02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HUKUK POLİTİKASI Takiyüddin’in İstanbul rasathanesi RASATHANE “İŞE YARAMAYINCA” MI YIKILDI? Padişahın etrafındaki kızgın iktidar savaşının bir sonucu olarak Sokollu Mehmet Paşa 1579 Eylül’ünde bir suikast sonucunda öldürüldü. Vezirler arasındaki iktidar savaşı bu koşullarda daha da kızışmıştı. Bu iktidar kavgalarının ayrıntıları, o dönemin tarihini yazan Osmanlı tarihçisi Mustafa Ali’nin ünlü eseri Künhü’lAhbar ’da (Haberlerin Aslı) bulunmaktadır. Ocak 1580’de de İstanbul Rasathanesi’nin yıktırılması kararı çıktı. Yaklaşık dört aylık bu süre içinde İran savaşında başarısızlıklar görüldü, İstanbul’da veba salgını başladı ve bu kısa zaman aralığında art arda birçok önemli kişi öldü. Bütün bunlar uğursuzluk işareti olarak görülüyordu. İşte bu koşullarda, rasathanede yapılan astrolojik gözlemler, öncelikle kehanetlerin doğru çıkmaması, fakat asıl olarak bu gözlemlerin uğursuzluk getirdiği görüşünün üstün gelmesinin (veya bu görüşün başka çıkarlara gerekçe yapılmasının) bir sonucu olarak bütün kötülüklerin kaynağı olarak gösterildi ve padişah da etki altına alınarak rasathanenin yıkımı kararı çıkartıldı. Şeyhülislam Ahmet Şemseddin Efendi, padişaha şunu bildirdi: “İhracı rasad (istihracı rasad olması gerekir, OB) meşum ve perdei esrarı felekiyeye küstahane ıtlakı cüretin vehamet ve akıbeti meczumdur. Hiçbir mülkde mübaşeret olunmadı ki mamur iken harap ve bünyanı devleti zelzelenaki inkılab olmaya.” (Ünver, s. 51). Görüldüğü gibi kapatılma gerekçesi, tamamen astrolojik amaçlı gözlemlere ve astrolojik kehanetlere yöneliktir. Burada İslam dünyasındaki astroloji konusundaki iki farklı yaklaşımdan birinin, günün özel koşullarına bağlı olarak diğerine galip gelmesinin bir örneğiyle karşılaşıyoruz. İslam dünyasında kurulmuş rasathanelerin çalışmaları, ya destekleyici ve koruyucu devlet yöneticisinin ya da kurucu veya yürütücü astroBaştarafı 12. sayfadan devam nomastrologun ölmesi sonucunda sona ermiştir. Burada bu nedenlerin dışında kalan özel bir durumla karşılaşıyoruz. Fakat bu özel durum da, İslam tarihindeki yegâne örnek değil. Astrolojik çalışmalar yaptığı gerekçesiyle yıktırılmış olan bir rasathane daha var. Bu rasathane, Fatımiler döneminde Kahire’de kurulmuş olan ve kurucularının adıyla bilinen Al AfdalAl Bataihi Rasathanesi’dir. Bu rasathane, 1120’de kuruldu ve 1125 yılında yıktırıldı. 455 yıl önceki bir olay olsa bile, varolma süresi ve akıbeti bakımından Takiyüddin’in rasathanesine ne kadar benziyor. Takiyüddin Rasathanesi’nin yıktırılmasının nedeni şimdiye kadar, dinsel tutumun bilimsel tutuma bir tepkisi olarak görüldü ve o şekilde yorumlanmak istendi. Gerçekte ise, dinsel tutumun bir versiyonunun dinsel tutumun diğer bir versiyonuna (astrolojiyi tamamen reddeden dinsel yaklaşımın, astrolojiyi kısmen meşru gören dinsel yaklaşıma) konjonktürel tepkisi olarak görünmektedir.). Bu iki saptama arasındaki farklılık önemlidir. Aksi takdirde Osmanlılarda bilimin gelişmesi sürecinin esaslarını çözümlemekte zorluklarla karşılaşırız. Takiyüddin’in rasathanesinin yıktırılmasından tam 190 yıl sonra, matematiğe meraklı, eski şeyhülislam Feyzullah (Damatzade) Efendi (17031771), herhangi bir engelle karşılaşmadan bir rasathane kurma girişiminde bulundu. Galata Kulesi’ni bir rasathaneye dönüştürmeyi planlamıştı. Avrupa rasathaneleri tarzında tasarladığı bu projesini, Avrupalı astronomlara bağlı olarak gerçekleştirmeyi düşünüyordu. Bu özelliğiyle klasik İslam rasathanelerinden tamamen farklıydı ve elbette artık sadece astronomik çalışmalar yapılacaktı. Fakat bu çalışmaları sürdürdüğü sırada Feyzullah Efendi’nin ölmesiyle, bu önemli girişim sonuçsuz kaldı. Sonuçsuz kalmasına rağmen, tam da yine Avrupalı mühendislerin yardımıyla Hendesehane’nin kurulması (1773) sıralarında modern bir rasathane kurma girişiminin yapılmış olması, bilim tarihimiz bakımından son derece önemli ve dikkat çekicidir ve Takiyüddin’in rasathanesinin yıkılmasıyla ilgili yukarıdaki yorumu yapmamıza da katkıda bulunmaktadır. Hayrettin Ökçesiz [email protected] http://okcesizhayrettin.blogspot.com Hukuksuz demokrasi olamayacağını bir kez daha gördük. Demokrasiye hukuku dayatmak zorundayız. Bu yüzden 1) yurttaşlara, yargıçların hukuksuzluklara dikkatlerini çekmek görevi düşüyor. 2) Hukuksuz yargı da olmaz. Siyasetçilerin yargıçlara hukuku dayatmaları gerekiyor. 3) Şu halde hukuka gönülden bağlı yurttaşlar, yargıçlar ve siyasetçiler bu görevlerini birbirlerine karşı derhal cesaretle yerine getirmeye çalışmalıdır. Şimdi daha somut söyleyeyim: Bu seçim sürecinin Anayasa’ya aykırılığını AYM’de ısrarla gündeme getirmelidir. Bu sözlerimi lütfen ciddiye alınız! Sevgili Yurttaşlar, şimdi ikinci perdeye geçiyoruz. Bu oyun üç perdedir. Bu perdede lütfen seçim sürecinin iptali için AYM’ne bireysel başvuruda bulununuz. Hukukça düşünüldüğünde AYM’nin bu süreci iptal etmesi bir zorunluluktur. Ancak cesarete ihtiyacı olacaktır. Bu cesareti sizin başvurularınızın sayısı sağlayacaktır. Üçüncü perdedeyse özlediğiniz bir seçimin kapıları açılacaktır. Ayrıca, bir yan ürün olarak da, zırhları dökülmüş olan tüm hırsızlar adaletin pençesine düşeceklerdir. Bu başvuru için benim yaptığım başvuru metnine bakabilirsiniz. Hukukçu arkadaşlardan yardım alabilirsiniz. Bununla bu kez siz ülkenin makus talihini yeneceksiniz! Belki yaşamınızda bu kadar büyük bir sorumluluk taşımamış olacaksınız. Daha fazla ve daha başka ne söyleyebilirim ki! Seçim Sürecinin İptali İçin 17 Temmuz, Perşembe günü AYM’ne verdiğim başvuru dilekçesidir T. C. ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA, 2014 Yılı Cumhurbaşkanlığı seçim süreci meşru değildir. Anayasa’ya göre TBMM içindeki siyasi partiler aday gösteremezler. Milletvekillerinin aday göstermelerini engelleyemezler. Bu hak, partilerinden bağımsız davranmak görev ve yetkisinde bulunan Milletvekilleriyle, TBMM dışındaki siyasal partilerinindir. Meclis partileri, Milletvekillerine fiili tehdit tutumlarıyla ve demeçlerle bu yolu kapatarak da Anayasayı çiğnemişlerdir. AKP, CHP ve MHP, BDP/HDP Halkın, yurttaşların özgürce seçme seçilme hakkını hiçe saymışlardır. Hep birlikte bir partiler oligarşisi kurmuşlardır. Demokrasiyi askıya almışlardır. Bir taşeron gibi davranmışlardır. Tüm bu nedenlerle 1) 6271 sayılı Cumhurbaşkanlığı seçimi yasasının, yanlış yere dayandıkları ilgili hükmünün (md.7) eşit ve özgür seçme ve seçilme hakkımı bu ve gelecekteki seçimlerde korumak amacıyla iptalini ve 2) Bu siyasal partilerin söz konusu eylemleri ve işlemleri eşit ve özgür seçme ve seçilme hakkımı kullanmamı imkansızlaştırdığından, başlatılan seçim sürecinin de aynı bağlamda Anayasa’ya aykırı bulunması nedeniyle, 3) Yurttaşların ve benim eşit ve özgürce seçilme ve seçme temel hakkımızın korunabilmesi için anayasal ve yasal gereğini arz ederim. Yukarıdaki vargılarımın dayanağı olan mevzuat bilgisini aşağıda sunuyorum: 1) T. C. Anayasası, madde 101 – (Değişik: 31/5/20075678/4 md.) (...) Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri içinden veya Meclis dışından aday gösterilebilmesi yirmi milletvekilinin yazılı teklifi ile mümkündür. Ayrıca, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde onu geçen siyasi partiler ortak aday gösterebilir. Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.” 2) Partilerin dayandıklarını düşündüğüm 6271 sayılı yasa ve ilgili hükmü: Madde 7: (...) En son yapılan milletvekili genel seçimlerinde, aldıkları geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında, yüzde onu geçen siyasi partiler ortak aday gösterebilir. Her bir siyasi parti ancak bir aday için teklifte bulunabilir.” (...) 3) Anayasa’nın 101. maddesinin gerekçesi: “Bu maddeyle, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve görev süresinin 5 yıl olması ile bir kişinin iki defadan fazla Cumhurbaşkanı seçilemeyeceği; Meclis içinden veya dışından Cumhurbaşkanlığı adaylığı için en az yirmi milletvekilinin yazılı teklifinin gerekli olduğu, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde onu geçen partilerin ortak aday gösterebilmesi hususları düzenlenmektedir.” 4) Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesiyle, ilgili protokolleri ve T. C. Anayasası’nın seçimler, seçme ve seçilme haklarıyla ilgili öteki hükümleri… Bu başvuru formunda vermiş olduğum bilgilerin doğru olduğunu; formda belirtilen bilgilerde, adreslerimde bir değişiklik meydana geldiğinde mahkemeye bildireceğimi beyan ederim. Başvurucu: Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz, Tarih: 17.7.2014 Felaketten Önce Son Şans! Karanlığa lanet etmektense bir mum yak… Prof. Dr. Yelda Özsunar Dayanır Tarih kitapları ve kısacık ömürlerimizden öğrendiklerimiz bize şunu anlatıyor: karanlık, tarih boyunca bir küçülmüş, bir büyümüş. Bilim, edebiyat, sanat, felsefe ve insan yüreğinin sesini dinleyenler, gözlerini insanlara değil ufuklara dikenler karanlıkta bile kendi ışığıyla aydınlanmış; ışığa bakmayanların gözünü kamaştırmış, susturmuştur. Ne kadar çok karanlıktan bahsediliyor!, Ne kadar çok mum, öfkeli rüzgârlarla savruluyor! Ne kadar çok insan kendi adımının menzilini sadece etraftaki insanlara göre belirliyor. Küçücük bir kırıntı, büyük öfkelere yol açıyor. İnsanlar birbirlerini dinlemek yerine sevilmediklerini ve kabul edilmediklerini düşünüp bağrışıp duruyor. İnsanlarımız öfkeli, gergin... Bunun sorumlusu olarak da ötekini görüyor. “Ötekiler” büyüdükce büyüyor. “Ben” küçüldükçe küçülüyor, küçüldükçe bencilleşiyor, bencilleştikçe yalnızlaşıyor… Ve gün geliyor mum dayanamayıp sönüyor. Bizdeki Mum aslında bizim kadar ötekiler için de yaşar. Tek başına bir mumun ışığı, kendi mumunu aydınlatmaz. Olsa olsa karanlıkta bir parıltı olarak kalır. Birkaç mumun güzelliği ortaya serilir, alevler birbirinden güç alır. Bir mum, belki bir öğretmen, hekim olur, dost olur; ışıtır, ışıttıkça erir gider. Eriyip giderken başka mumları da tutuşturur. Karanlık çağlar, tutuşturulan mumlarla aydınlanır. Bence en güzel hipotez bu… Bu yazı için esin kaynakları: 1Carl Sagan: Karanlık bir dünyada bilimin mum ışığı, TÜBİTAK Yayınları 2 Meraklı Zihinler: John Brockman, TÜBİTAK Yayınları 3 Medya CBT 1430 19 /15 Ağustos 2014
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle