02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HUKUK POLİTİKASI Yurdumuzun yakıcı gerçekleri Hayrettin Ökçesiz [email protected] http://okcesizhayrettin.blogspot.com B Prof. Dr. Coşkun Özdemir, coskunoz@ superonline.com u gerçekler kolay kolay gündeme getirilmiyor. Genel olarak bu konuda yaygın bir çekingenlik var. Doğan Kuban, cehaletin vesayetinden söz ederken bence bir ülke gerçeğini dile getiriyor. Binlerce örnekten sadece birkaçı ile açıklamak istiyorum. Henüz tedavisi olmayan binlerce genetik (kalıtımsal) hastalık var. Kas hastalıkları da bunlar arasında. Bunlara doktor hatta profesör unvanı taşıyanlar dahil, var olmayan, hiçbir şekilde etkinliği ispatlanmamış çareler sunan çok sayıda şeyh şıh, üfürükçü, muskacı gibi hilekârlar var. Güneydoğu Anadolu’da bizim belgesel filme konu olan bir aile, tavsiye üzerine toprak derinliklerinde yer alan kırmızı solucanları zeytinyağı ile karıştırıp güneşte kurutup kas hastası çocuklarına uyguluyorlar. Bir sonuç alınamadığını görüyorlar. Güneydoğu turnemizde bu aile ile birlikte olduk ve sohbet ettik. Onları aydınlatmaya çalıştık. Onlara İstanbul’daki bir ailenin de çocuklarına aynı amaçla alabalık ve kuzu pisliği tatbik ettiklerini anlattım. Çocuğun babası “Hocam biz bir de bunu denesek mi acaba?” demez mi? İstanbul’da ailelerle bilgilendirme amaçlı toplantılar yaptığımızda buna benzer sorularla karşılaşırım. Akraba evliliği konusunda insanlarımızı ikna etmek kolay değildir. Karşınıza Allah’ı çıkarırlar. “Hocam Allahın izin verdiği evlilikten neden zarar gelsin” verin bakalım cevabınızı. Yakın bir tarihte Ulusal Kanal’da TV programında kas hastalıkları derneğinin çabalarını, projelerini anlattım. Buna karşılık derneğin binasından yoksun bırakılma tehlikesi ile karşı karşıya olduğumuzu söyledim. Bizim siteye cevaplar geldi: “84 yaşında politika yapacağına hastalıklara tedavi bulsun, ilaç bulsun, bir nörolog hastalıklara çare bulmuyorsa ne işe yarar.” İşte bu saydıklarım ülkemizin gerçekleridir. Aldatılan bu insanlarımıza kızmaya hiç hakkımız yok. Aldatanlar da bu düzenin insanları. Temel sorunumuz bu. Bir de “Müziğin her türlüsü günahtır, hele içinde kadın sesi varsa haramdır, elinizde bir değnek varsa onu ahenkli bir şekilde yere vurursanız o da günahtır..” diyenler var! Bu muhteşem(!) sözlerin sahipleri üniversitelerimizin profesörleri. Buna ne diyelim, cehalet diyemezsek nasıl nitelendirelim dersiniz? Darbeler İç MeşruiyetKüresel Meşruiyet Tayfun Kalkan [email protected] Darbe denildiğinde, genel olarak, siyasal iktidarı silah gücüyle iktidardan indirmek anlaşılıyor. Halkın seçtiği, iktidara getirdiği kişilerin iktidardan silah gücüyle indirilmesi, halkın tercihlerine, demokrasiye bir müdahale olarak düşünülüyor ve reddediliyor. Ben de böyle düşünenlerdenim. Ya da bu ifadeyi ezber haline getirdiğimi itiraf ederim.   Darbe, bir siyasal olay. Darbeyi kategorik olarak lanetlemek de mümkün, yol açtığı gelişmelerle değerlendirmeye çalışmak da mümkün.  Hitler’e düzenlenmeye çalışılan suikast başarılı olsaydı, seçimle gelmiş, izleyen seçimlerde oy oranını yükseltmiş NAZİ iktidarına karşı bir darbe olarak tarihe geçecekti. Zaman tünelinde geriye yolculuk yaparak, suikastı başarıya ulaştırmak mümkün değil. Suikast başarılı olsaydı, günümüzde Avrupa haritası nasıl olurdu, daha az mı insan ölmüş olurdu, daha fazla mı, dünya daha iyi bir dünya mı olurdu, daha kötü mü, bilmek imkânsız. Şimdilerde çoğunluğun karşı çıktığı, aşağıdaki tanım gereği meşruiyetini yitirmiş bir siyasal iktidara karşı yapılan 27 Mayıs darbesi olmasaydı 1961 Anayasası da olmayacaktı. 61 Anayasası’nın sağladığı özgürlük ortamında zihinlerde, kurumlarda, toplumsal ve siyasal üst yapıda yaşananlar yaşanmayacaktı. Günümüze değin yaşanmış olanlar yerine neler yaşanırdı bilinmez. Türkiye bugün daha müreffeh, daha barışçıl, daha huzurlu, insanlarının daha özgür yaşadığı bir ülke mi, yoksa tersi mi olurdu, bunu da bilmek mümkün değil.  *** Orhan Bursalı, 16.07.2013 günlü Cumhuriyet gazetesinde, Prof. Ersin Kalaycıoğlu’nun anlatımına atfen, “siyasal katılma, siyasal temsil ve itiraz hakkının demokrasinin temel unsurları olduğunu, bunlara dayanmayan, bunlardan birini bir şekilde engelleyen hükümetler meşruiyetlerini kaybederler” ifadesine yer vermiş. (Siyaset bilimcisi Prof. Kalaycıoğlu’nun açıklamasını Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji ekinde okumak mümkün.)  Yukarıdaki ifadesiyle Sayın Kalaycıoğlu, siyasi iktidarın ülke nüfusunun belirli bir oranını, zümreyi değil, tüm halkı kucaklaması gerektiğine, ifade özgürlüğü kapsamında siyasi iktidarın yaptıklarına sınırsız itiraz etme hakkının engellenemez olduğuna dikkat çekiyor. Sandıktan oy çokluğu ile çıkan bir iktidarın meşruiyetini sürdürebilmesinin olmazsa olmaz koşullarını dile getiriyor.  Sayın Kalaycıoğlu’nun sözlerinin günümüzde küresel bir geçerliliğe sahip olduğunu bilmek gerekiyor. Ancak küreselleşen dünyada meşruiyeti salt ülke içinde tanımlamak ciddi eksikliğe yol açacaktır.  Bir siyasi iktidar söylem ve eylemleriyle kısa ya da uzun vadede dünya barışını tehdit edecek potansiyel sergilediğinde ya da öyle algılandığında küresel meşruiyetini kaybetme durumunda olacaktır. Biz ve onlar diyerek halkının bir kısmını dışlayan, küresel meşruiyetini de kaybetmiş bir siyasi iktidarın hüküm sürdüğü ülkede her türlü olumsuzluklara davetiye çıkarılmış olur. Mısır örnektir.  *** Yalan söylemede, tehdit etmede, hapse tıktırmada ustalaşmakla meşruiyeti kaybetme aynı yönde çalışır, birbirlerini destekler. Mursi’nin akıbetini hiçbir siyasinin paylaşmamasını dilerim. Bunun için Mursi’ye arka çıkmak, darbeyi lanetlemek yeterli olamayacaktır. Çözüm, meşruiyeti daha da fazla sorgulanır hale getirmemekte, akıllı ve medeni (adaletli ve özgürlükçü) olmakta aranmalıdır. 1 Anayasamızda Cumhuriyet’in temel nitelikleri arasında yer alan ve yine Anayasanın 4’üncü maddesi ile teminat altına alınan laiklik ilkesi büyük bir titizlik ve hassasiyetle korunmalı, bunun korunması için mevcut yasalar hiçbir ayırım gözetmeksizin uygulanmalı, mevcut yasalar uygulamada yetersiz görülüyorsa yeni düzenlemeler yapılmalıdır. 2 Tarikatlarla bağlantılı özel yurt, vakıf ve okullar, devletin yetkili organlarınca denetim altına alınarak, Tevhidi Tedrisat Kanunu gereği Milli Eğitim Bakanlığı’na devri sağlanmalıdır. 3 Genç nesillerin körpe dimağlarının öncelikle Cumhuriyet, Atatürk, vatan ve millet sevgisi, Türk milletini çağdaş uygarlık düzeyine çıkarma ülkü ve amacı doğrultusunda bilinçlendirilmesi ve çeşitli mihrakların etkisinden korunması bakımından: a 8 yıllık kesintisiz eğitim, tüm yurtta uygulamaya konulmalı. b Temel eğitimi almış çocukların, ailelerinin isteğine bağlı olarak, devam edebileceği Kuran kurslarının Milli Eğitim Bakanlığı sorumluluğu ve kontrolünde faaliyet göstermeleri için gerekli idari ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır. 4 Cumhuriyet rejimine ve Atatürk ilke ve inkılaplarına sadık, aydın din adamları yetiştirmekle yükümlü, milli eğitim kuruluşlarımız, Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun özüne uygun ihtiyaç düzeyinde tutulmalıdır. 5 Yurdun çeşitli yerlerinde yapılan dini tesisler belli çevrelere mesaj vermek amacıyla gündemde tutularak siyasi istismar konusu yapılmamalı, bu tesislere ihtiyaç varsa, bunlar Diyanet işleri Başkanlığı’nca incelenerek mahalli yönetimler ve ilgili makamlar arasında koordine edilerek gerçekleştirilmelidir. 6 Mevcudiyetleri 677 sayılı yasa ile men edilmiş tarikatların ve bu kanunda belirtilen tüm unsurların faaliyetlerine son verilmeli, toplumun demokratik, siyasi ve sosyal hukuk düzeninin zedelenmesi önlenmelidir. 7 İrticai faaliyetleri nedeniyle Yüksek Askeri Şura kararları ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) ilişkileri kesilen personel konusu istismar edilerek TSK’yi dine karşıymış gibi göstermeye çalışan bazı medya gruplarının Silahlı Kuvvetler ve mensupları aleyhindeki yayınları kontrol altına alınmalıdır. 8 İrticai faaliyetleri, disiplinsizlikleri veya yasadışı örgütlerle irtibatları nedeniyle TSK’dan ilişkileri kesilen personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamı ile teşvik unsuruna imkan verilmemelidir. 9 TSK’ya aşırı dinci kesimden sızmaları önlemek için mevcut mevzuat çerçevesinde alınan tedbirler; diğer kamu kurum ve kuruluşları, özellikle üniversite ve diğer eğitim kurumları ile bürokrasinin her kademesinde ve yargı kuruluşlarında da uygulanmalıdır. 10 – (…) 11 Aşırı dinci kesimin Türkiye’de mezhep ayrılıklarını körüklemek suretiyle toplumda kutuplaşmalara neden olacak ve dolayısıyla milletimizin düşmanca kamplara ayrılmasına yol açacak çok tehlikeli faaliyetler yasal ve idari yollarla mutlaka önlenmelidir. 12 – (…) 13 Kıyafetle ilgili kanuna aykırı olarak ortaya çıkan ve Türkiye’yi çağdışı bir görünüme yöneltecek uygulamalara mâni olunmalı, bu konudaki kanun ve Anayasa Mahkemesi kararları taviz verilmeden öncelikle ve özellikle kamu kurum ve kuruluşlarında titizlikle uygulanmalıdır. 14 – 16 (…) 17 Ülke sorunlarının çözümünü “Millet kavramı yerine ümmet kavramı” bazında ele alarak sonuçlandırmayı amaçlayan ve bölücü terör örgütüne de aynı bazda yaklaşarak onları cesaretlendiren girişimler yasal ve idari yollardan önlenmelidir. 18 – (…) (Yer darlığı yüzünden bazı ikincil önemdeki maddeleri yazamadım. Tam metin için. Bkz. www.uludagsozluk.com/k/28şubatkararları/) Bu maddeler içerisinde, temel hak ve özgürlükleri özünde ihlale yol açabilecek olanları elbette vardır. Bunlar ülkemizin üyesi bulunduğu ulusalüstü ve uluslararası hukuk kazanımları çerçevesinde bağımsız ve yansız yargıyla kesinlikle durdurulabilirdi. Ancak hükümet partisinin on yıldan beri bu belgeyi, gericiliğin kapılarını sonuna kadar açan ve ülkemizi uçurumun eşiğine getiren siyasetine kalkan yapmış olması bağışlanabilecek bir durum değildir. Yanlış olan şey, bunları 12 Eylül Kafası’yla uygulamaya çalışmaktı ve şimdi 31 Mart kafasıyla reddetmektir. Bundan sonra bize düşen şey, “Tam Bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti”ni özgürlükçü, demokratik sosyal bir hukuk devleti felsefesiyle yeniden kurup, yaşatmaktır. Neresi Yanlıştı? CBT 1378 19 / 16 Ağustos 2013
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle