Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Araştırma CBT 1453/23 Ocak 2015 3 Avrupa’da İslam Paris’te Charlie Hebdo dergisine yönelik terörist saldırının İslamcı militanlar tarafından gerçekleştirilmiş olduğu görülüyor. Eğer bu doğruysa, pek çok insan İslamın seküler temele dayanan Avrupa değerleri ile ne denli uyumlu olduğu konusunu yeniden sorgulayacak. Dine güvensizlik yalnızca İslam ile kısıtlı değildir, fakat Avrupalılar, 2013 yılında Almanya’da Bertelsmann Vakfı tarafından yürütülen bir çalışmaya göre İslam dininin ulusal kültürlerine, diğer inançlara (ve ateizmden) kıyasla, daha büyük bir tehdit oluşturduğunu düşünüyor. Avrupa Birliği’nin yasaları yürüten organı Europol, din kaynaklı terör olaylarına bağlı olarak tutuklananların artış göstermesinden hareketle, İslami terörün şu anda yükselişte olduğunu belirtiyor. Ne var ki bazen algılar gerçekliğin önüne geçebiliyor. 2013 yılında dini kaynaklı olmayan diğer terör olaylarından tutuklananların sayısı daha fazla olmakla birlikte, Avrupa’da kamuoyu Müslüman nüfusun toplam nüfusa oranını abartma eğiliminde. 2014 yılında IpsosMori kumuoyu araştırmasına göre ortalama bir Fransız, vatandaşların %31’nin Müslüman olduğunu düşünüyor. Oysa bu oran gerçekte % 8 dolaylarında seyrediyor. 3 BİLİMİN EN ÇOK TARTIŞILAN 13 TEMEL KAVRAMI KAVRAM: KUANTUM GERÇEKLİĞİ Algıyı zorlayan kavram Almanya Garching’teki Max Planck Kuantum Optiği Enstitüsü’nden Johannes Kofler, “Kendi deneyimlerimin dışında fiziksel bir gerçekliğin varolduğuna inanıyorum. O dünya ben olmadan da oradadır, benden önce de oradaydı, benden sonra da orada olacak” diyor. Kuantum fiziği konusunda bildiklerimizin ışığında bu cümle oldukça cesur bir açıklama gibi duruyor. Gerçekliğin bu en temel kuramının sezgilerimize yönelik saldırıları saymakla bitmez: • Birden fazla yerin ve durumun “süperpozisyonları”nda olan olasılık dalgası fonksiyonları görünümündeki ve en azından siz bakmadığınız sürece size öyle gelen parçacıklar • Birbirine dolanmış ve siz bir tanesini ölçerken, uzayın engin uzaklıkları üzerinden birbirlerini etkileyen parçacıklar.. “Bu gibi sıkıntılı konularla uğraşmak beyinlerimizi yeniden eğitmek işidir” diyen Kanada’daki Toronto Üniversitesi’nden Aefraim Steinberg, “Kuantum mekaniğinin sezgilere karşı olduğundan söz ederken, demek istediğimiz kuantum mekaniğinin onu öğrenmeden önceki sezgilerimize karşı olmasıdır. Kaldı ki klasik gerçeklik konusunda da çok iyi olduğumuzu söyleyemeyiz. Hangimiz bir tuğla ile tüyün yerçekiminden ötürü yere aynı hızda yere düşeceğini hemencecik söyleyebilir?” Kuantum fiziği ile birlikte nesnelerin betiminde kullanılan büyüklüklerin yalnızca matematiksel olarak varolduğu düşüncesi de bu kavramı anlamamıza yardımcı olmaz.. Dalga fonksiyonunu gerçek bir şeymiş gibi gözümüzde canlandırma, konu tek bir parçacık ise sorun yaratmaz; ancak her şey hızla daha dolambaçlı hale gelir. İşin iyice temeline indiğiniz zaman da, eğer kuantum fiziğinin görünürdeki değerini kabul ediyorsanız, en azından klasik alemin en değerli iki ilkesinden birinden feragât etmeniz gerekir. Biri realizm olup bu, her nesnenin özelliklerinin siz ölçmeseniz de var olduğu fikridir. Bir diğeri ise yersellik olup, bu ilkeye göre evrendeki hiçbir nesne, başka bir nesneyi ışığın hızından daha hızlı bir şekilde “aniden” etkileyemez. Kuantum fizikçilerin çoğu için, kozmik hız limitinin hiçbir zaman kırılmadığını varsaydığımızda, feragât edilen ilke realizmdir. Kofler, sonuç olarak yaklaşımların içinde en çok Kopenhag yorumunun yaygınlaştığını söylüyor. Bu yorum, mikroskopik nesnelerin en azından bazı özelliklerinin ölçümden önce ve ölçümden bağımsız olarak varolmadığını söylüyor. Aksi takdirde fizikçiler çoklu alemler yorumuna sığınmak zorunda kalır. Bu yoruma göre bir ölçümün olabilecek tüm sonuçları farklı evrenler –ne demekse üretir. Hiç kimsenin bütün bunları tam olarak anladığını söylemek yanlış olmaz. Bu da Steinberg’e göre kuantum fiziğinin uygulayıcılarının yeni sezgilere gereğinden fazla bağlı kalma konusunda kendilerini frenlemeleri gerektiği anlamına geliyor. “Bu ise tamı tamına kişinin tehlikeli bir kendine güven oluşturma noktasıdır.” Reyhan Oksay Prof. Dr. Ömür Akyüz’ün danışmanlığında Kaynak: New Scientist, 13 Aralık 2014 •Parçacıkların kuantum fiziğindeki bu olasılık fonksiyonlarını daha ayrıntılı olarak okumak isteyenler 20. yüzyılın en önde gelen fizikçilerinden olup fiziği bozmadan popülerleştirebilen Richard Feynman’ın “Kuantum Elektrodinamiği, Kedi: Işık ve Maddenin Tuhaf Kuramı, PAN, 3. baskı 2013” kitabından yararlanabilirler. Gelecek hafta: Bilgiişleme (computing) P o o e b F