10 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

EĞİTİMBİLİMİ Öğretim yöntemi tepetaklak! Öğrenme bilimi son yıllarda, tıp ve ekonomiden ödünç alınan yeni yöntemlerden yararlanarak yürütülen çalışmalarla yerleşik eğitim politikalarının ne denli yanlış olduğunu gözler önüne seriyor. Son bulgular, öğretmenleri yalnızca akademik yeterliliklerine bakarak değerlendirmenin yanlışlığını, sınıf büyüklüğü ile öğrenme arasında sanıldığı kadar önemli bir bağ bulunmadığını, öğrencileri derslerde pasif bir dinleyici konumuna indirgememek gerektiğini ortaya koyuyor. lerinin, gün boyu ayakta, duvara asılı olan ders notlarını kopyaladıklarını, oysa bugün matematik derslerini internet tabanlı ASSISTment (ABD hükümetinin desteklediği bir program) üzerinden bilgisayardan takip ettiklerini belirtiyor. Bugün eğitim alanındaki en büyük eksikliklerden biri güvenilir bir kanıt tabanının bulunmayışıdır. Bu eksikliğin her zaman sorun yarattığına dikkat çeken Brown Eğitim Politikaları Merkezi kurucularından Grover Whitehurst, bu sorunu şöyle açıklıyor: “Eğitim politikalarının nasıl olması gerektiği konusunda çok az sayıda bilimsel araştırma var. Dolayısıyla politika belirleyiciler ve eğitimciler güvenilir bir başvuru kaynağının bulunmaması yüzünden ne yapmaları gerektiğini tam olarak bilemiyor.” Bu sert eleştiriye pek çok bilim insanı karşı çıkmış olsa da, kanıt tabanının bulunmayışından aslında kendileri sorumlu. Bugün ABD’de eğitim politikalarını belirlemekten sorumlu yetkililer, alt sınıflarda matematiğin nasıl öğretilmesi, ilkokullarda yazı tekniğinin nasıl olması, üniversiteye başvuran öğrencilerin başvurularda karşılaştığı sorunlarla nasıl baş edeceği gibi konularda yeterli veri bulunmamasından şikayetçi. daki artış ve olumlu gözlemler baz alınıyor.” Öğretmen kalitesinin değerlendirilmesinde tartışmalar bitmiş değil. Whitehurst son yıllarda ideal öğretmen tanımındaki değişikliğin, zamanın ruhuna göre süreklilik kazanması gerektiğini vurguluyor. K KANIT TABANI OLUŞTURMAK üçük çocuklarda odaklanma ve dikkat dağılması konularında uzman Anna Fisher, yuva çocuklarının dikkatinin dağılmaması için sınıfların nasıl döşenmesi gerektiğini araştırdı. Duvarları resimlerle süslü bir sınıf ile duvarları boş bırakılmış sınıflarda ders gören öğrencileri karşılaştırdı. Duvarları boş sınıflarda okuyan çocukların derslere daha fazla odaklandığı ve dersi daha iyi anladıklarını ortaya çıkarttı. de pasif bir dinleyici konumuna indirgemek gibi yaygın görüşleri geçersiz kılıyor. Doğal olarak bütün bu çalışmalar, okulların tüm aksayan yönlerini düzeltecek tek bir çözüm önermiyor; sadece eğitim denilen devasa bir bilmecenin bazı boşluklarını yavaş yavaş doldurmaya bakıyor. Öğrencilerin, bir eğitmenin yol göstermesi ile değil, kendi başlarına bazı olguları keşfetmeye çalışmaları olarak tanımlanan ‘keşfederek öğrenme’ yöntemi son yıllarda çok moda. Blikstein ve meslektaşları, 2009 yılında kurmuş oldukları FabLab@School adını verdikleri eğitsel ağ üzerinden öğrencilerin gerçekten ne kadar yönlendirilmeye ihtiyaç duyduklarını araştırdı. Genel olarak veliler okulda çocuklarının çok fazla zorlanmasına sıcak bakmıyor. Ancak Blikstein’e göre bu doğru yaklaşım değil: “Çocukların bir miktar zorlanmasına ve hata yapmasına izin vermek gerekir; bu şekilde hem daha iyi öğrenir, hem de daha verimli olurlar.” Blikstein ve arkadaşları bu tezlerini kanıtlamak için bir deney gerçekleştirdiler. Deneyde bir kısım fen öğrencisine öğretmen tarafından bir konu anlatıldı. Diğer kısma ise önce konuyu kendi başlarına araştırmaları ve bilgi toplamaları söylendi. Sonuçta dersi öğretmenlerinden dinlemeden önce bilgi toplayan çocukların konuyu diğerlerinden % 25 daha iyi öğrendikleri anlaşıldı. ‘KEŞFEDEREK ÖĞRENME’ Son günlerde okullarda eğitim kalitesini arttırmak için Fisher’in deneyleri gibi yüzlerce araştırma yürütülmekte. ABD’de Eğitim Bakanlığı bünyesinde yer alan Eğitim Bilimleri Enstitüsü (Institute of Education SciencesIES), öğrenme konusundaki altın standartları belirlemek için YEPYENİ TEKNOLOJİLER VE YÖNTEMLER Öğrenme bilimine öncelik verilmesinin en büyük yararlarından biri de, kaliteli öğretmen tanımını değiştirmesidir. Eskiden kalite, spesifik bir derece veya diploma gibi belgelerle ölçülüyordu. Whitehurst şimdi bu tanımın nasıl değiştiğini şöyle açıklıyor: “Artık kalite, sınıftaki randıman ile ilgilidir; bu değerlendirmede sınav notlarınÇizgilerin her biri, karşılaştırma sonuçlarını gösteriyor. 59 çalışmada aktif öğrenme yöntemi uygulanan öğrencilerde başarısızlık oranı daha düşük (turuncu) ÖĞRETMENİN KALİTESİ NASIL ÖLÇÜLMELİ? CBT 1431/10/22 Ağustos 2014 Geleneksel Konferans Aktif Öğrenme CBT 1431/11/ 22 Ağustos 2014 bilimsel çalışmalara büyük destek sağlıyor. Bilim insanları yepyeni teknolojilerden ve veri analizinde kullanılan yeni yöntemlerden yararlanarak bundan 10 yıl önce imkansız sayılan yeni deneyler gerçekleştiriyor. Örneğin video kameralar, öğrencilerin dikkatlerini nereye odakladığını görmek için göz hareketlerini izlerken, cilde yerleştirilen sensörler öğrencilerin sıkılıp sıkılmadıklarını, dersi dinleyip dinlemediklerini tespit edebiliyor. Ekonomistler ise okullarda gerçekleştirilmesi hem çok zor, hem de maddi açıdan pahalı randomize çalışmaları taklit eden yeni çalışmalarla devasa verileri sıkıştırmanın yollarını arıyor. Yeni çalışmalar, öğrenme sürecini değerlendirmek için standart testlerin basit metrik ölçümlerinin ötesine geçiyor. Stanford Eğitim Fakültesi’nden Paulo Blikstein, “Yeni teknolojiler ve yeni veri toplama yöntemleri geliştiriyoruz; öğrencilerin bir ödevi tamamlamaları deneyin yalnızca bir parçası. Aynı anda öğrencinin bakışlarını, cildindeki kimyasal tepkileri ve diğer öğrencilerle iletişimini izliyoruz. Bu yaklaşıma çokludeğerlendirmeliöğrenme analitiği adını verdik” diye konuşuyor. Bu yeni metodoloji, öğretmenleri yalnızca akademik yeterliliklerine bakarak değerlendirmek, sınıfların büyüklüğüne gereğinden fazla önem atfetmek, çocukları dersler Veri analizinde kullanılan yeni yöntemler ve araçlar, eğitim politikalarının belirlenmesi konusundaki araştırmaların daha doğru ve hassas yürütülmesinin yolunu açıyor. Cornell Üniversitesi’nden Jordan Matsudaira ve ekibi, yaz okullarının mı, yoksa yoksul öğrencilere yapılan maddi yardımların mı akademik başarıyı daha fazla etkilediğini araştırmak için randomize kontrollü deneyleri taklit eden bir yöntem geliştirdi. Deneyin sonucunda, yaz okullarının, sınav sonuçlarını yükseltmede daha başarılı olduğu ortaya çıktı. Böylece bursların öğrencilerin akademik başarılarında tahmin edildiği kadar önemli bir fark yaratmadığı anlaşılmış oldu. Öğrencilerin zaman içindeki gelişimlerini araştıran başka bir grup bilim insanı, veri madenciliğinden (büyük veri yığınları içerisinden, gelecekle ilgili tahminde bulunabilmemizi sağlayabilecek bağıntıların bilgisayar programı kullanarak aranması)  yararlandı. Columbia Üniversitesi Teacher College’dan Ryan Baker, 10 yıl önce ortaokul öğrenci Dersten geçemeyen öğrenciler (%) Proceedings of the National Academy of Sciences’in Mayıs ayı internet sayısında yer alan bu grafikte, derslerin geleneksel konferans yöntemiyle öğretildiği fen öğrencileri ile aktif öğrenme yönteminin uygulandığı sınıflarda ders gören fen öğrencileri arasındaki başarı düzeyleri karşılaştırılıyor. Geleneksel yöntemin, aktif öğrenme yöntemine göre başarı şansını düşürdüğü görülüyor. Aktif öğrenme yöntemi, öğrencilerin gruplar halinde problem çözme ve eğiticinin düzenli olarak geri bildirimde bulunmasını gerektiriyor. 0 10 20 30 40 50 60 70 VERİ ANALİZİNDE YENİ YÖNTEMLER AKTİF ÖĞRENMEGELENEKSEL ÖĞRENME Bilgi alışverişi iki yönlü olmak zorunda. Pek çok Batı ülkesinde tedrisatın belirlenmesi sürecinin tasarım aşamasına öğretmenler de katılıyor. Bazı çalışmalar laboratuvarlarda değil, gerçek sınıflarda yürütülüyor. Bu gibi durumlarda bilim insanları çalışma ilerledikçe öğretmenleri eğitiyor. Matematik ve sosyal bilgiler alanında uluslararası sıralamaYüksek okullarda fen bölümü öğrencileri sınıflarda pasif larda başı çeken Finlandiya’da dinleyici oldukları zaman dersi anlamakta zorlanıyor. Oysa aktif ise yeni metodolojiler, eğitsel öğrenme adı verilen yöntem ile öğrenciler tartışarak, araştırarak, kuramlar ve uygulamalar devreye sorular sorarak dersi daha iyi anlama şansına kavuşuyor. girmeden önce öğretmenler eğiÜniversitelerde fen dersleri öğretmenlerinin, öğrencilerine vaaz verir gibi ders anlatmalarının modası artık geçti. Bu öğrettiliyor. me şeklinin başarıyı düşürdüğü bilinmekle birlikte, pek çok üniPek çok ülkede öğretmenversitede profesörler, büyük amfilerde toplanan çok sayıda öğlerin eğitim programlarının 40 renciye dersleri hala bu şekilde anlatmaya devam ediyor. Oysa yıl öncesinin psikolojisine daalternatif öğretme yöntemleri, hem öğrencilerin daha iyi öğrenyandığı düşünülürse, son çalışmelerini sağlıyor, hem de akademik başarılarını yükseltiyor. malardan elde edilen bulguların Bu alternatif öğretme şekillerinden biri aktif öğrenme yöntezaman geçirmeden yeni eğitim mi. Bu olanağın tanındığı sınıflarda öğrenciler pasif olarak dersi programlarına dahil edilmesinin dinlemek yerine soruları yanıtlıyor, problem çözüyor, çözümleri ne kadar gerekli olduğu ortaya aralarında tartışıyor ve konu hakkında muhakeme yürütüyor. Bütün bunları yaparken de öğretmenlerinden düzenli olarak geri bildirim alabiliyor. çıkıyor. Grafikte görüldüğü gibi dergisinin internetteki Mayıs sayısında sonuçları yayımlanan, 2012 tarihli bir araştırmaya göre bu yaklaşım fen ve mühendislikte, konuların Derleyen. Reyhan Oksay daha kolay ve derinlemesine öğrenilmesinin yolunu açıyor. Aktif öğrenme yöntemini uygulamanın çeşitli yolları var. Küçük sınıflarda öğrenciler gruplar oluşturarak ana problemi aşama aşama tamamlamaya çalışır. 100300 Kaynak: Scientific American kişilik sınıflarda ise öğrenciler önlerinde bulunan bir düğmeye basarak öğretmenlerine kendi yanıtlarını anında iletebilir. Bu şekilde öğretmen öğrencilerinin ne kadarıAğustos 2014 nın dersi kavramış olduğunu hemen anlayabilir. www.scientificAmerican. Zekice kotarılmış sorular düşünmeye sevk eder, daha gelişmiş bir anlayış düzeyi gerektirir, basit bir ezberden çok temel kavramların iyice anlaşılmış olduğunu com/aug2014/fablab gösterir. Sınıfın çoğunluğu soruyu yanlış anlamış ise öğretmen öğrencilerinden kendi aralarında tartışmalarını ister. Bu arada öğretmen bu tartışmaları dinler ve öğrenhttp://scienceoflearning.jhu. cilerini anlamadıkların noktalarda aydınlatır. Bu yöntemde öğretmen zamanının büyük bir kısmında konuşmakla geçirse bile öğrenciler öğrenmeye hazır oldukları için edu/ daha dikkatli dinlerler; konunun niçin önemli olduğunu ve hangi sorunların çözümünde kullanılabileceğini kavrarlar. http://bit.ly/1zCVOXT Sonuçta konu, anlamsız olgu ve verilerden oluşan bir bütün olmaktan çıkar, anlam kazanır. Şimdi en büyük sorunlardan biri laboratuvarlarda elde edilen bulguların sınıflara nasıl aktarılacağı ile ilgili. Çünkü uzun yıllardır laboratuvar ile sınıf ortamı arasında geçişi engelleyen duvarlar bulunuyordu. Geçmişte bilim insanları, çalışmalarını gerçek yaşama aktarma sorumluluğunun kendilerinde olmadığını savunuyordu. Öte yandan eğitimciler de sınıflarda elde ettikleri deneyimin bilim insanlarının önerilerinden daha gerçekçi ve geçerli olduğuna inanıyorlardı. IES’in halihazırdaki başkanı John Easton bilimsel araştırmalardan elde edilen sonuçların sınıflara aktarımının önündeki duvarları yıkmak için yeni yollar arıyor. Bu yollardan biri düzenlenen panellerle öğretmenleri, bilim insanlarını ve okul yöneticilerini bir araya getirip tartışma ortamı yaratmak. Pek çok eğitimci eğitimin mekanik bir olgu olarak ele alınmasından şikâyetçi. STEM Education adı verilen eğitim kurumunun başkanı Josep Merlino araştırmacıeğitimci ilişkilerinin nasıl olması gerektiğini şöyle anlatıyor: “Eğitim mekanik bir süreç değildir. Bozulduğu zaman bo LABORATUVARDAN SINIFA AKTARIM zuk bir saat gibi içini açıp anında tamir edemezsiniz. Önce yanlış gidenin ne olduğunu anlamak gerekir. Bunun için de ciddi bilimsel çalışmalara ihtiyaç vardır. Öncelikle eğitimcilerin bilimsel çalışmaların içinde yer alması gerekiyor. Eğitimciler bugüne dek bilimsel araştırmaların dışına itildiklerinden, kendi deneyimlerinden yararlanılmama sından yakınıyorlardı. Oysa halkın vergilerinden beslenen herkes bilgisini paylaşmak zorunda.” BİLGİ PAYLAŞIMI ‘KONFERANS VERİR GİBİ DERS ANLATMAYIN’ 80 EĞİTİMBİLİMİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle