23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

90 CBT 1392 14 /22 Kasım 2013 rin mülkiyet hakkı ödemeden ve ücretini vermeden çevre mal ve hizmetlerini aşırı kullanması’ ekolojik borç tanımına girer. Gördüğümüz gibi iki ülke arasında, daha doğrusu kapitalist sistem ve çevre ülkeler Azgelişmiş, gelişmekte ya da yükselen ekonomiler, yabancı arasındaeşitsiz koşullarda ortaya çıkan bir değişim söz konusu ve kurban da hep aynı ülkelerin resmi ya da özel kurum ve kuruluşlarına yüksek miktarda borçlandılar. Ülkeler bu borcun, zengin ülkelerin ülke(ler)dir. Özellikle çevre ve insan sağlığı açısından onarılması imkânsız sonuç“ekolojik borcu”na sayılmasını istiyor. Nedir ekolojik borç? lar yaratan bu değişim sonucu çevre ülkeNeleri kapsar? Parasal olarak hesap edilebilir mi? Ekolojik ler –işbirlikçi sınıflarında desteğiylebüyük zarara uğramaktalar ve bunun telafisi için boyutları dışında siyasi, ahlaki, hukuki boyutları nelerdir? ekolojik borcun ödenmesini istemekteler. Bu borcu dünya ile insan arasında ve Dr.İsmail Kılınç kuşaklar arası yani çevre merkezli ve insan odaklı olarak ele alan görüşler de var. İn“Son ağaç kesildiğinde, son nehir zehirlendiğinde, san dünyadan alır, o halde dünyaya borçluson balığı tuttuğunda bir de bakacaksın ki elindeki para dur. İnsanın etkinliği ekosistemin yükünü aşmamalı ve aşkarnını doyurmayacak.” tığı zaman insan doğaya borçlanır. Ama kimi zaman bu et Cree yerlilerin bir atasözü kinlik doğada kimi türlerin, kaynakların tamamen kaybolmasına neden olur, yani geri dönüşü yoktur. Bu borç ku’lı yıllarda Güney Amerika ülkelerinden Şili’de şaklararası ve ülkeler arası da bir borçtur ve çok eski tarihInstitut Ecologica Politica adlı sivil toplum ör lerde başlamıştır. gütü (STÖ) gelişmiş ülkelere ‘tamam, size dolar Tabii burada kimi ahlaki ve etik sorunlar karşımıza çıborcumuz var, ama siz de ozon deliğini yaratarak bizim kıyor. Atalarımız teknik ilerleme ve insanın mutlu geleçevremizi bozdunuz ve sağlımızı tehlikeye attınız. Bunun ceği için iyi şeyler yaptıklarına inanıyorlardı. O halde bu karşılığında sizin de özür dilemenizin ötesinde bize bir de borç olabilir mi? Yaşlıların pişman olmaları yeterli mi? Peborcunuz var’ diyerek ekolojik borç kavramını ortaya atar. ki ya şimdiki kuşak? Önceki kuşağın borçlarını ödemek zoEkvator talan edilen ormanları için şunu dile getirdi: runda mı? Gelecekte ne olacağını daha iyi biliyor ama ona ‘Tamam, bu ormanlar iklim değişikliğine karşı önemli bir göre sorumlu davranıp borçlarını ödemeli ya da yeni borç güvence. Ben bu ormanları işletmiyorum ama bunun kar yaratmamalıdır? şılığında bana bir ücret ödeyin’ dedi. Böylece ekolojik borç Bugünün gelişmekte olan ülkeleri gelişmiş ülkelerin geçkavramı finansal borç koşutunda hem de çevresel koşulların mişte ve bugün tükettikleri gibi tüketirseki hakları da vartalan edilmesi koşutunda ortaya çıktı ve kimi önemli iklim dır dünya kaynaklarının sonu ne olacaktır? Sadece kuzey ve çevre zirvelerinde tartışmaların başlatılmasına neden olur. ülkelerinin tüketicileri mi sorumludur? 1992 Rio zirvesinde STÖ’ler borç antlaşması imzaladı. 1999 Johannesburg zirvesinde ekolojik borcun tanınması ve BORCUN KAPSAMI talebi için uluslararası kampanya başlatılır. 2000’de Prag kenPeki, bu borç neleri, hangi tarihten itibaren kapsamakta? tinde ekolojik borç alacaklıları Güney Ülkeleri Birliği ku Dünya nüfusunun %20’si, dolaylı olarak da doğal kaynaklaruldu. 2004’te bu kez Avrupa devreye girdi ve ekolojik bor rın %80’ini tüketiyor. Çevreye verilen zararın da sorumlusu cun tanınması için Avrupa Ağı kuruldu. Bu borç 2009’da bu %20’lik kesim; yani Kuzey’in zengin kapitalist ülkeleri. siyasi arenaya da girdi ve YeşillerAvrupa grubu Avrupa Başka bir hesaba göre bir Avrupalı 43 kg. doğal kaynak Parlamentosu’nda ekolojik borçlarla ilgili bir önerge sundu. tüketirken, bu sayı bir ABD’li için 88 kg., bir Avustralyalı için Tüm bu tartışmalar sonucunda iklimsel borç, kuşak bor 100 kg.,bir Asyalı için 14 kg., ve bir Afrikalı için 10 kg.dır. cu, kaynakları sona erdirme borcu, çevre borcu gibi kavBu eşitsizlik kölelik ve sömürgecilikle başlar ve günümüramlar da ortaya çıktı. ze kadar devam eder. Borcun sadece çevresel boyutu yoktur Ekolojik borç Ekvator ülkesinden Accion Ecologica ad ve toplumsaltarihsel bir boyutu da vardır. Borç genelde 4 lı STÖ’nün tanımına göre, ‘Kuzey’in sanayileşmiş ülkele başlık altında toplanmakta: rinin üçüncü dünya ülkelerine karşı kaynakların talanı, çevreye verdiği zarar, sera gazı gibi sanayileşmiş ülkeler1Karbon borcu: Fakir ülkeler kendilerinin doğrudan den gelen tehlikeli çöpler için çöplük olarak kullanılması sorumlu olmadıkları, zengin ülkelerin ürettiği sera gazlı saiçin çevrenin ücretsiz işgaliyle biriken borç’tur. lımlarının çevre ve insana verdiği sonuçlarından etkileniyor. Gant Üniversitesi (Belçika) Sürdürülebilir Kalkınma 2 Biyokorsanlık: Yine zengin ülkelerin çokuluslu gıMerkezi de, ‘Üretim ve tüketim uygulamasıyla bir ülkenin da ve ilaç sanayileri fakir ülkelerin kullandıkları tohum ve diğer ülkeye verdiği zarar ve ekosistem ve mal ve hizmetle bitkilerin geleneksel bilgilerine el koymakta, çalmakta ve rin bir ülke tarafından başka ülkelerin bu ekosisteme hak sonrada bu bilgileri patent adı altında tekrar bu ülkelere salı olarak erişim hakkının aleyhine sömürüsü ya da kullanı tarak ikili haksız bir kazanç sağlamakta. mı’ olarak tanımlar. 3 Doğal kaynakların (su, orman, yeraltı ve yerüstü MartinezAller’e göre de ‘fakir ülkelerden yerel ya da kaynaklar, fosil kaynaklar gibi) talanı: Kimi kez geri döglobal dışsallıklar konusunda telafi (tazminat) içermeyen fi nüşü olmayacak şekilde doğal kaynakların işletilmesi, ihrayatlardan hammaddelerin ihraç edilmesi ve zengin ülkele cı, çevrenin kirletilmesi, zehirlenmesi. Sonuçta sömürülen Ekolojik Borç ülkeler kendi kaynaklarını kullanamadığından kalkınmaları da yara almaktadır. 4 Fakir ülkelerin topraklarının(sularının)değişik amaçlarla kullanılması: Geçim tarımının terk edilerek tek kültürlü tarıma yönelme (palmiye, soya ekimi ya da biyoyakıt için geniş alanların kullanılması), tehlikeli çöplerin boşaltılması gibi. Dolayısıyla kimi açlık, yetersiz beslenme sorunlarının kaynağında da çokuluslu şirketlerin dünya piyasalarına yönelik bu tarım politikaları da vardır. Bunların dışında, değişim değerlerinin eşit olmaması, zengin ülkelerde yasaklanmış kimi ürünlerin üretilmesi ve satılması, hammadde fiyatlarında ekolojik maliyetin dikkate alınmaması, fikir ve sanat eserlerine telif hakkı verilmemesi, IMF (Uluslararası Para Fonu), Dünya Bankası gibi kuruluşların kabul ettirdiği yapısal uyarlama programların sonuçları, özelleştirme yoluyla kamu kaynaklarını peşkeş çekilmesi, kimyasal, nükleer silahların denemelerinin yapılması ve çevre ve insan sağlığına verdiği zararlar gibi öğeler de kimilerince ekolojik borç içinde görülmektedir. Gördüğümüz gibi borcun kapsamı geniştir. Peki, bu geniş kapsamlı borç nasıl hesap edilecektir ya da parasal bir karşılığı bulunabilir mi? İşte borcun en zor yanı da burasıdır ve kimi yerlilerin geleneğinde olan doğanın kutsal değeri nasıl hesaplanacaktır? Hesaplansa bile bu borcu devletler mi, şirketler mi, gelecek kuşaklar mı ödeyecektir? Kaybolan canlı türlerin hesabı nasıl yapılacaktır? Borç hangi tarihten itibaren hesaplanacaktır? Borcun ayrıca uluslararası ya da devletlerarası hukuki bir zemini yoktur. Kimi ülkelerde zaman zaman karşılaştığımız çevre sorunları devlet ve genelde çokuluslu şirketler arasında hukuki bir zeminde tazminat davası şeklinde çözümlenmektedir. Örneğin Texaco, Ekvator’da Amazon ormanlarını 25 yıldır sömürüp katlettiği için bu ülkeye 6 milyar dolar öder. Ama verdiği zararın maliyetinin 709 milyar olduğu söylenmektedir. Petrol şirketlerinin ya da petrol tankerlerinin verdiği zararlar bir şekilde tazmin edilmektedir. 1984’te Hindistan’da olduğu gibi (Bhopal felaketi23 bin ölü) kimyasal fabrikadan kaynaklanan patlamanın verdiği zararın ödenmesi gibi. Tabii bu tür tazminatların çevreye verdiği zararı tam olarak karşıladığı söylenemez. Ayrıca şunu da unutmamak gerekir ki borç altında kıvranan ülkeler bu borçlarını ödeyebilmek için kapitalist sistemden gelen baskıyla çevre, doğal ve insan kaynaklarını daha fazla işletmektedirler. İklimsel değişiklik için oluşturulan GİEC gibi uluslararası bir kuruluş, ekolojik borç konusunda bir çalışma yapabilir ve hukuki bir zemin hazırlayabilir. Kimi çevre maliyetlerini hesaplamak zor değil. Örneğin, petrol çıkarmanın çevreye verdiği zarar, ormanları yok etme, aşırı avlanma gibi. Dünyamız sadece zenginlere ait değil. Dünya hepimizin tarihsel sorumluluğu altında olsa da verilen zararlar çok farklı olup sorumluluk da bu nedenle farklı olmak zorundadır. Söz konusu olan borç ile amaç, doğaya bir fiyat biçmek değil. Amaç toplumsal, ekolojik, hukuki, sorumlulukları belirlemek, adalet, eşitlik adına kaynakları daha iyi paylaşmaktır. Etik, siyasi sorular sormaya yardımcı olur ve her zaman bir koz olarak kullanılabilir. Neoliberalizmin açgözlülüğünü etkisiz hale getirmeden ekolojik borcun azaltılması da mümkün gözükmemektedir. PARASAL KARŞILIĞI VAR MI?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle