24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

EVRİM VE TÜBİTAK TÜBİTAK’tan evrime resmen REST! Evrimle matematiğin ne Eylül ayında İzmir’de düzenlenecek olan “Matematiksel Evrim Yaz Okulu” için TÜBİTAK’a yapılan destek başvurusu “Evrim tartışmalı bir konu” ve “yenilik boyutu yetersiz” denilerek reddedildi. Daha önce evrimle ilgili çalışmaların, yayınların ve eğitim faaliyetlerinin dolaylı yollardan önünü kesmeye çalışan TÜBİTAK, ilk kez gerçek niyetini açıkça ortaya koyarak, evrim konusundaki etkinlikleri desteklemeyeceğini bildirdi. Reyhan Oksay alakası var? ilim insanları olarak, doğanın nasıl işlediğine dair gözleme dayalı öngörülerimizi hipotezler halinde paketleyip geçerliliklerini gözlem ve deneyler yoluyla sorguluyoruz. Bu uzun (ve kimine göre sıkıcı) sorgulamanın sonunda tutarlılığını koruyabilen hipotezler, bizim doğa tanımımızın son versiyonunu oluşturuyor. Her ne kadar bazı bilim dallarında bu sorgulamayı nitel (sözel) olarak yapabilsek de, nicel (sayısal) verilerin toplanabildiği ve problemlerin gittikçe karmaşıklaştığı alanlarda, hipotezleri matematiksel ifade edebilmek bu sorgulama sürecini çok daha verimli kılıyor. Yani, kullanılabildiği yerde, matematik etkili bir bilimsel sorgulama diline dönüşüyor. İki kere iki dört... Temel bilimlerin her alanında olduğu gibi, evrimsel biyolojide de hipotezlerimizin birçoğunu nicel olarak formüle ediyor, bu sayede bilimsel sorgulama işlemini daha titiz ve objektif hale getirebiliyoruz. Bunu görmek için evrimsel sürecin küçük adımlarının, yani mikroevrimin tanımına bakalım: bir popülasyon içerisindeki genotip ve buna bağlı fenotip dağılımlarındaki değişim. Bu değişim sürecini inceleyebilmek ve altında yatan mekanizmaları anlayabilmek için bu süreci nicel olarak formüle edip sorgulanabilir hipotezlere indirgiyoruz. Her ne kadar araştırmalarımızı bu sürecin belirli aşamalarında detaylı sorulara odaklanarak yapsak da, evrimsel sürecin tamamını matematiksel bir dille ifade edebilir ve bir sistem modeli olarak ele alabiliriz. Bu soruyu sormadan önce matematiğin doğa bilimleriyle ne alakası olduğunu bir kez daha hatırlayalım. Yrd. Doç. Dr. Arpat Özgül, Popülasyon Ekolojisi Araştırma Grubu (www.popecol.org), Evrimsel Biyoloji ve Çevre Araştırmaları Enstitüsü (www.ieu.uzh.ch), Zürih Üniversitesi, İsviçre me performanslarını ölçebilmek veya öngörebilmek gerekir. Bu üç ana parçayı demografi, farklılık ve seçilim modellerini birleştirdiğimizde oluşan sistem modeliyle sadece popülasyondaki birey sayısının değil, aynı zamanda genotip / fenotip dağılımının da zamanla nasıl değişeceğini inceleyebiliriz. Demografi modeli popülasyonun büyüme potansiyelini ve sınırlarını belirlerken, farklılık modeli bireylerin fenotip özelliklerini ve yavrulara aktarımını tanımlar; seçilim modeli ise hangi bireylerin veya fenotip farklılıklarının bu rekabetten kazançlı çıkacağını belirler, yani bir sonraki nesilde popülasyonu oluşturacak yeni bireyleri seçer. Bu “geridönüşümlü” dinamik mikroevrim modelini kullanarak hangi özelliklerin zaman içerisinde rekabeti kazanıp popülasyonda sabitleneceğini öngörebiliriz. Bu tür “evrimsel sabit stratejileri” (ESS) belirlemek içinse ilk olarak John von Neumann tarafından geliştirilen ve evrimsel uygulamalarını John Maynard Smith’in başlattığı Oyun Kuramı metodları kullanılır. Bu matematiksel yöntemler sayesinde, ilk bakışta evrime aykırı gibi görünen fedakarlık (altruizm) gibi davranışların aslında nasıl evrimsel açıdan kalıcı stratejiler olabileceğini anlıyoruz. Özetle, matematiksel evrimi şöyle tanımlayabiliriz: bir popülasyon içerisindeki genotip ve fenotip dağılımlarında zaman içerisinde görülen değişimin matematiksel ve istatistiksel yöntemler kullanarak nicel incelemesi. Tabii ki, evrimsel biyolojide kullanılan matematiksel ve istatistiksel yöntemler yukarıda belirtilen mikroevrim sürecini incelemekle sınırlı değildir. Bu yöntemler makroevrim analizlerinde kullanılan türleşme modelleri, farklı türlerin DNA dizilerinin kıyaslanması, filogenetik ağaç oluşturma yöntemleri, genotipfenotip haritalaması ve nicel biyolojik verilerin toplanabildiği daha bir çok farklı alanda sıkça kullanılmaktadır. Eylül ayında Şirince’de düzenlediğimiz yaz okulunda evrimsel biyolojinin farklı alanlarında uzmanlaşmış bilim insanları olarak, araştırmalarımızda kullandığımız matematiksel ve istatistiksel yöntemleri, lisansüstü öğrencilere ve akademisyenlere tanıtmayı, bu sayede Türkiye’de evrimsel biyoloji alanında bilimsel potansiyeli geliştirmeyi hedefliyoruz. Matematiksel Evrim Yaz Okulu’yla ilgili daha fazla bilgi için: www.matematikselevrim.org * Aynı zamanda “çıkar” anlamına da gelen İngilizce “interest” kelimesinin doğru çevirisidir! ürkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Türkiye, Avrupa ve ABD üniversitelerinden 10 bilim insanının Eylül ayında İzmir Şirince’deki Matematik Köyü’nde “Matematiksel Evrim Lisansüstü Yaz Okulu” (matematikselevrim.org) düzenlemek için yaptığı destek başvurusunu reddetti. Bu, TÜBİTAK’ın evrimle ilgili çalışmaları, yayınları ve eğitim faaliyetlerini engelleme çabalarının ilki değil. Darwin’in doğumunun 200’üncü yıldönümünün UNESCO tarafından tüm dünyada “Darwin Yılı” olarak ilan edilmesine bağlı olarak TÜBİTAK, Bilim ve Teknik Dergisi’nin 15 sayfasını ve kapağını Darwin’e ayırmıştı. Ancak TÜBİTAK Yönetim Kurulu, derginin bu hâlini beğenmeyip kapağı son anda değiştirerek, genel yayın yönetmeninin görevine son vermişti. Bir diğer engelleme girişimi de popüler bilim kitaplarının basım ve satış listesinden evrim kitaplarının neredeyse tamamının çıkartılmasıyla yaşanAyşegül Birand, Yrd. Doç. Dr. (ODTÜ) dı. TÜBİTAK yöErol Akçay, Dr. (Princeton Üniversitenetimi yine gerçek si, ABD) niyetlerini gizleyeMehmet Somel, Dr. (Kaliforniya Üniverrek, kurumun evrim sitesi, ABD) teorisi ile ilgili kiAyşe Erzan, Prof. Dr. (İTÜ) tapları sansürlediği Raşit Bilgin, Doç. Dr. (Boğaziçi Ü.) yönündeki haberleİsmail K. Sağlam, Dr. (Hacettepe Ü.) rin gerçeği yansıtNüzhet Dalfes, Prof. Dr (İTÜ) madığını iddia etArpat Özgül, Yrd. Doç. Dr. (Zürih Ünivermişti: sitesi, İsviçre) “Bu konuyla Betül Kacar, Dr. (Georgia Teknoloji Ensilgili olarak ne Bititüsü, ABD) lim Kurulu’nda ne Murat Tuğrul, M.Sc. (Doktora öğrencisi, de Yayın Danışma ISTAustria, Avusturya) ve Değerlendirme Kurulu’nda herhangi bir karar alınmadığı gibi gündem dahi olmamıştır. Bilakis TÜBİTAK, dünyadaki tüm bilimsel araştırmaları ve gelişmeleri yakından takip etmekte, bu yayınları gerek akademik gerekse de popüler bilim kitapları olarak yayımlamayı sürdürmektedir.” T görüş birliği yok; ya da tutarsız ifadeler ile kafalar karıştırılmak isteniyor. Etkinliğin düzenleyicilerinden, Hacettepe Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Ekolojik Bilimler Araştırma Laboratuvarı’ından Dr. İsmail K. Sağlam, yapılan başvuruların değerlendirildiği ‘panelist sistemi’nin nasıl işlediğini dergimize şöyle açıklıyor: “TÜBİTAK’ın proje veya etkinlikleri değerlendirmek için uyguladığı ‘panelist’ sistemini tanıdığım için (panelist olarak görev almışlığım var) bu tutarsızlığa çok şaşırdığımı söyleyemeyeceğim. TÜBİTAK projelerinin değerlendirilmesi genellikle 3 ila 8 panelistin olduğu kurullar çerçevesinde yapılıyor. Proje üzerine bütün panelistler görüşlerini bildiriyor ve herkes dinlendikten sonra oylamaya geçilip herkesin oylarına göre projeye nihai bir puan veriliyor. Dolayısıyla bazen kimilerinin çok beğendiği bir projeyi başkaları beğenmeyebiliyor ve zıt görüşler bu raporlarda yer alabiliyor. Bizim başvurumuzda bu durum çok açık. Belli ki panelistlerinden biri sonuç raporunda bizim başvurumuza yapılan evrim karşıtı yorumlardan rahatsız olmuş ve buna katılmadığını belirtmek istemiş ve bu görüşlerinin rapor içerisinde yer almasını diretmiştir. Bu kadar zıt iki görüşün ortaya çıkma sürecinin yukarıdaki gibi olduğunu tahmin etmekteyim. Fakat burada asıl belirtmek istediğim husus bu zıt görüşlerden tutarlı bir sonuç çıkmadan, tamamen çelişkili ifadeler ile kaleme alınmaları sürecin (yani bilimsel değerlendirmenin) sonuca ulaşacak bir şekilde örgütlenmediği anlamına gelmektedir. Buradan yola çıkarak gönderilen değerlendirme raporunun bilimsellikten ve ciddiyetten son derece uzak olduğunu söylemek yanlış olmaz.” Etkinliğin eğitmenlerinden, Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’den Teorik Evrimsel Genomik Merkezi’nden Dr. Mehmet Somel, dergimize yaptığı açıklamada, tutarsızlığın raporu yazan değerlendirme kurulundan veya kurul başkanından kaynaklandığına inanıyor: “Bu rapor, Türkiye’de bilimsel araştırmanın gelişmesi için anahtar niteliğinde olan bir kurumda özensizliğin had safhada olduğunu gösteriyor bence.” ‘PANELİST SİSTEMİ’ ETKİNLİĞİ DÜZENLEYENLER Demek ki evrim konusu hem yeni değildir, hem de yeni bilgi üretiminin itici gücüdür. Bu birbirine taban tabana zıt iki görüş, nasıl olup da aynı gerekçenin içeriğinde yer alabiliyor? *Rapordaki bir çelişkili ifade de, etkinliği düzenleyen bilim insanlarının nitelikleri ile ilgili değerlendirmede dikkati çekiyor. Örneğin raporun birinci maddesinde “Bu bağlamda etkinliği düzenleyen bilim insanlarının matematiksel evrim kapsamında ortaya çıkan bu yeni bilgi birikimini kavramış ulusal/uluslararası saygın bilim insanlarından oluştuğu net olarak özgeçmişlerinden anlaşılmaktadır” deniyor. İkinci maddenin ilk paragrafının sonunda ise “Düzenleyicilerin camiayı/ülkeyi temsil niteliği çok zayıftır” deniliyor. Burada da insanların bir yüceltilip bir de aşağılanması, raporu hazırlayanların iletişim içinde olmadıkları olasılığını akla getiriyor. *Raporun bir diğer kafa karıştırıcı yanı da karmaşık, ne dediği anlaşılmayan ifadelere yer vermeleridir. Örneğin “Önerilen yaz okulu sonrasında tescil edilecek çıktılar elde edilme beklentisi zayıftır, bildirilerin/katkıların bilimsel değerlendirme sürecinden geçirilerek yayımlanması beklenmemektedir. SİSTEM MODELİ B ğu ve TÜBİTAK’ın panelistlere ve onların verdiği karara müdahale etme yetkisinin olmadığı belirtilmekteydi. Her ne kadar panel yöntemi son derece demokratik ve bilimsel bir sistem gibi görünse de bu sürece siyasi otoritenin nasıl müdahale ettiğini şöyle anlayabiliriz. Birincisi otosansür yani mevcut akademisyen profilinin siyasi otoritenin görüşleri ile çelişen bilimsel görüşlerini makam ve maddi kayıp korkusu ile kendi kendine saklaması veya ortaya koymaması. İkincisi ise yetkin olmayan personelin ilgisiz panellere panelist olarak atanmasıdır. Temel sorun TÜBİTAK’ın evrimsel biyoloji konusu ile ilgili önerilmiş projelerin panellerine evrimsel biyoloji konusunda doğru dürüst hiç bir çıktısı olamayan, bu alan üzerinde aktif olarak çalışma yapmamış ve açıkça evrime karşı olduğu bilinen panelistleri çağırmasıdır. Bu panelistlerin bu gibi projeleri değerlendirmek için atanması dolaylı yoldan da olsa siyasi iktidarın özellikle evrimsel biyolojiye bakış açısının bir yansımasıdır. Etkinliği düzenleyenler 28 Haziran günü başvurunun yeniden değerlendirilmesini talep eden bir mektubu TÜBİTAK’a ilettiler. 1 Temmuz tarihinde gelen yanıtta değerlendirmenin nesnel yapıldığı ve yegâne itiraz yolunun mahkeme olduğu ifade ediliyordu. Bunun üzerine bilim insanları, 4 Temmuz tarihinde bir basın açıklaması ile itirazlarını özetle şöyle dile getirdiler. “Son senelerde TÜBİTAK, biyolojik evrim konusundaki çekingen tavırlarıyla kamuoyunun dikkatini çekmiştir. Evrim ve ilgili alanlarda araştırma yapan bizler, bu gelişmeleri kaygıyla izlemekteydik. Ne yazık ki TÜBİTAK bu sefer daha vahim bir adım attı ve ilk defa ‘evrim tartışmalı bir konudur’ gerekçesiyle bilimsel bir etkinliği desteklemeyi reddetti” diyor. Bugün biyolojinin her alanında matematiksel yaklaşımların artan yoğunlukta kullanıldığı belirtilen basın açıklamasında, genç araştırmacıların dünya çapında yetkinleşmesi için bu tarz etkinliklerin desteklenmesi gerekliliğine dikkat çekildi.. Açıklamanın sonunda şu ifadelere yer verildi: “TÜBİTAK’ın bilimsel saygınlığını koruması için derhal bu raporun bilimdışı niteliğini kabul ederek kararını geri çekmesi ve başvurumuzun bilimsel nesnellikle yeniden değerlendirilmesi gerekiyor.” ne ulaşır; hem tür içi hem de türler arası rekabet sonucu sağkalım ve üreme oranları azalır, popülasyon büyüme hızı yavaşlar ve durur. Taşıma kapasitesi K ise dN/dt = rN(KN)/K. Peki, büyüklüğü çevrenin taşıma kapasitesiyle sınırlı bir popülasyondaki şanslı bireyler kimler? Ne tür fenotip özellikleri sayesinde bazı bireyler sağ kalıp üreyebiliyorken, bu özelliklere sahip olmayan şanssız bireyler üremeden yok oluyor? Bu aşamada, popülasyonu oluşturan bireyler arasındaki fenotip farklılıkları ve bu farklılıkların üreyen bireylerin yavrularına aktarımlarını tanımlayacak bir farklılık modeli kullanıyoruz. Bu model hem fenotipik esneklik gibi ekolojik tepkimeleri, hem de kalıtım ve mutasyon gibi genetik etkileri içerir; belli çevresel koşullar altında belirli genotipteki bireylerin ne tür fenotip özellikleri olacağını tanımlar. Çoğu zaman incelediğimiz fenotip özellikleri, Mendel’in fasulyelerinin aksine, boy gibi nicel özelliklerdir ve belirlenmesinde rol oynayan genlerin sayısı çok olduğundan matematiksel takibi nispeten zordur. Bu durumlarda nesiller ara FARKLILLIK MODELİ TEHLİKELİ İFADELER CBT 1373/10/ 12 Temmuz 2013 Dr. Sağlam, TÜBİTAK’ın panel sistemini kullanarak bu gibi konularda sorumluluğu üstlenmekten büyük oranda kaçtığını şöyle ifade ediyor: “Zaten bizim itiraz dilekçesine gelen cevap da bu sorumluluktan kaçma davranışını kanıtlar nitelikteydi. Cevap metninde açık bir şekilde proje ile ilgili yorumların panelistlere ait oldu SORUMLULUKTAN NASIL KAÇIYOR? CBT 1373/11/ 12 Temmuz 2013 TÜBİTAK bugüne dek bir anlamda örtülü olarak sergilediği evrim karşıtı görüşlerini bu kez yazılı olarak bildirmiş oluyor. TÜBİTAK, Matematiksel Evrim Lisansüstü Yaz Okulu” projesi için yapılan destek başvurusunu reddetme kararını Bilim İnsanı Destekleme Dairesi Başkanlığı Değerlendirme ve Destekleme Kurulu’nun raporu ile 13 Haziran tarihinde proje sahiplerine bildirdi.Ancak söz konusu rapor, çok büyük tutarsızlıklar, çelişkiler ve yanıltıcı ifadeler içeriyor. Üç madde ile açıklanan gerekçelerin arasında bir tutarlılık olmadığı, birinci maddede ifade edilen bir görüşün üçüncü maddede tam tersinin ileri sürüldüğü görülüyor. Bu da akla iki olasılık getiriyor: Ya Destekleme Kurulu’ndaki 3 üyenin arasında bir İLK KEZ YAZILI BİR İTİRAF ÇELİŞKİLİ İFADELER *Birinci maddede “Seçilen evrim konusu ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada halen tartışılan ve ortaöğretim ve üstü kademelerde ders niteliğinde okutulan bir konu olup yenilik boyutu yetersizdir” deniliyor. Oysa aynı maddenin ikinci paragrafında “Evrim tüm canlı bilimlerinin hem birleştirici harcıdır, hem de yeni bilgi üretiminin itici gücüdür. Tüm bilim dallarında olduğu gibi biyolojik bilimlerde de teknolojik gelişmelere paralel olarak ciddi miktarda yeni bilgi birikimi oluşmaktadır. Ülkemizde özellikle matematiksel bağlamda evrimsel biyoloji alanındaki bilimsel ve eğitimsel birikim oldukça yetersiz düzeydedir ve bu açığın giderilmesi gerekir” deniyor. Rapor ile ilgili daha da kaygı verici bir başka nokta da “Etkinliğin bilimsel içerikten çok eğitim ve/veya siyasal, kültürel, sosyal boyutları dikkat çekmektedir” ifadesidir. Burada da ima edilmek istenen, çalıştayı düzenleyenlerin böyle bir bilimsel etkinliğin ardına saklanarak, siyasal, kültürel ve sosyal açıdan propaganda yapma amacı gütmeleri olabilir mi? Hepsi alanında kendini kanıtlamış saygın birer akademisyen olan katılımcıların gizli bir gündemi olduğunu düşünmek aslında “ en iyi savunma saldırıdır” stratejisini akla getiriyor. Bir diğer tehlikeli ifade de “Seçilen evrim konusu ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada halen tartışılan ve ortaöğretim ve üstü kademelerde ders niteliğinde okutulan bir konu olup yenilik boyutu yetersizdir” ifadesidir. Bu mantık çerçevesinde biyoloji, matematik, fizik, kimya gibi temel bilim dallarından bazı konuların da TÜBİTAK’ın isteği ile çıkartılabilme yolu açılmış oluyor. KARARA İTİRAZ Doğal seçilim; mutasyon, göç ve genetik sürüklenmeyle birlikte, evrimin temel mekanizmalarından biridir. İlk kez Darwin’in nitel olarak tanımladığı “doğal seçilim yoluyla evrim” modelini üç ana bileşende inceleyebiliriz: demografi, farklılık ve seçilim modelleri. Sistemin ilk bileşeni, popülasyonu oluşturan bireylerin sayılarındaki değişimi tanımlayan bir demografi modelidir. Bu tür modeller insan ve yaban hayat popülasyonlarını konu edinen araştırmalarda sıklıkla kullanılır. Darwin’in evrim kuramını oluşturmasında da dönemin ekonomistlerinden Malthus’un popülasyon modeli önemli rol oynamıştır. Malthus’un kuramına göre popülasyonlar, aynı banka hesapları gibi anaparanın üzerine faiz* ekleyerek büyür ve bu özellik her popülasyona üssel artış potansiyeli sağlar. Popülasyon büyüklüğü N ve t süredeki büyüme oranı r ise dN/dt = rN. Ancak, kaynakların sınırlı olduğu bir çevrede, popülasyon hızla çevrenin taşıma kapasitesi EVRİMİN DÖRT BİLEŞENİ sındaki fenotip dağılım farklılıklarını tanımlamak için nicel genetik (quantitative genetics) yöntemler olarak bilinen, fenotip değerleri ve aile soyağaçlarının istatistiksel analizi üzerine kurulu, biyometrik modeller kullanılır. Sistem modelimizin üçüncü ve son parçası ise farklı fenotip özelliklerine sahip bireylerin göreceli sağkalım ve üreme becerilerini belirleyen, yani her bireye veya genotipe bir seçilim değeri (fitness) verebildiğimiz seçilim modelidir. Bu seçilim değeri sabit değil, aksine değişen çevre koşullarıyla ve popülasyondaki diğer bireylerle rekabetle sürekli güncellenen dinamik bir değerdir. Seçilim değerlerindeki bu dinamizmi tanımlamak için seçilim gradyanları ve diferansiyelleri kullanılır. Bu denklemler sistem modelimizin kritik parçalarından biridir ve doğru tanımlayabilmek için farklı fenotip özellikleri olan bireylerin farklı çevresel koşullarda sağkalım ve üre EVRİM VE TÜBİTAK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle