23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZÜMRÜTTEN AKiSLER A. M. Celal Şengör başta Afrika’da Sahra’nın güneyinde, Güney Amerika ve Güneydoğu Asya’daki insanlar olmak üzere 3,3 milyon kişi risk bölgelerinde yaşıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre her yıl 219 milyon kişi sıtmaya yakalanıyor. 2010 yılında bu tropikal hastalık yüzünden yaklaşık 660.000 kişi yaşamını yitirmiş. Türkiye Cumhuriyeti’nin millî bayramları, bu ülkede yaşayan herkesin gerçek insan onuruna kavuşmasının merhalelerini hatırlatan önemli günlerin ve o günlerde cereyan etmiş olan olayların milletçe tekrar hatırlama ve tekrar o günlerde cereyan eden olaylara sevinme vesileleridir. üzerindeki etkisiyle ilgili bilgiler edinebilmeyi umuyor. Bu bilgilerden, gelecek için planlanan Mars yolculukları için yararlanılacak. Ne var ki uzay yolculuğuna çıkan kırk beş farenin yarısından fazlası hayatta kalmayı başaramamış. Ayrıca sekiz çöl faresi ve on beş semender de ölmüş. Bilim insanları bu hayvanların kapsüldeki aletlerin bozulması ya da yolculuk stresi yüzünden öldüklerini düşünüyor. Uzay aracında yılan, tilapia balığı, bazı bitkiler ve mikroflora da bulunuyordu. İlk kez hayvanlar uzayda bu kadar uzun süre yalnız kaldı. Küçük canlıların birçoğunun ölebileceğini zaten bekliyorduk ama aletlerin hatalı çalışması nedeniyle tüm çöl farelerini kaybettik diyor bilim insanları. Rus uzay ajansının amacı, yerçekimsizliğin organizmalar üzerindeki uzun vadeli etkisini (özellikle de iskelet, sinir sistemi, kaslar ve kalp üzerindeki) araştırmak. Rusya 2030 yılından itibaren Ay’da bir istasyon kurmak istiyor. Kozmonotlar buradan, aylarca devam edecek Mars yolculuğuna gönderilecek. “Einstein Gezegeni” bulundu Milli Bayramlarımızdan Korkan İnsanlık Düşmanları Son yıllarda gezegen araştırmalarında olağanüstü gelişmeler yaşanıyor. Uzay teleskoplarıyla neredeyse bin tane ötegezegen saptandı. Fakat gezegen avcılarının şimdi yeni bir yöntemi var. İsrailli astronomlar, Einstein’ın görelilik kuramının yardımıyla uzaktaki gezegenleri bulmaya izin veren yeni bir algoritma geliştirdi. Bu yöntem sayesinde, uzay teleskopunun verilerinde yeni bir gezegen saptandı (Astrophysical Jour nal). Yıldız katalogunda Kepler76b ismiyle yerini alan yeni gezegen, görelilik kuramının kurucusuna ithaf edilerek “Einstein Gezegeni” adını da aldı. Yeni gezegen Jüpiter’den dörtte bir oranında daha büyük ve iki misli ağırlığında. Einstein Gezegeni çok yakınındaki yıldızının etrafını bir buçuk günde çevreliyor. Yüzey sıcaklığı yaklaşık 2000 derece. Astronomlar bu tür gezegenlere “kızgın Jüpiter” de diyor. Yeni yöntemi öğrencisi Simchon Faigler ile bulan Tsevi Mazeh, (görelilik kuramına göre) bir cisimden yayılan ışının hareket yönüne doğru demetlenmesinden yararlanmış. Yıldızın bize yaklaşmasına veya bizden uzaklaşmasına bağlı olarak yıldız daha parlak veya daha karanlık görünür. Gezegen kütle çekimi nedeniyle yıldızına yaklaşıyor ve hafif bir daire hareketine zorluyor. Yeni yöntemin işe yaradığını Whipple gözlemevi (Arizona) ve HauteProvence gözlemevindeki (Fransa) araştırmacılar da doğruladı ve ayrıca yaklaşık 2000 ışık yılı uzaklığındaki gezegende çok güçlü rüzgârların estiğini de saptadı. LED ampuller de masum değil Klasik ampullerin piyasadan kaldırılmasından ve enerji tasarruflu ampullerin içindeki civanın eleştirilmesinden sonra, LED ampuller, geleceğin alternatif ampulleri olarak görülmeye başlanmıştı. Fakat ne var ki İspanyollar LED ampullerin de zararlı olduğunu saptadı. Complutense Üniversitesi’nde (Madrid) Celia SanchezRamos, özellikle de yüksek enerjili mavi ve mor LED ışığı Yüz küçük hayvanı barındıran bir mini hayvanat bahçesi bir aylık uzay yolculuğundan döndü. “BionM” araştırma modülü geçen hafta Moskova’nın 1200 km kadar güneydoğusundaki Orenburg bölgesine indi. Bilim insanları kozmik ışının organizma CBT 13677 / 31 Mayıs 2013 Uzay farelerinin yarısı ölü döndü nın zararlı olduğunu söylüyor. Retina (ağtabaka) hücreleri uzun süre bu dalga boylarına maruz kaldıklarında yenilenmeyecek şekilde zarar görüyor, hatta en kötü durumda körlük gelişebiliyor. Bilgisayar, cep telefonu, televizyon ve hatta sokak lambalarına kadar hemen hemen her yerde LED kullanılmaya başlandığı için insan gözü git gide daha fazla bu mavi ışığın etkisinde kalıyor. Sanchez ve arkadaşları, LED ampullere, yüksek enerjili ışığı süzen filtrelerin yerleştirilmesini öneriyor. Nilgün Özbaşaran Dede Ama her şeyden önce bu bayramlar ve onların kutlanması bizlerin insan haysiyetine kavuşmamızın kutlanmasıdır. O bayramları kutlamak istemeyenler, onlara cephe alanlar insanlık düşmanı olmalıdırlar. Bu düşüncelerimi açıklayayım: 23 Nisan Çocuk Bayramı: Bu bayramda kutlanan 23 Nisan 1920’de Ankara da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıdır. Bu olayla Türkiye’de yaşayan insanlar kendi kaderlerini kendi ellerine almaya karar verdiklerini dünyaya duyurmuşlar ve bu kararlılıklarını fiile geçirecek olan en mühim organı teşkil etmiş olduklarını tüm âleme ilan etmişlerdir. O yüce Meclis’te her etnik kökenden Türkiye insanı vardır ve bu insanlar kendilerini liderliği ile bir arada tutup selamete çıkaracağına inandıkları Mustafa Kemal Paşa’yı başkan seçmişlerdir. Daha sonra milletin ilk kez kendini bulduğu, kendi kendine karar vermeye başladığı bu gün çocuk bayramı ilan edilerek tüm çocuklara aynı konuda ilham olunması kararlaştırılmıştır. Bu bayramı istememek, ona gölge düşürmeye çalışmak çocuk düşmanlığıdır. (Bu bayramı gölgelemek için İslâm Peygamberi Muhammed’in doğduğu haftayı temel alan bir kutlu doğum haftası icad edildiği söylenmektedir. Nisan’ın ortasına yerleştirilmeye çalışılan bu haftanın zamanlamasındaki ciddi yanlışlık bu söylentileri ne yazık ki destekler görünmektedir. İslam Peygamberi muhtemelen 570 milâdî senesinin Mart sonunda dünyaya gelmiştir, zira Rebiülevvel’de olduğu iddia edilen doğumunun o sene Rebiülevvel’in baharın başına yani bahar ekinoksu olan 21 Mart’ı izleyen haftaya müsâdif olduğuna eldeki tarihler işaret etmektedirler. Ancak bu tarihleme tüm Avrasya’da Nevruz ve diğer isimler altında kutlanan ekinoks bayramına rast gelmesi için yakıştırılmış bir tarih de olabilir. Muhammed’in doğumunun tarihini yazan ve daha sonraki İslam tarihçilerinin kullandığı ibn İshak’ın Resulallah’ın Hayatı adlı eseri ne yazık ki kayıptır. Gerçi bu eser bile Hicretten 150 sene sonraya aittir. Yani İbn İshak eserini yazarken, peygamberi kişisel olarak tanımış kimse artık hayatta değildi.) 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı: 19 Mayıs 1919, genç bir Osmanlı generalinin Samsun’a ayak basarak Osmanlı’yı Orta Anadolu’ya hapsetmek isteyen müttefiklere karşı bir direniş ve ayaklanma hareketini başlattığı tarihtir. O zaman onun çevresindekiler de Balkan ve 1. Dünya Savaşı’nda pişmiş, bu felaketlerin acılarını kalplerinde en derin şekilde hissetmiş genç insanlardı. Onlar, kararlı, bilgili ve akıllı bir grup gencin neler yapabileceğini dünyaya gösterdiler. Bu nedenle o bayram daha sonra gençlik ve spor bayramı ilân edilerek gençlere o kararlılık, o bilgi ve o akıl hatırlatılmak istenmiştir. Bayramın aynı zamanda spor bayramı olması gençliğin sağlığına vurgu yapmak içindir. Bu bayramı gençlik ve spor bayramı yapanlar bunu «sağlıklı akıl sağlıklı vücutta bulunur» düşüncesine dayanarak yapmışlardır. Bu bayramdan çekinenler, gençlerden çekinen, gençleri bastırmak isteyen karanlık kafalar olabilir ancak. 30 Ağustos Zafer Bayramı: Bu gün 23 Nisan’da kendi kendine karar vermek istediğini dünyaya duyuran, 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkan ve ondan sonra bir araya gelen gençlerin rüyası olan kendilerini zincirlemek isteyenlerin zincirlerinin ve kafalarının kırıldığı mutlu bir tarihtir. Bu mutlu ânı millete tattıran onun genç çocuklarından oluşan ordumuzdur. Onun için 30 Ağustos milletin ordusunu kutladığı, kurtarıcısını ve koruyucusunu tekrar tekrar bağrına bastığı tarihtir. 30 Ağustos’a düşman olan, hürriyet ve şahsiyet arayan insanların bu isteklerine kavuşmalarını istemeyen insan müsveddeleri olabilir ancak. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ise, 30 Ağustos’ta artık hürriyetine, şahsiyetine, haysiyetine kavuşmuş olan bir insanlar topluluğunun bundan böyle kimsenin kulu olmayacaklarını, kendi kendilerini yöneteceklerini dünyaya ilân ettikleri tarihtir. Türkiye Cumhuriyeti‘nin kurulduğu bugünü bayram addetmeyen, Türkiye’deki insanları sadece kulluğa, şahsiyetsizliğe ve haysiyetsizliğe layık gören bir insanlık düşmanı olabilir. 10 Kasım ise bir bayram değil, bir yas ve düşünce günüdür. O gün, Türkiye’de yaşayan insanlara yukarıda saydığım özgürlüğü, saygınlığı ve insan olarak yücelme şansını veren insanların kendilerine lider ve önder olarak seçtikleri, bütün dünyanın hayranlıkla kutsadığı o büyük insanın insanlığa veda ettiği kara gündür. O günü düşünerek üzülmeyene ise insanlık sevgisinden, insana saygıdan hiç nasibini almamış bir zavallı olarak bakılabilir ancak. Türkiye Cumhuriyeti’nin milli bayramları insanlık şölenleridir. Bunu böyle görmemek için insanın gerçekten gaflet, dalâlet veya insanlığa karşı bir hıyanet içinde olması gerekir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle