24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘Matematiğin Nobel’i ilk kez bir kadına İran doğumlu matematikçi Meryem Mirzakhani, ‘matematiğin Nobel ödülü’ olarak bilinen Fields Madalyası’nı alan ilk kadın oldu. ABD’nin Kaliforniya eyaletindeki Stanford Üniversitesi’nde ders veren Mirzakhani, çarşamba günü Güney Kore’nin başkenti Seul’de düzenlenen Uluslararası Matematikçiler Kongresi’nde ödülünü aldı. Uluslararası Matematik Birliği jürisi Mirzakhani’nin, Riemann Yüzeyleri olarak da bilinen sarmal matematiksel yapılar alanındaki çalışmasıyla ödüle layık görüldüğünü açıkladı. Ödülün verilmeye başlandığı 1936 yılından bu yana lararası Matematik Olimpiyatı’nda altın madalya kazanma başarısını gösterdi. Geometri alanında uzman olan profesör, doktora derecesini ise Harvard Üniversitesi’nden aldı. 2008 yılında Stanford Üniversitesi’nde profesörlük unvanını alan matematikçi, eşi ve üç yaşındaki kızı ile birlikte yaşamını burada sürdürüyor. Uluslararası Matematik Birliği Başkan Yardımcısı Christiane Rousseau Mirzahari’nin ödül almasını büyük bir heyecanla karşıladığını belirtiyor: “Bu olağanüstü bir olay. MarieCurie 20. yüzyılın başında fizik ve kimya dallarında Nobel ödülleri aldı. Ancak matematikte ilk defa bir kadın bu prestijli ödüle layık görülüyor. Bu kadınlar için çok önemli bir gelişme.” ödülü alan 56 bilim insanı arasında ilk kadın matematikçi olan Mirzakhani şunları söyledi: “Bu büyük bir onur. Bu ödülü almam, genç bilim kadınlarını ve matematikçilerini yüreklendirirse çok mutlu olurum. Gelecek yıllarda daha pek çok kadının bu tür ödüller kazanacağına eminim.” 37 yaşındaki Mirzakhani, Tahran doğumlu. Harvard Üniversitesi’nde doktorasını tamamlayan Mirzakhani, aslında gençken yazar olmanın hayalini kurmuş. Matematik problemlerine olan tutkusunu, “Çok eğlenceli, bulmaca çözmek gibi bir şey. Bir dedektif gibi ipuçlarını birleştiriyorsunuz” diye anlatıyor. Meryem Mirzakhani, henüz İran’da öğrenci iken Ulus Matematik camiası, uzun zamandır bir kadının bu ödülü almasını bekliyordu. Jüride yer alan Profesör Frances Kirwan, aslında matematiğin erkeklere özgü bir alan olduğu kanısının oldukça yanlış olduğunu söylüyor. Kirwan’a göre, kadınlar matematikle yüzyıllardır ilgileniyor ve bu alana katkıda bulunuyor. Profesör Kirwan, özellikle İngiltere’de hâlâ matematik okuyanlar arasında kadın oranının yüzde 40 olduğuna dikkat çekiyor ancak “Doktoraya doğru kadınların oranı hızla düşüyor” diyor. Oxford Üniversitesi’nde uygulamalı matematik öğreten Profesör Alison Etheridge de ödülün Mirzahani’ye verilmesinden büyük bir sevinç duyduğunu söylüyor: “Kadınlar artık matematikte çok önemli başarılar elde ediyorlar. Bu ödülle de kadınların başarısı taçlandırılmış oldu. Ödül, kamuoyunun ilgisini yakalamak açısından çok önemli. Bence yeni nesil üzerinde olumlu etkileri olacaktır.” MATEMATİK CAMİASI NE DÜŞÜNÜYOR? Bu yıl Mirzakhani’nin dışında üç bilim insanı daha aynı ödüle layık görüldü. Bunlardan biri İngiltere’deki Warwick Üniversitesi’nden Prof. Martin Hairer. Hairer’e ödülü, iklim modelleme alanında büyük kolaylık sağlayan gelişigüzellik üzerindeki çalışmaları nedeniyle verildi. Diğer iki bilim insanı ise Brezilyalı matematikçi Dr. Artur Avila ve KanadalıAmerikalı sayı kuramcısı Prof. Manjul Bhargava. Çarşamba günü Mirzakhani’ye ödülünü veren de, bu göreve gelen ilk kadın olan Güney Kore Cumhurbaşkanı Park Geunhye oldu.Mirzakhani’nin başarısı İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani tarafından resmi Twitter hesabı üzerinden de tebrik edildi. İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Mirzahani’nin başarısının İran halkını gururlandırdığını yazdı. “Matematiğin Nobeli” olarak adlandırılan Fields Matematik Ödülleri, her 4 yılda bir yıl Güney Kore’nin başkenti Seul’de düzenleniyor. Fields ödülleri, 1936 yılında Kanadalı matematikçi John Fields tarafından başlatıldı ve 1950’den bu yana, 4 yılda bir veriliyor. Ödül, 40 yaşın altındaki matematikçileri “gelecek başarıları için cesaretlendirme”yi hedefliyor. Kaynak: Reuters, edu,Guardian stanford. ÖDÜL ALAN DİĞER BİLİM İNSANLARI FIELDS ÖDÜLLERİ NEDİR? ruldu ve daha fazla genci bu çalışmaların içine çekmek gittikçe zorlaştı. İşin bir başka vahim yönü ise bu hususların ilgili kurum ile tartışılamıyor olması. Gelelim sıfır çeken fizik bölümlerine. Genel olarak bu sonuç eğitim fakülteleri dışındaki lisans programlarından mezun olanların pedagojik formasyon alarak öğretmen olmalarının önünün YÖK tarafından kesilmesiyle ortaya çıktı. Burada fen ve fenedebiyat fakülteleri asıl problemi görmezden gelip “vah vah ne yapacağız şimdi öğrenci gelmeyecek” diye yaklaştılar olaya. Demek ki Türkiye’de fen fakültelerinin asıl görevi fizik, matematik öğretmeni yetiştirmekmiş. Kimse buradan ders alıp, aslında mezunlarının çalışabilecekleri işlerle ilgili alan tanımlarının düzeltilmesi ya da ARGE çalışmalarının yaygınlaştırılması yönünde ulusal altyapıdaki eksikliklerin giderilmesi konularına eğilmedi. Son yıllarda yapılan FEFKON (Fen Edebiyat Fakülteleri Konseyi) toplantılarında konuşulan genelde bu öğretmenlik meselesi oldu. En son bu sene mayıs ayında Ege Üniversitesi ev sahipliğinde “Temel Bilimlerin Sorunları ve Çözüm Önerileri” başlıklı bir sempozyum düzenlendi. Bu toplantıda ev sahibi dekan yukarıda belirttiğim problemlere değinen ve çözüm önerileri barındıran son derece faydalı bir konuşma yaptı. İçimden keşke bu konuşma metni toplantının sonuç bildirgesi olsa dedim ve gerçekten başta korktuğum gibi toplantı körlerle sağırların birbirlerini ağırladığı bir kıvamdan öteye geçemedi. Nadiren yapılan önemli ve yerinde tespitlerden biri ise Ege Bölgesi Sanayii Odası yönetim kurulu başkan yardımcısına ait idi; Türkiye’de ARGE (Araştırma Geliştirme) değil ÜRGE (Ürün Geliştirme) yapılıyor dedi, bu vizyonun, bu hatanın değişmediği sürece hiçbir şeyin düzeleceğine inanmadığını belirtti. Gerçekten de 0’dan 1’i elde etmeyi önemsemeden 1’i 1000 yapma sevdası bizi hiçbir yere getirmeyecek. Umarım mevcut vizyonun yani hemencecik nasıl teknoloji üretir, nasıl inovasyon yaparız telaşının ve bu amaçla ARGE adı altında akıtılan bütçelerin bizim için aslında daha maliyetli olduğunu fark eder ve uzun vadeli temel araştırmalarda yer aldığımız sürece sağlam adımlarla ilerleyebileceğimizi fark ederiz. FİZİK BÖLÜMLERİNE SIFIR ÖĞRENCİ GEN VARYASYONLARI SEMPOZYUMU İstanbul Üniversitesi’ne bağlı Biyoteknoloji ve Genetik Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi (BİYOGEM), 1516 Eylül 2014 tarihlerinde “GENOM VARYASYONLARI: Uygulama ve Veri Analizleri” başlıklı iki günlük bir sempozyum düzenliyor. Son yıllarda gittikçe popülerleşen Doç. Dr. Murat Yaylaoğlu (Genentech) biyoinformatik çalışmaların farklı alanlara olan katkısının ele alınacağı toplantıya ülkemizden ve yurtdışından çok değerli konuşmacılar katılacak. Bunlardan biri dünyadaki ilk genetik mühendisliği şirketi olan GENENTECH (San Francisco /ABD)’den parlak bir bilim insanı olan Doç. Dr. Murat Yaylaoğlu. Yaylaoğlu, doktorası sırasında gen anlatımının beyin dokusu üzerinde gösterilmesini sağlayan robotik bir sistem geliştirdi. Bu robotik sistem aracılığıyla fare embriyo dokularında büyüme faktörlerinin ve reseptörlerinin anlatım profilleri gösterilebiliyor. Yaylaoğlu sempozyumda “Genome wide gene expression, to the discovery of regulatory elements, the impact of robotics on biology” başlıklı açılış konuşmasını yapacak. Fen Fakültesi Prof. Dr. Cemil Bilsel konferans salonunda gerçekleştirilecek toplantı matematiksel biyoloji, biyoinformatik ve sistem biyolojisine ilgi duyanlar için kaçırılmaz bir fırsat. Ayrıca Sempozyuma dinleyici olarak katılanlara sertifika verilecek. Bilgi için: http://biyogem.istanbul.edu.tr/ CBT 143115 /22 Ağustos 2014 MATEMATİK ÖDÜLLERİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle