02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİKBİLİM Aykut Göker http://www.inovasyon.org; [email protected] BİLİMGELECEK Dr. Oktay Küçükkiremitçi’nin aşağıda sözünü edeceğim ‘teknoloji skoru’nu zaman içinde geliştireceği umudumu saklı tutuyorum. 2014’te bilim ve teknolojide neler olacak? Geçen sayılarımızda 2013’te bilim ve teknoloji dünyasına yön veren önemli gelişmeleri değerlendirmiştik. Umutların zirve yaptığı yeni yılın bu ilk günlerinde ise önümüzdeki 12 ayda neler olacağına ilişkin 10 öngörüye yer veriyoruz. • Hareket halindeki kuyrukluyıldıza uzay aracı indirilecek • Güneş Sistemi’ndeki en yakın komşumuza ziyarete gidilecek • Bir milyon yaşındaki genomun sırrı çözülecek • Antarktika kıtasının altındaki yitik dünya gün yüzüne çıkacak • Ülkeler iklim değişikliğini ciddiye almak zorunda kalacak • Hidrojenle çalışan otomobiller yola çıkacak • İnternet meraklı gözlerden uzak ve güvenilir hale gelecek • Giyilebilir bilgisayarlar yaşantımızın bir parçası olacak • Üç ebeveynli bebekler dünyaya gelecek • Felçli sporcular Dünya Kupası’nda ilk vuruşu yapacak Türkiye’nin ‘Teknoloji Skoru’… CBT 1399 8 /10 Ocak 2014 Sanayinin içinde olanlar ya da sanayi ile yakından ilgilenenler bu alanda bilgi ve beceri düzeyimizin ne olduğunu; neyi ne kadar yapabildiğimizi hemen söyleyebilirler. İşlerinin doğası gereği bunu bilirler. Ama konuya ülke ekonomisi açısından sistemik bir bütünlük içinde yaklaşanlar, gördükleri durumu rakamların diliyle ya da genel geçerliliği olan ölçekleri kullanarak matematik kesinlikte ortaya koymak da isterler. Dr. Oktay Küçükkiremitçi MMO’nun 2013 Sanayi Kongresi’ndeki (2021 Aralık) sunuşunda tam da bunu yaptı. Onun sunuşunda asıl dikkatimi çeken nokta, sanayimizin 20032011 kesitini irdelerken kendi geliştirdiği ve ‘teknoloji skoru’ adıyla andığı bir ölçeği kullanmasıydı. İmalat sanayii sektörlerini, dayandıkları temel teknolojilerin düzeyleri açısından dört gruba ayırmış ve her gruba bir teknoloji puanı vermişti: Sektör düşük teknoloji grubundaysa, teknoloji puanı 1; ortadüşük teknoloji grubundaysa, 2; ortayüksek teknoloji grubundaysa, 3 ve yüksek teknoloji grubundaysa, 4… Küçükkiremitçi, farklı teknoloji düzeylerindeki sektörlerin ülke ekonomisindeki ağırlıklarına göre de o ülkenin ‘teknoloji skoru’nu belirlemekteydi. Diyelim, bir ülkenin imalat sanayii bütünüyle yüksek teknolojili sektörlerden oluşuyor. O ülke için teknoloji skoru 4’tür. Ya da bir diğer uç örnekle, ülke sanayiinin tamamı düşük teknolojili sektörlerden oluşmuşsa o zaman da teknoloji skoru 1’dir. Ama biliyoruz ki, ülkelerin imalat sanayileri genel olarak farklı teknoloji düzeylerindeki sektörlerden oluşur. O takdirde belli bir ülke için teknoloji skorunu nasıl ortaya koyacağız? Küçükkiremitçi’nin geliştirdiği temel formül şu: Sektörlerin imalat sanayii katma değeri içindeki paylarına ve teknoloji puanlarına göre ağırlıklandırılmış bir puanlama… Örnekle anlatayım. Türkiye’de tekstil sektörünün 20032011 döneminde, imalat sanayiinin toplam katma değeri içindeki pay ortalaması %10,5 olmuş. Tekstil sektörü düşük teknolojili bir sektör; teknoloji puanı 1… Bu sektörün, ülkenin teknoloji skoru hesaplanırken payına düşen puan: 0,105 X 1= 0,105... Bir hesaplama örneğini de motorlu kara taşıtları sektörü ile ilgili olarak vereyim. Yine 20032011 döneminde, bu sektörün imalat sanayimizin toplam katma değeri içindeki pay ortalaması %8,7 olmuş. Sektör ortayüksek teknolojili; onun için teknoloji puanı 3… Bu sektörün ülkenin teknoloji skoru hesaplanırken payına düşen puanıysa: 0,087 X 3= 0,261… Bu hesaplamayı bütün sektörler için yapıp elde ettiğimiz payları topladığımızda 20032011 döneminde ülkemizin teknoloji skorunu 1,854 (<2!) olarak buluyoruz. Bu skor bizim, ortadüşük teknolojili imalat sanayii sektörlerinin ekonomimizde ağır bastığı bir ülke olduğumuz anlamına geliyor. (Bütün sektörlerle ilgili hesaplama sonuçlarının da görülebileceği bir tabloyu, bu yazının www.inovasyon.org sitesinde yer alan kopyasında bulabilirsiniz.) Küçükkiremitçi, teknoloji skorunu 2003 ve 2011 yılları için ayrı ayrı da hesaplayıp ortaya koymuş. 2003’te skorun 1,77 iken 2011’de 1,88 olduğunu göstererek aradan geçen süre içinde sanayimizin ortadüşük teknolojili yapısal özelliğinin değişmediğini de böylece gözler önüne sermiş. Küçükkiremitçi, geliştirdiği bu skorun, ülkelerin sanayi yatırımları ile sanayi ürünlerinin ihracat ve ithalatındaki yapısal özelliklerinin ortaya konmasında ve ülkeler arası karşılaştırmalarda da geçerli olduğunu göstermiş. (Küçükkiremitçi’nin sunuşuna da anılan siteden erişebilirsiniz.) Ancak hangi açıdan bakılırsa bakılsın Türkiye için sonucun değişmediğini görüyoruz. Ortadüşük teknolojili sanayilere talim eden bir ülke… İşte size Recep Beyin başarıdan başarıya koşturduğunu söylediği ülkeden net bir fotoğraf… 2013 yılında ISON adı verilen kuyrukluyıldız gökyüzünde görüntülendi. 2014’te ise Avrupa Uzay Ajansı’nın Rosetta adı verilen uzay aracı, ChuryumovGerasimenko kuyrukluyıldızının yörüngesine girecek ve yüzeyine konacak. Bu da, kuyrukluyıldız keşif çalışmalarında bir ilki oluşturacak ve bugüne dek gerçekleştirilmiş en iddialı derinuzay inişi olarak tarihe geçecek. 2004 yılında uzaya fırlatılan Rosetta, 10 yıl Bir kuyrukluyıldızın yüzeyine uzay aracı indirilecek milyar yıl önce doğumundan artakalan malzemeleri koruduğu sanılıyor. Kuyrukluyıldızlarda su bulunur. Dolayısıyla yüzeyden alınan örneklerden denizlerimizin ve yaşam için gerekli olan molekül kümelerinin Dünya’ya çarpan kuyrukluyıldızlardan gelip gelmediğini anlayacağız. dır Güneş’in çevresinde dolanıyor. Bu arada iki kuyrukluyıldızın yakınlarından geçtiği biliniyor. 2011 yılından bu yana kaynaklarını tüketmemesi için uykuya yatırılmış durumda. Yalnızca az bir enerji ile bilgisayar beyni uyanık tutuluyor. Rosetta’nın çalar saati 20 Ocak 2014 tarihine kurulu; o tarihte Rosetta uyanacak ve ChuryumovGerasimenko ile Mayıs’taki randevusuna hazırlanacak. NASA’nın StarDust misyonu, Wild2 kuyrukluyıldızının kuyruğu üzerinden uçmayı başarmakla birlikte bugüne dek hiçbir uzay aracı bir kuyrukluyıldızın yörüngesine sokulamamıştı. Rosetta hedefinin yörüngesine oturacak ve iniş için uygun bir zemin arayacak. Kasım ayında işler giderek daha ilginç bir hale gelecek ve robotik iniş takımı Philae, ana gemiden ayrılıp ilk kez bir kuyrukluyıldızın üzerine iniş yapan araç unvanını alacak. Philae, kazma işlemine başlamadan önce kendisini demirleyecek. Aracın üzerinde bulunan bir laboratuvar kaya örneklerini inceleyecek ve sonuçları Dünya’ya ışınlayacak. Asteroidler gibi kuyrukyıldızların da Güneş Sistemi’nin 4.6 Komşumuz Kızıl Gezegen’e yolculuk hazırlıkları devam ediyor. Biri kamu sektörüne, diğeri özel sektöre ait iki uzay gemisi birkaç on yıl içinde insanları Mars’a taşıyacak. Eylül ayında NASA Orion kapsülünü fırlatacak. İnsanları Ay’a taşıyan Apollo gibi, Orion da uzunmesafe uzay misyonlarında kullanılacak. Bu yıl deneme amacıyla Dünya’nın çevresinde dolaştırılacak. NASA’nın gelecekteki ziyaret planları şöyle: 2021 yılında Ay çevresinde mürettebatlı uçuş, 2025 yılında bir asteroidi ziyaret ve 2030’da Mars’a insanlı uçuş. Komşu gezegene ziyaret hazırlıkları 2014 yılında ayrıca SpaceX isimli özel bir şirkete ait Falcon Heavy Roketi bugüne dek operasyona sokulan en güçlü roket olma özelliği taşıyor. Şimdilik tek bir seferde Mars’a insan ve ekipman taşıyacak gücü olmasa da, Mars’a mürettebat gerekli olacak cihazları taşıyabilecek. Bu arada Hollandalı başka bir özel şirket de Mars One isimli roketi ile 2025’ta Mars’a insan taşımayı planlıyor. NASA bu arada Orion’dan daha güçlü bir roketi, Space Launch Sistemi’ni de deneme uçuşlarına hazırlıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle