17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu ([email protected]) BİLİM TARİHİ Merkel için internet bir “neuland” yani yeni bir yer. Oysa internetin genel erişime açılması 90lı yılların başındadır. Acaba şansölye gündemi başka bir yöne mi kaydırmak istiyor; telefonlarının dinlenmiş olmasını gölgelemek için? En önemli icat hangisi? Tarihteki teknolojik gelişmeler önem derecelerine göre sıralanabilir mi? Osman Bahadır [email protected] Merkel Interneti Keşfetti ABD’nin Ulusal Güvenlik Kurumu’nun (NSA) Almanya Başbakanı Merkel’i de dinlediğinin ortaya çıkması üzerine geçtiğimiz günlerde Merkel ilginç bir açıklamada bulundu ve Almanya’nın kendi internetini kuracağını bildirdi. Buna göre Almanya sınırları içinden internete erişenlerin fiziksel olarak başka ülkelerde bulunan cihazlar üzerinde iz bırakmaları söz konusu olmayacak. Merkel’in özellikle Almanca konuşan sosyal medya sitelerinde makaraya alınmasına neden olan şey ise bu açıklamasından ziyade interneti “neuland” olarak açıklaması. Almanca olan bu kelime “yeni bir yer” anlamına geliyor. Yani 1990’lı yıllardan beri tüm dünyanın erişimine açılmış olan interneti Almanya başbakanı belli ki daha yeni keşfediyor ve dünyanın da interneti kendisi ile birlikte keşfetmekte olduğunu düşünüyor. Internetin müdavimleri Merkel’e interneti tanıtmak için seferber olmuş durumda. Birisi Hamburg şehrinin belli bir kısmını Google Maps’ten fotoğraflamış ve şehirde yer alan aynı isimli Neuland bölgesinin adını işaret ederek interneti bulduğunu ilan etmiş. Bir başkası Merkel’i kara bir kutuya bakan fotoğrafını yayımlanmış ve çevresindekilerin Merkel’i internetin kara bir kutu olduğuna inandırdıklarını iddia etmiş. Politikacıların internet ile etkileşimi genelde bu tür ilginç bir gündemin oluşmasına neden olabiliyor. 90lı yıllarda Clinton döneminde internet genele açıldığında bu konuda azami emek harcamış olan başkan yardımcısı Al Gore’u medya “internetin babası” olarak lanse etmişti. Her ne kadar bu ifade Al Gore’dan kaynaklanmadıysa da üstüne yapışıp kaldı. Bu yeni açıklamasıyla uzun süredir öksüz olan internet annesine de kavuşmuş oluyor. Her ülkenin kendine ait bir internetinin olması ne demek ve bu güvenlik açısından nasıl bir olumlu bir etki sağlar? Internet zaten “ağlar ağı” yani tek bir iletişim ağı değil, müstakil ağların birbirine bağlanmasından oluşur. Tıpkı dünyada tek bir ülkenin olmaması ama ülkelerin fiziksel sınırları aracılığıyla birbiri ile etkileşim kurması gibi. Ama uzaya çıkıp baktığımızda dünyayı tek bir gezegen olarak algılarız. Internet dediğimizde de bu tür eklektik bir olgudan bahsediyoruz. Herhangi bir ülkenin fiziksel sınırları içinde olup da internetin parçası olan o “ağ”lar hangileridir? Örneğin ülkemizde TTNET firmasının sağladığı ADSL altyapısı bir ağdır ve her kim TTNET abonesi ise internete aslında TTNET’in ağından ulaşmaktadır. Keza GSM operatörlerinin her birinin de kendi 3G ağları vardır ve bunlar da birer müstakil ağdır. Erişim açısından ağları bu şekilde tespit etmek kolay. Ancak içerik açısından baktığımızda işler karışıyor. Örneğin Facebook hesabınıza girip statünüzü güncellediğinizde bu işlemi yapmak için yukarıdaki ağlardan birini kullanırsınız ancak statünüzü güncellediğiniz yer Facebook’un dünyanın herhangi bir yerindeki bir bilgisayarıdır. Merkel’in kastettiği şey tüm bunları Almanya sınırları içine almaksa kendisine kolay gelsin. Pek başarılı olunacak bir iş değil. Güvenlik açısından kendi ulusal internetine sahip olmanın bir avantajı olabilir mi? Güvenlik önlemleri güçlü olduktan sonra internetin ulusal olup olmamasının bir katkısı olmayacaktır. Örneğin Blackberry kullanıyorsanız, posta kutunuzdaki her epostanın bir kopyasının ABD, İngiltere ya da Singapur’daki bir cihaz üzerine alındığını bilmeniz gerekir. Bunu istemiyorsanız Blackberry kullanmamanız gerekir, ulusal internet kurmanız değil. A BD’de yayımlanan The Atlantic dergisi, Kasım 2013 tarihli sayısında tarihteki büyük icatlar konusunu ele alan bir yazı yayımladı. Yazıda tarihte tekerleğin icadından sonraki en önemli 50 teknolojik gelişmenin hangileri olduğu sorgulanıyordu. The Atlantic dergisinin sorusunu, bilimciler, bilim ve teknoloji tarihçileri, ekonomistler ve teknologlardan oluşan 12 kişilik topluluk değerlendirmiş ve böylece 50 büyük icat önemlerine göre sıraya sokulmuştu. Bu 50 maddelik sıralamada ilk ona giren icatlar sırasıyla şunlardır: 1 Matbaa, 2 Elektrik, 3 Penisilin, 4 Yarı iletken elektroniği, 5 Optik lensler, 6 Kâğıt, 7 İçten yanmalı motor, 8 Aşı, 9 İnternet, 10Buhar makinesi. Biz de ilk 10’a giren bu icatlarla ilgili daha farklı bir değerlendirme yapabiliriz. Tarihteki hangi teknolojik gelişmenin veya icadın daha önemli olduğuna karar verebilmek için öncelikle bunların sınıflandırılması gerekir. Sınıflandırma yapabilmek için iki şeye bakabiliriz; icadın insanlık üzerindeki etkisinin kapsamı ve süresine, ikincisi de icadın doğurgan olup olmadığına. Örneğin seçilmiş olan ilk 10 gelişmeye bu iki ilkeyi uyguladığımızda, penisilin, yarı iletken elektroniği, internet ve buhar makinesi geri plana düşüyor. Çünkü buhar makinesi sanayide ve ekonomide elektrik kadar temel ve etkili değil, yarı iletken elektroniği ve internet ise, elektriğin türevi niteliğindeki yenilikler. Öte yandan penisilin ve aşılama da, optik lenslerin yarattığı gelişmeler. Bu durumda geriye asal nitelikte beş büyük gelişme kalıyor. Bu beş teknolojik gelişmeyi önem derecelerine göre sıralarsak, birincilik “ödülünün” elektrik ile optik lensler arasında paylaştırılmasının mantıklı olabileceği görülüyor. Çünkü hiçbir yenilik dünyayı elektrik kadar dönüştürmedi. Aynı şekilde dünyadaki en büyük dönüşümler mikroskop ve teleskop sayesinde yaratıldı. Bunlar ise optik lenslerin yarattığı sonuçlardır. Mikroskop ve teleskop olmasaydı, bütün bildiklerimiz çıplak gözle görebildiklerimiz hakkındaki bilgilerden ibaret olacaktı. (Dolayısıyla mikrop kavramına ulaşılamayacağı için penisilin ve aşı da geliştirilemeyecekti.). The Atlantic’in ilk onundaki matbaa, kâğıt ve içten yanmalı motorun sıralarına gelince: İkincilik kâğıdın olmalı. Çünkü kâğıdın icadı, matbaanın icadından daha önemli. Matbaa olmadan bilim epeyce geliştirilmişti. (Büyük bilimsel devrim matbaadan önce henüz başlamamıştı ama eşiğine de gelmiş durumdaydı.). Ama kâğıt olmadan bilim ne kadar gelişebilirdi? Bu nedenle ikinci sıra kâğıdın hakkıdır. Fakat matbaa da elbette bilimsel ve düşünsel gelişmeyi kolaylaştırarak ve hız landırarak her şeyi etkiledi. Bu nedenle onu üçüncülük sırasında görebiliriz. Fakat The Atlantic’in 50 başlığında bile yer almamış olan bir icat da matbaaya yakın derecede önemlidir ki, bu da fotokopidir. İnternetten önceki yarım asırlık süre içinde (hatta bugün de önemi eskisi kadar olmamakla birlikte devam etmek üzere) fotokopinin bilimde, edebiyatta ve eğitimde büyük katkıları oldu. Bilginin edinilmesini ve akışını kolaylaştırdı ve hızlandırdı. Ancak fotokopi de gerçekte bağımsız bir başlık değil, onu da elektrik başlığı altında değerlendirmemiz gerekir. Matbaa teknolojisi içinde değerlendirilemez. İçten yanmalı motor da elbette sanayideki ve ekonomideki büyük rolü ile dördüncü sırada düşünülebilir. 50 başlık içinde yer alan barut ve ateşli silahlar (14. sırada), pusula (17. sırada) ve mekanik saat (27. sırada) gibi teknolojik gelişmeler de insanlık tarihinde çok büyük ve hatta bazı durumlarda belirleyici rol oynamış, etkinliklerini günümüzde de sürdüren gelişmelerdir. Bu nedenle, büyük dönüştürücüler sınıfından bizim ilk sıralarımıza girebilirler. Ancak bunlar doğurgan teknolojik icat özelliği taşımamaktadır. Böylece 50 icatlık listedeki, bizim ilk 8’imizin bunlar olduğunu söyleyebiliriz. Başka bir bakış açısıyla daha farklı sıralamalar da yapılabilir. Ancak bu icatlar nasıl sıralanırsa sıralansın, unutulmamalıdır ki, tarihteki her icat, başka icatlardan şu veya bu yoldan ve şu veya bu ölçüde mutlaka etkilenmişlerdir. arttırmayı hedefleyen ödüle adını, 1971 Nobel ödülü sahibi, holografinin kâşifi hümanist düşünür Dennis Gabor vermiştir. Bilgisayar bilimcisi/ mühendisi Prof. Dr. Erol Gelenbe, ödülünü Aralık ayında Macar Parlamentosu’nda alacak. CBT 1392 12 /22 Kasım 2013 EROL GELENBE’YE DENNİS GABOR ÖDÜLÜ Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Erol Gelenbe, 2013 Dennis Gabor Ödülü’nü kazandı. Uluslararası Dennis Gabor Ödülü, Macar Bilim Akademisi’nin NOVOFER Vakfı tarafından üstün bilimsel başarıları ödüllendirmek amacıyla veriliyor. Uzmanların inovasyon süreçlerindeki yaratıcılıklarını etik sınırlar çerçevesinde
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle