27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@Gmail.com) Bilimde öncü kadınlar Blogosfer ölmedi. Önemi her geçen gün artıyor. Blog yazarları blogunu oluşturken, okurlarını dikkate alması, onların temel beklentilerini karşılaması kaçınılmaz! Geçtiğimiz günlerde internette bir makale okudum. Blog yazarlarına tavsiyeler içeren. Dijital eğilimleri yakından izleyen birisiyseniz “Blog dünyası (blogosfer) hâlâ yaşıyor mu? Hâlâ bir faydası var mı?” diye sorabilirsiniz. Evet blogosfer ölmedi. Doğrusu herhangi bir konuda geniş kapsamlı ve objektif bir değerlendirme yapmak istiyorsanız, bloglarda bulacağınız enformasyon bu süreçte sizin için çok yararlı olacaktır. Bu makaleye göre blog yazarlarının öncelikle dikkat etmesi gereken husus karşısında “eşsiz” birer okur olduğunu unutmamaları ve bloglarını buna göre zenginleştirmeleri. Örneğin okurların merak ettiği temel olguların başında okudukları blogun yazarı hakkında yeterli düzeyde kişisel bilgi edinebilmeleri (“Bir robotla mı etkileşim halindeyiz, bir insan ile mi, bilelim!”). İkinci önemli husus blog yazarının genel bir kitleye hitap ettiği izlenimi uyandırmak yerine her bir bireye hitap etmesi. “Herkese merhaba!” yerine “Merhaba! Bugün size ...” diye başlamak daha etkileyici! Bir başka önemli husus bir okurun yazılan bir yazı hakkında görüş bildirmesi durumunda bunun en kısa sürede cevaplanabilmesinde. Böylece okur, yazarın kendisine birey olarak değer verdiğini deneyimleyebiliyor. (Geçtiğimiz günlerde benzer bir olay benim başıma geldi: Mesajı geç gördüğüm için bana tweet atan bir okuruma birkaç hafta sonra cevap döndüm ve ortak bir arkadaşım geç cevap döndüğüm için bana (haklı) serzenişte bulundu. Bu serzenişi de okuyan okurum, yine de kendisine cevap yazmış olduğum için memnuniyetini açık yüreklilikle dile getirdi. Kısacası, etkileşim sosyal medyanın olmazsa olmazıdır!) Önemli gördüğüm bir başka husus da blog yazılarının düzenli olmasıyla ilgili. Geçtiğimiz günlerde yeni bir blog sayfası açan bir öğrencim, değerlendirme yapmam için bana mesaj göndermişti. Güzel, kapsamlı bir blog olmuş. Ancak kendisine verdiğim ilk geribildirim, bloga düzenli olarak yazı yazmalarıydı. Türk gibi başlamak diye bir deyim vardır: Büyük bir heyecanla başlayıp, arkasını getirmemeyi işaret eder. Yeni bir blog açacaksanız, ilk yazınızın dört dörtlük olması için kendinizi zorlamayın. Çünkü o kadar güzel bir yazı yazdıktan sonra, onun için ayırdığınız enerji ve zaman yakın gelecek için size engel teşkil etmeye başlayacak. Şöyle düşüneceksiniz: “Ben her gün (ya da her hafta, ay vb) bu kadar zaman ayıramam”. Blogunuz birkaç yazıdan sonra ıssızlaşmaya başlayacaktır. O nedenle kapsamlı içerik oluşturmaya odaklanmak yerine ayırabildiğiniz zaman içinde oluşturabileceğiniz içerikle başlayın, ama iki eliniz kanda da olsa baştan belirlediğiniz periyodda yazı yazmayı ihmal etmeyin. Periyodun kısa ya da uzun olması ilk etapta çok da önemli değildir. Ayda bir de yazabilirsiniz. Okur kısa süre içinde bu periyoda ayak uyduracaktır. Zaten her gün okuduğu pek çok içerik olduğundan sizin ayda bir periyodunuz sıkıntı yaratmaz: Yeri gelmişken; okurunuz bir tek sizinkini okunuyormuş gibi uzun blog yazıları yazmayın. Son olarak eklenmesi gereken şey de yeni bir yazı yayınladığınızda bunu sosyal medyadan duyurmanız. Bugün pek çok blog sitesi popüler sosyal ağ siteleriyle entegre çalışmakta. Siz yeni bir yazı yazdığınızda Facebook ya da Twitter’dan otomatik mesajı yayınlanabiliyor. Çağın meşgül insanına yeni bir yazı yayınladığınızı duyurmalısınız! Sophie Germain Sayılar teorisine ve elastisite teorisine katkılarda bulunan matematikçi Sophie Germain, Fermat’nın Son Teoremi için de bir ispat yolu önermişti. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com Bir Blog Yazarından Beklentiler Z hie’nin önerisi kesin bir çözüm sağlamamakengin bir ipek tüccarının kızı olan la birlikte, 1960’lı yıllara kadar bu problemMarieSophie Germain, ailesinin le ilgili olarak atılmış en büyük adım oldu. üç kız çocuğunun ikincisi olarak 1 Napolyon’un orduları, 1806’da Prusya’yı Nisan 1776’da Paris’te doğdu. 1789 işgal ettiğinde, Sophie, Gauss’un da ArşiTemmuzu’ndaki Bastille ayaklanmasını met’inki gibi bir sonla karşılaşacağından izleyen günlerde, Paris sokaklarında bakorkmuştu. Bu nedenle aile dostları olan Geşına bir şey gelmemesi için Sophie’nin neral JosephMarie Pernety’ye bir mesaj gönevden dışarıya çıkması yasaklanmıştı. Ev dererek ondan Gauss’un can güvenliğini gaiçindeki kendisine sıkıntı veren ilişkiranti altına almasını rica etti. General ise Galerden kaçan Sophie, çareyi babasının Sophie Germain uss’a güvenliğinin sağlanmasını Matmazel zengin kütüphanesine sığınmakta buldu. Germain’e borçlu olduğunu açıklamakta bir Matematiğe olan ilgisi, eski Yunan matematikçisi Ar sakınca görmedi. Gauss, Germain’in adını hiç duymaşimet’in, Sirakuze’nin Romalılar tarafından istilası sı dığı için bu duruma şaşırmıştı. Fakat Sophie Germain, rasında bir geometri problemini çözmeye çalışırken öl son mektubunda istemeyerek de olsa kimliğini Gauss’a dürülmesinin öyküsünü okurken doğmuştu. Bu tarihsel da açıkladı. Gauss, Germain için, büyük bir hoşnutlukolaydan gerçekten çok etkilenmiş olmalı ki, Sophie ken la, “bir kadın olmanın zorluklarını aşacak büyüklükte bir disini matematik araştırmalarına adamaya karar vermişti. cesarete ve çok yüksek bir zekâ ve yeteneğe sahip” açıkSophie, matematik çalışmalarının yanı sıra, ilgilendiği lamasını yaptı. alandaki klasik metinleri okuyabilmek için Latinceyi ve Gauss ve Sophie Germain arasındaki mektuplaşma, Grekçeyi de öğrenmesi gerektiğini düşünüyordu. Fakat 1808’de Gauss’un astronomi profesörü olup sayılar teobabası kızının bu isteklerinden ve matematiğe olan il risiyle olan ilgisini kestiğinde birdenbire sona erdi. Sopgisinden hoşlanmamıştı. Bu yüzden Sophie geceleri ça hie de araştırma alanını değiştirdi ve fiziğe yönelerek özellışmaya başlamıştı. Bunu öğrenen babası ve annesi onu likle Chladni araştırmaları olarak adlandırılan, elastik engellemek için akla gelebilecek her şeyi yaptı. Gece ışı yüzeylerin titreşimlerinin yarattığı modeller konusundaki ğını engellemek için mumlarını aldılar, hatta yataktan araştırmalarına başladı. kalkmaması için geceleri elbiselerini bile sakladılar. Bu1811’de Fransız Bilimler Akademisi, elastik yüzeynunla birlikte hiçbir şey genç matematikçinin tutkusu lerin titreşimi üzerine Chladni araştırmalarının altında na engel olamadı. Gece çalışmalarını sürdürmenin yol yatan matematik yasası üzerine bir yarışma düzenledi. Yalarını buldu. Gizlice mum edindi ve yatak kıyafetleriy rışmaya son başvuru tarihi olan 1813’e kadar akademile çalıştı. Sonunda ebeveynleri kızlarının büyük azim ve ye sunulan tek makale, Sophie Germain’inkiydi. Yarışkararlılığı karşısında onu engellemekten vazgeçti. ma jürisi, Germain’in makalesinde bazı hatalar olduğuSophie hiç evlenmedi ve yaşamını aile evinde sür na ve makale yazarının bilimsel eğitiminde bazı eksikdürdü. Babası, çalışmaları süresince parasal olarak kızı likler bulunduğuna kanaat getirerek bunların giderilmesi na destek oldu. amacıyla yarışmanın bitiş süresini uzattı. Lagrange’ın yarSophie, babasının kütüphanesinde bulduğu kitaplardaki matematik bilgilerini edinmiş olarak eğitimini daha ileri bir düzeye çıkarmak için can atıyordu. Fakat 18. yüzyıl Fransası’nda kadınlar normal olarak üniversiteye kabul edilmiyordu. Bu engeli aşmak için Sophie, Paris’i terk etmiş bulunan eski bir Politeknik Okulu öğrencisinin kimliğine büründü. Mösyö le Blanc adı altında, büyük matematikçi JosephLouis Lagrange’ın ders notlarını edindi ve profesöre bu notlar hakkındaki yorumlarını göndermeye başladı. Bunlara bazı matematik problemleri hakkındaki kendi orijinal çözümlerini ve notlarını da ekliyordu. Lagrange, “Mösyö le Blanc”’ın bu önemli açıklamalarından ve çözümlerinden o denli şaşırmıştı ki, ondan görüşme talebinde bulunmuştu. Sophie bu durumda gerçek kimliğini açıklamak zorunda kaldı. Hem şaşkın hem de hayranlık duygularıyla dolu olan Lagrange, daha sonra Sophie’nin hem danışmanı hem de dostu oldu. Sayılar teorisiyle büyülenmiş durumdaki Sophie, o dönemin en büyük matematikçisi Alman Carl Friedrich Gauss ile mektuplaşmaya da başlamıştı. O, Gauss’a Fermat’nın Son Teoremi için bir ispat yolu olarak yeni bir yaklaşım önermişti. Bir asırdan fazla bir süreden beri matematikçileri meşgul eden bu problem hakkındaki Sop MÖSYÖ LE BLANC’IN GİZEMİ CBT 1355/ 12 8 Mart 2013 dımıyla Germain, tezi üzerinde yeniden çalıştı ve nihayet 8 Ocak 1816’da Bilimler Akademisi’nin ödülünü kazanmayı başardı. Bu ödül, Sophie Germain’i o günün ünlü matematikçileri arasına soktu. Bilimler Akademisi onu, toplantılara katılma hakkı olmayan ilk kadın üye statüsüyle bünyesine kabul etti. Ayrıca Fransız Enstitüsü tarafından da çalışmaları övgüye layık görüldü. Sophie Germain, en çok sayılar teorisine katkıları ve özellikle de Fermat’nın Son Teoremi’ni ispatlama çabalarıyla hatırlanmaktadır. Chladni sayıları üzerine olan çalışmaları onu, yüksek bina inşaatlarında günümüzde de kullanılan uygulamalı matematiğin temellerinin atılmasına götürdü. Bu çalışma matematiksel fiziğin yeni alanında, özellikle de akustik ve elastisite araştırmalarında o dönemde çok önemli bir gelişme anlamına geliyordu. Gerçek kimliğini açıkladığında Sophie Germain, bilim topluluğu tarafından kabul gördü ve daha önce hiçbir Fransız kadınının ulaşamamış olduğu akademi dünyasına girmesi sağlandı. Sophie Germain, 1831’de henüz 55 yaşındayken akciğer kanserinden öldü. Ölümünden çok kısa bir süre önce, Gauss, Göttingen Üniversitesi tarafından Germain’e onur payesi verilmesini sağladı. Fakat ne yazık ki, Sophie Germain bu onursal payenin üniversite tarafından kabul edildiğini göremeden öldü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle