz olduğugöre icra edilen, ancak dinî olmayan bazı anlamsızdır. Ancak hemen hemen nu kendi deneyimleriyle kavratoplu törenler için de kullanıldığı için biz bu her kültürde görülür ve kimse bunyıncaya kadar, çocukların her makalede ritüel sözcüğünü kullanacağız. ları yadırgamaz. “Ritüeller kimlerin şeyi kopyalıyor olması mantıklıbizden, kimlerin bizden olmadığıdır. Ancak Legare bu noktada, nı açıkça ortaya çıkartan toplu eylemlerdir” diye konu çocukların eylemleri bulanık olarak tanımlamaları duruşan Texas Üniversitesi’nden gelişimsel psikolog Cristine munda, beyinlerinin ne gibi bir çözüm ürettiğini sorgulaLegare, “Ritüeller aidiyet duygumuzu güçlendirdiği gibi, dı. Eğer çocuklar bu eylemleri bulanık olarak değerlendigrubumuzun sahip olduğu değerleri yansıtır ve ortak so riyorsa, bu eylemleri bir işaret olarak ele alan beyinleri, rumluluklarımızı hatırlatır” diyor. normal akıl yürütme duruşundan “ritüel duruşa” geçerek, başkalarının davranışlarını kopyalamayı tercih eder. Ritüel sözcüğünün anlamı da çocuklarda taklit etme eğilimini artırır.” TOPLUMDAN DIŞLANMA KAYGISI Toplumsal desteksiz yaşayamayan insan türü için ritüeller, yaşamsal öneme sahiptir. Legare bu nedenle insanların doğuştan ritüellere uygun bir zihinsel yapıya sahip olduğuna inanıyor. Çocuklar üzerinde sürdürdüğü bir çalışmada, törensel davranışların anlamsız doğasının, nedensonuç yaklaşımından çok farklı bir düşünce şeklini tetiklediğini ortaya çıkartan Legare, bunun sonucunda oluşan ritüelistik düşünce tarzının da görünürde hiçbir anlam taşımayan eylemleri birebir kopyalamamıza yol açtığını belirtiyor. Ritüeller, insanı şaşırtacak kadar çeşitli şekillerde karşımıza çıkar; dolayısıyla ritüeli tek bir tanım altında toplamak zor olsa da, ortak özellikleri vardır. Özellikle ritüeller tanımlanmış kurallar çerçevesinde bir takım farklı, spesifik adımlar içerir. Ve bu eylemlerden nedensonuç ilişkisi bağlamında otomobilin lastiğini değiştirmek, pasta yapmak gibi belirli bir amaca yönelik bir anlam çıkartmak mümkün değildir. “Dışarıdan bakan biri için törensel davranışlar tamamen saçmadır” diye konuşan Southeastern Louisiana Üniversitesi’nden psikolog Matt Rossano, “Tören sırasında davranışlar son derece keyfidir ve bir amaca hizmet etmez” diyor. RİTÜELLERİN YAŞAMSAL ÖNEMİ Legare bu “nedensel bulanıklık” olgusundan hareketle, ritüeller ile çocuk psikologlarının son 30 yıldır tanık olduğu deneyimler arasında şaşırtıcı bir benzerlik olduğunu düşünüyor. Bir çocuğa daha önce hiç görmediği ve ÇOCUK DAVRANIŞLARI ARASINDAKİ PARALELLİK 2010 yılında Legare fikrini sınamak için tüm zamanını bu çalışmalara adadı. İlk keşfi, çocukların amaçsız davranışları, belirli bir amaca hizmet eden davranışlara oranla, daha sadık bir şekilde kopyalamalarıydı. Bir dizi deneysel çalışmanın sonunda Legare ve meslektaşları, bu etkinin en erken 3 Tüm ritüeller toplumsal geleneklerdir. Başka bir deyişle, sosyal davranışları düzeyaşında görüldüğünü ve çocuk ne sokmak için grupların ve kültürlerin geliştirdikleri kurallara dayanan faaliyetlerdir. büyüdükçe başkalarının davraAncak toplumsal gelenek ve adetlerin tümü ritüel değildir. Aracınızı yolun hangi taranışlarını kopyalama yeteneklerifından süreceğiniz veya hangi dili konuşacağınız ritüel değildir; bunlar yalnızca uyum nin geliştiğini tespit ettiler. sorunlarını çözmek için geliştirilmiş uygulamalardır. Peki toplumsal bir geleneğin ritüel Bir sonraki aşamada ritüehaline gelmesi için neler gereklidir?Aslında bu ikisi arasında sınır çok net değildir; aylistik davranışlardan elde edilen rıca ritüelistik davranışlar bir spektrum çerçevesinde ele alınmalıdır. Bu spektrumun bir kazanımların, çocuğun kopyalaucunda toplumsal görgü kuralları yer alır. Örneğin bir arkadaşınızla karşılaştığınızda ma girişimlerini nasıl etkilediği tek yanağından mı, yoksa iki yanağından mı öpeceğiniz toplumsal bir görgü kuralıdır. araştırıldı. Legare ile meslekAncak yanlış tarzda bir öpücük sizin o kültürden dışlanmanıza yol açabilir. taşları Patricia Herrmann, Paul Japonların geleneksel çay partileri veya Çinlilerin Yeni Yıl kutlamaları ritüelistik Harris ve Harvey Whitehouse, öğeler taşır. Ancak bunlar belirli bir hedefe yönelik oldukları için tam olarak ritüel 259 çocuk üzerinde uygulanan tanımlamasına girmezler. Çünkü ritüellerin belirli bir hedefi yoktur; karmaşık eylemlerin bir dizi deneyden alınan sonuçnedensonuç ilişkisi çerçevesinde anlaşılmaları zordur. ları şöyle açıklıyor: “Çocukların En belirgin ritüeller, yaşamın temel evrelerini ve bu evreler arasındaki geçişleri tümü ait oldukları grup üyeleritemsil ederler. Örneğin doğum, ergenliğe geçiş, evlilik ve ölüm gibi... Güçlü bir ritünin davranışlarını kopyalama el eşgüdüm içinde sergilendiği ve tekrarlandığı zaman birliktelik duygusunu doğurur. eğilimindedir. Birden fazla insaGruba bağlılık, ritüellerin fiziksel veya duygusal olarak yoğunlaşmasıyla güçlenir. Bu nın aynı şeyi yapması, bu davgibi ritüellere acı çekme, korku duyma veya sanrı görmeyi sağlayan ilaç kullanımı gibi ranışın toplumun bütünü taraöğeler eklenir. Bunların içinde Kızılderililerdeki erkekliğe geçiş ayinleri, Kerbela’daki fından kabul gören bir gelenek matem ayinleri insanları en fazla etkileyen görsel şölenlerin başında gelir. olduğu inancını doğurur ve bu MANTIKSIZLIĞIN CAZİBESİ Bu deneyler çocukların ritüel davranışları, sosyal aidiyeti güçlendirdiği için kopyaladığını gösterir. O halde gruptan dışlanmama kaygısı kopyalama dürtüsünü de güçlendirir. Bu fikri sınamak için meslektaşlarıyla birlikte ileri çalışmalar yapan Lagare, dışlanma riskinin bulunduğu koşullarda çocuklardaki kopyalama eğiliminin arttığını tespit etti (Evolution & Human Behavior, vol 35, p 204). “Antropologlar uzun süredir ritüellerin toplumsal, sembolik ve kültürel anlamı konusunda çalışmalar yapıyor” diye konuşan Rossano, “Legare’nin inovatif çalışmaları, bilmecenin eksik parçalarını tamamlar nitelikte” diyor. Leipzig’teki Max Planc Enstitüsü’nden psikolog Daniel Haun da Legare’nin bu alandaki çalışmalarını “çarpıcı” ve “olağanüstü” olarak değerlendiriyor. Haun insanla rın kendilerine benzeyenlere daha yakın durduğunu ve birlikte yürütülen toplumsal geleneklerin bu yakınlığı arttırdığını söylüyor. Haun, “Herkesin kendisine yakın bulduğu kişilere güvendiği, ticaret yaptığı ve etkileşim içine girdiği bir dünyada, başkalarının yaptığını yapmak akıllıca bir taktiktir. Ancak ritüeller toplumsal geleneklerin ötesine geçerler. Ritüeller çok özel bir alt kümedir. Ritüellerin en çarpıcı yanı, yalnızca grup üyelerinin birbirlerini tanıması değil, grup içindeki toplumsal bağı güçlendirmesidir.” Ritüeller genellikle dini inanç ve uygulamalarla ilişkilendirilir, ancak Legare’nin çalışmalarından da anlaşılacağı üzere ritüelleri kopyalama dürtüsü dini bir temele dayanmaz. Ritüelleri grupların hayatta kalması için kültürel bir araç olarak gören Legare, DİNİ BİR TEMEL ŞART DEĞİL “Kolektif ritüeller gruba dahil olduğunuzu gösteren kamusal bir işarettir. Bu da grup ile işbirliği yapmanızı kolaylaştırır ve ortak bir amaca hizmet ettiğiniz duygusunu yaratır.” Bazı üniversitelerde öğrenciler arzu ettikleri bir gruba girebilmek için aşağılanmayı, hatta tacizi bile göze alırlar. Spor takımları kendilerine özgü geleneksel törenlerini sergileyerek sahaya çıkarlar; bu da onların ortak mücadele gücünü artırır. Askerde de, yatak yapmaktan nöbet değişimine dek günlük yaşamın gerektirdiği hemen hemen tüm eylemler toplu ritüel özelliği taşır. Ritüeller, her toplulukta yaygın olarak görülmesine karşın, gruba yabancı olanların gözünde gizemli bir atmosfere sahiptir, saçmalık derecesinde anlamsız hareketler içerirler. Ancak ritüeller gücünü bu özelliklerden alır. Reyhan Oksay Kaynak: New Scientist, 17 Ocak 2015 RİTÜELLERİ GELENEKLERDEN AYIRAN SINIRLAR Brezilya’da ritüeller günlük yaşamın ayrılmaz parçasıdır; hemen hemen her ritüelin bir reçetesi vardı ve bu reçeteler mahalle bakkalından elde edilebilir. Örneğin “Simpatia”lar evde yapılan ritüellerdir; yeni bir iş veya eş bulmak gibi isteklerinize ulaşmanıza yardımcı olur. Yeni bir iş bulmak için gerçekleştireceğiniz simpatia’nın reçetesi şöyledir: “Dolunay zamanında gazetede yayımlanmış cazip bir iş ilanını kesip dörde katlayın. Bunu beyaz bir mum ile birlikte yere koyun; çevresine tarçın ve limon dökün. Bu arada iyi bir ücret karşılığında bu işte çalışıyor olduğunuzu hayal edin. Daha sonra mumu ve kağıt parçasını bir ağacın altına gömün ve her gün sulayın.” Simpatia’ların ülkemizdeki benzeri Hıdrellez kutlamalarıdır. Türkiye’de Hıdrellez Bayramı 6 Mayıs (5 Mayıs gecesi) tarihinde kutlanır. Bugün Hıristiyanlarca da baharın ve doğanın uyanmasının ilk günü olarak kabul edilir. Hıdrellez gecesi Hızır’ın uğradığı yerlere ve dokunduğu şeylere feyiz ve bereket vereceği inancıyla çeşitli uygulamalar yapılır. Yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağızları açık bırakılır. Ev, bağbahçe, araba isteyen kimseler, Hıdrellez gecesi gül ağacının altına istediklerinin küçük bir modelini yaparlarsa Hızır’ın kendilerine yardım edeceğine inanırlar. Aynı zamanda dileklerini kırmızı kurdeleye bağlayıp gül ağacına asarlar. Bir yıl boyunca dileklerinin yerine gelmesini beklerler. Bazı kimseler de ateş yakıp, dilek dilerler. Ondan sonra yaktıkları ateşin üstünden atlarlar. Böyle bir saçmalığın yardımıyla arzu ettiğiniz hedefe nasıl ulaşacağınız sorusuna mantıklı bir yanıt vermek söz konusu değildir. Ancak bu saçmalıklar, eylemin çekiciliğini arttırıyor olabilir. Alabama Üniversitesi’nden Andre Souza ve Texas Üniversitesi’nden Cristine Legare Brezilyalılardan simpatia’ları amaca ulaşma kolaylığı sağlamaları açısından derecelendirmelerini istedi. Değerlendirmenin sonucunda bu ritüellerin tamamlanması için ne kadar fazla sayıda aşama gerekiyorsa ve ne kadar spesifik ise değerinin de o kadar yüksek olduğu görüldü. Dünyadaki tüm ritüeller karmaşıklık ve anlamsızlık gibi ortak özellikler taşır. Bu özellikler bunlar hakkında nasıl bir tavır aldığımızı belirleyen faktörlerdir. Ayrıca çocuk psikolojisinin en şaşırtıcı yönlerinden birini anlamamıza da yardımcı olurlar. RİTÜEL REÇETELERİ 2009’da başarısızlıkla sonuçlanan Kopenhag’daki Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nden sonra, yüzyılın en önemli toplantısı olarak nitelenen İklim Değişikliği ile Mücadele için 2015 Paris buluşması, bizlere herhangi bir umut vadediyor mu? Bilindiği gibi, uluslararası bilim çevrelerine ve Birleşmiş Milletlerin saygın, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’ne (IPCC) göre, küresel sıcaklıkların aşmaması gereken eşik değeri, 2o C artış. Konuyu yakından izleyen basın organlarında genelde kötümser bir hava hakim. Nasıl olmasın ki? Bakın, zirvenin ev sahibi sayılabilecek Avrupa Birliği’nin başmüzakerecisi Miguel Arias Canete, ABD’li eşdeğeri Todd Stern ile geçtiğimiz hafta Washington’da yaptıkları görüşmelerin ardından Guardian gazetesine verdiği demeçte ne demiş: “ ...konuya (yani iklim değişikliğine yol açan salımların radikal biçimde azaltılması) uzun vadeli bir süreç olarak bakıyorsak, Paris 2015’ten, 2oC sınırlaması ile sonuçlanan bir uluslararası iklim anlaşmasının çıkmaması başarısızlık sayılmamalı ...” Beklentilerin çok yüksek olmaması gerektiğine vurgu yapan BM İKlim Değişikliği yetkilisi Christiana Figueres de aynı tarihlerde Brüksel’de benzer bir açıklama yapmış... Bu gelişmeler malumun ilanı mı, yoksa yıl sonunda Paris’ten bir uluslarararası anlaşma çıkması olasılığı gerçekten çok mu düşük ? 1990’ların başlarından itibaren tüm uyarılara rağmen ziyan edilen 25 yıldan sonra, dünya kamuoyu yine Küresel CO2 salımları “laf olsun torba dolsun” mealinden Böyle gelmiş böyle gider sonuçlara mı Önceki ABD ve AB hazırlanıyor? taahütleri Milyar Böyle bir soÖnceki taahütler ve ton nuç kuşkusuz, ABDÇin Anlaşması CO2 Birleşmiş Mil/yıl letler müzaDünya ülkelerinin kere süreçleABD ve Çin’i izlemesi durumunda rinin fiyasko ile sonuçlanacağını, bu görüşmeler den hiçbir sonuç çıkmayacağını iddia eden tarafların eline önemli bir koz vermiş olacak. Gerçekten de, bir iklim zirvesi fiyaskosu daha, toplumun ve alışkanlıklarının radikal bir şekilde dönüşüme uğratılması, ya da bildiğimiz şekliyle global kapitalizmin terkedilmesi dışında bir çözümün mümkün olmadığı tezine ciddi bir destek sağlayacak. Climate Interactive adlı kuruluşun, ABD üniversitesi MIT ile birlikte Kasım 2014’te yaptığı çalışmayı özetleyen aşağıdaki grafik, çeşitli olasılıkları gösteriyor. Böyle gelmiş böyle gider senaryosunda, 2100’e gelindiğinde küresel sıcaklık artışları 6oC üzerinde gerçekleşiyor, en kötü felaket senaryolarından biri. Noktalı çizgiyle gösterilen senaryo bir anlaşma çıkmaması durumunda, ABD ve AB’nin yalnız başlarına yaptıkları taahhütlere ve yine felaketle sonuçlanan başka bir senaryoya işaret ediyor. Buna karşılık , alttaki lacivert ve mavi senaryolar, geçtiğimiz yıl Obama’nın Çin ziyareti sırasında açıklanan ABDÇin iklim anlaşmasının etkisini ve tüm önemli ülkelerin bu anlaşmaya anahatlarıyla uydukları durumda neler olacağını gösteriyor. İşte bu şemanın ışığında iyimser olanlar da var. Montreal Protokolü ve ozon deliğine yol açan gazların devre dışı bırakılması sürecine bakanlar, burada bugünkü iklim değişikliği müzakereleri ile bir benzerlik görüyorlar. Tabii, söz konusu ayresol gazlarının dünya ekonomisindeki yeri ile iklim değişikliğine yol açan gazların ağırlığının çok farklı olduklarını hatırlatalım. Yine de, iyimserler Montreal Protokolü sürecinin başarısının da tek kerede sağlanmadığını; 1987 ile 2007 arasında, nihai biçimine kavuşana kadar tam 8 kez yenilendiğini vurguluyorlar. Paris 2015 yaklaşırken, ülkeler, mutlak salım azaltım hedeflerine yönelik çeşitli çalışmalar yapmaya başladılar. Bu esnada kömür yakarak ekonomik büyümesini ateşleyeceği hayalini kuran Türkiye , 27 yıl sonra inşaat sektöründe çalışma koşullarını düzenleyen Uluslarararası Çalışma Örgütü Sözleşmesini imzalamış (gazeteler)... İklim Değişikliği ile Mücadele ve Paris 2015
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle