Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;hagoker@ttmail.com Bütün dikkatler ‘Kürtlerle barış Suriye’de Şîa ile savaş’ sarmalına odaklanmışken eğitimöğretim ve bilim sistemimizde yörünge değişikliği sürecindeki hızlanmanın farkında mısınız? Bütün bir eğitimöğretim ve bilim sistemimiz akıl merkezli yörüngesinden çıkarılıp dinsel dogmayı merkez alan bir yörüngeye oturtulurken sistemin unsurlarından kararlı bir tepkinin yükselmediği; zaman zaman tanık olunan yerel ya da kişisel düzeydeki karşı çıkışların örgütlü bir mücadeleye dönüşmediği bilinen bir gerçek... Oysa böyle bir süreçte beklenen, önce sistemin ana unsurları olan akademisyenlerin, bilim insanlarının, ilk ve orta dereceli okul öğretmenlerinin birbirlerine kenetlenerek seslerini topluca yükseltmeleridir. Hepimizden daha akılcı düşündüklerine, daha çok bildiklerine güvenerek çocuklarımızı, gençlerimizi yetiştirsinler, geleceğe hazırlasınlar diye ellerine teslim ettiğimiz o insanlardan bu tepkinin beklenmesi doğal değil midir? Bu niçin olmuyor? Herhâlde, saydığım unsurlardan sesi sedası çıkmayan bir bölümü bu yörünge değişikliğinin düşünsel plandaki yandaşları olmalılar. Onlar olsa olsa yörünge değişikliğine omuz verip sürecin daha da hızlanması için ellerinden geleni arkalarına koymuyorlardır. Bizim gözümüzde bilim insanı, öğretmen aklı temsil ederdi ama demek, bizim aymazlığımız ve düpedüz duyarsızlığımızdan yararlanarak, beynini dinsel dogmayla şartlandırdıkları “bilim insanı” bile yetiştirip gerçek akıl sahiplerinin arasına salıvermişler... Üzülerek söylemek zorundayım ki, bazıları da ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ havasındadırlar ve o yılan onlara dokununcaya kadar da susacaklar; vaziyeti idare edeceklerdir. Benzer rejim değişikliklerine sahne olmuş başka ülkelerde de örnekleri pek çoktur. Bizim ülkemizde de bolca bulunmaları doğal sayılmalı... Kanımca bazıları da, olan biteni onaylamamakla birlikte ‘bu da geçer yahu’ tevekkülüyle, durumun değişmesini beklemeyi yeğleyerek sessiz kalıyordur. Kültürümüzde bu var; doğal karşılanmalı... Bir grup da bir başka rahatlığa kendisini kaptırmış gibi görünüyor. O gruptan olanlar, özellikle siyasî İslâm’ın destekçisi olan kadınların davranışlarına, giyim kuşamlarına bakarak şöyle diyorlar: Baştakiler ne denli bağnaz olurlarsa olsunlar, bu halkı istedikleri noktaya getiremezler. Başı türbanlı kadınlar bile, açılan o imamhatip mekteplerine çocuklarını göndermek istemiyorlar. Parklarda, başlar bağlı ama sevgilileriyle el ele kol kola gezen kızları görmüyor musunuz? Peki, ya büyük kentlerde gençlerin hoşça vakit geçirdikleri semtlerde dolaşan türbanlı kızların kılık kıyafetine ne diyorsunuz! Saçlar saklı ama yüzler ay parçası gibi apaçık ya da değme mankene taş çıkartacak denli makyajlı... Üstelik incecik ve dapdar giysiler içinde bütün vücut çizgileri ayan beyan ortada! Bakın, hanım türbanlı ama direksiyonun başında o... Suudî Arabistan’da var mı böylesi! Hele kadın siyasetçileri! En az erkekleri kadar özgür onlar... Siyasi propaganda için tek başlarına gezip tozmadıkları yer yok... Merak etmeyin, o kadınlar alıştıkları bu özgürlüklerden asla vazgeçmezler.’ Dilerim, öyle olur, ama bunun aksinin olabileceğini, bunları söyleyenler de biliyorlar. Öyleyse, niçin öyle konuşuyorlar? Sonuçta insan işte; mücadele için yeterli cesareti yoksa, mutlaka akla yakın bir mazeret bulacaktır. Tıpkı şunun gibi: ‘İslâm toplumunda kapitalizm geliştikçe palazlanan İslâm burjuvazisi her türlü bağnazlık zincirini kıracaktır; merak etmeyin.’ Biz merak etmiyoruz zâten; bunca yüz yıldır ticareti kutsayan İslâm’ın nereye geldiği apaçık ortada! Bu yemi yiyecek kuş kaldı mı bilmem. Ama dedim ya, insan işte, bir şeyleri göze alamıyorsa mazeretini de icat edecektir... Siz bu saydıklarımdan değilseniz; hani, iş başa düştü, derler ya, işte öyle; iş yine size düştü demektir... Onun için, daha fazla vakit yitirmeden davranın be Hocam... Türkiye Dünya Rekabet Gücünün Neresinde? (II) “Dünyanın 17. Büyük ekonomisi” olan Türkiye, neden dünya rekabet gücü sıralamasına göre 38. ve sanayi rekabet performans sıralamasına göre 35.sırada bulunmaktadır? Bu sorunun yanıtı, sadece GSYH büyüklüğüne göre yapılan bir sıralamanın ne denli yanıltıcı sonuçlar vereceğini göstermektedir.. Başka göstergeler çok daha önem kazanıyor.. B. Ali Eşiyok, Türkiye Kalkınma Bankası’nda Kıdemli Uzman İktisatçı. Tepkisizliğin Bin Bir Gerekçesi B ir ülkenin uluslararası rekabet gücü kazanması ancak rakiplerinin ürettiği mal ve hizmetlerden daha kaliteli ve rakiplerinden daha düşük maliyetlerle üretmesi halinde müm, yeni uluslarkün olmaktadır. Başka bir anlatımla, arası ticaretin ve küreselleşmenin yarattığı 21.yüzyıl koşulları göz önüne alındığında, bir ülkenin uluslararası rekabet gücü elde etmesinin en temel yolunun ülkenin teknoloji üretme kapasitesi ve teknolojik yenilik (inovasyon) konusunda yetkinleşme düzeyine bağlı olduğu ortaya çıkmıştır. Teknoloji üretme ve yenilik kapasitesini artıran ülkeler sağladıkları verimlilik artışları sayesinde uluslararası rekabet gücü elde etmede önemli avantajlar sağlamaktadır. Bu yazıda Türkiye ekonomisinin dünya rekabet gücü içerisindeki göreli konumu IMD’nin Dünya Rekabet Gücü Yıllığı (World Competiti veness Yearbook) ve UNIDO’nun Sanayi Rekabet Performans Endeksinden (Competitive Industrial Performance Index) hareketle çözümlenecektir. IMD (International Institute for Management DevelopmentUluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü), “Dünya Rekabet Gücü YıllığıThe World Competitiveness Yearbook” isimli çalışmasında, ülkelerin dünya rekabet gücü sırAlamasını yayınlamaktadır. 2012 yılına ilişkin dünya rekabet gücü sıralamasını gösteren Tablo 1 incelendiğinde, Türkiye 59 ülke arasında 38.sırada yer alıyor. Başka bir ifadeyle, Türkiye bu sıralama ile ortanın altında bir başarım sergiliyor. Meksika, Litvanya, Hindistan, Polonya gibi ülkeler rekabet gücü sıralamasında Türkiye’nin üzerinde yer alırken, dünya rekabet gücü sıralamasının teTablo 1: Dünya Rekabet Gücü Sıralaması (2012) pesinde Hong Kong, ABD, İsSıra Ülke Skor Sıra Ül k e Skor viçre, Singapur ve İsveç yer (2012) (2012) alıyor. 1 Hong Kong 100.000 30 Tayland 69.001 2 ABD 97.755 31 Estonya 66.947 Rekabet Gücü Faktörlerine 3 İsviçre 96.679 32 Kazakistan 66.892 Göre Türkiye’nin Güçlü ve 4 Singapur 95.923 33 Çek Cumh. 66.187 Zayıf Yönleri 5 İsveç 91.393 34 Polonya 64.179 Dünya rekabet gücü çalış6 Kanada 90.289 35 Hindistan 63.596 masına göre, Türkiye’nin “tek7 Tayvan 89.959 36 Litvanya 63.422 nolojik altyapı”, “eğitim siste8 Norveç 89.673 37 Meksika 63.180 mi”, “fiyatlar” ve “uluslararası Türkiye 6 2 .2 4 4 9 Almanya 89.257 38 ticaret” alanları en zayıf nokta10 Katar 88.475 39 İspanya 61.118 ları oluşturuyor. Türkiye, 2012 11 Hollanda 87.158 40 İtalya 60.641 yılında dünya rekabet gücü sı12 Lüksemburg 86.052 41 Portekiz 60.380 ralamasında 38. sırada yer alır13 Danimarka 84.876 42 Endonezya 59.499 ken, “eğitim sistemi” alt faktö14 Malezya 84.217 43 Filipinler 59.271 ründe 51., “fiyatlar” göstergesi15 Avusturalya 83.185 44 Peru 58.711 ne göre 50., “teknolojik 16 BAE 82.486 45 Macaristan 57.340 altyapı” göstergesine göre 49. 17 Finlandiya 82.467 46 Brezilya 56.524 ve uluslararası ticaret göster18 İngiltere 80.142 47 Slovak Cumh. 55.667 gesine göre ise 48. sırada yer 19 İsrail 78.565 48 Rusya 55.159 alarak çalışmaya konu olan 20 İrlanda 78.465 49 Ürdün 53.235 toplam 59 ülke arasında son 21 Avusturya 77.673 50 G.Afrika 53.160 derece olumsuz bir performans 22 Güney Kore 76.747 51 Slovenya 52.957 sergiliyor. 23 Çin 75.769 52 Kolombiya 51.893 Türkiye’nin dünya rekabet 24 Yeni Zelanda 74.881 53 Romanya 48.929 gücü içerisinde zayıf ve güçlü 25 Belçika 73.484 54 Bulgaristan 48.450 yönleri seçilmiş göstergeler 26 İzlanda 71.541 55 Arjantin 48.197 çerçevesinde Tablo 2’de özet27 Japonya 71.354 56 Ukrayna 46.878 lenmektedir. 28 Şili 71.285 57 Hırvatistan 45.301 Türkiye’nin en zayıf halka29 Fransa 70.003 58 Yunanistan 43.054 larından ikisini oluşturan eği59 Venezuela 31.454 tim ve teknolojik altyapı gösKaynak: IMD World Competitiveness Yearbook (2013). tergelerine göre pozisyonu DÜNYA REKABET GÜCÜ İÇERİSİNDEKİ YERİMİZ CBT 1367/ 8 / 31 Mayıs 2013