25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

JEOLOJİÇEVRE İstanbul’un üçüncü havalimanı öngörülen yerde yapılabilir mi? Bölgeyi bilen ve araştıran jeolog Arpat, bu olayın imkânsızlığını, pistlerin yapılacağı alanlarda 800 milyon metreküp dolgu yapılacağını, ancak bu dolgulara rağmen arazinin niteliği nedeniyle pistlerde büyük çökmelerin olacağını vurgulayarak ortaya koyuyor.. . Daha büyük bir tehlike şu: Saklanmış olan gerçek dile getirilmeye başlanacak, “Dolgunun oluşturulmasında kaya kullanmak tek uygulanabilir çözümdür” oldubittisi (!) ile işe girişilerek, çevredeki şu sırada yetişkin ormanlarla kaplı olan uygun dolgu kayası sahalarına el atılacaktır. Bu sahalar Kemerburgaz’ın batısındaki ve Kilyos’un güneybatısındaki ormanlık alanlardır... O bölgede doğal yaşamın hızla gelişebileceği, İstanbulluların doğadan kopmalarını önleyebilecek bir ortam oluşmaya başlamıştı. Ormanlar arasında irili ufaklı 66 tane göl vardır. İstanbullu bu doğa parçasını geliştirebilir, zenginleştirebilir ve gelecek kuşaklara devredebilirdi. Esen Arpat, Jeolog, esenarpat@gmail.com Veya birileri bu seçimi onların adına yapıvermiştir. Yeni havalimanının yapımı için seçilmiş olan büyük alanın günümüzdeki durumu nedir? Bu yazının ekinde yer alan bir uzay görüntüsünde bu sorunun yanıtının ipuçları görülmektedir. Bu alanın yaklaşık üçte biri meşe ve kayın karışımı doğal ormandır. Geri kalan bölümü ise geçmişte plansız, denetimsiz, çoğu zaman da ilkel yöntemlerin uygulandığı kömür ve kum ocağı işletmelerinden yadigârdır. Yakın geçmişe kadar, uçaktan aşağı bakıldığında, sayısız tepeleri ve çukurları ile bu bölge ay yüzeyini çağrıştırmaktaydı. Ancak işletmelerin kazdıkları çukurlar zamanla su ile dolunca; kömürü, kumu alındıktan sonra geriye kalan gerecin yığılması ile oluşan tepeler de ağaçlandırılınca, günümüzde ortaya farklı bir görünüm çıkmıştır. Bu yazıda kullanılan fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere o bölgede doğal yaşamın hızla gelişebileceği, İstanbulluların doğadan kopmalarını önleyebilecek, bunalanın sığınabileceği bir ortam oluşmaya başlamıştır. Ormanlar arasında irili ufaklı 66 tane göl vardır. İstanbullu bu doğa parçasını geliştirebilir, zenginleştirebilir ve gelecek kuşaklara devredebilirdi. Ancak düşünüp, taşınıp bundan vazgeçmiştir veya birisi onlar adına bu seçimi yapmıştır. Oysa İstanbullular, bilinçsiz bir yoldan da olsa, sonuçta ortaya çıkan bu değerin bedelini de, senelerce, ta ki bu bölgeden çıkan düşük nitelikli kömürün kent içinde kullanımı yasaklanıncaya kadar, zehirli havayı soluyarak ödemişlerdir. Şekil 2. Üstü onlarca metre doldurularak uçak pisti yapılacak zengin doğaya sahip alanlardan birisi. D üşünme özürlüler için gökdelenlerin ve alışveriş merkezlerinin bolluğu gelişmişliğin simgeleri olabilir. Ancak, kentlerin gerçek anlamda gelişmesi için kentteki değişimin doğal dengeler içinde oluşmasının gerektiği de bilinmektedir. Eğer kent biçimlenirken doğal dengeler gözetilmezse, daha iyi bir gelecekten söz etmek, çağdaş ölçütler içinde, olanaksızdır. Aslında bu gerçek de pek çok kişi tarafından bilinir. Doğal denge söz konusu olduğunda, bu yönde yapılacak bir değerlendirmenin çıkış noktasını doğal kaynakların çoğaltılmasının gerçek anlamda çok zor, çoğu durumda da olanaksız olduğu bilinci oluşturur. Şimdi anlaşılıyor ki İstanbullular varlıklarını uzun dönemde sürdürebilmek ve daha iyi bir gelecek tasarlamak çabasıyla yola çıkarak İstanbul’un gereksinimi olan yeni, büyük bir havalimanı sahası olarak, bula bula Karadeniz kıyısında, Durusu (Terkos) gölünün bitişiğindeki alanı belirlemişlerdir. İstanbullular bu seçimi yaparken ellerindeki, rine rağmen bir işbitiriciye boyun eğmiş olsalar da, çoğunun bilmediği bir olumsuzluk daha var ki, hırsların biçimlendirdiği inat bile onu yenebilecek gibi gözükmüyor. Bu yazıda bu konuyu çok öz olarak gündeme taşımak istiyorum. Zira, çevreci kaygılar kaba saba yöntemlerle savuşturulsa bile, ortada yanıtlanması gereken çok önemli bir soru vardır: Bölgenin zemin özellikleri göz önüne alındığında, İstanbul’un üçüncü havalimanı şu sırada öngörülmüş olduğu yerde yapılabilir mi? Bu sorudaki “zemin” sözcüğü ile belirtilmek istenen kavram havalimanının üzerine yapılacağı toprak ve kaya kütlesidir. “Her türlü zemine, hatta denize bile hava alanları yapılabilir, bu konuda örnekler vardır” veya “burada çok büyük yatırımlara girişmiş olanlar bu sorunun yanıtını çoktan vermişlerdir” türünden yüzeysel yaklaşımları bir yana bırakıp, bu sorunun özüne inmeye çalışmanın gerektiği kanısındayım. Çünkü bu sorunun gerçekçi yanıtı olumsuz ise, İstanbullular oraya uçakların inip kalktıklarını göremeyecek olmanın yanı sıra, havalimanı karşılığında vermeye razı oldukları doğal değeri de başarısız yapım çalışmaları sırasındaki ormanları kökünden kazıma, tepeleri yontma, gölleri doldurma gibi sonuçsuz kalacak çalışmaların sonucunda yitirmiş olacaklardır. Ayrıca, söz konusu havalimanı İstanbulluların hava ulaşımında yakın gelecekte karşıkarşıya kalacakları soruna bir çözüm olmak yerine, bu sorunun çözümünü senelerce ertelenmesine yol açacak; İstanbullular bu gecikmenin bedelini de ödemek zorunda kalacaklar. Bu arada yapım çalışmaları için harcanacak olan paralar, birkaç şirketin kasasından çıkacakmış gibi görünse de, sonuçta Türkiye’nin yatırım potansiyelinden ve onun olası getirilerinden oluşan kayıplar hanesine yazılacaktır. Uluslararası niteliklerdeki havaalanlarının pistleri için kabul edilebilir pist eğimi sınırı düşüktür. Seçilmiş alan güneyde kabaca 130m yükseltisinde uzanan bir sırt ile kuzeyde Karadeniz kıyısı arasında yer almakta olduğu için pistleri söz konusu düşük eğime getirmek çok büyük miktarlarda dolgu yapmak zorunluluğunu doğurmaktadır. Bu dolgunun miktarı, çeşitli hesaplamalara göre biraz farklılıklar gösterse de, yaklaşık 800 milyon metreküptür. Yapılacak dolgunun kalınlığı çok büyük olup, genelde deniz yönünde artmakta, pek çok yerde 50 metrenin üzerinde olup, bazı pistlerin altında 95 metreye kadar ulaşmaktadır. 10 metrelik otoyol dolgularının bile zaman içinde, çoğu kez de kısa sürede, trafiği rahatsız edecek şekilde oturduğu anımsanırsa, bu olağanüstü kalın dolguda karşılaşılacak ür Şekil 1. İstanbul’a yapılacak yeni havalimanı için seçilmiş olan bölgenin uzaydan görünümü. Şekil 2 ve Şekil 3 deki fotoğraflarda görülen arazi kesimleri oklar ile belirtilmiştir. 800 MİLYON METREKÜP DOLGU çoğu da gözlerinin önündeki veriler nelerdir? Üçüncü havalimanı için ortaya sürülmüş olan alan yaklaşık 60 kilometrekare büyüklüğündedir. Bu alanın güney kenarı boyunca yürümeye niyetlenirseniz, iki saatlik bir süreyi göze almanız gerekir. Zira, bu uzunluk l2 km’dir. Bu yolculuğu zihnimizde canlandırmak istersek, örneğin Kadıköy iskelesinden Maltepe’ye veya Eminönü’den Bakırköy’e kadar olan bir ölçü kullanabiliriz. Yani İstanbullular bu kadar büyük bir alanı daha iyi bir gelecek için belirlemişlerdir. 60 KM KARELİK ALAN İstanbullular, tam da çağdaş bir kent düşü içindeyken, kendilerini beton yığınlarının arasına sıkışmaktan kurtaracak ve çocuklarına, onların ruh sağlıkları için vazgeçilemez olan doğa sevgisini aşılayabilecekleri bir yerden vazgeçmişlerdir. Bu durumda, o yerleri kaplayacak olan beton tarlalarına inip kalkan uçaklarla avunmayı yeğlediklerine göre İstanbulluların mutlaka bir bildikleri vardır. İstanbullular havalimanı yeri olarak seçimini onayladıkları bölgenin dünyanın sayılı kuş göçü yollarından birisinin içinde kaldığını, Karadeniz kıyısının sis kuşağının bu bölgeyi de kapladığını ve diğer benzeri olumsuzları bilmele BÜYÜK BİR VAZGEÇİŞ CBT 1399 14 /10 Ocak 2014
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle