23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR Alkolsüz şarabın sağlık üzerindeki etkisi daha fazla Son analizlere göre kalıtımımızın en az yüzde 80’i herhangi bir işleve sahip yani gerçek ”Junk” düşünülenden çok daha az. Gerçi proteinleri üreten sekansların oranı topu topu yüzde 2, fakat anlaşılan o ki geriye kalanı dev bir çalıştırma aparatı. Proteinler canlı hücrelerdeki aktörler ve işçiler ama genetik bilgi dizisinde onlara verilen yer bir anlamda nicel olarak “kenar notu” kategorisinde. Tek bir DNA molekülünden ne şekilde iki yüz farklı hücre tipinin oluşabileceğini Encode koordinatörü Ewan Birney şu şekilde anlatıyor: “Kalıtımımız anahtarlarla dolu. Milyonlarca bölge, bir genin çalıştırılıp, çalıştırılmayacağına karar veriyor. Kalıtımın büyük bir bölümü proteinlerin üretimiyle değil, bu proteinlerin nerede ve ne zaman üretileceği sorusuyla meşgul.” Bu noktalardan bazılarına bağlanma proteinleri (Transkripsiyon faktörleri) kenetlenirken diğerleri kromozomların yapısını etkiliyor. Ve bu noktaların birçoğu arasında iletişim var. Teorikçiler, uzun bir süre önce ayıklanmanın protein fabrikalarından çok DNA’nın ayarlayıcı ağını etkilediğini tahmin ediyordu. Encode sadece bu teoriyi kanıtlamakla da kalmadı. Hastalıklar da çeşitli gen anahtarlarına bağlı ve bunlar en azından 2.9 milyon tane. Eskiden genlerin DNA üzerinde birbirinden uzun sekanslarla ayrılan adalar olduğu düşünülüyordu. Bugün artık bu sınırlar kalktı. Bazı genler iki yönde okunabilirken, diğerleri DNA üzerinde sekanslara bölünüyor. Ve bunlar tarafından üretilen kopyalar çok çeşitli şekillerde düzenlenip, kısaltılıyor ve yeniden bir araya getirildiği için eski gen konseptinden geriye pek bir şey kalmıyor. ve bu nedenle de karşılaştırma yapmak için elverişsizdir. İki fizikçi bu nedenle enfraruj kameralardan yararlanmış. Bu tür bir kamerayla araştırma için dört kutu bira içen yirmi kişinin fotoğrafı çekildikten sonra, alkol alımından sonra yüzdeki sıcaklığın nasıl dağıldığını analiz etmişler. Buna göre katılımcılar ne kadar içerlerse burun ve ağız çevresi o kadar ısınmış. Oysa alın sıcaklığı hemen hemen hiç değişmemiş. Araştırmacılar bu nedenle yüzdeki bu bölgelerin alkol tüketimi için iyi bir gösterge olacağını ancak daha çok tahmini alkol tüketimi ölçülebildiği için alkolmetrenin yerini almayacağını söylüyor. Günde bir bardak şarabın sağlığa iyi geldiği biliniyordu. İspanyollar şimdi alkolsüz şarabın kalpdolaşım sağlığı için daha iyi olduğunu buldu. Kalpdolaşım hastalığı riski taşıyan erkeklerle gerçekleştirilen araştırma sonucunda, alkolsüz şarabın kan basıncını daha etkili bir şekilde düşürdüğü ortaya çıktı. Burada azot monoksit (NO) önemli bir rol oynamakta, diyor araştırmacılar “Circulation Reserch” dergisinde. Çünkü düşük kan basıncı kandaki azot monoksitle ilgili. Bu madde damarları genişleterek kan basıncını düşürüyor. Daha önceki araştırmalardan, şaraptaki kan basıncını düşürücü etkinin, polifenol olarak bilinen bitkisel maddeyle ilgili olduğu ortaya çıkmıştı. Fakat son araştırma bu özelliğin alkolle yok olduğunu gösteriyor. “Düşük ve orta seviyede kan basıncı için her gün içilen alkolsüz kırmızı şarap faydalı olabilir” diyor Barselona Üniversitesi’nden Gemma ChivaBlanch. Araştırmacı, şeker hastası olan veya kalpdolaşım hastalıklarının üç risk faktörünü taşıyan 67 erkeği incelemiş. Alkolsüz kırmızı şarap içenlerde, sistolik kan basıncının (büyük tansiyon) 6mmHg, diyastolik kan basıncının (küçük kan basıncı) ise 2mmHg kadar azaldığı görülmüş. Kan basıncının bu kadar düşmesi kalpdolaşım hastalıkları riskinin yüzde 14, inme riskinin ise yüzde 20 düşmesi gelir. Kırmızı şarapta da benzer bir etki ortaya çıktıysa da etki çok daha düşüktü. macılardan biri kendi kafasına bir kitapla hafifçe vurarak tuhaf sesler çıkarmış. Diğeri ise kırmızı bir topu burnunda tutmaya çalışmış. Bebeklerin anne babalarından bu olayları izlerken ya tepkisiz kalmaları ya da yüksek sesle gülmeleri istenmiş. Bebekler gerçi iki durumda da dikkatle bakmışlar fakat anne babalar güldüğünde daha büyük bir ilgiyle izlemişler. Mizah anlamsız bir konu gibi görünse de bir çocuğun gelişimini anlamada önemlidir. Altı aylık bebekler için anne baba duygusal bilgilerin kaynağıdır. Bebekler 12 aylık olduklarında, en azından neyin komik olup olmadığına karar verecek kadar hayat tecrübesine sahip olurlar, diyor Mireault. Altın ve gümüş bir zamanlar tamamen farklı yıldızların patlaması sırasında oluş Altın ve gümüş farklı yıldızlarda oluşmuş CBT 1331/ 6 21 Eylül 2012 Birkaç yıl öncesine kadar kalıtımımızın büyük bir kısmının “JunkDNA” (AtıkDNA) dan oluştuğu kabul ediliyordu. Oysa yeni kapsamlı bir analizle kalıtımımızın en az %87’sinin işlevsel olduğu ortaya çıktı. Sözde atık, hücre gelişimi, hastalık ve evrim üzerinde anahtar bir rol oynuyor. 2000 yılında tamamlanan İnsan Genom Projesi’yle kalıtımımızın 2.9 milyar baz çiftinden oluştuğu anlaşılmıştı. Ama kalıtımımızın büyük bir kısmı karanlıkta kalmıştı. Büyük bir araştırma projesi olan “Encode” (Encyclopedia of DNAElements) ile “Nature”, “Science” ve “Cell” dergilerinde 32 araştırma yayımlandı. Beden hücrelerimizdeki genetik süreçlerle ilgili genetik tabloda her ne kadar hâlâ birçok şey karanlıkta olsa da 12 yıl içinde çok daha ayrıntılı bilgiler edinildi. Mesela kalıtımımızın yararsız DNA bölümlerinden oluştuğu ve biraz da haksız olarak “JunkDNA” (Junk= ıvır zıvır) olarak isimlendirilen varsayımı artık geçerliliğini yitirdi. Bebekler mizahı anne babalarından reniyor DNA’nın yüzde 87’si öğBebekler birçok şey dışında gülmece anlayışını da anne babalarından öğreniyor. işlevsel Henüz 6 aylık bebekler bile anne babalarının belli durumlara gülmelerini dikkatle izliyor. Johnson Eyalet Koleji’nden Gina Mireault ve New Hampshire Üniversitesi’nden John Sparrow, bu yüzden bebeklerdeki mizah anlayışının bu şekilde geliştiğini düşünüyor. İki araştırmacı otuz bebeğin davranışını altı ve on iki aylıkken analiz etmiş. Araştır İki Yunan araştırmacı, alkollüleri tespit edecek basit bir test geliştirdi. Alkollü olduğu düşünülen kişinin yüzü ilk önce sıcaklığı görüntüleyen bir kameraya alınıyor. Bir yazılım programı daha sonra alın ve burun arasındaki sıcaklık farkını ölçüyor. Yüzün bu iki bölgesi aşağı yukarı aynı sıcaklıktaysa kişi alkollü değil demek, burnun çok daha sıcak oluşu ise kişinin alkol aldığını gösteriyor. Sistemin alkollü kişilerin diğer insanlar için tehlike oluşturabilecek yerlerde kullanılabileceği düşünülüyor. Ayrıca acil servis doktorları ve güvenlik güçleri de bu testten yararlanabilirler, diyor Patras Üniversitesi’nden Georgia Koukio ve Vassilis Anastassopoulos, International Journal of Electronic Security and Digital Forensics dergisinde. Normal kameraların yüzün otomatik olarak ölçülmesinde kullanılması zordur. Çünkü görüntünün kalitesi ışık durumuna bağlı Yüzün sıcaklığı alkollüyü ele veriyor muş. Çünkü iki metalin oluşumu tek bir yıldızla ilişkilendirilemeyen iki farklı füzyon sürecine uzanıyor. Bilim insanları bu sonuca tüm maddelerin yapıtaşlarının oluşumunu adım adım canlandırarak ulaşmışlar. Bu amaçta ise farklı kütlelere sahip yıldızlar ve süpernovalar incelendi deniyor Astronomy & Astrophysics dergisinde. Hidrojen, helyum ve lityum izleri gibi hafif elementler ilk patlamadan birkaç dakika sonra oluştu. Oysa ağır elementler daha sonra yıldızların içlerinde ya da yıldız patlamaları sırasında oluştu ki her yıldız jenerasyonunun evrenin kimyasal elementlerle zenginleşmesinde katkısı oldu. Bir yıldızın yaşamı boyu hangi elementleri üretebileceği her şeyden önce kütlesine bağlı. Güneşimizden yaklaşık olarak on misli kütleyi bir araya getiren yıldızlar, yaşamlarının sonunda patla DANG HUMMASI KOMŞU’DA Dang humması tüm dünyada yayılıyor. Tehlikeli virüs son olarak Yunanistan’da da görüldü. Uzmanlara göre virüs Yunanistan’da neredeyse seksen beş yıldır hiç kimseye bulaşmamış. Dang hastalığına yakalanan 84 yaşındaki adam 30 Ağustos’ta Patras’taki bir hastanede yaşamını yitirmiş. Yaşlı adam tüm semptomları taşıyordu, ayrıca ilk kan örneğinin sonuçları da Dang hummasını doğruladı diyor Yunanistan Hastalık Kontrolü ve Önleme Merkezi’nden (KEELPNO) Athanasios Tsagris. Dang humması daha çok tropikal ve subtropikal bölgelerde görülse de son yıllarda iyice yayılmaya başladı. Hastalık 2010 yılında Hırvatistan ve Güney Fransa’da görülmüştü. Hastalık yüksek ateş, baş ve eklem ağrıları gibi belirtiler gösteriyor. Ağır durumlarda ise iç kanama veya bir şok sendromu da görülmekte. Belli başlı sivrisineklerce bulaştırılan Dang ateşine karşı henüz bir aşı yok. 1920’li yılların sonunda Yunanistan’da en büyük Dang salgınlarından biri yaşanmıştı. O tarihlerde bir milyon kişi hastalanmış, yaklaşık bin kişi yaşanımı yitirmişti. Virüslerle bulaşan bu hastalık geçen son on yılda en tehlikeli enfeksiyon hastalıklarından biri haline geldi. Dünya Sağlık Organizasyonu’nun (WHO) tahminine göre hastalık yılda yaklaşık olarak elli ila yüz milyon kişiye bulaşıyor ve hastaların aşağı yukarı yüzde 2.5’u yaşamını yitirmekte.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle