Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) Bilimde öncü kadınlar Eğer ulaşılmak istenen bir hedef yoksa ne internetteki sonsuz miktarda verinin bir anlamı kalır ne de faydalı enformasyon üretip, hedefe götürecek kararları alma sürecinde onları kullanma gereği! Her devinim bir iz yaratıyor. Bu izler verileri oluşturuyor. Verileri analiz etmek, bunlardan anlamlı malumat ya da enformasyon üretmek ise her devirde fark yaratan bir öge olmuştur. Ki üretilen bu enformasyon ilgili alanlarda karar vermek için azami ölçüde kullanılmıştır. Hâlâ da kullanılmaya devam ediyor. Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle daha çok devinimin yarattığı izler, ucuz ya da bedava olarak erişilebilir hale gelmeye başladı. Internet, özellikle de sosyal medya, ücretsiz verilerle dolup taşıyor. Bu verileri değerlendirmek için belli bir ön amaca gereksinim var. Yoksa verilerin çöpten bir farkı kalmaz. Örneğin uydulardan elde edilen görüntüler çerçevesinde tüm dünyada geceleri nerelerin ne kadar aydınlatıldığını bir harita üzerine oturtmak amaçsız bir eylem gibi gelebilir. Ancak bu ışık dağılımına bakarak global olarak anlamlı sonuçlar, hükümler de verilebilir. Örneğin Güney Kore’nin geceleri ışıl ışıl olmasına karşın birkaç kilometre ötelerindeki Kuzey Kore’nin kapkaranlık olmasını değerlendirin. Ya da Linkedin.com sitesinin yaptığı gibi kişilerin kendilerini tanımlarken en çok hangi kelimeleri kullandığına bakılabilir. Bu analiz sonucunda ülke bazında en popüler kelimeler bulunabilir ve bu kelimelerin anlamları baz alınarak ülkeler ve insanları hakkında bir değerlendirme yapılabilir. Linkedin sitesinin son araştırmasına göre kişilerin kendilerini tanımlarken kullandıkları en yaygın kelime “yaratıcı”. Avustralya, Kanada, Almanya, Hollanda, İsveç, ABD, Singapur ya da Yeni Zelandalılar kendilerini en çok “yaratıcı” olarak tanımlıyor. Daha sonra gelen kelime ise “motive”. Suudi Arabistan, Malezya, Güney Afrika, İngiltere gibi ülkelerin vatandaşları dünyanın en motive insanları. Peki Hintliler? Onlar efektif. En uzman kişiler hangi ülkede? İspanya’da. En sorumluluk sahibi bireyler? Fransızlar ve İtalyanlar. Eğer en analitik insanların nerede yaşadığını öğrenmek istiyorsanız bu çalışma onu da cevaplıyor: İsviçre’de! Bu analizden pek çok anlam çıkarabilirsiniz. Bunun için global bir şirketin insan kaynaklarında işe alımdan sorumlu bir kişi olmanız gerekmiyor. Bir Fransız arkadaşınız varsa onun sorumluluk sahibi birisi olabileceğini değerlendirebilirsiniz. Konuyu tersten ele almak da mümkün. Yani cevap aradığınız soruyu net bir şekilde tanımladıktan sonra, o cevaba ulaşmada sosyal medyadan elde edebileceğiniz ne tür enformasyonun yararlı olacağını irdeleyebilirsiniz. Eğer size hitap edecek bir imkân bulabilirseniz, bunun analizini yapmak ya da yaptırmak için kolları sıvayabilirsiniz. Internet ve bilgi denildiğinde daha çok internetteki her bilgi parçasının doğru olmadığı tespiti anımsanıyor ve bu lekeden dolayı interneti faydalı bir mecra olarak görmeme yolu tercih ediliyor. Böylece internette geçirilen kalitesiz zamanın faturası da yine internete kesilmiş oluyor (yoksa internetteki tüm bilgiler doğru olsaydı, interneti faydalı şeyler için de kullanacaktık!). Internette doğru bilgi kadar yanlış bilginin de var olması bir leke değildir. Yaşam da böyle değil mi? Önemli olan bireysel (ya da kurumsal) olarak bir hedefimizin olup olmadığıdır. Eğer böyle bir hedef yoksa internetteki sonsuz miktardaki verinin hiçbir anlamı kalmaz. Ne de ondan faydalı enformasyon üretip, karar alma sürecinde kullanma gereği! Maria Sibylla Merian Maria Sibylla Merian, tarihteki ilk kadın böcek bilimcidir. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com Bilgi Üretimi Ve İnternet M aria Sibylla Merian, 1647’de Frankfurt’ta doğdu. Üç yaşındayken babasını kaybetti. 1651’de annesi, Maria’yı resim yapmaya cesaretlendiren natürmort ressamı Jacob Marrel ile evlendi. Maria’nın doğaya olan büyük ilgisi ile resime olan eğiliminin birleşmesi, onun daha 13 yaşındayken çeşitli türden bitkilerin ve böceklerin ilk imgelerini yaratmasını sağladı. 1665’te Maria, üvey babası Marrel’in çırağı Johann Andreas Graff ile Maria Merian evlendi. Ondan iki kızı oldu. O ve kocası 1667’de Nuremberg’e gittiler. Maria orada ilk profesyonel başarılarını elde etti. 1681’de üvey babası öldü ve aile, mülklerini yönetmek için Frankfurt’a dönmek zorunda kaldı. Maria, 1685’de evliliğinin 20.yılında 38 yaşındayken kocasından ayrıldı. Annesi ve kızlarıyla birlikte Hollanda’da bağnaz bir Protestan topluluk olan Labadist’lere katıldı. Bu sırada Surinam plantasyonlarından getirilen tropikal bitkilere karşı büyük bir ilgi duymaya başladı. 1691’de Amsterdam’a gitti ve orada bir naturalist ressam ve böcek uzmanı olarak ün kazandı ve bu ünü onun zengin ailelerde bulunan tropikal bitki koleksiyonlarına ulaşmasını sağladı. Tropikal bitkilere olan ilgisi sonunda Maria’nın Surinam’a gitmesine neden CBT 1349/ 12 25 Ocak 2013 oldu. Maria, 1715’te kısmi felç geçirdi ve 1717’de Amsterdam’da öldü. Maria Merian, böcekleri mükemmel bir biçimde resmeden ve boyayan usta bir sanatkârdan, sanatçı ve bilim insanı olmaya doğru yoğun bir dönüşüm geçirdi. Tipik bir lonca ustasının kızı olarak eğitim görmüş olan Maria Merian, kendini bir çırak olarak evde geliştirmişti. Ayrıca seçkin bir ressamın üvey kızı olmasının onun ustalaşmasında önemli bir rolü oldu. Kitaplarından birinde, gençliğinde zamanını böcekleri incelemekle geçirdiğini söylemektedir. Nuremberg’de iken çok güzel bahçeleri görme imkânı bulmuştu. Araştırmaları sonucunda orada 1675’te, ilk kitabı olan New Book of Lowers’i yayımladı. Tırtılları ve dönüşümlerini konu alan ikinci kitabı ise 1679’da yayımlandı. Hollanda’da iken gelişen tropikal bitkilere ve hayvanlara olan büyük ilgisi, onun 1699’da Surinam’a bir inceleme gezisine çıkmasına yol açtı. Orada çok sayıda yerel hayvan ve bitkiyi gözlemledi, yerel kullanımlarını belirledi ve onlara isimler verdi. Fakat bu Hollanda sömürgesindeki genel durum onu çok üzüyordu. Kölelerin korkunç koşullarını görüyordu. O, hamile köle kadınların, çocuklarının da kendileri gibi köle olmaması için, yerel bir bitkiyi kullanarak çocuk düşürmeye yöneldiklerini yazmıştı. Maria, 1701’de malarya yüzünden Hollanda’ya dönmek zorunda kaldı. Dört yıl sonra 1705’te Surinam böcekleri hakkındaki Metamorphosis Insectorum Surinamensium adlı kitabını yayımladı. Erken modern bilim döneminde kadınlar genellikle gözlemci ve resimleyen olarak çalışıyorlardı. Bu nedenle Maria Merian’ın sanatlara olan eğilimi, onun bilim dünyasına geçişini kolaylaştırdı. Onun özenli gözlemleri, böceklerin çamurdan kendiliğinden ürediğini varsayan döneminin düşünceleri hesaba katıldığında, ne kadar değerli olduklarını ortaya koymaktadır. Bilimsel çalışmaları boyunca Maria, 186 tür böceğin yaşam çevrimlerini tanımladı. Mükemmel deneysel araştırmaları aracılığıyla o, böcek araştırmalarının daha bilimsel bir nitelik kazanmasına yardımcı oldu. Maria’nın kitaplarını o günkü bilim dünyasında geçerli olduğu gibi Latince değil de Almanca olarak yayımlaması, düşüncelerinin ve özellikle de metamorfoz olayının yüksek tabakaya mensup kimseler kadar sıradan insanlar tarafından da anlaşılmasını sağlamıştı. Fakat zamanının bilim dili olan Latinceyi kullanmadığı için birçok bilim adamı ondan uzak durmuştu. 1665 ve 1771 yılları arasında, üç kitabının toplam baskı sayısı 19’u bulmuştu. Rus Çarı I. Petro (Büyük Petro, bizdeki lakabıyla Deli Petro), Maria Merian’ın çalışmalarına büyük bir hayranlık besliyordu ve Maria’nın bir portresini çalışma odasının duvarına asmıştı. Ünlü Alman yazarı Goethe de, onun, bilimi ve sanatı tablolarında mükemmel bir biçimde birleştirmesi karşısındaki şaşkınlığını ve hayranlığını belirtiyordu. Günümüzde Maria Merian tekrar hatırlanıyor ve keşfediliyor. Avrupa Birliği’nde Euro’ya geçilmeden önce 500 Alman Markı banknotlarında onun portresi bulunuyordu. Ayrıca pullarda ve isminin verildiği birçok okulda da portresi bulunmaktadır. 2005’te Almanya’da modern bir araştırma gemisine Maria Merian’ın ismi verildi.