24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ‘ne doğru “Ankara… Ankara…” ‘Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır!’ “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak:?İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeoloji, İ.Ü. Yayınları Ümit Sarıaslan, Ankara (Kalesi). Cumhuriyet BİLİM?VE?TEKNOLOJİ Türkiye’nin Haftalık Bilim Haberleri ve Kültürü Dergisi Sayı: 1425 11 Temmuz 2014 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç GENEL?YAYIN?YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN?YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU?MÜDÜR Aykut Küçükkaya GÖRSEL?YÖNETMEN Tüles Hasdemir “Sağlık” sayfası VKV Amerikan Hastanesi’nin, “Bilim Kültür ve Eğitim” sayfası İstanbul Kültür Üniversitesi’nin ve arka sayfa konuları ‘Atılım Üniversitesi’nin katkıları ile hazırlanmıştır. YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE?MERKEZİ?VE?YAZIŞMA?ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212 343 72 74 Faks: 0212 343 72 64 CUMHURİYET?REKLAM CBT 1425 2 /11 Temmuz 2014 Genel Müdür: Özlem Aydan, Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü, Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya, Reklam Müdürü: Ozan Altaş, Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Tel: 0212.2519874/3437274 Yerel Süreli Yayın BASKI DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul www.cumhuriyet.com.tr Ankara’nın ana simgesi Ankara Kalesi kendi olmaktan, kentin simgesi olmaktan çıkmış durumdadır! Bizim Gazi Eğitim Enstitüsü’nde yatılı okuduğumuz yıllarda bu kentin nüfusu 2 milyondu. Falih Rıfkı Atay, ta 1956’da tefrika etmeye başladığı “Çankaya”da, imar bağlamında kentin Cumhuriyet’in Ankarası olmaktan çıktığını yazsa da, Başkent bugünle kıyaslandığında, kalesinden kentine hala kendiydi, kendisiydi, kendisiyleydi. Biz öyle yaşadık öyle gördük… Kente adını veren öyküsüyle binlerce yıllık bir tarihsel geçmişin simgesi de olan Ankara Kalesi, bugün artık kendi üzerine pısmış bir Ankara kedisine dönüştürülmüştür! Yakın zamanlara kadar ister Çankaya sırtlarından, ister Topraklık sırtlarından, ister Konservatuvar’a (Musiki Muallim Mektebi, Mamak Belediyesi Kültür Merkezi) omuzbaşından bakan Demirlibahçe sırtlarından, ister Aktaş Bentderesi yatağından olsun, ister Maltepe’den Havagazı Fabrikası’nın oradan, Emniyet Genel Müdürlüğü önünden, Hipodrom girişinden bakılsın Ankara Kalesi ve civarı Ankara Kalesi ve civarıydı! Bu haliyle Paraşüt kulesinden çekilmiş klasik Ankara fotoğrafları uzun yıllar pulları, paraları, albümleri ve anıları süsleyecekti. İşte adlarını ve anılarını anımsayıp andığımız bu kent kesimlerinden bakıldığında kente adını veren çapa (Ankira) çok net bir biçimde görülür duyumsanırdı. Frigya kralı Midas’ın Ankara Kalesi ve civarını gezerken bulduğu rivayet edilen gemi çapası da, belki çapanın kendi değil bu topraktan kayadan örülme görüntüsüydü. Hani moda deyişle Antikçağ Ankarası’nın kentsel siluetini tanımlayan o görkemli görsellikti… Görüntü, görsellik, kentselkültürel simge de neymiş, hele hele çapa dediğiniz de ne, deniz mi var bu memlekette ki simgesini korumaktan söz ediyorsun be adam denilecektir. Denizin olup olmadığı, Frigya kralı Midas’ın Ankara kalesi ve civarını gezerken bulduğu, gördüğü rivayet edilen gemi çapası orda dursun. Bentderesi’nde dolmuşların durduğu yerde durup, sırtınızı Hacı Bayram’a verip de Aktaş’a (Doğu’ya Hüseyin Gazi’ye doğru) baktığınızda bırakınız çapayı sezip görmeyi, Ankara Kalesi’nin eteklerinde siz de Ankara kedisi gibi pısarak kaleden kaleye saldıran barbar betoncul akınını çok yakından göreceksiniz, hoşunuza giderse. O yüzdendir apartbarbar betoncul saldırısının gökdelen aşamasına gelindiği ya da kenti kent olmaktan kendisi olmaktan çıkarmada çıtanın daha da yükseltildiği bir evresindeyiz bu kentsel kürelemenin! Anılan gözlem noktalarından görünen fotoğrafta kente adını veren simgeyi, çapayı (Ankira’yı) sezip gözlemleme olanağı neredeyse ortadan kalkmıştır artık. Kent adı ve anlamı, tarihsel dağarında taşıyıp getirdiği tüm simgesellik ve estetik varsıllığıyla hızla çoraklaştırılmaktadır. Gide gide, kentin hiç değilse birkaç noktasından eski kenti izleme, tarihsel simgelerin oluşup oturduğu yan ve yörelerde geçmişle aynı fotoğraf karesinde buluşma olanağı iyice sıfırlanacaktır. Ankara’nın Antikçağ’dan günümüze, Osmanlıdan cumhuriyete, kurtuluştan kuruluşa simge doğa/tarih/kültür varlığı Ankara Kalesi hiç merak etmeyiniz, çok yakın bir gelecekte görüş mesafenizden tümüyle çıkmış olacaktır. Daha kötüsü, eteğine dayanan apartbarbar betoncul dev yapıların sultasında Kale eski görkemli duruşunu ve yüzünü tümden yitirecek, gariban bir sokak kedisine, bir kale karikatürüne dönecektir. Bir çağın bir dönemin Ankara’sıyla birlikte, zamanın denizinde neyimiz var neyimiz yoksa tümünden soyunup da kimliksiz kişiliksiz bir beton selinde tümden yitip gittiğinde kent, size şimdiden haber vereyim! Üzerlerinden geliştirilen bir uygarlık ve kentsel gelişmişlik söylemiyle, ya da moda ve güncel karşılığıyla “kentsel dönüşüm” kutsallaştırmasıyla yok edilen gecekonduları bile bu toplum, bu kent bir gün arayacaktır! Volney’in Harabeler’ini okusun nedenini sorgulayan. Nerde kaldı ki, o gün geldiğinde adı kentle birlikte çağrışan Ankara Kalesi’nin bu soydan bir kültürel kentsel “işgal” ile uğrayagittiği kimlik yitiminin kentin namus defterinde nereye yazılacağı ayrıca tartışılmasın… Bitmedi! Tüm tarihsel/toplumsal/kültürelpolitik miras ve esiniyle Çankaya sırtları Çankaya olmaktan çıkalı da nice oluyor. Ne yazık ki tarih, Falih Rıfkı’yı salt yaşarken değil zamanı aşıp da bugün de bizi uyarırken haklı çıkarmıştır. Artık, Ankara Kalesi’nden Çankaya’ya, Çankaya sırtlarından Ankara Kalesi ve civarına bakıldığında göreceğiniz kentsel siluet kimliksiz kişiliksiz herhangi bir nev zuhur nev icad yeniçağ kenti manzarasıdır. Öyledir ama yetmez, Ankara Kalesi ve yakın çevresinin tümüyle teslim alınması tamamlanmak üzeredir. Sıra Çankaya’da kalan bir avuç toprak ve üzerinde taşınıp gelen kentsel ve kültürel, tarihsel toplumsal mirasa gelmiştir. Eğer, eli kulağındaki seçimlerde Çankaya o tepeye bayrağını dikmek için çırpınan cephenin kumandanı tarafından teslim alınırsa, Ankara’nın da, Ankara Kalesi’nin de, kent ve kent simgesi vs.sinin de ruhuna el Fatiha! Çankaya’nın müstakbel ve muhayyel yeni sahibinin “Gassal diyorlarsa bize evet gassalız. Bundan şeref duyarız.” demesi manidardır günün ünlü söylemiyle. Kurtuluş ve kuruluşun Ankarası, Ankara Kalesi eteklerindeydi. Bugün de öyledir! Aynen eski Ankara’nın Kale içi yerleşiminden kale dışı yerleşime geçmesinin başlangıcı olan Arslanhane Camisi’nin (Ahi Şerafeddin) inşası gibi, kentin Ulus’tan Çankaya’ya açılması da cumhurun reisinin oturacağı yeni köşkün o cepheye yapılmasıyla başlayacaktı. Bütün bunlar eskil çağlardan üzerinde soluduğumuz kente hep nereden gelip nereye gittiğimizin kerterizleridir. Ulus ve civarı, Ankara Kalesi (ve esini) tümüyle elimizden çıktığı, Çankaya’nın betonkayalaştırıldığı bir sayrılığın sularına tümden dalınacağı o noktada ise, artık kimse Cumhuriyet Ankarası diye bir yer ve yurt aramasın. O “yer ve yurt” kalmayacağı için, yapıların yaşamın zarfı olduğunu söyleyen söz, bir kez daha hükmünü yürütecek ve biz kentliler artık başka bir “kentte” başka bir biçimde yaşıyor olacağız. Adı ne olur bilemem, ama özü ve sözü Cumhuriyet Ankarası olmayacak bir yeni kent olacaktır bu. Onun içindir Başkent ve memleket yol yakın olmayı geçse de, tümden ve topyekun yoldan çıkmadan aklımızı başımıza toplamanın zamanıdır. Kentini kendiyle bir ve birlikte görmek, kentin yazgısı ve yaşamında kendi yaşamı ve yazgısını eşzamanlı görüp tartmak için de tarihsel bir fırsattır Çankaya Seçimleri…Zaten ha öyle ha böyle, kent antik çağdan antika çağımıza kendisi olmaktan çıkalı, ya da daha doğru bir söyleyişle ölüme yatalı uzun yıllar oluyor. Eşzamanlı herkesin cumhuriyeti kendince yenileye gittiği şu süreçte benden de bir yenilik önerisi: Rahmi Kumaş’ın Başkent’in kurumsal simgesi Hitit Güneş Kursu için yıllardır veregittiği savaşıma selamla bir acar simge kente ve cumhuriyete (yukarıda, ilk kez siz görüyorsunuz).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle