23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Eğitim, İnsan, Ulus, Devlet Vakfı Ynt.Krl.Bşk.Yrd. KIZERKEK YURDU İÇİN AYDA 1 0 T L K AT K I Kilit Nokta Üniversiteler toplumumuz veya insanlığın gelişmesi, daha ileOlağan işlerimizden kafamızı kaldırıp, “t riye gitmesi için ne yapabilirim?” sorusunu kendimize soralım mı? Yoksa her sorunun nedenini kendi dışımızda aramaya devam mı edelim? Prof.Dr.Erdal Beşer, ADÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanıbesererdal@yahoo.com Prof. Dr. Süleyman Çelik, scelik44@gmail.com, Samsun Atatürk Kültür E ğitime verdiği önemi, daha Sakarya muharebeleri sürerken eğitim kurultayı düzenleyerek gösteren Atatürk’ün, şu anlama gelen bir özdeyişi vardır: “Eğitimdir ki ya özgür birey/yurttaş, onurlu/başı dik bir ulus, bağımsız ve kalkınmış bir devlet; ya da mürit/köleleştirilmiş insan, ezilen/hor görülen tutsak bir ulus, sömürge durumuna düşmüş ve geri kalmış bir devlet yaratır”.Ve birinci tür bir eğitim için öğretmenlere seslenmiştir: “Cumhuriyet sizden fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür insanlar istiyor”. Samsun’da yaptığı bir söyleşide, kendisini mürşit olarak tanımlayan öğretmenlere, “Türk ulusu bugüne dek onun bunun peşinden giderek büyük yıkımlara uğramıştır. Bundan sonra ben de dahil, kimsenin peşinden gitmeyin, yalnız aklı ve bilimi rehber edinin, hayatta en hakiki mürşit bilimdir” demiştir. Bu tür bir eğitimin kendileri için yaşamsal bir tehlike olduğunun bilincinde olan iç ve dış sömürücüler, her zaman el ele vererek ikinci tür eğitim için fırsat kollamışlardır. Atatürk’ten sonra devleti yönetenlerin aymazlık, sapkınlık ve hatta hainlik içinde olmaları nedeniyle yakaladıkları fırsatları değerlendirerek adım adım amaçlarına doğru yürümüşlerdir. ABD ile 1948’de yapılan Marshall yardım anlaşmasında bulunan dayatmalardan da yararlanarak Köy Enstitüleri ve halkevleri kapatılmış, din dersleri, imam okulları ve Kuran kurslarıyla eğitim akıl ve bilimden uzaklaştırılmış, özgür bireyler yerine müritler yetiştirilmeye başlanmıştır. Din tüccarı sömürücülerin mağduriyet edebiyatı yapmalarına inanmayın. 1950’den beri bunların bir ayakları hep iktidarda olmuştur ve askeri darbeler dönemi de dahil, her zaman korunup kollanmışlardır. Amaçlarına erişmek için dernekler, vakıflar kurmuşlar; devletin de desteğini sağlayarak yurtlar, okullar, dershaneler açmışlardır. Devlete ait Vakıflar Genel Müdürlüğü yurtları, yetiştirme yurtları ve yatılı bölge okulları gibi yoksul çocukların kaldığı yerlere adamlarını yerleştirerek, yıllardır devlet olanaklarıyla kendi iktidarlarının kadrosunu oluşturacak müritler yetiştirmişlerdir. AKP iktidarı çıkardığı yasalarla bu tür vakıflara yapılan bağışların vergiden düşürülmesini sağlamış, bu şekilde devletin gelir kaynakları buralara aktarılmıştır. Sonuçta, Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun, yani devletin yurtlarının yatak sayısından daha çok tarikat ve cemaat yurtları, pansiyonları, nur evleri Türkiye’yi kaplamıştır. T CBT 1329/ 14 7 Eylül 2012 Bu gidişe karşı, konuşmak ve sızlanmakla bir yerlere varılamayacağına inanan bir avuç insan Samsun’da bir araya gelerek Samsun Atatürk Kültür Vakfı adında bir vakıf kurduk. Doğal olarak bizim vakfımızın, iktidarın diğer vakıflara sağladığı nimetlerden yararlanması söz konusu değil. Ayrıca iktidara şirin görünmek için bize yardım eden de yok. Tersine iş çevreleri bizden uzak durmakta yarar görüyor. Tüm bu elverişsiz koşullara karşın, uzun uğraşılardan sonra, 100 kız ve 100 erkek öğrencinin yararlanabileceği bir yurt açmayı başardık. Ancak yurtları işletmekte zorlanıyoruz. Konuştukları zaman mangalda kül bırakmayanlar çok. Fakat, büyük bir özveriyle çalışan bir avuç idealistin dışında elini taşın altına sokan yok. Oysa varsıllardan büyük bağışlar alamadığımız için, az miktarda bağışta bulunabilecek çok sayıda insana gereksinimimiz var. 3000 kişi ayda 10 lira verse işletme giderlerimizi karşılayabiliriz. Herkes ayda 10 lira verebilir. Sözümüz kendilerine Atatürkçü, çağdaş, halkçı, laik, Cumhuriyetçi, demokrat, liberal, aydın, özgürlükçü ve benzeri sıfatı yakıştıranlara. Ülkenin, çocuklarının veya torunlarının geleceğinden endişe edenlere. Gün, konuşmak dışında bir şeyler yapılabileceğini gösterme zamanı. Bankanıza, kredi kartınızdan veya aylığınızdan her ay en az 10 TL’nin vakfımız hesabına aktarılmak üzere, otomatik düzenli ödeme talimatı vermeniz yeterli. Uzatın ellerinizi… Ellerinizi taşın altına sokmanıza gerek yok, değsin yeter. Birliğin gücü onu havaya kaldıracaktır. Banka Hesap Numaralarımız: İş Bankası Samsun Gazi Şubesi (7304): Hesap No: 0508334; ; IBAN: TR61 0006 4000 0017 3040 5083 34 Vakıfbank Samsun Merkez Şube (044): Hesap No: 0015 8007 2937 417 29; 200 KİŞİLİK YURT AÇTIK oplumların kalkınmasında ilk yaklaşım sosyokültürel ve sağlık açısından olmalı (Am J Public Health.2003;93:383–388). Bu yaklaşım toplumun ekonomik, insan hakları vb. kalkınmasına da öncülük edecektir. Burada kilit rolün üniversitelere düştüğünü düşünmekteyim. Üniversiteler öğrencisi ve akademisyenleri ile toplum kalkınması için sahaya inseler, her biri halkımızla sosyokültürel, sağlık vb. konularda etkileşime girseler, toplumdaki değişimler bilimsel olarak değerlendirilebilse, sonuçlar nasıl olur? Önce bir bölgede durum saptaması yapılsa, sonra her ev için sorumlu öğrenci veya akademisyenler belirlense ve seçilen bölgenin bir bölümüne müdahalede bulunulsa, müdahalede bulunulmayan diğer bölgelerle karşılaştırılsa ne gibi sonuçlarla karşı karşıya kalınabilir? Örneğin, ev koşullarında yapılacak müdahalenin çocuklarda solunum yolu enfeksiyonu/ishal sıklığını azaltıp azaltmadığı, hanede yaşayanların eğitilmesinin çocukların okul başarısını artırıp artırmadığı, model olacak davranış biçimlerinin gösterilmesi ile evlerde kitap okuma sayısının veya kültürel etkinliklere katılımın artıp artmadığı bilimsel yöntemlerde araştırılabilir. Üniversiteler toplumun hazinesi. Sanat, sağlık, fen, eğitim, ziraat, veterinerlik… tüm duayenler orada. Bu zenginliklerden ülkemiz ve insanlık daha fazla yararlanamaz mı? Üniversiteler akademik destek vermenin yanı sıra sektörler arası işbirliğinin yürütücüsü olmalıdır. Bu işbirliği için valilik, kaymakamlık, belediye vb. kuruluşlarla bilimsel birlikteliklerin oluşturulması önemlidir. Bu kurumların toplum kalkınması için öğrenci ve akademisyenlere destek olmaları gerekir. Grigoriy Petrov’un “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” adlı kitabı beni çok etkilemişti. 20. yy. başlarında Finlandiya’da yaşam düzeyi çok geridir. Kitapda değişik mesleklerden bir avuç aydının birlikte hareket ederek Finlandiya’yı dünyanın en yaşanılacak ülkesi haline getirmeleri anlatılır. G. Petrov: “Yüksekokullar diploma atölyeleri değil…. Ülkenin zihinsel ve manevi aydınlanması için merkezi istasyonlardır….Halka hayatın güzelliklerinden bahsedin. Çalışmaya, aydınlık ve neşeli hayat için halkta çalışmaya karşı iştah, irade ve hırs yaratın”. Yazar ve eğitimci Paulo Freire Ezilenlerin Pe dagojisi’nde geliştirdiği bir teknikle Brezilya’da halk kitlelerine okuma yazma öğretir. Gerçekte bu halkı eğiterek özgürleştirme çalışmasıdır. Kısa sürede okuryazar olan kişiler, Paulo’yu adeta kendilerini komadan çıkaran doktor gibi görürler. Şu türden konuşmalara sık rastlanır ”ben insan olduğumu okuryazar olduktan sonra anladım, daha önce yaşamamışım”. İsveç’i yüz yıldan kısa bir süre içinde, bir buz çölünden “endüstri ötesi ülke” haline getiren faktörün 49 adet icat olduğu bir Yunanlı doktora öğrencisinin tezi ile kanıtlanmıştır. Unutmamamız gereken bir nokta: Sadece ekonomik kalkınma üzerinde yoğunlaşılır sosyokültürel, sağlık, insan hakları vb. gelişmeler göz ardı edilirse ülke gelişmiş sayılmaz. O zaman ülkemizde olduğu gibi gelişmişlik endeksinde gerilere düşmek kaçınılmaz olur. Bu açıdan bakıldığında Çin gibi birçok ülkeye gelişmiş ülke diyemiyoruz. Yukarıda kısaca değinilen Finlandiya ve İsveç’te ki uygulamalarda akademisyenler çok aktiftir. Brezilyalı yazar Paulo Freire de akademisyendir. Zaten sektörler arası işbirliğinin olmazsa olmaz koşulu; koordinasyonu (planlama, izleme, raporlama, kontrol grubu ile çalışma, takvimlendirme vb.) akademisyenlerin yürütmesidir. Ancak üniversite yönetimleri her türlü desteği öncelikli olarak toplum bazlı çalışmalara ayırarak, sanayi, sivil toplum kuruluşları, halk, bürokrasi, merkezi ve yerel yönetimler vb. ile koordinasyonu akademisyenler yararına hızlandırıp kolaylaştırmalıdırlar. Biz anabilim dalı olarak en az on yıldır bölgemizde toplum kalınması çalışmalarını yürütüyoruz (E. Beşer, Sektörler arası işbirliği için yeni yaklaşım, Cumhuriyet Bilim Teknoloji 24 Haziran 2011 Sayı:1266/19). Şu anda belirlediğimiz bir bölgede öğrenci ve araştırma görevlisinin toplumun sosyokültürel, sağlık vb. değişimindeki rolünü saptama çalışmalarının planlamasını bitirdik. Böylece giderek daha büyük bölgelerde deneyim kazanmayı amaçlıyoruz. Bu DERGİ aracılığı ile birliktelik sağlayıp, toplum kalkınması uygulama, yöntem ve deneyimlerimizi paylaşabilir miyiz? Unutmayalım, ülkemiz üniversitelerimizin katkısı ile kalkınacaktır. Tüm üniversitelerin toplum kalkınmasına etkin katkı vermeleri için daha ne kadar bekleyeceğiz? Einstein’in Tanrısı Avuçlarımızı her göğe kaldırdığımızda bize hizmet edeceğini düşündüğümüz bir Tanrı’mı? Bu durumda dileklerimizin gerçekleşmesini, deprem ya da tsunami gibi felaketleri yaratan, her bir kanser hücresine hükmeden bir Tanrı’dan bekliyor olmayacak mıyız? Einstein böyle kişiselleştirilmiş bir Tanrı fikrini reddediyordu. Amerikalı yazar Krista Tippet, cerrah Mehmet Öz’den, astrofizikçi Janna Levin’ne, Darwin’in biyografi yazarı James Moore’dan psikolog Anita Barrows’a, ilahiyatçı JohnPolkinghorne’dan, cerrah Sherwin Nuland’a kadar pek çok günümüz aydınıyla bilim, insan ruhu, din ve inanç üzerine sohbetler gerçekleştiriyor. “Tanrı evrenle zar atmaz” diyen Einstein’in Tanrısı’ndan hareketle bazı dini metin ve dindar bakış açılarının, zayıf yanları ve kusurlarıyla değerlendirildiği sohbetlerde, bilimin kesinlik saplantısının (kuantum fiziğiyle beraber) “bilimsel” olamayacağı dikkat çekiliyor. İyikötü,bilimdin karşıtlığına savrulmadan çarpıcı gözlemler, şaşırtıcı deneyimler, kültürel birikimler eşliğinde samimi ve düşündürücü görüşler. Çeviren: Gizem Aldoğan h2okitap h2okitap@h2okitap.com IBAN: TR90 0001 5001 5800 7293 7417 29
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle