26 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sağlık CBT 1495/13 Kasım 2015 17 Kolon ve rektum kanseri tedavisinde neredeyiz? Kolon ve rektum kanseri, Sağlık Bakanlığı’nın istatistiklerine göre en sık görülen ilk 5 kanser arasında yer alıyor. En çok 50 yaşından sonra gözlenen ancak son yıllarda kesin sebepleri bilinmemekle birlikte, beslenme alışkanlıklarının değişmesi ve genetiğin önem kazanmasından dolayı daha genç yaşlarda da görülüyor. Erken tanı için doktorunuza yardımcı olmanız önemlidir. Yol Tanı Sonrası Tedavi Sürecinde İzlenen Doç. Dr. Emre Balık Koç Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü Öncelikle hastalarımızın bilmesi gereken şu ki, kişiyi kişinin kendisi en iyi tanıyandır. İnsan vücudu, düzenli çalışan bir makine gibidir. Makinenin herhangi bir yerinde aksaklık söz konusu olduğunda rutinden sapmaya neden olan bir takım değişiklikler meydana gelir. Vücudumuz da kendini ele verir. Yaşam koşullarımızı etkileyen değişiklikler, vücudumuzla ilgili farkındalığımızın artmasına yol açar. İşte, kişinin bu noktadaki en temel vazifesi, vücudunda beliren olumsuz değişiklikleri ilk önce kendisinin farkına varıp harekete geçmesidir. Harekete geçmek demek şikâyetini dile getirip doktoruna başvurmasıdır. Bir an önce doktora başvurmak, bazı hastalıkların erken tanısı için çok önemlidir ve tanı sonucu kötü de olsa erken teşhis doğru tedavi süreci ile hem hastaya hem de doktora çok şey kazandırır. Doktorun tedavi sürecine yardım ederken hastanın da yaşam kalitesinde çok fazla değişiklik olmadan başarılı sonuçlar elde etme olasılığı yükselir. Risk faktörlerine karşı duyarlı olunmalı Kolon ve rektum kanseri, Sağlık Bakanlığı’nın istatistiklerine göre en sık görülen ilk 5 kanser arasında yer alıyor. En çok 50 yaşından sonra gözlenen ancak son yıllarda kesin sebepleri bilinmemekle birlikte, beslenme alışkanlıklarının değişmesi ve genetiğin önem kazanmasından dolayı daha genç yaşlarda da görülüyor. Kişi öncelikle risk faktörlerini gözden geçirerek hastalığa karşı duyarlılık geliştirmelidir; 1 Ailede kalınbağırsak kanseri öyküsü olanların hastalığa yakalanma riski diğerlerine göre daha yüksektir ve daha genç yaşta ortaya çıkma olasılığı bulunabilir. 2 Genlerdeki değişiklikler kanser riskini arttırır. Daha önce geçirilmiş kanser hastalıkları yeniden geçirilme riski taşır. 3 Kalınbağırsaktaki polipler iyi huylu olsa da kanserleşme riski taşır. Bu sebeple çıkartılarak düzenli aralıklarla kontrol edilmelidir. Erken tanı çok önemlidir. 4 Ülseratif kolit ve Crohn hastalığı (iltihabik bağırsak hastalığı) olanlar kanser riski olabilecek gruptadır. 5 Beslenme son derece önemlidir. Meyve ve sebze, kalsiyum, folat ve lif açısından zayıf, hayvansal yağ ve gıdalar bakımından yoğun beslenme programı olan kişilerin kalınbağırsak kanserine yakalanma riski daha fazladır. 6 Sigara, tüm kanser tiplerinde olduğu gibi kalınbağırsak kanserini de tetikleyen ve uzak durulması gereken bir alışkanlıktır.   Vücudumuzdaki değişikleri nasıl fark ederiz? Yukarıda saydığımız risk faktörlerine karşı duyarlılığımızı ve vücudumuza karşı farkındalığımızı sağladığımızda vücudumuzda neler olup bittiğini anlar, değişiklik olduğu takdirde fark etmeye başlarız. Kalın bağırsak kanserinin en belirgin belirtileri; 1 Bağırsak alışkanlıklarında değişiklikler (ishal, kabızlık) 2 Normalde olduğundan daha ince dışkılama 3 Dışkıda kan 4 Karın içi gaz, kramp veya şişkinlik hissi 5 Nedeni belli olmayan kilo kaybı 6 Sürekli yorgunluk 7 Bulantı ve kusma Bu bulgulardan şüphelenmeniz durumunda doktora başvurmada gecikilmemelidir. Geç kalınması halinde yani tanı konulmadan önce bağırsağın tam tıkanması, ciddi kanamalar, tümörün bağırsak duvarını delmesi, buna bağlı kalınbağırsaktaki mikropların karın zarına yayılması, karın boşluğunda sıvı toplanması gibi tedaviyi zorlaştıran ciddi belirtiler de görülebilir. Bu belirtiler kansere bağlı da olmayabilir ancak erken tanı ve tedavi için doktora başvurulması önem arz eder. Ağrı olmasını beklemeden doktora başvurmak kanserin erken tanısında önemlidir. Erken tanı için hangi yöntemleri kullanırız? Kanserlerin başlangıç evrelerinde belirtilerine rastlamak oldukça güçtür. Kanserde belirti yokken tümörü ortaya koymak en önemli aşama sayılır. Bu sebeple yapılacak tarama testleri erken tanı için gereklidir. Koç Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı, kolon ve rektum kanserleri tanı ve tedavisinde, süreçleri en doğru ve güncel yöntemlerle yönetmekte ve hastaların hizmetine sunmaktadır. Bu süreç içinde genel cerrahi ekibi radyoloji, patoloji, medikal ve radyasyon onkoloji branşları ile ortak çalışma içinde olmakta ve hastalarımız için dünya standartlarında kişiselleştirilmiş tedavilerin oluşturulmasına imkan vermektedir. Tanı için Uyguladığımız Yöntemler; Fizik Muayene: Tüm hastalara ileri tetkiklere başlamadan önce detaylı bir öykünün alınması, sistemik muayenenin yapılması tıbbın her bölümünde olduğu gibi kolon ve rektum hastalıklarında da ana kuraldır. Rektumun Parmakla Muayenesi: Manuel bir yöntemdir. Hastanın şikâyeti dinlendikten sonra şüphelenilen bölge rektum ise öncelikle parmakla yapılan muayene gerçekleştirilir. Herhangi bir bulguya rastlanır ise ileri tetkikler uygulanır. Kolonoskopi: Kolonoskopi işlemi tüm kolonun iç duvarının görüntülenmesi yöntemidir. Bu işlem ile polipler tespit edilirse, çıkartılır ve hastalarımız belli periyodlarda aynı işlemle kontrol edilerek takibe alınır. Koç Üniversitesi hastanesinde HD ve NBI teknolojisi ile gerekli incelemeler yapılmakta ve ileri endoskopik tedaviler olarak adlandırılan endoskopik mukozal rezeksiyon ve de submukozal diseksiyon gibi tedavi edici işlemlerin yanında tümöre bağlı tıkanıklıkların açılması için stent yerleştirme işlemleri başarılı bir şekilde yapılmaktadır. Aile öyküsü olmayan her sağlıklı bireyin şikayeti olmaksızın 50 yaşında ilk tarama kolonoskopisini yaptırmaları gerekmektedir. Aile öyküsü veya kanama, dışkılama alışkanlığında değişiklik, kilo kaybı gibi alarm bulguları olan bireylerin ise bir konu ile ilgili bir hekime başvurmaları ve de değerlendirmelerin sonucuna göre kolonoskopinin zamanlamasına karar verilecektir. Endorektal ultrason: Rektum ve çevre dokular ses dalgalarının yansımasını görüntüye dönüştüren bilgisayar tarafından görüntülenir, Bu yöntemle, tümörün rektumda derinliği, lenf nodları ve yakın dokulara yayılımı hakkında bilgi sahibi olunur. Günümüzde bu teknik sadece çok erken evre rektum tümörlerinin tanılarının netleştirilmesinde kullanılmakta olup Koç Üniversitesi Hastanesinde 3D teknolojisi ile görüntüler değerlendirilmektedir. Bilgisayarlı tomografi (BT): Sistemik evreleme amacıyla kullanılan bilgisayarlı tomografi teknolojisi ile karaciğer, akciğer metastazlarının tanısının konulması sağlanmaktadır. Manyetik Rezonans (MR): Özellikle rektum kanserinin lokal evrelendirilmesi amacıyla standart olarak yüksek çözünürlüklü MR hastanemizde kullanılmaktadır. MR sonuçlarına göre hastalara cerrahi tedavi öncesinde radyo kemoterapi tedavileri önerilebilmektedir. Pozitron Emisyon Tomografisi: Hastaların tanı ve takibi sırasında özel durumlarda tüm vücut taraması amacıyla kullanılan bir yöntemdir. Kalınbağırsak kanserlerinin tedavisinde başlıca kullanılan yöntemler, cerrahi, radyoterapi ve kemoterapidir. Tedavi süreci, tümörün evresi ve yayılımına göre değişkenlik gösterir. Cerrahi: Kolon ve rektum kanserlerinin temel tedavisi cerrahidir. Lokal hastalığın tedavisinin yanında karaciğer ve akciğere yayılma durumunda da uygun durumlarda kombine cerrahi uygulanabilmektedir. Koç Üniversitesi Hastanesinde bölümlerinde uluslararası tecrübeye sahip uzmanlar tarafından kombine cerrahi girişimler başarıyla uygulanmaktadır. Cerrahi sırasında, tümörlü kısım ve etrafındaki sağlam doku ve tümörlü dokuya eşlik eden tüm lenf bezlerinin çıkarılması amaçlanmaktadır. Tümör cerrahisi sırasında uyulması gereken özel koşullar olduğu hiç bir zaman unutulmamalıdır. Bazı vakalarda stoma denilen yöntem ile torba yerleştirilerek dışkı dışarıya alınması gerekmektedir. Bu durum geçici olabileceği gibi bazı hastalarda gerekli ve zorunlu olduğundan stoma kalıcı olabilmektedir. Son yirmi yıldır dünya olduğu gibi ülkemizde belirli merkezlerde rutin olarak uygulanan minimal invasif cerrahi teknikleri (laparoskopik, transanal endoskopik mikro cerrahi ve robotik cerrahi) Koç Üniversitesi hastanesinde başarıyla uygulanmaktadır. Minimal invasif cerrahi hastaların daha az ağrı hissetmelerini, daha hızlı ve daha çabuk günlük yaşantılarına dönmelerini sağlamasının yanı sıra açık cerrahide ulaşılamayan veya daha güç olan işlemlerin daha kolay yapılmasını sağlamaktadır. Kemoterapi: Kanser hücrelerini öldürmek için ilaçlı tedavi yöntemidir. Kolon kanserinin bazı evrelerinde ve vücudun başka yerine sıçramış olduğu durumlarda sıklıkla kullanılan bir tedavidir. İlaçlar ağız ya da damar yoluyla verilebilir. Kemoterapi bazı durumlarda cerrahi öncesi verilerek büyük tümörlerin küçülmesi hedeflenir. Cerrahi sonrası verildiğinde ise cerrahiyi desteklemesi amaçlanır ve hastalığın tekrar etme riskini azaltması amaçlanmaktadır. Her hasta ve hastalık için özel tedavi protokolleri bulunmaktadır. Radyasyon Tedavisi: Daha çok radyoterapi olarak bilinir. Tedavi edilen alandaki kanser hücrelerini ışınlarla öldürmek amaçlanır. Radyoterapi, ameliyat öncesinde tümörün küçültülmesi amacıyla veya ameliyat sonrası nüksleri önlemek için kemoterapi ile beraber verilebilmektedir. Kalınbağırsak kanserlerinden korunmada tüm bu tarama yöntemlerinin yanı sıra riski azaltıcı bazı yöntemler bulunur. Fiziksel egzersiz, aşırı kilolardan kurtulmak, sigara ve alkol kullanmamak, yüksek lifli, düşük yağ içerikli gıdaları tüketmek öncelikle aklımızda bulundurulması gereken alışkanlıklardır. Ancak tüm bunlardan en önemlisi de vücudumuzu tanımak, ona ve dış faktörlere karşı duyarlı olmak, farkında olarak yaşamak en temel vazifemiz olmalıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle