Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TURING VE SWARTZ: İki dahinin trajedilerinin bilgi çağına öğrettikleri Bu yazının yazıldığı 11 Ocak gününden tam bir yıl önce 11 Ocak 2013’de bilgisayar yazılım dünyasının 26 yaşındaki dahisi, yükselen yıldızı Aaron Swartz New York’taki evinde canına kıydı. İçinde bulunduğumuz 2014’den 60 yıl önce, 1954’de de bir bilgisiyar ve matematik dahisi Alan Turing daha 42 yaşındayken İngiltere’de evinde canına kaymıştı. Osman Coşkunoğlu osmanc@isbank.net.tr B u iki ismin, teknoloji dünyasında dahi olarak kabul edilmelerinin yanında, iki ortak yanları daha var: İkisinin de çalışma gündeminde sadece teknolojiye değil, insanlığa katkı da vardı. İkisinin de intihar etmesinin arkasında, zamanla yanlış olduğunun anlaşılması kaçınılmaz olan, devirlerinin toplumsal değerleri ve bunların yansıması olan kanunlar vardı. Bunlardan dünyanın ve ülkemizin çıkarması gereken dersler var. Bir matematik dehası olan, modern bilgisayarın ve yapay zekânın temel kuramlarını ortaya koymuş olan Alan Turing (19121954), bir İngiliz vatandaşıydı. 2. Dünya Savaşı sırasında Almanların haberleşme şifrelerini kırarak yüzbinlerce insanın hayatını kurtarmış ve savaşın erken bitmesine katkıda bulunmuş bir kahraman olarak kabul edilmiştir. Ne yazık ki, devrinin değer yargıları karşısında kendi hayatını kurtaramadı. Homoseksüel olduğunu açıkladıktan hemen sonra, İngiltere yargısı onu “doğal olmayan” cinsel tercihi nedeniyle suçlu bulmuştu. Ya hapse atılacaktı ya da evinde gözetim altında ve sentetik östrojen hormon iğneleri ile “tedavi olmayı” kabul edecekti. Çaresiz, “tedaviyi” kabul eden Turing, sonunda dayanamayıp daha 42 yaşındayken intihar etti. Yaşasaydı 100 yaşında olacağı 2012 yılında, toplumsal baskılar sonucu, İngiltere parlamentosu Turing’in intiharına neden olduğu için özür diledi. Geçtiğimiz ay da, İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth, Turing’i mahkum eden yargı kararını ortadan kaldıran bir af açıkladı. Kraliçe’nin açıklamasında, Turing’in “hem savaşın kazanılmasına önemli katkıları hem de bilime bıraktığı önemli mirası” ile hatırlanması gerektiği yer alıyordu. Daha çocuk yaşlarda bilgisayar programlama dehasıyla ve yaratıcı vizyonuyla herkesi şaşırtan Aaron Swartz’ın (19862013) 14 yaşındayken, bir Şikago radyosunda kendisiyle ya pılan söyleşide,1 o çocuk sesiyle söylediklerini dinlemek, insanı şimdi bile heyecandan ürpertiyor! Daha 1314 yaşında semantik web ve XML üzerinde çalışıyordu. Hepimizin kullandığı RSS’i yaratanlardan biriydi. Reddit’in kurucularındandı. Fakat, bir Zuckerberg olmadı. Ticari kazanç peşinde değil, bilgiyi serbest kılarak bilginin herkesin kullanımına açık olmasını sağlamanın peşindeydi. Bir yazılım dehası ve müthiş bir vizyoner olmanın yanında, sosyal sorumluluk ile hareket eden bir aktivistti. İşte bu nedenle dünyanın bir numaralı teknoloji okulu ve merkezi olan MIT’in bilgisayar sistemine girerek, akademik makaleleri yüksek fiyatlarla satan JSTOR arşivinden 4.8 milyon makaleyi indirdi. Yakalanınca, tutuklandı. Massachusetts eyalet savcısı “hacker” suçlaması ile, 35 yıl hapis ve 1 milyon dolar tazminat istemiyle insafsızca üstüne gitti. Amaç, diğer “hacker”lara caydırıcı olacak bir ceza ile bu genç dahiye haddini bildirmekti. Zaten depresyon yaşamakta olan Swartz, savcının insafsız tehditleri altında iyice bunalarak daha 26 yaşındayken, 11 Ocak günü intihar etti. Swartz’ın bu dünyadan ayrılmak zorunda bırakılması, teknoloji dünyası için telafisi olamayacak bir kayıp, insanlık için de savunulamayacak bir ayıptır. O sıralar zaten tartışılmakta olan ve yaratıcı ile kullanıcıdan çok, büyük aracı şirketlere kazanç sağlayan fikri mülkiyet haklarına iişkin yasaların yeniden düzenlenmesinin gerekliliği üzerindeki duyarlılık, Swartz’ın trajik sonundan sonra daha da artmıştır. Kısacık hayatına çok şey sığdırmış olan Swartz, öyle görülüyor ki ölümüyle de bilgi çağına uymayan yasa ve anlayışların değişmesinde etkili olacak. Anonymous bugün (11 Ocak) Swartz’ın anısına, Massachusetts Institute of Technology’yi (MIT) hackleyerek onu ve davasını hepimize tekrar hatırlattı ve sahip çıkılması için de bir mesaj yolladı. Aaron Swartz <?> http://chicagoist.com/2013/01/14/listenaaronswartzonchicagopubl.php CBT 1401 15 /24 Ocak 2014 Swartz’ın uğruna mücadele ettiği, sonunda da canını verdiği dava, bilgiye erişim hak ve özgürlüğüdür. Özellikle iki tür bilgiye erişimde çağdışı kalmış sıkıntılar var: (1) fikri mülkiyet haklarının mevcut durumu nedeniyle bazı bilgilere toplumun ancak çok yüksek paralar ödeyerek sahip olabilmesi ve (2) hükümetlerin şeffaflıktan ve denetimden kaçmak için bazı bilgileri yapay bahaneler ve engeller arkasına saklayarak paylaşmaktan kaçınmaları. Başka bir deyişle, Swartz’ın davası bilgi toplumu bireyinin bilgiye erişimi önündeki engelleri kaldırarak onu ekonomik ve siyasi güç odakları karşısında daha güçlü kılmaktı. BİLGİYE ERİŞİM HAK VE ÖZGÜRLÜĞÜ Bu dava devam ediyor ve edecek. Bunun çarpıcı bir örneği şu anda küresel olarak yaşanmakta. Eski CIA çalışanı Edward Snowden, Haziran 2013’de ABD’nin Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) gizli bilgilerini sızdırınca yer yerinden oynadı. Anlaşıldı ki NSA, terörle mücadele amacının arkasına saklanarak tüm dünyada, devlet başkanlarını da içeren, endüstriyel casusluğa da giren yaygın bir gözetleme sistemi kurmuştu. Şimdi, Snowden’in yaptığı suç mu? Evet. Hem de, ABD kanunlarına göre vatana ihanet ve teroristlere bilgi sızdırmak gibi, idama kadar yolu olan bir suç. Zaten kendisi de bunu bildiği için ABD’den kaçtı ve Rusya’da gizleniyor. Peki ya tüm demokrasilerin tepkisini çeken ve açığa çıkardığı için Snowden’i adeta kahraman yapan bir skandal niteliğindeki NSA’nın yaptığı gözetlemeler için ne demeliyiz? Nitekim, bu değerlendirmelerin sonucunda ABD’de şu anda Snowden’in affedilme ihtimali giderek güç kazanıyor. Dolayısıyla, neyin suç ve neyin suç olmadığının tartışma konusu olduğu, değer yargılarının çeliştiği bir dönemden geçtiğimiz aşikâr. Bu gerçeğin ışığında, Bilgi Çağı’nda ortaya çıkmış olan Korsan Parti oluşumu veya Swartz’ın hacker aktivizmi veya Snowden’in gizli bilgi sızıntıları mevcut kanunlarla çelişse bile suç olarak mı kabul edilmeli, yoksa toplumu sömüren ekonomik güç odaklarına veya faaliyetleri ile topluma ihanet eden siyasi güç odaklarına karşı, dijital çağın yeni kültü Alan Turing rünün filizleri olarak mı görülmeli? Ortaya çıkan gerçek şu ki, bu soruya şu anda geçerli ama çağdışı kalmış toplumsal değerler ve bu değerlerin yansıması olan kanunlarla yanıt vermek yanlıştır. Ayrıca, internet teknolojisinin doğası da, şu andaki çağdışı “yasakçı” anlayış ve kanunların uygulanmasını imkansız kılıyor. Örneğin, birkaç sene önce, 5651 sayılı kanuna dayanarak YouTube’a erişim ülkemizde engellenmişti; fakat, çocuk yaştaki internet kullanıcıları bile YouTube’a girmesini (örneğin, DNS değiştirerek) biliyordu. Daha ilginci, 5651 sayılı kanunun çıkmasında ısrarcı olmuş olan başbakan Erdoğan, YouTube engellendikten bir süre sonra gerekli bilgiler kendisine verilmiş olmalı ki, gazetecilere “ben giriyorum YouTube’a, siz giremiyor musunuz?” diye alaycı bir laf etmiştir. Yani, başbakan kendi çıkardığı yasayı kendisi delmekle övünmüştür. Yasakçı anlayışın düşebildiği gülünç duruma bir örnek! Bugünlerde, TBMM’de 5651 sayılı yasayı daha da kötüleştiren ve daha da yasakçı hale getiren bir yasa tasarısı görüşülüyor. Aynı anda, internet teknolojisini yasakçı çağdışı anlayış sahiplerinden çok daha iyi bilenler, getirilmesi düşünülen yasakları delmenin teknolojik yöntemlerini bulup geliştirmeye başladılar bile. Sonuç olarak, Turing’i intihara zorlayan anlayış ve yasalar, bazı ülkelerde homoseksüellere evlenme izni bile verildiği günümüzde gülünç olmanın yanında acı ve utanç verici duruma düşmüştür. Bugün Swartz’ı intihara zorlayan anlayış kısa bir gelecekte gülünçleşecek, acı ve utanç verici olarak görülecek. Kendi güçlerini korumak için bilgi paylaşımı önüne engeller koyan siyasi ve ekonomik güç odakları, çağımızın teknolojisi ve değer yargıları karşısında bu mücadeleyi kaybetmeye mahkumlar. Söz konusu güç odaklarının gelişmelere direnerek yeni acılar ve utançlar yaratmak yerine, bilgi paylaşımının önündeki engellere ilişkin çağdaş reformları yapmaları daha isabeti olacaktır. BİLGİ ÇAĞI VE YARATICILARI