24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

1919’da kadınlara seçme ve seçilme hakkı tartışması Tanzimat’tan beri gözleri ve kulakları Batı’da olan Türk aydınları, kuşkusuz Avrupa ve Amerika’da kadınların siyasi hak mücadelelerinden de haberdardı. Meşrutiyet döneminde kadın dernekleri hareket halindeydi. Gazetelerin kadın sayfaları vardı ve buralarda kadının toplumsal hayattaki yeri ele alınmaktaydı. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de Birinci Dünya Savaşı sonunda da kadın hakları mücadelesi ivme kazanmıştı. Zeki Sarıhan zekisarihan@gmail.com Karşı olanlardan Melahat Daha 1908’de alınan hürriyete alışamadıklarını, hâlâ galeyanda olduklarını, seçim hakkını da alırlarsa bunu hakkıyla yerine getiremeyeceklerini söyleyerek “Belki on yıl sonra bunu yerine getirecek duruma geliriz” derken Afet, siyasi haklar için on sene daha gerekli olduğunu söylemiştir. Sınıfta yapılan başka bir oylamada, seçme hakkı verildiğinde kızlar, seçme yaşının 21 olmasında görüş birliğindedir. Kızlardan 9’u ilkokulu, 19’u lise, 4’ü yükseköğrenimi bitirmiş olma şartını da koymaktadır. Seçim hakkını herkese şartsız olarak veren bir öğrenci, bugün de bazı aydınlara ders niteliğinde olan şu sözleri söylemiştir: “Öğrenim şartı koymak, milletin çoğunluğunu uzağa atar. Çünkü çoğunluk cahildir. Halbuki cahil olan halk kendine iyilik edeni pek iyi anlayabilir.” Seçilme yaşı için ise herkes 30 yaşına basmayı, yükseköğrenim yapmayı ve hayatta tanınmış olmayı şart koşmaktadır. Erkeklerin ve halkın buna taraftar olmadığına inanan kızlar hakkın nasıl alınacağıyla ilgili olarak da şöyle konuşmuştur: “Kendimizi gösterelim. Erkekleri gelip bize teklif etmeye mecbur hissedelim. Yani birçok işlere girelim ve lüzumumuzu hissettirelim.” 3 İşçi Çiftçi Sosyalist Fırkası’nın sözcüsü Vakit gazetesine verdiği bir demeçte vasıtasız ve nispi seçim usulünü ve kadınların da oy kullanmalarını savunmuştur: “Mademki kadınlar çalışıyorlar, vergi ile, iş ile alakadardırlar, onlar da erkeklerden hiç farkı olmaksızın aynı surette hakkı intihaba (seçim hakkına) malik olmalıdırlar.”4 Haziran 1920’de İsviçre’nin Cenevre kentinde kadınlara seçim hakkı isteyen büyük bir kadın konferansının toplandığı Türk basınında da yer almıştır. Ajans, Osmanlı hükümetinin de davet edildiği bu sekizinci kongreye 26 milli kadın örgütünün katılacağını haber vermektedir. Son kongre 1913’te Budapeşte’de toplanmıştır ve bu tarihten sonra şu 16 ülke, kadınlara siyasi haklar tanımıştır. Danimarka, İrlanda, Hollanda, Almanya, Avusturya, Bohemya, Macaristan, Lehistan, İsveç, İngiltere, Rusya, ABD’nin dokuz eyaleti, Kanada, Rodezya, Afrika’nın doğusundaki İngiltere sömürgeleri, Jamaika.5 1913 kongresinden beri kadınların 21 ülkede seçimlere katıldığı açıklanan bu son kongreye Türk kadınları adına Kıbrıslı Mustafa Paşa’nın kızı ve İspanya Elçilik Müsteşarı Nurettin Ferruh Bey’in eşi Azize Hanım katılmıştır. İkdam gazetesinin sahibi ve başyazarı Ahmet Cevdet imzasıyla gönderilen özel telgraf haberine göre, Azize Hanım’ın Türk kadınlarının toplumsal çalışması ve Türk milletinin haklarını savunan, adalet isteyen konuşması en çok alkış alan konuşmalardandır. 6 Gazetenin ertesi günkü başyazısında bu kongreye katılmanın Türk kadınının uluslararası ilk başarısı olduğu yazılmakla birlikte kadınlara siyasi hakların verilmesi konusunda bir öneri getirilmemektedir.7 Vakit, Sayı 711, 25 Teşrinievvel (Ekim) 1919. Vakit, Sayı 711, 25 Teşrinievvel (Ekim) 1919. 3 Vakit, Sayı 717, 31 Teşrinievvel (Ekim) 1919. 4 Vakit, Sayı 766, 24 Kânunuevvel (Aralık) 1919. 5 İkdam, Sayı 8327, 20 Nisan 1920. 6 İkdam, Sayı 8383, 15 Haziran 1920. 7 İkdam, Sayı 8384, 16 Haziran 1920. 1 2 M ütareke’de Türk kamuoyunda kadınların da Meclis’e girmesi düşüncesi uç vermişti. 1919 sonbaharında son Osmanlı Mebuslar Meclisi için seçimler yapılırken Vakit gazetesi, kadınların da seçme ve seçilme haklarını gündeme getirmişti. Konuyu önce bazı kadın önderlere sormuştu. Halide Edip seçme ve seçilme hakkına tamamıyla taraftardır. Ona göre her kadın 20 yaşında oy verebilmelidir. 30 yaşında ise seçilebilmelidir. Seçilebilecek olanlar yüksek öğrenim görmüş ya da toplumsal veya sınai faaliyette kendini göstermiş, fikri, edebi hayatta bir yer tutmuş olmalıdır. Bu hakkın hemen verileceği konusunda çok iyimser olduğunu söyleyen Halide Edip, tanıdığı tadınlar arasında mebus olabileceklerin var olduğunu belirtir.1 Bu seçimlerde için biraz daha beklemeleri ve hazırlanmaları gerektiğini eklemiştir. O, kadınların bu düzeye beş altı yıl içinde gelebilecekleri kanısındadır. Yüksek öğrenim görmelerini de şart koşmaktadır. Muhabir, müdüre hanımdan izin alarak okulun son sınıf şubelerinden 1821 yaşları arasında öğretmen adaylarının okuduğu 42 öğrenciyle sınıf ortamında da bir anket uygulamıştır. Kızların tamamı, kadınların siyasi haklarına taraftardırlar. Fakat bu hakkın Türk kadınlarına verilmesine taraftar olup olmadıkları sorusuna 17 olumlu, 25 olumsuz parmak kalkmıştır. Muhabir olumlu görüş bildirenlerden ikisinin görüşünü almıştır. Cemile şöyle konuşmuştur: “Şimdiye kadar kadınlar ihmal edildi. Gasp edilmiş birçok hakları var. Bunları gidip kendilerinin geri istemesi lazım. Hak istemeyene hak verilmiyor. Kırk yıl daha beklesek er CBT 1349/ 14 25 Ocak 2013 bazı yerlerde tamamı erkeklerden oluşan ikinci seçmenlerden Halide Edip’e de oy çıkmıştı. Dönemin ünlü aydın kadınlarından okul müdürü ve Muallimler Cemiyeti Başkanı Nakiye Hanım da kadınların siyasi haklarına “gayet taraftar”dır. Fakat düşündüğü bazı şeyler vardır ve onları şimdilik söylememeyi tercih etmiştir. Bezmi Âlem Sultanisi Müdürü Hatice Hanım, bu hakkın gelişigüzel her insana verilmesinden yana değildir. Ona göre dirayetli, bilgili, irfan ve deneyim sahibi hanımların bu hakkı olabilir ama Halide Edip gibi hanımların sayısı fazla değildir.2 Vakit muhabiri bu konunun üstüne gitmeye kararlıdır. Bu kez İstanbul’da örnek bir Türk okulu ve Türk kadınlığının çağdaş yüzünü temsil ettiğine inanılan ve Batılılara gezdirilen Kız Öğretmen Okulu’na giderek önce okulun müdiresi Samiye Hanım’la konuşmuştur. Samiye Hanım “Kadınlar her işte erkek gibi çalıştılar. Seçim hakkı istemeye hakları var. Niçin millet mücadelesinde (Meclis’te) çalışmasınlar?” demiş ancak bunun kekler bize lazım olan kanunları çıkarmayacaklardır.” Müyesser ise kadınların seçme ve seçilme hakkını kadınlar daha hassas olmalarına, “bir meselenin iki tarzda ve iki bakış açısından düşünülmesi” gibi ilginç ve mantıklı bir gerekçeye bağlamıştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle